Napolyon Bonapart, Osmanlı paşası olmaktan son anda vazgeçti

Gürbüz Evren Independent Türkçe için yazdı

Napolyon Bonapart (1769-1821)

Osmanlı Devleti, 1795 yılında İstanbul'da açılan topçu okulu için Fransa'dan subay ve teknisyen istemiş, bu talebine de olumlu yanıt almıştı. 

Gönüllü Fransız subaylarının arasında yıldızı parlayan bir isim, Napolyon Bonapart da vardır. 

Genç bir subay olan, özellikle topçu sınıfındaki başarı ve önerileriyle dikkati çeken, 1789 Fransız Devrimi sonrasında karışıklıkların siyasi çalkantıların bitmediği Fransa'da kalmak istemeyen Napolyon, Osmanlı ordusunun hizmetine girmeye karar vermişti. 

Yaygın inanış, Napolyon'un İstanbul'a gitmek için Fransa'yı yöneten Komiteye yaptığı başvurunun reddedildiği yönündedir. 

Oysa Napolyon'un başvuru dilekçesinin kayıtları Paris'teki Ecole Militaire yani Harp Okulu'ndadır. 

Napolyon dilekçede, Türk ordusuna harp sanatını ve topçu sınıfındaki yenilikleri öğretmek istediğini vurguladıktan sonra, parlak askeri öğrenci geçmişini, topçuların yenilenmesi konusundaki projelerini sıralamaktadır.

Sonuç olarak da geçici bir süre için İstanbul'a gitmesine izin verilmesini istemektedir. 

Üstlerinden sözlü olarak olumlu yanıt alan Napolyon, resmi izin beklerken pasaportunu çıkarmış, kardeşi Joseph Bonapart'a, "Büyük Türk'ün (Padişah) hizmetine girmek ve ordusunu eğitmek için Konstantinopolis'e (İstanbul) gidiyorum. Nasıl bir subay olduğumu herkese göstereceğim" ifadeleriyle başlayan bir mektup göndermiştir. 

İstanbul yolculuğu öncesi son günlerini geçirdiği Paris sokaklarında dolaşırken, Palais Royal adlı semtte düzenlenen ve kral taraftarlarının isyanına dönüşen bir gösteri kaderini değiştirecek, yeniden orduya dönecektir. 

Bazı Fransız kaynakları ise Napolyon'un, Robespierre ve arkadaşlarıyla olan ilişkileri nedeniyle tutuklanarak hapishanede kaldığını, daha sonra bazı dostlarının yardımıyla özgürlüğüne kavuştuğunu belirtmektedir. 

Serbest kaldığında sakıncalılar listesine kaydedilen Napolyon'un resmi görev alması yasaklanmıştır. 

Bu dönemde işsiz ve parasız kalan Napolyon, İstanbul'a gitmeye karar vermiştir. 

Aynı kaynaklara göre Napolyon'un amacı çalışıp para kazanmaktır. 

İşte bu sırada, 5 Ekim 1795 tarihinde, Kral taraftarları Paris'te isyan başlatacak, cumhuriyet yönetiminin güçlü ismi Paul de Barras da Napolyon'a ayaklanmayı bastırma görevi verecektir.  

Paris'teki kral taraftarlarının isyanını bastıran Napolyon'un hızlı yükselişi, Barras tarafından İtalya'daki ordunun başına getirilmesiyle devam edecektir.

Ve Napolyon, yükselişini sağlayan Barras'ı bir darbe ile devirerek iktidarı ele geçirecektir. 

Napolyon, eğitmek istediği Türk ordusu ile 1798 yılında başlayan Mısır seferi sırasında karşılaşacaktır. 

İskenderiye'yi alan ve Nil vadisinde hızla ilerleyen Napolyon, burada büyük bir zafer kazanmıştır. 

Ancak İngilizlerin Fransız donanmasını Abukir'de yenmesi seferin seyrini değiştirmiştir. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Mısır seferi İngiltere, Avusturya, Rusya ve Osmanlı'nın bir araya gelerek Fransızlara karşı savaşmasını sağlayacaktır. 

Bu ittifak karşısında yenilgiye uğrayan ve aldığı toprakları bırakmak zorunda kalan Napolyon, Suriye'ye doğru yöneldiğinde Gazze, Yafa ve Hayfa gibi kentleri alırken Türklerle savaşmıştır. 

Napolyon, Yafa'da teslim olan 2 bin Türk askerinin süngüden geçirilmesi emrini büyük bir soğukkanlılıkla vermişti. 

Napolyon ayrıca, teslim olan 3 bin Türk askerini daha öldürtmüştür. 

Bununla da yetinmemiş, 4 sivili de katletmiştir.

Bu zaferin moraliyle Akka Kalesi'ni kuşatan Napolyon, burada Türklerin direnişini kıramayınca, beklemediği bir yenilgiye uğrayarak geri çekilmek zorunda kalmış, daha sonra da ordusunu Mısır'da bırakarak Ağustos 1799'da Fransa'ya dönmüştür. 

Akka Kalesi'nde büyük bir direniş örneği gösteren Bosnalı Cezzar Ahmet Paşa'ya yenilen Napolyon, "Eğer Akka'yı alsaydım tüm doğuyu fethederdim" diyecektir.

Napolyon, Mısır seferi sırasında yerli halkın desteğini almak için kendisini İslam'ın savunucusu, Fransızları da Müslüman olarak göstermeye çalışmıştır.

Halka, Kuran'dan sure ve ayetlerle, Hazreti Muhammet'in hadisleriyle seslenen Napolyon, "Osmanlı Padişahının isteği ve desteği ile Müslümanları köleci beylerden kurtarmaya geldim" diyerek Osmanlıların müttefiki olduğuna Mısırlıları inandırmaya çalışmış, bunda da başarı sağlamıştır. 

Napolyon, Mısır seferi ile Kanuni Sultan Süleyman döneminden bu yana iyi şekilde seyreden Türk-Fransız ilişkilerinde kötü bir sayfa açılmasına neden olmuştur. 

Öyle ki, Napolyon sayesinde Osmanlı, tarihinde ilk kez, topraklarını ele geçirmeye çalışan Fransa'ya karşı Avrupalı devletlerin yardımını almış ve yine ilk kez Rus donanması ile birlikte hareket etmiş, askerlerini de bir Rus Generalin emrine vermiştir. 

Bazı Fransız kaynaklarına göre, 1805 yılına kadar kopuk olan İstanbul-Paris ilişkileri, Napolyon'un Austerlitz zaferinin ardından düzelecektir. 

Çünkü o zamana kadar Fransız elçilerini kabul etmeyen Padişah III. Selim, Napolyon'un büyük zaferini dikkate alarak, üst düzey bir yetkili olan Galip Efendi'yi Paris'e göndermiştir. 

Bu gelişmenin Paris'te büyük yankı ve sevinç yarattığını yazan kaynaklara göre, Napolyon da en güvendiği kişilerden biri olan General Horace Sébastiani'yi İstanbul'a elçi olarak göndermiştir. 

İşte bu elçi, Mısır seferi nedeniyle bozulan Türk-Fransız ilişkilerinin düzelip gelişmesine büyük katkı sağlayacaktır. 

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU