Bosna'da, pasaportları otelde çöpe atılan İsraillilerin ülkede mahsur kaldıklarına dair bir haber okuyorsunuz
Herhangi bir insana yapılan menfi muameleden ötürü bir tarafınız üzülüyor fakat hemen o haberin altında "İsrail bu defa Yemen'i vurdu" yazdığını okuyunca bu tepkiye mana veriyorsunuz.
Bir başka haberde, sırf Arap diye sığınağa alınmayan bir İsrail vatandaşının feryadını gazetede okuyorsunuz.
Yani, İsrail'de uslu başına yaşamak da birinci sınıf vatandaş olmaya yetmiyor.
Sonra, "Demek ki bu tepki boşuna değilmiş" diyorsunuz.
Bunun haricinde, İsrail'de Yahudi olmayan hastalara karşı kötü muamele edildiğini biliyoruz.
Filistin coğrafyasındaki zeytin ağaçlarının İsrail ordusu tarafından yok edilmesi eski hafızanın silinmesi için şart tutuluyor.
Bu esasında bir çeşit kültür soykırımı olarak nitelendirilmektedir.
Soykırımın yeni bir tanımı gerekli
Gazze'de her yıkılan evler, sadece bir aileyi değil; bir hafızayı da gömüyor toprağın altına.
İsrail'in yıllardır sürdürdüğü saldırılar, sadece fiziksel bir yok etme değil, toplumsal hafızayı hedef alan sistematik bir "bellek soykırımı" stratejisi taşıyor.
Bu yazıda, soykırımın klasik anlamının ötesine geçerek, kültürel, mekânsal ve tarihsel hafızanın silinmesini merkeze alan "Bellek Soykırımı Teorisi"ni ortaya koyuyoruz.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Raphael Lemkin, soykırımı tanımlarken yalnızca fiziki imhayı değil, bir grubun varlığını sürdüren yapılarının ortadan kaldırılmasını da kastetmişti: yani dil, kültür, aile yapısı ve hafıza.
Modern çağda bu tanım, özellikle Filistin bağlamında genişletilmelidir.
Soykırım sadece insanı değil, onun hafızasını ve mirasını da hedef alıyorsa, burada başka bir katman devreye girmiştir: Bellek Soykırımı.
Bellek Soykırımı nedir?
Hafıza ya da Bellek Soykırımı, bir halkın mekânsal hafızasının (şehirler, evler, sokaklar), Kültürel kodlarının (müzik, şiir, mimari, yemek), sembollerinin (bayrak, kıyafet, kutsal mekânlar), nesiller arası anlatı aktarımının (dede toruna anlatılan tarih), sistematik olarak yok edilmesidir.
Bu, tıpkı fiziki ölümler kadar toplumsal ölümü hedefler.
Gazze'de bombalanan her cami, okul ya da mezarlık, sadece yapı değil, bir halkın hafıza arşivinin taşıyıcısıydı.
Şifa Hastanesi, yalnızca bir sağlık tesisi değil, binlerce tanığın biriktiği bir kolektif travma merkezidir.
İsrail hava saldırıları sırasında defalarca üniversite kütüphaneleri, arşiv binaları ve sanat kurumları hedef alındı.
Bu, sadece "tesadüfi bir hasar" değil, belleğe yönelik bilinçli bir saldırıdır.
Batı medyasının tek yönlü dil kullanımı (çatışma-karşılıklı kayıp) da bellek soykırımının epistemolojik boyutudur.
Hikâyeyi kim anlatıyorsa, hafızayı da o şekillendirir.
Yarının Filistinlisi, kendi köyünün adını duymayacak.
Mülteci kamplarındaki çocuklar, büyüklerinin konuştuğu lehçeyi bilmeden büyüyecek.
Hangi taşın altında hangi hikâye yattığını bilen kalmayacak.
Bu, fiziki ölümden daha kalıcıdır.
Çünkü hafızası silinen halk, bir daha kendisi olarak doğamaz.
Direnişin en saf hali: Hafızayı yaşatmak
Filistin'de bugün en güçlü direniş biçimlerinden biri, hafızayı korumaktır.
Gazze'de yıkılan evlerin duvarına eski fotoğrafları çizen çocuklar, büyükannesinin tarifini video ile kaydeden gençler, YouTube'da Filistin lehçesiyle ninni söyleyen anneler…
Beytüllahm (Bethlehem) ile Kudüs arasındaki sınır boyunca uzanan İsrail'in inşa ettiği ayırım duvarı kültür soykırımı mı değil de nedir?
Bunlar sıradan eylemler değil, soykırıma karşı kültürel hayatta kalma savaşlarıdır.
Mesela genellikle kültürel soykırım olarak "bellek savaşı" veya "hafıza silme" (memory erasure) gibi isimlerle anılır.
Temel amacı bir halkın tarihsel varlığını görünmez kılmak, o halkın mekânsal ve kültürel aidiyetini silmek ve onların geleceğe dair ortak anlatısını yok etmektir.
Filistin'de hafıza silme nasıl uygulanıyor?
İsrail'in Gazze'deki ve Kudüs'teki hava saldırılarında hedef alınan yerlerin arasında kütüphaneler, arşivler, camiler, kiliseler, kültürel merkezler de var.
Bu, sadece "yanlışlıkla bombalandı" şeklinde açıklanabilecek bir durum değil; zira bunlar belirli bir stratejinin parçasıdır.
Yer isimlerinin değiştirilmesi yine bunlardan biridir.
1948 sonrası İsrail içinde kalan birçok Filistin köyünün ismi İbraniceye çevrildi veya tamamen değiştirildi.
Bu, zamanla insanların o toprakların kimlere ait olduğunu unutmasını sağlar.
Eğitim ve dil kullanılan siyasi politikalardan bir tanesidir.
İsrail'deki eğitim müfredatlarında Filistin'in tarihine dair çok az veya çarpıtılmış bilgi yer alır.
Arapçanın kamusal alandan dışlanması da hafıza silmenin bir başka aracıdır.
Bunlardan biri de dijital ve küresel anlatıların kontrolüdür.
Sosyal medyada ve uluslararası basında Filistin'in yaşadıklarını anlatan içerikler sansürleniyor, bastırılıyor ya da "terörle mücadele" gibi kavramlarla meşrulaştırılıyor.
Mülteciliğin kalıcılaştırılması yine uygulanan siyasetin bir diğer yüzüdür.
Filistinliler kendi topraklarına dönemeyince nesiller boyu mülksüz ve yurtsuz bırakılıyorlar.
Bu da aidiyetin, kökün ve hafızanın kopması demektir.
Edward Said ya da Ahmed Şükayri gibi Filistin'in köklü ailelerinin mensupları buna verilecek örneklerdendir.
Filistinli entelektüel Edward Said, kültürel imajların ve anlatıların savaşın bir parçası olduğunu anlatır.
Filistinlilerin temsili bile bu savaşta bir cephedir.
1948'deki zorunlu göç, hafıza silmenin başlangıcıdır.
İsrail bu büyük katliama resmî olarak atıf bile yapmaz.
Tarihi ve kültürel belleği taşıyan fiziksel ya da sembolik alanlar "hafıza mekânları" (lieux de mémoire) olarak hedef alınıyor.
Bu neden yapılıyor?
Çünkü bir halkın tarihini yok etmek, onun gelecekte söz sahibi olma ihtimalini ortadan kaldırır.
Filistin topraklarında bir halkın var olmadığını ispatlamak isteyen bir güç için en etkili yol, onu unutulabilir hale getirmektir.
Seni öldürmek istiyorum ama insanlar seni hatırlamasın da istiyorum.
Bu, fiziki savaşın ötesinde bir varoluş savaşıdır.
Filistin'de sadece insanlar değil, insanların kim olduğunu belirleyen hafıza da yok ediliyor.
İsrail'in saldırılarında yanan sadece taş değil; bir halkın geleceğe taşıyacağı geçmişidir.
Özetle; Bellek Soykırımı, modern soykırımların en görünmez ama en kalıcı biçimidir.
Ve bu nedenle, en çok konuşulması gerekenidir.
Bir sosyal bilimci, tarihçi veya insan hakları savunucusu bu teoriyi daha da geliştirebilir.
Ve belki de artık "Kaç kişi öldü" sorusundan önce, "Kaç hikâye kayboldu?" diye sormaya başlamalıyız.
"Bellek Soykırımı" ifadesi, akademik literatürde henüz resmi bir terim değil; ancak bu makale kapsamında kavramsallaştırılmıştır.
Kavram, "cultural genocide," "mnemonic cleansing", "memory erasure" gibi terimlerle ilişkilidir.
Bu makale, Filistin'de yaşanan zulmü, yeni bir kavramsal çerçeveyle "bellek soykırımı" teorisiyle anlatmayı amaçlamıştır.
Kaynaklar:
Lemkin, R. (1944). Axis Rule in Occupied Europe: Laws of Occupation, Analysis of Government, Proposals for Redress. Washington, D.C.: Carnegie Endowment for International Peace.
Schabas, W. A. (2009). Genocide in International Law: The Crime of Crimes. Cambridge University Press.
Nora, P. (1989). "Between Memory and History: Les Lieux de Mémoire." Representations, No. 26, pp. 7–24.
Assmann, J. (2011). Cultural Memory and Early Civilization: Writing, Remembrance, and Political Imagination. Cambridge University Press.
Huyssen, A. (2003). Present Pasts: Urban Palimpsests and the Politics of Memory. Stanford University Press.
United Nations Human Rights Council (2024). Report of the Independent International Commission of Inquiry on the Occupied Palestinian Territory, including East Jerusalem, and Israel.
[Link – UNHRC websitesi üzerinden erişilebilir]
Al Jazeera English (2023–2024). "Cultural Institutions Targeted in Gaza Bombings"
Middle East Monitor (2024). "Erasure Through Bombs: Gaza's Cultural Heritage in Rubble"
Pappé, I. (2006). The Ethnic Cleansing of Palestine. Oneworld Publications
Said, E. W. (1997). Covering Islam: How the Media and the Experts Determine How We See the Rest of the World. Vintage Books.
Chomsky, N., & Pappe, I. (2015). On Palestine. Haymarket Books.
Said, E. W. (1979). The Question of Palestine. Vintage Books.
Finkelstein, N. G. (2003). The Holocaust Industry: Reflections on the Exploitation of Jewish Suffering. Verso.
3. Pappe, I. (2006). The Ethnic Cleansing of Palestine. Oneworld Publications.
4. Khalidi, R. (1997). Under Siege: PLO Decisionmaking During the 1982 War. Columbia University Press.
5. Abu-Lughod, L. (2013). Do Muslim Women Need Saving? Harvard University Press.
6. Ashrawi, H. (2009). This Side of Peace: A Personal Account. Simon & Schuster.
7. Barghouti, M. (2006). I Saw Ramallah. Anchor Books.
8. Nusseibeh, S. (2007). The Story of My Life: A Palestinian Memoir. Penguin Books.
9. Samaan, K. (2010). The Political Economy of the Palestinian Authority. Cambridge University Press.
10. Ghanem, A. (2015). Palestinian Identity and Nationalism in the 21st Century. Routledge.
11. Karmi, G. (2009). The Palestinian Question: A Historical Overview. Journal of Palestinian Studies, 38(1), 16-31.
12. Shamlawi, M. (2007). The Politics of Resistance in Palestine. Middle East Journal, 61(2), 221-235.
13. Khalidi, R. (2010). The Failure of the Two-State Solution. The New York Review of Books, 57(13), 45-50.
14. Bennis, P. (2009). Understanding the Palestinian-Israeli Conflict: A Primer. Interlink Publishing Group.
15. Morris, B. (2004). Righteous Victims: A History of the Zionist-Arab Conflict, 1881-2001. Vintage Books.
16. Gençoğlu H. (2024) Palestine in the Ottoman Archival Sources, South Africa.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish