Rusya-Ukrayna savaşı dünyada neleri değiştirdi?

Dr. Osman Gazi Kandemir Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Reuters

Dün "İsrail-Hamas çatışmasının dünyada neleri değiştirdiği" konusuna giriş yapmıştık.

O yazıda verdiğimiz kısa cevapların her birinin altı ayrı ayrı doldurulabilir. Zaman zaman ele alacağız.

Bugün de "Rusya-Ukrayna savaşı dünyada neleri değiştirdi?" başlığını açıyoruz.

Bu yazı için de söyleyeceklerim dünkü ile aynı.

Şimdi başlıklar, sonra ayrıntılar.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

24 Şubat 2022 sabahı Rusya'nın Ukrayna'ya başlattığı kapsamlı işgal harekâtı, bölgesel bir kriz olmanın çok ötesinde küresel dengeleri sarsan bir dönüm noktası oldu.

İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa'daki en büyük cephe savaşının patlak vermesi, Soğuk Savaş sonrasında hüküm sürdüğü varsayılan barış ve istikrar anlayışını temelden sarstı.

5 ay sonra 4 yılını bitirmiş olacak bu savaş, sonuçları itibarıyla küresel siyaseti, ekonomiyi ve güvenlik mimarisini kalıcı biçimde dönüştürüyor.

Batılı ülkeler uzun süredir görülmemiş bir birliktelikle Moskova'ya karşı kenetlenirken, Küresel Güney'den beklenen desteğin gelmemesi uluslararası ilişkilerde yeni bir fay hattı ortaya çıkardı.

Şimdi başlıklara geçelim.


1. NATO'nun uyanışı ve Finlandiya'nın tarihi dönüşü

Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısı, NATO ittifakını adeta yeniden canlandırdı.

Savaştan önce "stratejik beyin ölümü" yaşadığı tartışılan NATO, Şubat 2022 sonrasında olağanüstü bir hızla kenetlendi.

İttifak, Rusya'yı artık doğrudan "en büyük tehdit" ilan eden yeni Stratejik Konsept'i benimsedi.

Doğu kanadında konuşlu NATO birliklerinin sayısı iki katına çıkarıldı; toplam 40 bin asker doğrudan NATO komutası altında doğu hattına yerleştirildi.

ABD, Avrupa'ya 20 bin ek asker sevk ederek kıtadaki askeri mevcudiyetini 100 bine çıkardı.

Savaşın en çarpıcı sonucu ise Finlandiya ve İsveç gibi onyıllardır tarafsızlığını koruyan ülkelerin NATO şemsiyesi altına girmeye karar vermesiydi.

Finlandiya Nisan 2023'te İttifak'a katılırken, İsveç'in de 2024'te onaylanmasıyla NATO tarihindeki en hızlı genişleme gerçekleşmiş oldu.

Putin, NATO'yu genişleme konusunda caydırmayı hedeflerken tam tersi gerçekleşti.

Bir de ilavesi var. Avrupa’nın tarafsız devletleri (İrlanda, Avusturya ve İsviçre) NATO’ya yakınlaşıyor.

Bu konuyu da daha önce yazdım.


2. Avrupa'nın enerji devrimi

Ukrayna'daki savaşın ilk küresel şok dalgalarından biri enerji piyasalarında hissedildi.

Avrupa ülkeleri, on yıllardır uygun fiyatlı kabul ettikleri Rus doğal gazından mahrum kalma riskiyle yüz yüze geldi.

2021 sonlarında yüzde 40'ı bulan Rus gazının AB portföyündeki payı, Ekim 2022'ye gelindiğinde yüzde 12'ye geriledi.

Avrupa, 2022 boyunca sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ithalatını yüzde 60'tan fazla artırarak eksikleri kapattı.

2022 yazında Avrupa gaz fiyatları tarihi zirveleri gördü: TTF hub'ında spot gaz fiyatı Ağustos ayında 339 €/MWh ile tüm zamanların rekorunu kırdı.

Hükümetler, fiyat artışının hanelere yansımasını azaltmak için yüz milyarlarca euroluk sübvansiyon paketleri açıklamak zorunda kaldı.

Almanya, yıllarca karşı çıktığı LNG terminalini 2022 sonunda sadece birkaç ayda inşa ederek faaliyete soktu.

Bu, "Wandel durch Handel" (Ticaret yoluyla dönüşüm) stratejisinin iflasını simgeledi.

Avrupa için Rusya'dan enerji ithalatı artık salt ekonomik bir mesele değil, ulusal güvenlik ve stratejik bağımsızlık meselesi haline geldi.


3. Küresel Güney'in sessiz isyanı

Ukrayna'daki savaş karşısında Küresel Güney ülkelerinin tutumu, Batı başkentlerinde bir şaşkınlık ve hayal kırıklığına yol açtı.

Washington, Londra, Brüksel gibi merkezler, Moskova'nın bu eyleminin evrensel bir kınama dalgası yaratacağını öngörmüşlerdi.

Oysa BM Genel Kurulu'nda Mart 2022'de yapılan işgali kınama oylamasında 35 ülke çekimser kaldı veya aleyhte oy kullandı.

Hindistan, Brezilya, Güney Afrika gibi önemli aktörler Batı'nın çizgisine yanaşmadı.

Küresel Güney'in bu tutumunun ardında, postkolonyal bir bilinç yatıyor.

Bu ülkeler, Batı'nın Ukrayna söz konusu olduğunda gösterdiği duyarlılığı Filistin, Yemen, Suriye veya geçmişte Irak işgali gibi olaylarda göstermediğine dikkat çekiyor.

Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa, "Bazıları Ukrayna konusunda bizden taraf olmamızı bekliyor ama aynı kişiler Filistin'deki zulme gözlerini kapatıyor" diyerek çifte standart eleştirisinde bulundu.

Bu tutum, 1945 sonrası kurulan Batı merkezli düzenin meşruiyetine gölge düşürdü.


4. Hindistan'ın pragmatik zaferi

Hindistan açısından Ukrayna savaşı, "bağlantısız dış politika" geleneğini sınayan bir turnusol oldu.

Yeni Delhi, BM'deki oylamalarda genellikle çekimser kalarak ne Rusya'yı kınayan Batı'ya katıldı ne de Moskova'ya tam destek verdi.

Ancak Hindistan'ın somut adımları pragmatik çıkar optimizasyonu yönünde oldu.

2021'de ithalatının yüzde 1'ini bile bulmayan Rus menşeli ham petrol, 2022-23'te Hindistan'ın toplam petrol ithalatının üçte birini aştı.

Rusya, 2022 itibarıyla Hindistan'ın en büyük petrol tedarikçisi konumuna yükseldi.

Hindistan günlük 1,5 milyon varil gibi rekor miktarda Rus petrolü alarak Moskova'nın enerji gelirine kritik bir pazar yarattı.

Hindistan Dışişleri Bakanı S. Jaishankar açıkça "Avrupa'daki savaş Avrupa'nın meselesidir, bizim önceliğimiz ekonomik kalkınmamız" diyerek Batı'ya mesafesini gösterdi.

Ukrayna savaşı, Hindistan'ın stratejik özerklik doktrinini pekiştirmesine vesile oldu.


5. Enformasyon savaşının yeni cephesi

Ukrayna'daki sıcak çatışma, eş zamanlı olarak dünya genelinde eşi benzeri görülmemiş bir enformasyon savaşını tetikledi.

Hakikatin ilk kurban olduğu, propaganda ve dezenformasyonun silah haline geldiği bir medya savaşı yaşandı.

AB, Mart 2022'de Russia Today ve Sputnik gibi Rus devlet medyası organlarının yayınlarını yasaklayarak bunların Avrupa'da erişimini durdurdu.

Facebook, Twitter, YouTube gibi büyük sosyal medya şirketleri, Rusya devletine bağlı kanalları engelledi.

Ukrayna tarafı da iletişim boyutunda etkili bir strateji izledi.

Başkan Volodimir Zelenski, dünya çapında bir medya kampanyası yürüterek hem halkının direniş azmini besledi hem de uluslararası desteği seferber etti.

Bu enformasyon mücadelesi, küresel medya ortamındaki kutuplaşmayı da derinleştirdi.

Batı medyası büyük oranda Ukrayna'ya destek veren bir dil tuttururken; Çin, Hindistan, Orta dğu gibi bölgelerin medya kuruluşları daha dengeli veya Rusya'ya müzahir bir yaklaşım sergiledi.
 


6. Küresel gıda krizi

Rusya ve Ukrayna, birlikte dünya buğday ihracatının yaklaşık üçte birini sağlayan iki "tahıl ambarı" idi.

Savaş bu akışı kesintiye uğratınca, küresel gıda fiyatları hızla yükseldi.

Mart-Mayıs 2022 döneminde Ukrayna'nın buğday ihracatı yüzde 90'dan fazla düşüş yaşadı.

Bu şok, dünya genelinde buğday fiyatlarını bir yıl öncesine kıyasla yüzde 58 oranında sıçrattı.

Özellikle Ortadoğu ve Afrika ülkeleri Ukrayna ve Rusya'dan buğdaya bağımlı oldukları için hemen etkilendiler.

Birleşmiş Milletler, savaşın en az 47 milyon insanı daha açlık sınırına itebileceği uyarısını yaptı.

Temmuz 2022'de Karadeniz Tahıl Girişimi anlaşması imzalandı.

Ancak Rusya, Temmuz 2023'te anlaşmadan tek taraflı çekilerek rotayı yeniden kapattı.

Ukrayna savaşı, gıdanın da tıpkı enerji gibi jeopolitik bir baskı unsuru olarak kullanılabileceğini gösterdi.


Yeni bir jeopolitik paradigma

Rusya-Ukrayna savaşı, 21'inci yüzyılın jeopolitik paradigmasını kökten değiştiren bir hadise olarak tarihe geçiyor.

Francis Fukuyama'nın "tarihin sonu" tezi, Ukrayna'daki tank paletleri altında ezildi.

Yukarıdaki başlıkları artırmak mümkün. Okurun sabrını zorlamamak adına şimdilik bunları hatırlatma başlıkları olarak kabul edip daha fazlasını sonraki yazılara bırakalım. 

Ukrayna'daki top sesleri bir gün sustuğunda, uluslararası sistem eskisiyle aynı kalmayacak – yeniden kurulmuş bir dünya düzeni ile karşı karşıya olacağız.

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU