Devrimcilerin gizlice okuduğu yazar: Julio Cortazar

Behçet Darğın Independent Türkçe için yazdı

Arjantinli yazar Julio Cortazar (1914-1984)

Julio Cortazar ilk gençlik çağımdan bu yana bana eşlik eden bir yazar olduğu gibi, üniversitede, kürsümden verdiğim her derste de eşlik eden yazardır. Bu yalnızca 20.yüzyıl Latin Amerika edebiyatını işlerken değil, en ufak vesilelerle bile kendini gösterir. Cortazar her zaman, aşağı yukarı her zaman vardır: rastlantıdan, neofantastikten, öykü kavramından ya da çok düzlemli roman düşüncesinden her söz ettiğimde. Yaşadığım kentin sokaklarında yürürken de… 1


Bu sözler, Latin Amerika edebiyatı uzmanı Minguel Herráez'e ait.

Onun Julio Cortázar2 isimli biyografi kitabını okurken, yazarın ilginç hayatını bir kez daha hatırlıyorum.

Kitabın alt başlığı da dikkat çekici: "Gözden Geçirilmiş Bir Biyografi" Herráez, yazarın tutkulu bir okuru ve hayranı.

Bu hayranlığı aşırı boyutlarda seyreder, Cortázar hakkında alakasız romanlar, öyküler bile yazar.

Ünlü yazar hakkında kaleme aldığı her yeni metin, bir öncekini tamamlayan, genişleten ya da yeni bilgiler ekleyen çalışmalar olduğu için bu alt başlığı vermiş olabilir.

Yeryüzünün farklı noktalarından boy vermiş şairlerin ve yazarların dünya edebiyatına kattıkları aşikâr.

Onlar, yaşadıkları çağın tanıkları ve aynı zamanda sanal dünyanın dışında kalan "gerçekliklerin" anlatıcılarıdır.

Metinleriyle; diğer kültürleri, zamanları ve insanlık hallerini gösterir.

Bence; bu metinleri, onlar hakkında kaleme alınanları, okumadan dünya edebiyatı tarihini bütünüyle anlayamayız.

Kuşkusuz, bu isimler arasında Julio Cortázar'ı da anmak gerekir.
 

Julio Cortazar  Fotoğraf  Pierre Boulat LIFE
Julio Cortazar / Fotoğraf: Pierre Boulat-LIFE​​​​​​

 

28 Haziran 1914 tarihinde, I. Dünya Savaşı'nın ateşi, çığ gibi büyümeye başladı.

ABD, Çin ve Japonya gibi büyük güçlerin de dâhil olmasıyla cepheler genişledi.

Korku, belirsizlik, karamsarlık… her tarafta.

Polarize olmuş dünyada tarafsız kalmak mümkün değildi elbette.

26 Ağustos 1914'te, tarafsız olan Belçika'nın başkenti Brüksel, Almanya'nın saldırısına uğradı.

Bu tarihte, tam adıyla Julio Florencio Cortázar Descotte doğdu.

Yıllar sonra bu savaşı, "Bu gezegende yaşayan en barışçıl insanlardan birinin doğmasına neden oldu" 3 diyerek hatırlayacaktı. 

Annesi Herminia Descotte Fransız ve Alman, babası Julio Jose ise İspanyol orijinlidir.

Soyağacını hiç merak etmedi Cortazar, atalarının nereden geldiğinin, kimler olduğunun peşine düşmedi.

Kendisi farklı ırkların senteziydi.

Ona göre, ırkların karışmasını, insanlığın selameti için olumlu bir adımdı.

Milliyetçi hareketleri inkâr etmesinin nedeni buydu:

Irklar ne kadar çok karışırsa anlamsız ve çılgın milliyetçilik ile sınırlar çizer ucuz vatanperverlik yok etmemiz o kadar kolaylaşacaktır. 4


Babasız yıllar

Hayatta başkasıyla paylaşılmaması gereken şeyler vardır.

Burası sadece kişinin kendisine aittir. Bu alanın içindeki sırlar, mahremdir.

Derin yaralar, silinmemiş anılar ve dile getirilememiş kayıplar burada birikir.

Amerikalı yazar John Steinbeck, Cennetin Doğusu'nda taşı gediğine bırakıyor:

Herkesin hiç kimseyle paylaşmadığı gizli acısıyla dolu bir kutusu vardır.


Descotte ailesi, savaş ortamından kaçmak için yola çıktı.

Önce İsviçre'ye, sonra İspanya'ya sığındı.

1915 ile 1918 arasında Barselona'da geçen zaman, küçük Cortázar'ın zihninde muğlak anılar ve birbirinden kopuk imgeler olarak yer etti.

Yıllar sonra bu görüntüler, rüyalarında belirmeye başlayacaktı.

Ne var ki Cortázar, bunlara bir anlam veremedi ta ki bir gün, çekinerek annesine anlatana kadar.

Barselona, Cortázar'ın da içinde yer alacağı Latin Amerika edebiyatının Boom kuşağı yazarlarına önemli bir merkez hâline gelecekti.  

Son durakları, Arjantin oldu. Banfield'e yerleştiler.
 

Julio Cortazar, 1914'te Brüksel'de doğdu, 1919 yılında ailesiyle birlikte Arjantin'e geri döndü
Julio Cortazar, 1914'te Brüksel'de doğdu, 1919 yılında ailesiyle birlikte Arjantin'e geri döndü

 

İspanya'daki mutlu çocukluk kalıntıları, eserlerinde yer bulmadı, Banfield'deki anıları ise, her bir satırına sindi.

Bir sabah babası, başka bir kadın için sessizce evi terk etti.

Bu gidiş; mutsuz günlerin habercisiydi, hayatın acımasız yüzünü "ihanet"i ve "terk ediliş"i gösterdi, Cortazar ve kardeşi Ofelia'ya.

Buradaki hayat bana üzerinden dev gibi presin geçtiği bir insanı düşündürüyor. 5  


Erken yaşta yazar olmaya karar verdi, küçük Cortazar; ilk romanını 9 yaşındayken yazdı.

İlk dönem metinlerinde hüzün belirgindir; "Baba" istenmeyen bir figür ve dışarıda bırakılır.

Babasından, ölümüne kadar bir daha haber alamaz.


"Tek kişilik bir orkestra gibiyim"

İspanyolca, İngilizce, Almanca ve Fransızca bilen, poliglot olan anne Descotte, 26 yaşında tek başına çocuklarına bakmak zorunda kaldı.

Devlet kurumlarında tercüman olarak çalışabilirdi, fakat memur maaşının kendilerine yetmeyeceğini bildiği için başka işlerde çalıştı.

Cortázar da annesi gibi dil öğrenme konusunda doğuştan bir yeteneğe sahipti.

Koltuk altında muhakkak bir kitap bulunur, çeşitli dillerden kitaplar okuyarak zihnini beslerdi; Jules Verne, Ernest Hemingway, Adorno, Joseph Sheridan Le Fanu, Mary Shelley, Ambrose Bierce, Gustav Meyrink, Mallarme, Proust, Federico gibi yazarların eserlerini adeta bir solukta bitirirdi.

Sadece tek bir kaçış var, o da gelip odaya kapanmak-odaya kapanınca insan kendisini başka yerdeymiş gibi hayal edebiliyor-ve bir kitap, defter ya da kalem bulmak. Buraya gelmeden önce hiç bu kadar okuma isteği duymamıştım. 6
 

Julio Cortazar (3)
Julio Cortazar 

 

Kariyeri inişli çıkışlıydı. Yayınevlerinin ısmarlama eser isteklerine ve gösterişe kapalıydı.

Hayatının çeşitli safhalarında öğretmenlik, çevirmenlik ve akademisyenlik yaptı.

Geometri, coğrafya, tarih, gramer, mantık… derslerini aynı anda verdiği için kendisini "tek kişilik bir orkestra" olarak tarif ederdi.

Ancak bu konuda oldukça öz eleştireldir:

Gerçek anlamda tek kişilik bir orkestraydım ve şahsen bu durumlarda tek kişilik orkestra olanlara karşı hayranlık beslediğimi söyleyemem. 7


Arjantin'de devrim

Ben bir çözülme sürecinden geçiyorum ya da belki de bir yeniden yapılanma… 8


1960'lı yıllar, Arjantin'de sosyo-politik yapının ciddi biçimde sorgulandığı, mevcut düzenin işlevsiz hâle geldiği, toplumsal değerlerin aşınmaya başladığı bir dönemdi.

Aile, ahlak, millet, vatan gibi temel kavramların içi boşaltılmış, insanlar, anlam dünyasında büyük kayıplar yaşıyordu, tutunacak bir dal arıyordu.

Zihinsel bir devrim şarttı. İsyanlar, kutuplaşmalar artmış, Latin Amerikalı sanatçılar, yeni edebi akımlarla tanışarak dünya görüşlerini dönüştürmüşlerdi.

Gelişmiş ülkelerin gerisinde kalan vatanlarının içinde bulunduğu sosyo-ekonomik ve siyasi durum, aydınların vicdanında derin bir rahatsızlık yaratmıştı.

Aydın ve devrimci kesim, halkın yazgısını, başkasına bırakma kolaycılığına kaçmadan geçmişe sırtını dönerek toplumsal uyanışı hedefleyen davalarına yöneldiler.
 

 

Cortazar'ın biyografisine önsöz yazan Sergio Ramirez; o dönemki ve günümüz davalarını karşılaştırırken günümüz davalarının sanal nitelikler taşıdığını, dünyayı ilgilendiren tarafının soyut, bulanık olduğunu dolayısıyla insanları harekete geçirebilecek nitelikte olmadığını; geçmişteki davaların daha somut olduğunu, insanları harekete geçirebildiğini belirtir.

Radikal düşüncelerin altın çağını yaşadığı 1960'lı yıllarda, Rodolfo Walsh, David Viñas, Manuel Puig, Octavio Paz ve Julio Cortázar gibi yazarlar ile Contorno, El Escarabajo de Oro ve Cuadernos gibi edebiyat dergileri bu entelektüel dönüşümün başat aktörleri hâline gelmişti.

Söz konusu yazar ve yayın organları, devrimci düşüncenin epistemolojik zeminini inşa ederek toplumsal değişimi hızlandırmış.

Edebiyatta belirgin bir yenilenme yaşanmış; çağdaş ve eleştirel çalışmalar artmıştır.

Her tarihsel dönemde olduğu gibi bu dönemde de edebiyat, kendini yenileyerek topluma yön verme işlevi üstlendiği görülmektedir.

Halktaki canlanma, iktidar tarafından mevcut statükoya ve dayatılan yaşam tarzına karşı bir tehdit unsuru olarak değerlendirilmiş.

Pek çok sanatçı, yazar, entelektüel cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalmış; tutuklanmış, sürgüne gönderilmiş, meslekten men edilmiş; birçok eser yasaklanmış, toplatılmış, sansürlenmiştir.

Zira otoriter rejimler, edebiyatın, toplumsal bilinç ve dönüşüm yaratma kudretini biliyordu.


60'ların dünyası

1960'lar, tüm dünyada da büyük kırılmaların yaşandığı yıllardı.

1967'de Che Guevara Bolivya'da öldürüldü; 1962'de ise Beatles, Please Please Me adlı ilk albümünü yayımladı.

Ritmik şarkı sözleri, "yeni bir dünya mümkün" diyen gençlerin ruhuna dokundu ve onların müzik algısını kökten değiştirdi.

Beatles'ın bu parçaları, Türk edebiyatındaki toplumcu-gerçekçi akımın eserleri gibi harekete geçmeyi teşvik eden bir etkiye sahipti. 

Vay canına, neden beni mutsuz ediyorsun?
Dün gece bu sözleri sevgilime söyledim
Biliyorum, hiç denemiyorsun bile sevgilim.
Hadi (hadi), hadi (hadi)


Julio Cortázar, edebiyat dünyasını sarsan Seksek (1963) adlı romanını yayımladı.

Bu deneysel eser, yerleşik anlatı biçimlerini reddeden, sınır tanımayan ve kuralları baştan yazan bir sanatsal başkaldırı manifestosuydu.
 

 

Latin Amerika edebiyatının altın çağı: "Boom"

Bilim insanları ve yazarların çağın gerisinde kalması; düşünce düzeyinin düşmesine, entelektüel vasatlaşmaya ve yönsüz, savrulan bir toplum yapısının ortaya çıkmasına neden olur.

Latin Amerika edebiyatı "Boom" dönemiyle birlikte "sorgulayıcı" ve "reddedici" bir çizgiye evrilmiştir.

Bu dönemin yazarları Julio Cortázar, Gabriel García Márquez, Carlos Fuentes, Mario Vargas Llosa gibi isimler, edebiyatı estetik bir uğraş olmaktan çıkararak toplumsal muhendisli aracı hâline getirmiştir.

Asıl hedefleri, basmakalıp yapılardan uzak, özgün bir dil ve anlatım biçimi yaratmaktı.

Eserlerinin temel malzemesi, insanlarının içinde bulunduğu karamsar ruh hâli ve bunun iyileştirilmesine yönelik önerilerdi. 

Latin Amerikalılar, geniş coğrafyalarında yaşanan olayları, bu yazarların eserlerinden öğreniyorlardı.

Carlos Fuentes'in Artemio Cruz'un Ölümü (1962), Meksika Devrimi sonrası burjuvalaşan eski devrimcileri eleştirir.

Roman, hafıza, iktidar ve ölüm temaları etrafında örülür.

Gabriel García Márquez'in Yüzyıllık Yalnızlık'ı (1967) ise büyülü gerçekçiliğin en etkili örneklerinden biri olarak kabul edilir.

Yazar, Macondo adlı kasaba aracılığıyla Latin Amerika tarihini mitolojik bir düzlemde yeniden kurarken; sömürgecilik, modernleşme ve yalnızlık temalarını derinlemesine işler.
 

 

Julio Cortázar ise Seksek (Rayuela,1963) romanıyla, geleneksel anlatı yapısını parçalayarak "kontra-roman" formunu yaratır.

Roman, çizgisel bir olay örgüsünü reddeder ve okuyucuya çoklu okuma yolları sunar.

Bu yapısal tercih, anlatı formunda merkezsizleşmeye karşılık gelir; sabit anlamın yerini çoğul ve muğlak bir anlamlar evreni alır.

Cortázar, yalnızca biçimsel değil, kavramsal düzeyde de sistem karşıtı bir duruş sergiler.

Yazar romanında şöyle der:

Pencerenin önünde sardunya saksıları koyar gibi kabullenmek, doğal bulmak, bir şeyi iyicene açıklamak iddiasını gütmeden, o şeyi kabullenmek niye? 9


Yazar, Kronoplar, Umutlar ve Meşhurlar (Cronopios, Esperanzas y Famas) adlı kısa anlatılarında oluşturduğu üçlü karakter tipi, toplumsal işleyişin alegorik bir eleştirisini yapar.

Kronoplar, anarşist bireyleri temsil eder.

Yaratıcı, içten ve hayal gücü kuvvetlidir.

Ben hala bir Kronop'um; yani yaşamı ve yazmayı ayrılmaz bir bütün olarak gören, yazmak mutlu ettiği, son tahlilde yazmayı sevdiği için yazan biri. 10  


Umutlar, edilgen çoğunluğu, pasif halk yığınlarını; Meşhurlar ise bürokrasinin, iktidarın elemanlarını simgeler.

Bu ayrım, bireyin sistemle olan ilişkisini mercek altına alırken, diğer yandan merkez-çevre diyalektiğinin toplumsal düzeydeki izdüşümünü açığa çıkarır.

İnsanlar, kendilerini bir Kronop gibi görür, Umutlar'ı alaya alır, Meşhurlar'ı ise kabul etmez.


Piskoposun yüzüğü…

Korkuyu, sindirme aracı olarak kullanan dikta rejimi, ülkenin her köşesini istihbarat ağıyla gözetim altına almıştı.

Ajanlaştırılan öğretmenler, akademisyenler, gazeteciler, sokak temizlikçileri, yazarlar, sporcular, işçiler… sürekli bilgi topluyordu.

Adeta bir cadı avı dönemi başlamıştı. Cortázar, ailesinin geçimini öğretmenlik maaşıyla sağlıyordu.

En büyük endişesi, görevden alınması hâlinde ailesine bakamayacak duruma düşmekti.

Onun hakkında gizli raporlar tutuluyordu: Ateist ve komünist olduğu, hükümete yeterince bağlılık göstermediği, din dersi şerefine düzenlenen okul törenine katılmadığı, derslerinde rejimi övmediği gibi suçlamalar kayda geçmişti.

Tüm bu iddialar, iktidarın dikkatini onun üzerine çekmeye yetmişti. Rejimin hafiyeleri peşindeydi.

Okula gelen piskoposun yüzüğünü öpmek yerine yalnızca elini sıkan tek öğretmen olması da üzerindeki baskıyı daha da artırmıştı.


Hocamız Cortazar

Julio Cortazar; aydın, liberal ve eleştirel bir fikir adamıydı.

Aktif bir siyasetçi, eylem adamı değildi, kendisi de itiraf ederdi, bu yönünü.

Düşünce eylemden önce gelmelidir. 11


Devrimcilere içten ve dostane yaklaşıyordu.

Evrensel fikirleri daha iyi kavrayabilmek için edebiyatın farklı türlerinden besleniyordu, devrimciler.

Yeraltına çekilmişlerdi, sürgündeki Cortázar'ı gizlice okurlardı.

Onun metinleri, bir kırbaç gibi sarsıcı ve kışkırtıcıydı.

Hocamız Cortazar, Avrupalı şair, yazar ve oyun yazarlarının sesindeki çekici güzelliği önümüze sererek ufkumuzu açmış, edebiyat okuma isteğimin pekişmesine farkında olmadan büyük katkılarda bulunmuştur. 12

                                                                                                         
Sonuç olarak; Julio Cortázar, haksızlıkların ortadan kaldırılmasını ve yeni davranış biçimlerinin geliştirilmesi gerektiğini savundu.

Çünkü başkaldıran insan, topluma ve kendisine karşı sorumluydu.

Bu, belli dogmaları dayatanlara karşı dimdik durmayı da gerektiriyordu.

Fikirleri, biliniyordu, tavrı netti. Dava sahibi birisinin tavrıydı. Julio Cortazar'ın sözüyle noktalayalım:

Devrim yapan ve kendi yolunu bulmaya çalışan bir halkın içinde bulunmuş olduğumu fark ettim. 13


Keyifli okumalar!

 

 

1.  Minguel Herraez, Julio Cortazar-Gözden Geçirilmiş Bir Biyografi, Çeviri,Çağla Işıl Soykan, Everest yayınları, İstanbul, 1.Basım,2021,s,9
2.  Age
3.  Age,s,33
4.  Age,s,37
5.  Age,s,74
6.  Age,s,74
7.  Age,s,61
8.  Age,s,275
9.  Julio Cortazar, Seksek, Çeviren, Necla Işık, Can Yayınları,s,38
10.  Age,s,225
11.  Julio Cortazar, Seksek, Çeviren, Necla Işık, Can Yayınları,s,47
12.  Age,s,123
13.  age,s,227

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU