İngiliz savaş uçakları Muğla-Milas'ı neden bombaladı?

Gürbüz Evren Independent Türkçe için yazdı

Milas Bombardımanı

II. Dünya Savaşı'nın (1939-1945) önemli cephelerinden biri de Ege Denizi olmuştur. 

Özellikle savaşın son yıllarına doğru Rodos ve Kos başta olmak üzere Ege'deki 12 Adalar (Menteşe Adaları), Almanlar ve İngiliz arasındaki rekabette öne çıkmıştır. 

Savaşın başlarında İtalyanların işgali altında olan söz konusu adalarda rekabet, İtalya'da Mussolini'nin Temmuz 1943'de iktidardan uzaklaştırılmasının ardından büyümüştür. 

Adalardaki binlerce İtalyan askerin Almanlara karşı kendilerini destekleyeceğini düşünen İngilizlerin hesapları da tutmamıştır. 

Bu savaşta tarafsız olan Türkiye ise söz konusu adalara yakınlığı nedeniyle zaman zaman kendini sorunun içinde bulmaktan kurtulamamıştır. 

Daha açık söylersek, Türkiye'nin güneybatı bölgesi, savaştan çok etkilenmiştir. 

Bu durumun en somut örneği ise 15 Mart 1942 tarihinde, Muğla'nın Milas ilçesinin İngiliz savaş uçakları tarafından bombalanmasıdır. 

Sabahın çok erken saatlerinde düzenlenen bu saldırıda 1 kişi hayatını kaybetmiş, Türk ordusuna ait 2 cephanelik de imha edilmiştir. 
 

 

İngiltere daha sonra Türkiye'den özür dilemiş, saldırının yanlışlıkla meydana geldiğini, Rodos hedeflenirken, Milas'ın vurulduğunu ileri sürmüş ve tazminat ödemeyi önermiştir. 

Rodos'un, Milas'a uzaklığı düşünüldüğünde İngilizlerin açıklamaları inandırıcı olmadığı Londra'ya bildirilmiştir. 

Saldırı, savaşa girmesi için İngiltere'nin, Türkiye'ye baskısı olarak değerlendirilmiştir. 

Almanlar ise 1943'de işgal ettikleri Kos adasının karşısındaki Gökova Körfezi'ni rahatlıkla kullanmak ve savaş gemilerini burada tutmak istiyorlardı. 

İngiliz savaş gemilerinin körfezde rahat dolaşması ve kıyıları kullanmasını engellemek için de Mazı'dan Tunalı'ya kadar olan şeride mayın döşemişlerdi. 

Çökertme yakınlarındaki Orak adası, Alman savaş gemileri için bir toplanma yeri olmuşken, Datça Yarımadası kıyılarındaki bazı koylar da İngiliz savaş gemilerinin sığındıkları noktalar haline gelmiştir.

Günümüzde mavi yolculuğun rotasında bulunan İngiliz Koyu da adını buraya gelen İngiltere Kraliyet Donanmasına ait savaş gemilerinden almaktadır. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu konuda birçok farklı bilgi vardır. 

Rivayetlerin hemen tamamı, Alman donanmasından kaçan İngiliz gemilerinin bu koyda saklandıkları şeklindedir. 

Bilgilerimi her zaman tarihsel resmî belgeler ışında paylaştım. 

Bu nedenle de işin doğrusunu İngiliz belgelerinden öğrenmekte yarar var. 

Kraliyet Donanması istihbarat subayı Yüzbaşı Charles May, 7 Haziran 1943 tarihli ve "Shark" kodlu (TR43RSD/JUN-18/2) raporunda, şöyle demektedir:

Rodos açıklarında Alman denizaltıları tarafından takibe alınan savaş gemimiz, önünün, Kos yakınlarında devriye gezen 2 Alman gemisi tarafından kesilme ihtimaline karşı, Cnides (Knidos) tarafından Gökova Körfezine tedbir amaçlı girmiştir. Almanlar tarafından izlenen gemimiz, Körfez'de bir süre ilerledikten sonra güvenli bir koyda demirlemiştir. Türkiye'nin tarafsızlık statüsü nedeniyle Almanların bölgeye herhangi bir deniz ve hava saldırısı düzenlenmesini beklememekle birlikte tedbir amaçlı bazı kamuflaj uygulamaları gerçekleştirilmiştir


Yine Yüzbaşı Charles'ın 19 Eylül 1943 tarihli raporunda, şu değerlendirmeyi yapmaktadır:

Gerek duyulduğunda bölgeye intikal eden donanma unsurlarımızın ihtiyaçlarının karşılandığı Gökova Körfezi'ndeki koy ve çevresindeki kıyıların savaş gemilerimiz için sürekli bir üs haline getirilmesinin mümkün olup olmadığına ilişkin araştırma yapılması ve bölgenin fotoğraflarının çekilmesi talepleriniz karşılanmıştır. Ancak Savaş Bakanlığı'ndan ne yapılmasına ilişkin yeni bir talimat gelmemiştir. Almanların bölgedeki faaliyetleri artmıştır. Rodos'a gelen SS subayları, adadaki Yahudi nüfusu Polonya'ya, Auschwitz kampına göndermek için toplamaya başladı.

 
Bu rapordan anlaşılacağı üzere İngiliz Limanı olarak adlandırılan bölgeye, İngiltere'nin savaş gemileri de gelmiştir. 

Hatta bazılarının bakım, onarım ve ikmali de burada yapılmıştır.

Hemen hatırlatalım, raporda "Peninsula Resadıye" ifadesi kullanılmıştır.

Bundan da İngilizlerin, Gökova Körfezi'nde Datça Yarımadası kıyılarını kullanmayı tercih ettiği anlaşılmaktadır. 

Çünkü daha önce de belirttiğimiz üzere Gökova Körfezi'nin diğer kıyılarında, Orak Adası ve çevresinde Almanlar etkinlik göstermektedir.   
 


Yeri gelmişken, İngiltere'nin Muğla'da 2 havaalanı açma projesini hayata geçirmesine de kısaca değinelim. 

Hava üstünlüğünü 12 Adalar bölgesinde Almanlara kaptıran İngiltere'nin, havaalanları için uzun süredir Türkiye'ye yaptığı baskı sonuç vermiştir. 

İngilizler, biri Ula-Kızılyaka'daki, Çörüş Köyü'nde diğeri de Milas'da, 2 havaalanı açmak için Türk Hükümetinden izin almıştır. 

İngilizler, Çörüş'deki askerî havaalanında, aynı anda 20'ye yakın uçağın iniş kalkış yapabileceği pistler ve hangarlar inşa etmiştir.

Bu havaalanı, savaşın kalan bölümünde ve sonrasında da İngilizler tarafından kullanıldı. 

Yine bu havaalanı, Gökova Körfezi'ndeki İngiliz Limanı'nda bulunan savaş gemilerinin ihtiyacı ve personel tahliyesi için de değerlendirildi. 


II. Dünya Savaşı sırasında, Türkiye kıyıları ve 12 Adalar arasında yaşananları yazmaya bir başka yazıda devam edeceğim.

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU