Gazze'de insanlık öldü!

Gürsel Tokmakoğlu Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Gazze'de insanlığın can çekiştiği noktada, bugün çoğunlukla Batılı politikacıların, kurum yöneticilerinin ve medyanın, kendilerini aklarcasına beyanlarını görmekteyiz. 

Üzüntü içinde yazıyorum…

Bu ciddi konu, öyle bir sayfa yazmakla, haber yapmakla, politik beyan vermekle, kınama mesajlarıyla geçiştirilebilecek türden değil.

Öyle uzun uzadıya analizler yapmayı da çoktan geçtik.

Gazze'de aç bırakılan insanlar, serumla beslenmeyi bile bulamazlarken, bu saatten sonra birilerinin derin analizler yapmasının ne yararı olacak?

Evet, ne acıdır ki dünya; bu kendini bilmez politikacıların ihtirasları, dünyayı kendi minik akıllarıyla düzeltebileceklerini zannettikleri o sapkın düşünceleri, aslında bozuk ruh yapıları sebebiyle insanlığı bu hale getirdiler, sen ben dediler, ancak bu masum insanların ölümlerini kedi elleriyle hazırladılar. 

Dün bugün gördüğümüz şu; özellikle bazı Batılı politikacılar günah çıkarırcasına beyanat verip, bu zalimlikten kendilerini sıyırabilme çabalarının sırasına girdiler. 

Ölen öldüğüyle, ızdırap çeken çektiğiyle kalacak, sonra "bu da bir bedel" denecek.

Zaman ilerleyince maalesef bu ikiyüzlülükler devam edecek… 

7 Ekim'de Hamas saldırdığı ve 8 Ekim'de İsrail Savaş Kabinesi toplanıp savaş ilan ettiği anda, işin bu raddeye geleceği malumken, bunu ben dahi çeşitli platformlarda dile getiriyorken, ciddi konumdakilerin bu tabloyu böyle okuyamayıp, militanlara "hadi aslanlarım, başarırsınız" şeklindeki sözleriyle arka çıktıklarını da unutmayalım.

Onlar da insanlık suçu işlediler, zalimin değirmenine su taşıdılar.

BM üstüne düşeni yapmadı.

8 Ekim'de İsrail Gazze'yi vurmaya başladı, bir TV yayınında, ilk yorumumda şöyle söyledim:

Genel Sekreter Antonio Guterres BM bayrağını alıp, Gazze'de kent merkezinde oturup, İsrail ordusuna meydan okuyucu tavır sergilemez ise olacakları durduramaz, konu yetki değil, irade beyanı.


Şimdi de poster yapan BM çalışanları sanki, "o ben değilim" diyorlar, ama bir daha düşünsünler.
 

 

Vicdan diye diye bu noktalardayız ve insanlığın dibe vurduğu yerdeyiz.

Dün bugün, medyaya çeşitli Batılı ülkelerin beyanatları düşüyor ve bunlar sosyal medyaya servis ediliyor.

Hatta bazı politikacılar medyaya çıkıp mülakatlar veriyorlar… Popülizm!

Popülizm suça ortaklığı silemez!

İngiltere, Fransa, Kanada… 

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Filistin Devletini tanıma kararı aldığını ve bunu eylül ayında BM'de ilan edeceğini duyurdu.
 

 

Macron şöyle ifade etti:

Ortadoğu'da adil ve kalıcı bir barışa yönelik tarihi taahhüdümüz doğrultusunda, Fransa'nın Filistin Devleti'ni tanımasına karar verdim.


Daha önce de yazdım, "aklınız bugüne kadar neredeydi" diye.

Mutlaka bu tür adımlar önemlidir, ancak asıl mesele İsrail'in bilerek, planlı işgallerini sürdürmek amacıyla, zaman kazanan adımları atarcasına, Filistin ile şart olan bu toprak anlaşması yapmamasıdır. 

Sıraya girmiş gibiler.

Bir bir Gazze'deki açlığa dikkat çekiyorlar…

İyi de İsrail ordusu, Gazze'yi vuruyorken sizler başka telden çalıyordunuz, öyle değil mi?
 

 

İşin başından beri Batılılarca bu konu "terörizm" şeklinde açıklandı. 

"Vatan" diyen insanların, vatan için seve seve hayatlarını feda edebileceklerinin asıl konusuyla ilgilenmediler.

Asıl konu İsrail'in Filistin ile iki devletli çözüm gereği anlaşmaya varmasıydı.

Her iki tarafın, Gazze, Batı Şeria ve Kudüs bağlamında, "ben bunu kabul ettim" demesi gerekmekteydi.

Ama bu insanlar neyi konuştular, dilim varmıyor artık söylemeye…

İsrail'e, Netanyahu'ya, "tam destek" dediler.

Buyurun artık destekleyin…

ABD, İngiltere ve Fransa kaynaklı küresel medya kampanya başlattı, ama iş işten geçti gibi, insanlar 21'inci yüzyılda İsrail'in bu zalim tutumu nedeniyle açlıktan ölüyorken, henüz ölmeyenler ise esir kampları gibi noktalarda sefaleti yaşarlarken…

Verin Filistinlilerin tabii haklarını, her ne yapılacaksa yapın!..

Belki bugün verilen bu bedeller böylesi bir dramla yerini bulur, vatan için!

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU