Son dönemde hem Independent Türkçe’de hem de diğer yazılarımda; insansız hava araçları, nadir toprak elementleri, yapay zekâ, veri merkezleri ve çipler gibi teknolojilere değindim. Ben her ne kadar enerji, su, çevre ve küreselleşme konularında uzmanlaşsam da, bu teknolojilerin hepsi hem küresel eğilimlerle hem de kritik su ve enerji kaynaklarının kullanım biçimleriyle doğrudan ilişkili. Bu nedenle bu yazıda, coğrafyanın, iklim koşullarının, meteorolojik değişkenlerin ve küresel iklim krizinin teknoloji altyapısını nasıl etkilediğini daha derinlemesine ele almak istiyorum.
Veri merkezleri, felaket kurtarma merkezleri ve süper bilgisayarların bulunduğu diğer yüksek yoğunluklu teknoloji tesisleri, ısınan sistemlerini soğutmak için çok ciddi altyapılara ihtiyaç duyar. Bu nedenle, daha önce Independent Türkçe’de yayımlanan yazımda da belirttiğim gibi Kuzey Avrupa, İskandinav ülkeleri (İsveç, Norveç, Danimarka, Finlandiya, İzlanda) ile Baltık ülkeleri (Estonya, Letonya, Litvanya), hem bol su kaynakları hem de düşük sıcaklıkları sayesinde doğal bir avantaja sahip. Soğutma maliyetlerinin düşük olması, bu bölgeleri teknoloji şirketleri için uzun zamandır cazip kılıyor. Veri merkezleri ve felaket kurtarma altyapıları yalnızca yapay zekâ için değil, Fintech ( Financial Technology- Finansal Teknoloji) inovasyonu için de hayati öneme sahip.
Buna rağmen, iklimsel dezavantajlara karşın Hindistan gibi ülkelerin yenilenebilir enerjiyle dijital altyapıyı bütünleştirerek bu zorlukları stratejik avantajlara dönüştürdüğünü görüyoruz.
Veri Merkezlerinin Coğrafyası Değişiyor
Yapay zekâ günümüz dijital ekonomisinin temel belirleyicisi hâline gelirken, veri merkezlerinin nerede kurulması gerektiği artık sadece teknik bir tartışma değil; ulusal rekabet gücü, stratejik konumlanma ve dijital egemenlik meselesi hâline geldi.
Geleneksel olarak bol su kaynağına ve düşük sıcaklıklara sahip bölgeler—özellikle İskandinav ve Kuzey Avrupa ülkeleri —doğal bir karşılaştırmalı üstünlüğe sahipti. Soğutma ucuzdu, yenilenebilir enerji boldu ve siyasi istikrar yatırım çekiyordu.
Fakat artık şaşırtıcı bir eğilim de ortaya çıktı: Küresel Güney’de yer alan sıcak iklimli ülkeler—Hindistan başta olmak üzere—yapay zekâ ve Fintek ( Fintech) alanında hızla yeni merkezler hâline geliyorlar.
Bu gelişme, şu soruları gündeme taşıyor:
Aşırı sıcaklar, su stresi ve yüksek elektrik talebi yaşayan ülkelerde nasıl büyük ölçekli veri merkezleri kurulabiliyor?
Bu durum küresel dijital ekonomi açısından ne anlama geliyor?
Nordik ve Baltık ülkeleri meteorolojik ve kurumsal avantajlarıyla teknoloji yatırımcılarının gözdesi olmaya devam ederken, Hindistan gibi ülkeler yapay zekâ, veri merkezleri ve Fintek yatırımlarını kendine çekmeyi başarıyor. Hindistan örneği, sıcak iklim koşullarının doğru stratejilerle nasıl aşılabileceğini gösterdiği için özellikle Türk teknoloji şirketleri açısından önem taşıyor.
İskandinav Üstünlüğü: İklimin Sağladığı Stratejik Avantaj
İskandinav ülkeleri hâlen sürdürülebilir veri merkezi yatırımlarında küresel standart belirliyor. Yıllık ortalama sıcaklıkların 10°C’nin altında olması, soğutmayı neredeyse doğal hâle getiriyor. Hidroelektrik ve jeotermal kaynaklar karbon ayak izini azaltıyor. Politik istikrar ise yatırımcı güvenini güçlendiriyor.
İsveç ve Norveç gibi ülkeler artık “yeşil veri merkezlerini” ulusal iklim stratejilerinin bir parçası olarak tanıtıyor. Bankacılık, enerji ve lojistik gibi kritik sektörler için felaket kurtarma merkezlerine de ev sahipliği yapıyorlar.
Bu tabloya bakıldığında sıcak iklimli ülkelerin dezavantajlı olması beklenir. Ancak gerçek tam tersi yönde değişiyor: Hindistan yenilenebilir enerji destekli sistemlerle veri merkezlerinin soğutma sorununu aşmayı başarıyor.
Hindistan Paradoksu: Sıcak Hava, Yüksek Teknoloji
Birçok bölgesinde yaz sıcaklıkları 40°C'nin üzerine çıkmasına rağmen Hindistan yapay zekâ ve Fintek geliştirme alanında dünyanın en hızlı büyüyen merkezlerinden biri hâline geldi.
Gulf News ve Economic Times’a konuşan üst düzey yöneticiler, Hindistan’ın "yapay zekâ ve Fintek inovasyonunda küresel merkez hâline geldiğini" belirtiyor.
Hindistan’ın dijital yükselişi birkaç temel faktöre dayanıyor:
1. Dijital talebin ölçeği
Hindistan, aylık milyarlarca dijital ödeme işliyor. Fintek kullanım oranı dünyadaki en yüksek oranlardan biri. Sağlık tanılamadan bankacılıkta sahtecilik tespitine kadar pek çok yapay zekâ uygulaması sürekli artan hesaplama gücü gerektiriyor.
2. Devlet politikaları
Digital India, Ulusal Yapay Zekâ Misyonu ve elektronik/ bulut altyapısı için sağlanan üretim teşvikleri ekosistemi güçlendiriyor.
3. Veri egemenliği ihtiyacı
Hindistan, hassas verilerin ülke içinde depolanmasını zorunlu kılan düzenlemelerle yerli veri merkezi yatırımlarını hızlandırıyor.
4. Felaket kurtarma altyapısının büyümesi
Fintek sektöründeki hızlı büyüme, güçlü DR (Disaster Recovery Center – Felaket durumunda Veri Kurtarma Merkezleri) altyapısını zorunlu kılıyor.
Bütün bunlar, sıcak bir iklimde bulunan Hindistan’ın nasıl küresel bir dijital "hot spot"a yani ‘sıcak bir merkeze’ dönüştüğünü açıklıyor.
Sıcağa Uyum: Teknolojik ve Stratejik Yenilikler
Peki sıcak iklimli ülkeler bu zorlukları nasıl aşıyor?
1. Yenilenebilir enerjiyle çalışan soğutma teknolojileri
Hindistan, Körfez ülkeleri ve Güneydoğu Asya’da güneş enerjisiyle çalışan soğutma, sıvı daldırma soğutma sistemleri ve geri dönüştürülmüş su kullanan hibrit teknolojiler yaygınlaşıyor. Şu gibi krit8k kaynaklar düşünüldüğünde bu durum kritik.
2. Enerji-su entegrasyonu
Dünya Bankası (World Bank’ in ) raporunda vurgulandığı gibi sürdürülebilir dijital altyapı artık enerji, su ve şebeke dayanıklılığı ile entegre edilmesi düşünülüyor. Kuzey Avrupa kadar olmasa da, Hindistan’ın, Körfez ülkelerine kıyasla bu hususta avantajları olduğu söylenebilir. (World Bank : https://documents1.worldbank.org/curated/en/099725002032517285/pdf/IDU-9103edf6-432c-4d19-8942-afd4ff1d4809.pdf ).
3. Yapay zekâ ve Fintek ekosistemlerinin birlikte konumlanması
Dijitalleşme oranı yüksek nüfus, yapay zekâ deneylerinin hızla ölçeklenmesini sağlıyor.
4. Özel sektörün öncü rolü
Reliance, Adani, HCL, TCS gibi şirketler milyarlarca dolarlık veri merkezi parklarına yatırım yapıyorlar.
Yeni Dijital Coğrafya: Çok Kutuplu Bir Düzen
Ortaya çıkan yeni tabloyu şu şekilde özetlemek mümkün:
Nordik ülkeler: Yeşil veri merkezleri ve küresel felaket kurtarma altyapısında lider.
Hindistan ve Küresel Güney: Yapay zekâ ve Fintek inovasyonunda yükselen merkezler.
Körfez ülkeleri: Yenilenebilir enerji destekli, yüksek güvenlikli dijital depolama merkezleri.
Doğu Asya: Yarı iletken-bulut-YZ entegrasyonunda öncü.
Bu çok-merkezli yapı, küresel riskin tek bölgede yoğunlaşmasını engellerken yapay zekâya erişimi de daha çeşitlendiriliyor.
Sonuç: İklim Önemlidir, Ama Vizyon Daha Önemlidir
Sıcak ülkelerin veri merkezleri kurarken hâlâ ciddi zorlukları vardır: yüksek soğutma maliyetleri, su stresi, enerji yükü… Ancak bugün dünyanın en canlı yapay zekâ ve Fintek ekosistemlerinin birçoğu tam da bu bölgelerde ortaya çıkıyor.
İklim bir avantaj olabilir ama kader değildir.
Dijital altyapı, yenilenebilir enerji, su yönetimi ve inovasyon ekosistemlerini bütünleştiren ülkeler—ister soğuk ister sıcak iklimde olsun—geleceğin yapay zekâ ve Fintek haritasını belirleyecek.
Hindistan örneği, Ar-Ge ve doğru stratejiyle sıcak iklim koşullarının nasıl aşılabileceğini gösteriyor. Bu da Türkiye’deki kamu ve özel sektör aktörleri tarafından yakından takip edilmesi gereken bir gelişmedir.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish