Son çatışmalarda ortaya çıkan askeri teknolojilere göre jeopolitik ve stratejik bir değerlendirme

Gürsel Tokmakoğlu, Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Günümüz çatışmaları, dronlar, yönlendirilmiş enerji silahları ve uzay tabanlı komuta-kontrol sistemlerinin savaşın doğasını dönüştürdüğünü açıkça ortaya koymaktadır. Rusya-Ukrayna Savaşı (2022-), İran-İsrail arasındaki 2024-2025 doğrudan çatışmaları ile Haziran 2025’te yaşanan 12 Gün Savaşı, sivil-askerî çift kullanımlı teknolojilerin operasyonel etkinliği artırırken stratejik kırılganlıkları da çoğalttığını göstermektedir. 

Türkiye zamanı yakalayanlar sınıfındadır. Rusya-Ukrayna Savaşı dahil, pek çok çatışma ve askeri mücadele alanında, Türk Savunma Sanayii geliştirdiği öz kapasitesiyle dünyada göz doldurmuş ve sürece damgasını vuran ana aktörler arasına girmiştir.

Bu çalışma, söz konusu teknolojilerin taktik, operasyonel ve stratejik düzeylerdeki etkilerini jeopolitik bağlamda analiz etmekte; caydırıcılık, tırmanma kontrolü ve güç dengesi kavramlarının yeniden tanımlanması gerektiğini savunmaktadır.

1. Giriş

21. yüzyılın ilk çeyreği, askeri teknolojideki hızlı dönüşümün savaşın karakterini derinden değiştirdiği bir dönem olarak tarihe geçmektedir. Özellikle 2022’den itibaren Rusya-Ukrayna Savaşı, 2024-2025 İran-İsrail doğrudan çatışmaları ve Haziran 2025’te gerçekleşen 12 Gün Savaşı, insansız hava araçlarının (İHA), lazer tabanlı savunma sistemlerinin ve uydu ağlarının belirleyici rolünü gözler önüne sermiştir (Kofman ve ark., 2025; Cordesman, 2025).

Bu teknolojiler çoğunlukla sivil sektörden (yapay zekâ -AI-, 5G/6G haberleşme, alçak yörünge uyduları) türemekte ve çift kullanımlı (dual-use) nitelik taşımaktadır. Dolayısıyla askeri yenilikler artık sadece devletlerin Ar-Ge bütçeleriyle değil, küresel ticari ekosistemle de şekillenmektedir (Brose, 2021). Bu durum hem operasyonel avantajlar sağlamakta hem de yeni stratejik riskler doğurmaktadır.

2. Dronların Operasyonel ve Stratejik Dönüşümü

2.1. Rusya-Ukrayna Savaşı’nda Dron Devrimi

2025 itibarıyla Rusya ve Ukrayna’nın her biri yıllık 1,5-2 milyon FPV (First Person View) dron üretebilmektedir (Zabrodskyi ve ark., 2025). Fiber-optik güdümlü dronların 2024’te Rusya tarafından sahaya sürülmesi, elektronik harp (EW) tedbirlerine karşı bağışıklık kazandırmış; Ukrayna ise dronla bırakılan mühimmatlarla Rus kayıplarının yaklaşık %70-80’ini gerçekleştirmiştir (Watling & Reynolds, 2025).

Ukrayna’nın “dron duvarı” konsepti, çok katmanlı keşif-gözetleme-hedefleme döngüsüyle (reconnaissance-strike complex) klasik zırhlı-mekanize harekâtını fiilen durdurmuştur (UK MoD, 2025). Bu durum, geleneksel kara ordularının maliyet-etkinlik dengesini kökten değiştirmektedir.

2.2. Ortadoğu’da Dronların Stratejik Kullanımı

İran’ın Nisan ve Ekim 2024’te İsrail’e düzenlediği 300’den fazla dron ve füze salvosu, doygunluk (saturation) saldırısı konseptini test etmiştir (International Institute for Strategic Studies [IISS], 2025). İsrail’in misilleme operasyonlarında Re’im ve Palmachim üslerinden kalkan dron sürüleri, İran’ın S-300PMU-2 bataryalarını bastırmış; Haziran 2025 hava saldırısında İran’ın balistik füze fırlatıcılarının %48’i imha edilmiştir (Cordesman, 2025).

3. Yönlendirilmiş Enerji Silahlarının (Lazer) Yükselişi

İsrail’in Iron Beam sistemi Eylül 2025’te tam operasyonel kabiliyet (FOC) kazanmış olup, atış başına maliyet 3-5 USD seviyesindedir (Rafael Advanced Defense Systems, 2025). Ekim 2024’te Hizbullah’ın 40’tan fazla dron saldırısında %90’ın üzerinde başarı oranı elde edilmiştir.

İngiltere’nin DragonFire (50 kW) sistemi 2024 Hebrides denemelerinde 4 km mesafede hareketli dronları imha etmiş; 2027-2030 arasında hizmete girmesi planlanmaktadır (UK Ministry of Defence, 2025). Çin ise Silent Hunter lazerini 2024’ten itibaren Tip 071 amfibi gemilerine entegre etmiş ve İran’a ihracat gerçekleştirmiştir (Chinese State Media, 2025).

Lazer silahları, dron ve seyir füzelerine karşı maliyet-etkin bir “sonsuz şarjör” sunmakta; ancak bulut, sis ve yağmur gibi hava koşullarında etkinlik kaybı yaşamaktadır (O’Hanlon, 2024).

4. Uzay Tabanlı Sistemlerin Çok Alanlı Harekâttaki Rolü

Starlink’in Ukrayna’da 50.000+ terminalle sağladığı düşük gecikmeli haberleşme, Rus elektronik harp tedbirlerini büyük ölçüde etkisiz kılmıştır (Musk, 2025). Haziran 2025’teki “Operation Spiderweb” adlı Ukrayna dron taarruzunda, Starlink ve NATO uydu istihbaratı sayesinde 41 Rus savaş uçağı yerde imha edilmiştir (NATO Supreme Allied Commander Europe, 2025).

İran-İsrail çatışmasında ABD’nin SBIRS ve NRO uyduları, 1.200’den fazla İran dron ve füzesine karşı %99 önleme başarısı sağlamıştır (U.S. Space Force, 2025). Ancak bu bağımlılık, Çin ve Rusya’nın ASAT (anti-satellite) kabiliyetlerini stratejik tehdit haline getirmektedir (Weeden & Samson, 2025).

5. Türk Savunma Sanayii Çalışmaları: Son Çatışmalardaki Teknolojilere Yönelik Gelişmeler

2024-2025 döneminde, Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) koordinasyonunda yürütülen projeler, çift kullanımlı teknolojilere (sivil-askeri) odaklanarak, dron devrimine karşı savunma, maliyet-etkin lazer tabanlı sistemler ve uzay altyapısı bağımlılığını azaltan yenilikleri ön plana çıkarmaktadır. Bu çalışmalar, jeopolitik bağlamda Türkiye’nin NATO içindeki rolünü güçlendirirken, Ortadoğu ve Karadeniz’deki stratejik dengeleri etkileyecek potansiyele sahiptir.

5.1. Dronların Operasyonel ve Stratejik Dönüşümü

Türkiye, dron teknolojisinde dünya liderlerinden biri olarak, Rusya-Ukrayna Savaşı’nda gözlemlenen FPV dron devrimine paralel olarak, hem hücum hem savunma odaklı sistemler geliştirmiştir. 2025 itibarıyla, yıllık üretim kapasitesi milyonlara ulaşan dronlar, Ukrayna’daki “dron duvarı” konseptine benzer çok katmanlı keşif-vuruş kompleksleri oluşturmaktadır. Ortadoğu’daki doygunluk saldırılarına karşı ise, anti-dron sistemleri ön plana çıkmaktadır.

Bayraktar TB3 ve Kemankeş-2: Baykar tarafından geliştirilen TB3, 2024’te TEKNOFEST’te ilk kez sergilendi ve TCG Anadolu gemisinden kısa pistli operasyonlar için tasarlandı. Kemankeş-2 ise 200 km menzilli AI destekli otonom dron ailesi olup, Haziran 2024’te sistem doğrulama testlerini tamamladı. Bu sistemler, stratejik hedeflere karşı sürü operasyonlarında kullanılmakta ve NATO pazarlarında (örneğin Romanya ve Polonya) ihraç edilmektedir.

TOLGA Yakın Hava Savunma Sistemi: Makine ve Kimya Endüstrisi (MKE) tarafından üretilen TOLGA, dron sürülerini tespit edip imha eden mobil bir platformdur. ABD merkezli National Interest dergisi, 2025’te bunu “gökyüzündeki dron sürülerini temizleyebilen en gelişmiş platform” olarak nitelendirmiştir. Sistem, elektronik harp ve kinetik mühimmat entegrasyonuyla, %70-80 kayıp oranlarını tersine çevirebilecek kapasitededir.

Bu gelişmeler Türkiye’nin dron ihracatını 2024’te 7,1 milyar dolara çıkarmıştır. Bu, Ortadoğu’daki (örneğin BAE ile Edge Group entegrasyonu) ve Avrupa’daki (NATO üyeleri) güç dengesini lehine çevirmektedir.

5.2. Yönlendirilmiş Enerji Silahlarının (Lazer) Yükselişi

Makalede vurgulanan Iron Beam ve DragonFire gibi sistemlere paralel olarak, Türkiye lazer teknolojilerini dron ve füze savunmasında “sonsuz şarjör” konseptiyle entegre etmektedir. Hava koşullarındaki etkinlik kaybını minimize etmek için hibrit (lazer + EW) yaklaşımlar benimsenmiştir. 2025 testleri, bu sistemlerin Çelik Kubbe (Steel Dome) projesinin temelini oluşturmaktadır.

GÖKBERK Lazer Sistemi: Aselsan tarafından geliştirilen GÖKBERK, Mart 2025’te 1,6 km menzille FPV dronları imha testlerini başarıyla tamamladı. %90 başarı oranıyla, askeri üsler, havaalanları ve rafinerileri korumak üzere tasarlandı. Tüm bileşenleri yerli olup, Çelik Kubbe’nin kritik bir parçasıdır.

ALKA ve ALKA-KAPLAN: Roketsan’ın ALKA sistemi, 2024’te envantere giren ilk lazer silahıdır ve 4 km’den dron sürülerini devre dışı bırakmaktadır. 2025’te FNSS ile entegre edilen ALKA-KAPLAN, hibrit paletli araç üzerine monte edilmiş AI destekli anti-dron platformudur. IDEF 2025’te ilk kez sergilenecek olup, şekil alabilen (IED) ve loitering (gezici, kamikaze vb) mühimmatlara karşı etkilidir. 

NAZAR ve IŞIN Projeleri: Meteksan’ın NAZAR sistemi, Roketsan ALKA ile rekabetçi olup, 500 m menzilli mini-dron imhası için geliştirilmiştir. TÜBİTAK destekli IŞIN ise 20 kW lazerle 1,5 km’deki hedefleri 10 saniyede tahrip etmektedir.

Atış başına 3-5 ABD doları maliyetle, bu sistemler savunma lehine asimetrik avantaj sağlar. Ancak, bulutlu hava koşullarındaki sınırlılıklar, hipersonik tehditlere karşı entegrasyonu zorunlu kılmaktadır.

5.3. Uzay Tabanlı Sistemlerin Çok Alanlı Harekâttaki Rolü

Ukrayna’daki Starlink bağımlılığına benzer şekilde, Türkiye uzay altyapısını yerlileştirmekte; uydulara karşı kullanılan savunma sistemleri (anti-satellite - ASAT) tehditlerine karşı yedeklilik ve sertleştirme sağlamaktadır. 2025’te Roketsan’ın AR-GE bütçesi 10,5 milyar TL’ye çıkarılarak, uydu fırlatma ve küresel konumlandırma sistemleri önceliklendirilmiştir.

ŞİMŞEK-2 Uydu Fırlatma Aracı: Roketsan tarafından geliştirilen ŞİMŞEK-2, güneş senkron yörüngeye uydu gönderme kapasitesine ulaşmıştır. 2025’te testleri tamamlanan sistem, Operation Spiderweb benzeri dron taarruzlarında komuta-kontrolü bağımsızlaştırmaktadır. 

FGN-TUG-S01 Yörünge Transfer Aracı: Fergani Uzay (Baykar iştiraki) tarafından geliştirilen bu hibrit motorlu araç, Kasım 2025’te Falcon 9 ile uzaya fırlatıldı ve ilk yörüngesel ateşleme testini başarıyla tamamladı. Uluğbey Küresel Konumlandırma Sistemi’nin altyapısını oluşturmakta olup, 5 yıl içinde 100’den fazla uyduyla bağımsız erişim hedeflenmektedir.

Çelik Kubbe ve SİPER Entegrasyonu: Aselsan ve Roketsan ortaklığında geliştirilen Çelik Kubbe, 2025’te SİPER-1 ile envantere girdi. ABD’nin SBIRS benzeri uydu istihbaratını yerlileştirerek, %99 önleme başarısı hedeflemektedir. 6,5 milyar dolarlık sözleşmelerle, uzay sistemleri seri üretimi hızlandırılmıştır. 

Bu noktadaki çabalara bakılırsa Türkiye, uzay çalışmaları ve lojistiğinde bağımsız bir aktör olmaya adaydır.

6. Jeopolitik ve Stratejik Sonuçlar

Sıralı olarak bir önceki savaş ve çatışma yöntemleri ve silah sistemleri geçerlidir, üstüne yeni sistem ve usuller gelir. Hem ileri hem de ara dönemdeyiz: Halen 4. nesil savaştan 5. nesle geçiş, 5. nesil silah sistemlerinden 6. nesle geçiş aşamasındayız. 

Savunma alanda küresel üstünlük mücadelesinde yer alan veya almak isteyen aktörler gayretlerini buna göre odaklamaktalar. Geri kalanlar ne olup bittiğinin bile farkına varamadan zorda kalabilirler.

Jeopolitik olarak gözden geçirelim: 

Çin ve ABD bu alanda fazlasıyla belirleyici ve öncü yatırımlar yapmaktadır. 

Halen savaş halindeki Rusya hem avantajlı hem de dezavantajlıdır. Çünkü savaşın gereklerini yerine getirirken ilerlemeleri yapmak zorunda kaldı, buna potansiyeli de mevcuttu, diğer yandan Çin ve ABD’nin ileri projelerin mali portföylerine göre kendini ayarlamak zorunda kalması bazı eksiklikleri yaratabilecektir. 

Avrupa ise malum, Trump’ın politikaları ve yeni yayımlanan NSS-2025 gereği sürece bir adım geriden başlayarak hızlanmak durumundadır. Potansiyeli var, ancak kendi sistemlerine göre nasıl entegrasyon sağlayabilirler, şimdiki soru bu yöndedir. 

Avrupa ve NATO bağlamında Türkiye’nin katkısı ve pozisyonu da düşünülmektedir.

Son olarak, bu süreçte ortaklıklar çok fazla öne çıkmaktadır ve ortam fazlasıyla dinamiktir. Körfez Ülkeleri, Uzak Doğu (Japonya, Güney Kore, vb. ülkeler) yeni teknolojilere büyük bütçelerle dahil olma yarışı içindedirler.

Gelelim temel sonuçlara:

Düşük maliyetli teknolojiler geleneksel askeri üstünlükleri aşındırmakta; bu durum “güçlü olanın değil, uyum sağlayanın hayatta kalacağı” bir döneme işaret etmektedir (Talmadge, 2023).

Uydu ağlarına aşırı bağımlılık, yeni bir “Aşil topuğu” yaratmakta; ASAT silahlarının kullanımı nükleer eşiğe yakın bir tırmanma riski taşımaktadır.

Lazer ve dron kombinasyonu savunma lehine bir değişim başlatmakta; ancak bu durum hücum tarafını hipersonik ve balistik silahlara daha fazla yöneltebilir.

7. Sonuç ve Öneriler

Önce konuyu Türkiye açısından özetleyelim. Türkiye’nin bu teknolojileri, düşük maliyetli asimetrik savaşta “uyum sağlayanın hayatta kalacağı” paradigmayı somutlaştırmakta; geleneksel üstünlükleri aşındırarak, NATO ve Ortadoğu dengelerini yeniden şekillendirmektedir. Uydu ağlarına bağımlılık, ASAT riskini artırırken, lazer-dron kombinasyonu hücum tarafını hipersonik silahlara yönlendirebilir. Elbette Çelik Kubbe, uydu altyapısı ve lazer yatırımlarıyla ilgili yapılacaklar var, çalışılıyor.

Peki dünya ölçeğinde asıl mesele ne?

Güncel çatışmalar, savaşın artık sadece kara-deniz-hava değil, aynı zamanda siber-uzay-elektromanyetik spektrum boyutlarında yürütüldüğünü kanıtlamıştır. 

Devletler acilen aşağıdaki adımları atmalıdır:

Çok alanlı harekât (multi-domain operations) doktrinlerini güncellemek,

Kritik uydu altyapılarına yedeklilik ve sertleştirme (hardening) sağlamak,

Yönlendirilmiş enerji silahlarını öncelikli yatırım alanı ilan etmek,

Dron ve otonom sistemlerin kullanımına ilişkin uluslararası hukuk ve normlar geliştirmek.

Aksi takdirde;

Teknolojik üstünlük ile stratejik istikrar arasındaki makas açılmaya devam edecek, 

21. yüzyıl çatışmaları öngörülemez ve yıkıcı bir karaktere bürünecektir.

Kaynakça

Brose, C. (2021). The Kill Chain: Defending America in the Future of High-Tech War. Hachette Books.

Chinese State Media (2025). Silent Hunter Laser Deployment Report. Xinhua.

Cordesman, A. (2025). The 12-Day War: Lessons from the 2025 Iran-Israel Conflict. CSIS.

International Institute for Strategic Studies (IISS). (2025). The Military Balance 2025. London.

Kofman, M. ve ark. (2025). “Russian Military Adaptation in Ukraine”. RUSI Journal, 170(3).

Musk, E. (2025). Starlink Ukraine Performance Update (X post, 15 Haziran 2025).

NATO Supreme Allied Commander Europe (2025). Operation Spiderweb Debrief (classified extract, public summary).

O’Hanlon, M. (2024). “Directed Energy Weapons: Promise and Limitations”. Brookings Institution.

Rafael Advanced Defense Systems (2025). Iron Beam Full Operational Capability Announcement.

Talmadge, C. (2023). “The New Age of Asymmetric Warfare”. International Security, 48(1).

UK Ministry of Defence (2025). DragonFire Programme Update.

U.S. Space Force (2025). Operation Olympic Defender After-Action Report (declassified summary).

Watling, J. & Reynolds, N. (2025). “Drone Warfare in Ukraine: Two Years On”. RUSI Special Report.

Weeden, B. & Samson, V. (2025). Global Counterspace Capabilities 2025. Secure World Foundation.

Zabrodskyi, M. ve ark. (2025). “Preliminary Lessons from Ukraine’s Use of Unmanned Systems”. RUSI Occasional Paper.

Atlantic Council. (2024). Turkey’s emerging and disruptive technologies capacity and NATO: Defense policy, prospects, and limitations. https://www.atlanticcouncil.org/in-depth-research-reports/issue-brief/turkeys-emerging-and-disruptive-technologies-capacity-and-nato-defense-policy-prospects-and-limitations/ 

Breaking Defense. (2025, Mart 11). Turkey’s Aselsan tests laser counter-drone system, part of Steel Dome project. https://breakingdefense.com/2025/03/turkeys-aselsan-tests-laser-counter-drone-system-part-of-steel-dome-project/ 

Daily Sabah. (2025, Ocak 2). Türkiye enters 2025 after pivotal year for defense, space progress. https://www.dailysabah.com/business/defense/turkiye-enters-2025-after-pivotal-year-for-defense-space-progress

Defense Mirror. (2025). Turkey to unveil directed-energy weapon mounted on tracked vehicle at IDEF 2025. https://www.defensemirror.com/news/39897 

Interesting Engineering. (2025, Mart 11). Turkey’s new 1-mile-range drone-destroying laser weapon aces testing. https://interestingengineering.com/military/turkey-gokberk-laser-anti-drone-system 

National Interest. (2025, Kasım 30). [X post on TOLGA system]. [@SanayiSavunmaTR]. https://x.com/SanayiSavunmaTR/status/1995122234784940401 

Roketsan. (2025). Milli silah sistemlerinin yetenekleri artıyor, seri üretimi hızlanıyor. Anadolu Ajansı. https://www.timeturk.com/ekonomi/roketsan-dan-milli-silah-pence-sistemleri-detaylari-haber-1825340 

Savunma Sanayi X. (2025, Aralık 2). [X post on FGN-TUG-S01]. [@savunmasanayix]. https://x.com/savunmasanayix/status/1995770489885593878 

Türkiye Today. (2024, Aralık 18). Türkiye’s giant Roketsan aims for top 50 global defense spot by year-end. https://www.turkiyetoday.com/turkiye/roketsan-aims-for-top-50-global-94588/

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU