Ekim Devrimi'nin 108. yılında sosyalizm: Petrograd'dan Caracas'a, Brooklyn'den New York Belediye Binası'na

Umut Berhan Şen Independent Türkçe için yazdı

7 Kasım 1917 sabahı, Petrograd'ın buz gibi havasında işçiler, askerler ve köylüler sokaklara döküldüğünde, tarih bir daha geri dönülmez şekilde değişti.

Bolşevik Parti önderliğinde Kışlık Saray'ı kuşatan devrimciler, çarlık rejimini devirip insanlığın ilk işçi devletini kurdular.

Vladimir İlyiç Lenin'in "Bütün iktidar Sovyetlere!" çağrısı, sadece bir slogan değildi; emperyalist savaşın ortasında barış vaat eden, toprağı köylülere, fabrikaları işçilere veren, kadınlara eşit oy hakkı tanıyan radikal bir programdı.

O gün doğan Sovyetler Birliği, kısa sürede okuma yazma oranını yüzde 20'lerden yüzde 80'lere çıkardı, sağlık hizmetlerini bedava yaptı, 8 saatlik işgününü yasalaştırdı.

108 yıl sonra, 7 Kasım 2025'te, aynı ateş hâlâ yanıyor; ama bu kez Latin Amerika'nın petrol kuyularında, Karayipler'in abluka altındaki limanlarında ve New York'un metro tünellerinde.

Ekim Devrimi'nin mirası, Venezuela'daki 21'inci yüzyıl sosyalizmi deneyimiyle ve New York'un yeni seçilen belediye başkanı Zohran Mamdani'nin demokratik sosyalist yükselişiyle yeniden hayat buluyor.
 

Eski Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez / Fotoğraf: AP
Eski Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez / Fotoğraf: AP

 

Hugo Chavez, 1998'de iktidara geldiğinde, Venezuela dünyanın en yoksul ve toplumsal eşitsizliğin son raddeye dayandığı ülkelerden biriydi.

Zengin petrol gelirleri, nüfusun yüzde 10'unun elinde toplanıyor; gecekondu mahallelerinde çocuklar açlıktan ölüyordu.

Chavez, 2005'te Dünya Sosyal Forumu'nda "21. Yüzyıl sosyalizmi"ni ilan ettiğinde, Bolşeviklerin "sovyet artı elektrik" formülünü "komün artı petrol"e çevirmişti.

Devlet petrol şirketi Petroleos de Venezuela Sociedad Anonima'nın gelirleri, sosyal programlara akıtıldı.

Barrio Adentro misyonuyla Küba'lı doktorlar gecekondu mahallelerine taşındı; bir gecede binlerce sağlık ocağı açıldı.

Mision Robinson ile milyonlarca yetişkin okuma yazma öğrendi.

Mision Mercal ile ucuz gıda marketleri kuruldu.

Yoksulluk oranı 2003'te yüzde 55'ten 2011'de yüzde 27'ye düştü.

Komün konseyleri, mahallelerde kendi bütçelerini yönetmeye başladı; bu, Lenin'in "her aşçı devleti yönetebilir" tezinin tropik versiyonuydu.

Chavez'in ölümünden sonra Nicolas Maduro, bu mirası devraldı.

2025 itibarıyla Venezuela'da 3 bin 652 komün ve 5 bin 336 komün devresi var; halk meclisleri hâlâ toplanıyor, CLAP (Yerel Tedarik ve Üretim Komiteleri) gıda kutuları kapı kapı dağıtılıyor.

Hiperenflasyon yüzde 130 bini bulduğunda bile, komünler kendi tarlalarını ekiyor, kendi fırınlarını çalıştırıyor.

İşte bu, Ekim Devrimi'nin en büyük dersi: Dış kuşatma ne kadar sert olursa, iç dayanışma o kadar güçlü olur.

Lakin, küresel abluka çok sinsi. Amerika Birleşik Devletleri, 2017'den beri Venezuela'ya karşı tam bir ekonomik savaş yürütüyor.

2025 itibarıyla 151 Venezuelalı yetkili ve üç kurum, Özel Belirlenmiş Kişiler listesine alındı; mal varlıkları donduruldu, seyahatleri yasaklandı.

Devlet petrol şirketi Petroleos de Venezuela Sociedad Anonima'nın 2020 tahvilleri bile bloke edildi.

Chevron şirketinin ortak girişim lisansı 41B, 27 Mayıs 2025'te tamamen iptal edildi; şirket operasyonlarını durdurmak zorunda kaldı.

Çin ve Rusya'ya "ikincil gümrük vergisi" tehdidiyle petrol ihracatı yüzde 70 azaldı.

Amerika Birleşik Devletleri, Venezuela petrolü ithal eden ülkelere yüzde 25 ek vergi uygulama yetkisi aldı; 2 Nisan 2025'ten itibaren bu tehdit masada.

Venezuela'nın uluslararası ödeme sistemi SWIFT'ten çıkarılması, gıda gemilerinin limanlarda çürütülmesi, ilaç ithalatının engellenmesi, 1918'deki İngiliz ablukasından daha etkili.

Yine de Caracas'taki komün konseyleri mum yakıyor; çünkü biliyorlar ki, Ekim Devrimi de açlık ve savaş ortasında doğmuştu.
 

Demokratik Parti'nin adayı 34 yaşındaki Zohran Mamdani, 4 Kasım'daki seçimi kazanarak New York'un ilk Müslüman ve Güney Asya kökenli belediye başkanı oldu / Fotoğraf: Reuters
Demokratik Parti'nin adayı 34 yaşındaki Zohran Mamdani, 4 Kasım'daki seçimi kazanarak New York'un ilk Müslüman ve Güney Asya kökenli belediye başkanı oldu / Fotoğraf: Reuters

 

Nihayetinde, 4 Kasım 2025 akşamı, New York'un Brooklyn Paramount tiyatrosunda 34 yaşındaki Zohran Mamdani, eski vali Andrew Cuomo'yu yüzde 9 farkla devirip şehrin 111. belediye başkanı seçildiğinde, salon "Mamdani! Mamdani!" diye inledi.

Mamdani, Uganda'da doğmuş, New York'ta büyümüş bir Müslüman ve Güney Asyalı; aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri'nin en büyük sosyalist örgütü Amerika Demokratik Sosyalistleri'nin üyesi. Kampanyası, "Uygun Fiyat Manifestosu" üzerine kuruluydu: Belediye süpermarketleri, ücretsiz kreş, sıfır emisyonlu toplu taşıma.

Bu, Bolşeviklerin "8 saat iş, 8 saat dinlenme, 8 saat eğitim" talebinin metro versiyonuydu.

Amerika Demokratik Sosyalistleri'nin 85 bin üyesi kapı kapı dolaştı; gençler TikTok videolarıyla milyonlara ulaştı. 2021'de sadece 1 milyon 150 bin oy kullanılan seçimde bu yıl 2 milyonun üstüne çıkıldı; 45 yaş altı seçmenler Mamdani'yi yüzde 43 farkla tercih etti.

Bu, 1917'de Bolşeviklerin demiryolu işçilerini kazanmasını hatırlatıyor: 2025'te Mamdani, Uber şoförlerini, Amazon depo işçilerini kazandı.

Mamdani'nin zaferi, Venezuela'daki 21'inci yüzyıl sosyalizmiyle çarpıcı benzerlikler taşıyor:

  • İkisi de yoksulluğun kökünü eşitsizlikte görüyor.
  • İkisi de halk meclislerini güçlendiriyor: Caracas'ta komün konseyleri, New York'ta mahalle kooperatifleri.
  • İkisi de emperyalizme karşı: Mamdani, Filistin'e özgürlük diye haykırıyor; Maduro, abluka altında petrolü halka dağıtıyor.

Ama farklar da derin:

  • Lenin polisi lağvetmek istiyordu; Mamdani, New York Polis Departmanı komiseri Jessica Tisch'i koruyor.
  • Bolşevikler bankaları millileştirdi; Mamdani "belediye kamu bankası" öneriyor.
  • Venezuela'da devlet petrolü kontrol ediyor; New York'ta belediye bütçesi 110 milyar dolar, ama Wall Street hâlâ dokunulmaz.
  • Mamdani, Amerika Demokratik Sosyalistleri ulusal platformundan açıkça uzaklaştı: "Benim platformum hapishane kapatmak değil, çocuk bakımı açmak."
  • Venezuela bize ablukanın bedelini öğretiyor: Sosyalizm ithal ikamesi olmadan ayakta kalamaz. New York bize umut veriyor: Kapitalizmin kalbine sosyalizm virüsü zerk edilebilir.

1917 Petrograd'ında silahlı işçiler merkezi planlamayı kurdu; 2005 Caracas'ında petrol komünleri katılımcı demokrasiyi denedi; 2025 New York'unda metro sovyetleri kooperatif marketler açıyor. Üçü de aynı soruya cevap arıyor: "Ne yapmalı?"

Lenin devleti ele geçirdi, Chavez devleti dönüştürdü, Mamdani devleti yönetmeye yakın.

Venezuela'nın yalnızlığı bize şunu hatırlatıyor: Sosyalizm tek ülkede başlar, ama tüm dünyada tamamlanır.

New York'un zaferi ise yeni bir halka: Kapitalizmin göbeğinde sosyalist ada yaratılabilir.

7 Kasım gecesi, Caracas'taki komün konseyleri mum yakarken, Brooklyn'deki Amerika Demokratik Sosyalistleri gençleri Mamdani'nin zaferini kutlayacak. İkisi de aynı marşı söyleyecek gibi:

Enternasyonal uyanıyor, halkız biz, yeneceğiz!


Velhasıl kelam, Ekim Devrimi bize şunu öğretti: Devrim bir gecede olmaz, ama bir gecede başlar.

Petrograd'dan Caracas'a, Brooklyn'den New York Belediye Binası'na, o gece hâlâ devam ediyor.

Nihayetinde Zohran Mamdani'nin New York belediye başkanlığı zaferi, 21'inci yüzyıl sosyalizminin iki temel kanıtını aynı anda sundu:  

  • Birincisi, emperyalizmin finans merkezinde sandıktan çıkan sosyalist programın milyonlarca işçiyi mobilize edebileceğini;
  • İkincisi, Latin Amerika'daki abluka altındaki devlet sosyalizmi ile metropol içindeki belediye sosyalizminin birbirini tamamlayan iki cephe olduğunu.

Hiç kuşkusuz bu sonuç, Ekim Devrimi'nin 108'inci yılında şu net mesajı verdi:

Sosyalizm artık yalnızca Caracas'ın petrol kuyularında değil, Manhattan'ın metro hatlarında da inşa ediliyor.

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU