Batı Afrika'nın kalbinde, el-Kaide bağlantılı Cemaat Nusret el-İslam vel-Müslimin Mali'nin başkenti Bamako'ya doğru ilerlerken, iktidardaki askeri rejim militanların ilerleyişini durdurmaktan aciz görünüyor.
Dört Batılı ülke ABD, Almanya, İtalya ve Avustralya, vatandaşlarına Mali'yi derhal terk etme çağrısı yaptı.
Bu durum, Mali'nin yaklaşık iki aydır başkent Bamako'ya boğucu bir abluka uygulayan el-Kaide'nin eline geçmesiyle ilgili güvenlik endişelerinin boyutunu yansıtıyor.
Cemaat Nusret el-İslam vel-Müslimin militanları, Bamako'ya giden yakıt ve erzak konvoylarına da saldırarak şehirde hayatı tamamen durma noktasına getirdi.
Yetkililer, örgütün neden olduğu yakıt krizinin etkisini azaltmak için okulları tatil etti ve başka önlemler aldı.
Bir dönüm noktası
Iyad Ag Ghali liderliğindeki bu örgütün Mali'de eşi benzeri görülmemiş bir şekilde nüfuzunu dayatma başarısı, ülke örgütün eline geçerse ne olacağı konusunda ciddi soruları gündeme getiriyor.
Son birkaç ayda el-Kaide, güneyde Fildişi Sahili ve Burkina Faso sınırlarına doğru, batıda ise Timbuktu bölgesi ile Kayes bölgesi arasında doğrudan ve stratejik bir koridor açmayı hedeflediği Moritanya sınırına doğru başarılı şekilde genişledi.
Bu koridor, Moritanya'yı örgütün nüfuz alanlarıyla fiili bir cephe hattına dönüştürecek.
El-Kaide ayrıca taktiklerini de geliştirerek Mali ordusuna pusu kurmaktan, Gine-Konakri ve Fildişi Sahili'nden gelen yakıt konvoylarını ve tırlarını hedef alan saldırılara geçiş yaptı.
Böylece Assimi Goita liderliğindeki askeri cuntaya, ekonomik abluka uygulamaya başladı.
Finansal güvenlik araştırmacısı Amad Keita, "Şu anda Mali'de yaşananlar kritik bir dönüm noktası. El-Kaide, başkent Bamako'yu kontrol etmeye çok yakın ki bu çok endişe verici bir işaret. Başarılı olması, şeriat yasalarının sıkı bir şekilde uygulanmasına neden olacaktır" dedi.
Independent Arabia'ya konuşan Keita, "Bu durum dini ve siyasi düzey için geçerli. Güvenlik açısından ise Mali'nin Cemaat Nusret el-İslam vel-Müslimin tarafından kontrol edilmesi, tüm bölge için eşi benzeri görülmemiş bir gerileme anlamına gelecektir. Zira örgütün, Nijerya'daki Kura Eyaleti'ne düzenlediği son saldırıdan da anlaşılacağı gibi, büyük bölgesel ve yayılmacı emelleri var" değerlendirmesinde bulundu.
Keita, "Yine de Askeri Konsey halen direniyor ve daha fazla halk desteği kazanmaya çalışıyor. Bamako halkı, el-Kaide'nin şehri kontrol etmesinden zaten korkuyor ve bu nedenle zorlu ekonomik koşulları görmezden gelerek, Konsey'e karşı herhangi bir protestodan kaçınıyor" diye vurguladı.
İkinci bir darbe
Keita, el-Kaide'nin faaliyetlerinin dayattığı senaryolar kapsamında önümüzdeki haftalarda Mali'de bir darbe olasılığını da göz ardı etmiyor.
Keita, "En olası senaryolardan biri, Cemaat Nusret el-İslam vel-Müslimin örgütünün saldırılarını büyük ölçüde püskürtemeyen Goita'nın politikalarından duyulan geniş çaplı hoşnutsuzluk göz önüne alındığında, bir grup subay ve asker liderliğinde ikinci bir darbenin gerçekleşmesidir" öngörüsünde bulundu.
Şuna da dikkati çekti:
İmam Mahmud Dicko'nun Cezayir'deki gönüllü sürgününden dönmesi ve Bamako'nun düşüşünü önlemek ve ülkeyi yönetecek bir alternatif üzerinde anlaşmak için el-Kaide ile yaptığı görüşmelerin gölgesinde, bu senaryo, son günlerde beklenmedik bir şekilde öne çıktı.
Dicko'nun, 2020'de yolsuzluğa ve eski cumhurbaşkanı İbrahim Boubacar Keita iktidarına karşı protestolara öncülük eden 5 Haziran Hareketi'nin en önde gelen liderlerinden biri olduğunu belirtmekte fayda var.
Bamako'daki eskiden imamlık yapan Dicko, aynı zamanda 1991 Mali darbesinde de önemli rol oynamış ve güçlü bir nüfuza sahip olmuştu.
İki senaryo
Mali, denize kıyısı olmayan bir ülke olduğundan Burkina Faso, Nijer ve Fildişi Sahili gibi komşu ülkelerden ithalata bağımlı.
Bu durum, Cemaat Nusret el-İslam vel-Müslimin örgütüne başkent Bamako'ya karadan bir abluka uygulama konusunda avantaj sağladı.
Son günlerde Batı'nın yaptığı uyarılar, iktidardaki Assimi Goita rejiminin güvenlik kontrolünü kaybetmesi ile ilgili bir alarm zili gibiydi.
Bu da Afrika meseleleri uzmanı siyasi analist Muhammed Torchin'e göre rejimi iki olası senaryoyla baş başa bırakıyor.
Independent Arabia'ya konuşan Torchin, "Cemaat Nusret el-İslam vel-Müslimin ile müttefik örgütler tarafından başkent Bamako ve bazı büyük şehirlere uygulanan ve iki ayı aşan abluka, sağlık, eğitim ve genel yaşam üzerindeki önemli etkisi göz önüne alındığında, bu şehirlere özellikle de yakıt sevkiyatını kesmeyi amaçlıyor. Bu nedenle, başkentin kontrolünü ele geçirmek için bu silahı seçtiler" dedi.
Torchin, sözlerine şöyle devam etti:
Bu örgütler bu tür taktiklere ilk kez başvurmuyor. 2013 yılında da benzer bir abluka uygulamışlardı ve o dönemde Fransa Serval Harekâtı ile müdahale etmeseydi, durum şimdi felaket bir halde olurdu.
Torchin, "Radikal örgütlerin Mali'yi kontrol etmesine izin verilmeyecek. Bu örgütlerin başkenti kuşatmayı başarması şimdi iki olası senaryoyu öne çıkarıyor. Birincisi, ülkeyi mevcut yönetici elitten kurtarmak için askeri yapı içinde bir darbenin gerçekleşmesi. Bu, bahsi geçen örgütlerle mücadele etmek için Rusya gibi tek bir tarafa güvenmeden uluslararası toplumla yeni bir iş birliğine yol açacaktır" ifadelerini kullandı.
Ardından "Mevcut rejim dış politikasını değiştirmeye ve el-Kaide'nin ilerleyişini durdurmak için diğer ülkelerden, özellikle de Batı Afrika Ülkeleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) ülkelerinden yardım almaya çalışıyor olabilir. Zira bu ülkeler, el-Kaide'nin Mali'yi kontrol etmesine izin vermenin pervasızlık olacağının ve bunun diğer şehirlere yayılarak Sahel ve Batı Afrika bölgesindeki diğer rejimlerin kazanımlarını ve birikimlerini kontrol etmesine olanak tanıyacağının farkındalar" değerlendirmesinde bulundu.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Bu makale Independent Türkçe için Independent Arabia gazetesinden çevrilmiştir.