Avrupa’nın kafa karışıklığı ya da çaresizliği

İsmail Hakkı Pekin Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AFP

Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Türkiye’nin “Barış Pınarı Harekatı” dolayısıyla sarf ettiği “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşmiştir” ifadesini duyduğumda NATO Kh./Brüksel’de görev yaptığım yılları hatırladım. 

İster istemez soğuk savaşın bitimi sonrası Varşova Paktı ve Sovyetler Birliği’nin dağılması, Berlin Duvarı’nın yıkılması, NATO’nun gerekliliği ve NATO’yu devam ettirmek için yapılan çalışmalar geçti gözümün önünden. 

NATO Kh./ Brüksel’de TMR Başkanlığında Plan 1A resmi ismiyle Strateji, Kuvvet Planlama, Komuta Yapısı ve Nükleer Silahlar konusundaki çalışmalardan sorumlu plan subayı olarak görev yaptım. 

Yıllar 1991, 92, 93 ve 94. 

1991 yılındaki çalışmamız MC 400 NATO strateji dokümanı üzerine odaklanmıştı. 

Soğuk Savaşın bu başarılı savunma örgütüne olan ihtiyaç yeniden belirlenmeli, ABD ve Avrupa’nın çıkarları, hegemonyası pekiştirilmeli, Sovyetler Birliği ve Varşova paktının dağılması sonucu ortaya çıkan özellikle doğu Avrupa’daki güç boşluğu NATO tarafından doldurulmalıydı. 

NATO’nun kolektif savunma konsepti yani 4. ve 5. maddeleri zaafa uğramadan tehdit, görev alanları, kuvvet ve komuta yapısı 1992 yılından başlamak üzere yıllara sari aşamalı olarak yeniden düzenlenmeliydi. 

Sonuç olarak, Aralık 1991 tarihinde NATO konsepti onaylandı ve yürürlüğe girdi.
 

nato - afp.jpg
Fotoğraf: AFP


NATO’da her ülke eşit oy hakkına sahipti ama siyasi ve askeri kontrol ABD’nin elindeydi. 

Peki, Avrupa’nın savunması ne olacaktı? 

O dönemde AB’nin savunma ve güvenliğinden sorumlu BAB işlevsel hale getirildi. 

Çünkü Fransa ve Almanya 1992’den itibaren Avrupa’nın savunması için gereken gücün ve organizasyonun

Avrupalılar tarafından geliştirilmesini talep ediyorlardı. 

Fransa ve Almanya, Avrupa’nın kendi ordusunu kurmasını ve geliştirmesini istiyorlardı.


ABD, Avrupa’nın kendi ordusunu tesis etmesinin, kendi güvenlik ve savunma organizasyonunu geliştirmelerinin NATO’yu zayıflatacağını, ABD’nin Avrupa üzerindeki hegemonyasını sona erdireceğini düşünüyordu.

ABD, bu konuda İngiltere ve İtalya’yı öne sürdü.

ABD adına Avrupa ordusuna muhalefet eden İngiltere ve İtalya’nın öne sürdüğü argüman ise şuydu: 

Ülkelerin zaten NATO’ya tahsis ettikleri birlik ve karargahlar var. 

Avrupa savunması için ayrı birlik ve karargah tesisi dublikasyon ve ikinci bir masrafa neden olur. 

Zaten Avrupa’nın güvenlik ve savunması için BAB var. 

Üstelik Avrupa’nın savunması için ayrı bir teşkilat, ayrı planlama vb. gayret israfına neden olur. 

Bunun üzerine bir orta yol bulundu.

Bulunan çözüm, BAB’ın fiilen faaliyete geçirilmesi, bu konuda gereken organizasyonun tesisi, NATO’ya tahsis edilen birliklerin aynı zamanda BAB’a tahsis edilmesi, NATO ile koordinasyon, AB üyesi olmayan Türkiye, İzlanda vb. ülkelerin ortak üye yapılması vb. tedbirleri öngörüyordu. 

Bu teşkilat daha başlangıçta ölü doğmuştu. Bütün güvenlik ve savunma sistemleri, güç NATO’nun elindeydi. 

Bu süre içinde Avrupa kendi içindeki olaylara bile müdahale etmekten uzaktı. Eski Yugoslavya’daki iç savaşa bile ABD’den ve NATO’dan müdahale etmesini bekledi. 

Yine Avrupa ülkeleri başta Fransa ve Almanya olmak üzere savunma harcamalarını kıstılar ve silahlı kuvvetlerini reorganizasyona tabi tutarak küçülttüler.

Avrupa güç olarak tamamen ABD’ye bağımlı hale geldi. 

Fonksiyonunu tamamladığı düşünülen BAB 2009 tarihinde sona erdi.
 

macron nato reuters.jpg
Fotoğraf: Reuters


Fransa daima Avrupa’da teşkil edilecek Avrupa ordusunun lideri olmayı düşlemiş, ama bu düş hem Almanya hem de daha çok kıtada kendisine rakip bir ordu istemeyen İngiltere tarafından engellenmiştir.

Fransa ve bazı Avrupa ülkelerin ellerini taşın altına koymadan bölgede söz sahibi olmayı talep etmektedirler.

Macron’un “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşmiştir” sözü Suriye ile ilgili son gelişmelerde kendisiyle istişare edilmediği, karar mekanizmasında fazla dikkate alınmadığı konusunda ABD’ye yönelik bir serzeniştir. 

Macron bu söylemle kendi ayağına sıkmıştır. Hem Stoltenberg, hem Merkel hem de Pompeo tarafından gereken cevap verilmiştir. 

Macron’a NATO’da patronun kim olduğu ve kararların nasıl alındığı bir defa daha ifade edilmiştir.

Avrupa uzunca bir süre daha NATO olmadan; tabi bunu söylerken ABD olmadan güvenlik ve savunmasını sürdüremez. 

Ne Almanya, ne Fransa ne de İngiltere, ne tek başlarına ne de kendi aralarında ittifak kurarak Avrupa ve kendi güvenliklerini sürdüremezler.

Avrupa Birliği başta Fransa olmak üzere NATO olmadan güvenliğini sağlamak için Rusya ile iyi ilişkiler geliştirmek, ittifak yapmak durumundadır.

Macron NATO’nun beyin ölümü gibi laflar derken hem kendi boyuna, posuna hem ülkesinin boyuna posuna hem de etrafındakilerin durumuna bakmalıdır. 

Yoksa adamı çarparlar.

 

 

* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU