Diyabet ilaçları 2030’da gıdanın sahibini değiştiriyor, insan 5.0’ı kim besleyecek?

Mine Ataman, Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

5,8 trilyon dolarlık küresel tüketici harcamaları pazarının önemli bölümünü oluşturan gıda harcamalarını kökten değiştirecek bir devrim giderek karmaşıklaşan bir ekonomide geleceği beslemeye aday. Geleceği kim besleyecek sorusunun cevabı, değişimi yaratabilenler, insan 5.0’ı anlayabilenler arasından çıkacak. 2030 yılına kadar gıda ve içecek satışlarının yüzde 35’ini oluşturacak diyabet ilacı kullanıcılarının yarattığı değişim insan türünü antropolojik bir kırılmanın eşiğine taşıyor.

GLP-1 Çılgınlığı Dünyayı Değiştirecek Mi?

Ozempic, başlangıçta FDA tarafından Tip 2 diyabet hastaları için onaylanmıştı. Son yıllarda, kilo verme faydaları nedeniyle Ozempic’e veya semaglutide’e olan talepte ani bir artış yaşandı ve hatta ciddi bir ilaç kıtlığına yol açtı. Konunun sağlık yönü bir tarafa GLP-1 kullanan tüketicilerin satın alma davranışlarındaki değişiklikler perakendenin kurallarını çoktan değiştirdi. İnsan 5.0 için yeni bir kültür ekonomisine dönüştü. 

2026’nın Tarım Diplomasi Konusu GLP-1’in ekonomide Yarattığı Değişim

İnsan türü uzun zamandır hiç yaşamadığı kadar kolektif bir davranış değişikliği yaşıyor. Süreci anlamak, değişimin yarattığı ekonominin bir parçası olmak, küresel tarım ticaretinde iddiası olan her ülke için bir fırsat. Denilebilir ki 2026’nın küresel tarım diplomasisi başlığı GLP-1’in tarım gıda değer zincirinde yarattığı değişim ve etki olacak.

GLP-1 kullanan haneler daha az alışveriş yapmıyor, satın alınan ürünler değişiyor

Tüketici davranışları konusunda uzman araştırma şirketi Circana’nın raporuna göre, “Ozempic ve Wegovy gibi GLP-1 kullanan haneler, 2030’a kadar gıda-içecek satışlarının %35’ini oluşturacak. ABD’de hanelerin %23’ünde en az bir GLP-1 kullanıcısı var. GLP-1 ilaçları yiyecek ve içecek sektöründe çöküş değil, yapısal bir dönüşüm yaratıyor, tüketicinin market davranışını frenlemiyor, yeniden kodluyor. 

GLP-1’ler Ağzımızın Tadını Değiştiriyor, İştah Kapatmıyor

GLP-1 ilaçlarının gıdayı bitireceği söyleniyordu. Oysa rakamlar başka bir hikâye anlatıyor. İştah azalmıyor, sepet evrimleşiyor. Bulgular perakende markalarının marketing planlarını, marka yönetimlerini değiştirtecek kadar ciddi. Tüketici şeker ve karbonhidratı yüksek ürünlerden uzaklaşıyor. Protein, lif, enerji ve sıvı içeriği yüksek ürünler istiyor. Cips, soda, sağlıksız atıştırmalıklar, dondurulmuş gıdalar gibi klasik ürünlerin payı düşüyor.

GLP-1 Çağı Gıda Endüstrisi İçin Fırsatlarla Dolu 

Circana Başkan Yardımcısı Patty Altman’a göre, “durum markalar için bir tehdit değil, yaratıcı çözümler üretmek için büyük bir fırsat.” Değişen tüketici satın alma davranışları gıda devlerini reçete yenilemeye, inovasyona yöneltirken sağlıklı tarifler, birinci sınıf içerikler ve ambalajdan pazarlama diline kadar yenilikçi çözümler üretmeye itiyor.” Danone, Conagra gibi şirketler kilo vermeyi destekleyecek ürünler geliştirmeye başladı. Trump’ın “Amerika’yı yeniden sağlıklı yap” programıyla birleşince ABD gıda endüstrisinde taşlar yerinden oynuyor, Amerika ve dünya büyük bir beslenme inovasyonunun eşiğinde. 

GLP-1 gıdayı öldürmüyor, kimlerin hayatta kalacağını seçiyor

2026’da yüzde 2 ile yüzde 4 arasında büyümesi öngörülen küresel perakende pazarı temkinli tüketici davranışları ve tedarik sorunlarıyla mücadele ederken bir taraftan da reçete yaratıcılığını finanse etmek zorunda. GLP-1 kullanıcılarının fiyat performansı her zamankinden çok daha önemli. Tüketicilerin yüzde 80’i ekstra sağlık faydası sunan ürünlere daha fazla ödemeye hazır. 

Gıdanın keyfinden çok fonksiyonel değeri önceleniyor.

Temiz içerikler, fonksiyonel gıdalar, meyve sebzeler, sıvı alımını destekleyen, proteince zenginleştirilmiş ürünler pazarın yükselen trendlerinden. Değişim,  kilo verme refleksinden bambaşka anlamlar taşıyor. 

Yankı Ekonomisi, Gıda Dışındaki Hayat da Rejimde

Gıdadaki davranış değişimi, kelebek etkisiyle spordan modaya, güzellikten evcil hayvan harcamalarına kadar uzanan çok katmanlı bir yankı ekonomisi yaratıyor. Kişiselleştirilmiş kilo verme yaklaşımının parçası olarak konumlandırılan sağlık ve zindelik ürünlerine olan talebi artırıyor. Eczanelerde, GLP-1’lerin yan etkilerini ortadan kaldırmaya yönelik ürünlerin yanında gastrointestinal tedaviler de dahil olmak üzere ilgili semptomları gideren ilaçlara olan talep artıyor. 

Ağrı Kesici Kullanımı Düşüyor

Kullanımın ilk yılında genel sağlık durumları iyileştikçe, GLP-1 kullanan tüketicilerin uyku ilaçları, ağrı kesiciler ve evde sağlık ürünlerine ayırdığı bütçe azalıyor. Kısa vadede bir sağlık harcaması artışı, orta vadede daha geniş bir sağlık tasarrufuna dönüşüyor.

Diyabet ilaçları, spor pazarını büyüten bir ivmeye dönüşüyor

GLP-1 kullanan bireyler, sağlıklarını pasif biçimde “korumak” yerine aktif olarak inşa etmeye başlıyor. Fitness takip cihazları, su şişeleri, kişisel antrenman ekipmanları ve doğa sporlarına yönelik harcamalar artıyor. UTMB By Kaçkar gibi organizasyonlara artan ilgi, sağlığın artık bir yaşam tarzı ve sosyal kimlik göstergesi haline geldiğini ortaya koyuyor. 

Zayıflayan Beden, Yenilenen Gardırop

GLP-1’lerle gelen kilo kaybı, giyim sektöründe görünmez ama güçlü bir talep dalgası yaratıyor. Bedenler küçüldükçe gardıroplar yenileniyor, özellikle genç kullanıcılar spor giyim ve fonksiyonel kıyafetlere yöneliyor. Moda artık estetikten çok bedene uyum, hareket kabiliyeti ve performans diliyle okunuyor. Kilo kaybı, tüketimde bir durgunluk değil, kategoriler arası yeniden dağılım yaratıyor.

Beden Görünür Oldukça “Kendini Gösterme” Büyüyor

GLP-1 yankı ekonomisinin en hızlı büyüyen alanlarından biri güzellik. Kilo verdikçe beden görünür oluyor. Ağız-cilt bakımı, estetik ameliyat, makyaj ve kişisel bakım harcamaları artıyor. Giyilebilir teknolojilerden taşınabilir kameralara, “kendini gösterme” kategorisi genişliyor. Bu dönüşüm, güzelliği bir lüks tüketim değil, sosyal kabul ve psikolojik güçlenme aracı olarak yeniden konumlandırıyor.

İlgi İnsana Geri Dönüyor

Raporun en çarpıcı bulgularından evcil hayvan maması dışında neredeyse tüm segmentlerde gerileme var. Uzmanlara göre GLP-1, dikkati yeniden insanın kendi bedenine çeviriyor. Bakım, zaman ve bütçe yeniden dağıtılıyor. İnsan, uzun bir aradan sonra kendisini merkeze alıyor. Bu da GLP-1 yankı ekonomisinin sadece ekonomik değil, psikososyal bir yeniden hizalanma yarattığını gösteriyor. GLP-1 bir ilaçtan ibaret değil, beden üzerinden yayılan bir yankı ekonomisi. 

Restoranlar da Rejim Yapıyor 

Diyabet ilaçlarının kullanımındaki artış tüketicilerin e-ticarete kaymasına neden olurken marketlerdeki tek porsiyonluk, paket servis ve porsiyon kontrollü ürünlerin satışı da artıyor. GLP-1 sadece ev mutfaklarını ve perakendeyi etkilemiyor, dışarıda yeme davranışını da değiştiriyor. 

Orta–üst sınıf daha sağlıklı bir yaşam istiyor 

NIQ’nün yaptığı bir araştırmaya göre, GLP-1 kullananların yüzde 46’sı Y Kuşağı, çoğu 100.000 doların üzerinde gelire sahip olsa da sınıfsal farklılık daha çok ekonomik. Milenyum kuşağının yüzde 55’i gelecekte bu ilaçları kullanmayı planlıyor. İlacı bırakanların yüzde 50’si, gelecekte yeniden başlamaya açık. Yani GLP-1’ler tek seferlik bir heves değil, döngüsel bir davranış modeli. 

Biyoaristokrasi Temelli Sosyal Medya Soykırımı

Uzmanlara göre, sağlık kazanmak, güzelleşmek için kullanılan GLP-1 ilaçlarının etkisi çok yönlü. Daha iyi hissetmek, kabul görmek, sosyal medya normlarına uygun olmak tüm bunlar sosyal medya tarafından üzerimize yüklenen “bioaristokrasinin” her gün daha güzel daha şık, daha zayıf, daha sağlıklı, daha genç, daha zinde zorbalığına da kısmen cevap vermenin yollarından biri. 

 “İngiltere’de Gıda Harcamaları Yüzde 2,2 Azaldı”

GLP ilaçları ABD’de ağırlıklı olarak kullanılsa da tüm dünyada hızlı bir atış grafiği seyrediyor. İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre, “GLP-1 kullanımı bir yılda iki katına çıktı. Değişim sadece İngiltere pazarında 136 milyon Sterlinlik bir daralmaya neden oldu. Kullanıcıların yaklaşık dörtte biri alkol tüketimini azalttı. Şarap satışlarında yüzde 16 düşüş yaşandı. 

Türkiye Kimi Besleyecek, Türk tarımı tüketicinin hızına yetişebiliyor mu?

Türkiye’de durumun ne olduğuna dair geniş bir çalışma olmasa da cevap Google’nin 2025 en çok arananlar listesinde nasıl yenir sorusunun cevabında saklı. “Kinoa, mango, tatlı patates, longan gibi tropikal ürünler tüketicilerdeki değişen beslenme algısının nasıl fonksiyonellikten yana kaydığının kanıtı.  Sadece bu listeye bakarak bile Türk tarımında ne olduğunu, bazı ürünlerin neden tarlada kalıp ihracatı azaldığını anlayabiliriz. Gerçeklere odaklanma gücüne sahipler için evren fırsatlarla dolu. Asıl soru şu Türk tarımı kimi beslemek istiyor, hedef kitlesinin yaşadığı değişimi takip ediyor mu? İnsan 5.0’ı besleyecek değişim kararlılığına sahip mi? Tarım, gıda inovasyon odağında değişim mi, nostalji talepli ata tohumu fenomeni mi var? İnsan 5.0’ın hızına yetişemeyen tarım pazar kaybetmeye mahkum.

Obezitenin sağlık yükü 2035’de 4,32 trilyon dolar olacak

DSÖ’ye göre, gezegendeki obez sayısı 1 milyarı geçmiş durumda. Çoğu iş ve sosyal hayattan kopmuş durumda. Üretememe kaynaklı ekonomiye etkisi milyarlarca dolar. World Obesity’ye göre obezite kaynaklı ekonomik kayıp küresel GSYİH’nın yüzde 3’ünden fazla. Kilo artık global bir halk sağlığı sorunu, kamu bütçelerinin en büyük yükü. 

GLP-1, refah devletinin sigortası mı, yoksa bio-politik bir eşik mi?

GLP-1 ilaçları artık yalnızca bireysel bir tedavi seçeneği değil, sosyal devlet politikalarının potansiyel bir aracı olarak masaya geliyor. Devlet, artık sadece gelir transferi yapan bir aktör değil, bedeni, davranışı ve yaşam biçimini regüle eden bir yapıya evriliyor. 

İnsan 5.0’ı Besleyecek Tarım Stratejisi

Velhasıl,  dünyayı kasıp kavuran sağlık dönüşümü, gıdanın konfor alanını öldürüyor, keyif yerine değere odaklanıyor. Gıda endüstrisinde taşları yerinden oynatacak, homosapiensin beslenme ritüelini kökten değiştirecek adımlar dikkate değer. Mevzu sağlıktan çok ötesi, gıda egemenliği, ihracat stratejisi ve toplumsal dönüşüm. Kazananlar, adaptasyonu güçlü inovasyonu sağlamlar.

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU