Beşşar Esad'ın devrilmesiyle başlayan yeni dönemde, Suriye'nin kadim azınlığı Dürziler bir kez daha tarihsel kırılganlık ve bölgesel hesaplaşmalar arasında varoluşsal bir mücadele veriyor. Suveyda'daki çatışmalar, İsrail'in müdahaleleri ve Ahmed eş-Şara hükümetine karşı duyulan güvensizlik, Dürzi toplumunun geleceğini belirsiz kılıyor.
Ezoterik bir azınlığın direnci: Dürziler kimdir?
Ortadoğu'nun en kadim ve en gizemli topluluklarından biri olan Dürziler, kendilerini "al-Muwahhidūn" (Tek Tanrıcılar) olarak tanımlayan, Arap kökenli bir etno-dini azınlık.
11'inci yüzyılın başlarında Mısır'daki Fatımi halifesi Hakim bi-Emrillah döneminde ortaya çıkan Dürzilik, başlangıçta İsmailî Şiiliğin içinde bir mistik hareket olarak doğdu; kısa sürede ondan koparak bağımsız bir inanç sistemi haline geldi.
Dürzilik, İslam, Hristiyanlık ve Yahudilikten unsurlar barındırmakla birlikte, Neoplatonizm, Gnostisizm, Zerdüştlük ve eski Mısır inançlarından da derin izler taşıyan sentetik bir yapı.
Tanrı'nın birliği, ruhun ölümsüzlüğü ve reenkarnasyonu (takammus), kutsal metinlere sadece mecazî anlamlar yüklenmesi ve içsel bilgeliğe ulaşmanın önemi gibi öğretilerle şekillenen bu inanç, dışarıya karşı ketumluğu ve sırlarını korumayı esas alıyor.
Dürziler şeriat hükümlerini ve İslami ibadet biçimlerini (namaz, oruç, hac gibi) uygulamaz; bunun yerine manevî arınmaya ve ahlaki özeleştiriye odaklanırlar.
Takiyye -yani zor koşullarda inancını gizleme- onlar için hem teolojik hem hayatta kalma stratejisidir.
Kadın-erkek eşitliği, tek eşlilik, cariyeliğin ve köleliğin reddi gibi sosyal ilkeleriyle diğer pek çok Ortadoğu toplumundan ayrışırlar.
Toplum iki ana tabakaya ayrılır:
- Ukkal (bilgeler/akıllılar): Dürzi sırlarına vakıf olan, dini liderliği yürüten seçkin azınlık.
- Cuhhal (cahiller): Sıradan halk; sırların bilgisine erişmez, dünyevi işlerle ilgilenir.
Bu iç hiyerarşi ve katı sosyal kurallar, tarih boyunca maruz kaldıkları zulümlere rağmen kimliklerini ve toplumsal bütünlüklerini korumalarına yardımcı oldu.
Alkol, domuz eti ve tütün tüketimi yasaktır; doğa kutsal kabul edilir.
"Dağ halkı" kimlikleri, onlara hem korunma hem isyan için uygun bir zemin sundu.
Coğrafi dağılım: Dağlardan Akdeniz'e
Bugün Dürzilerin toplam nüfusunun yaklaşık 1–1,2 milyon olduğu tahmin ediliyor.
Büyük bölümü Suriye, Lübnan ve İsrail'de, az bir kısmı Ürdün'de yaşıyor.
- Suriye: En büyük Dürzi topluluğu burada. 2024 öncesi tahminlere göre 600 bin ila 1 milyon arası. Yaklaşık yarısı Süveyda vilayetinde, yani Cebel el-Arab (Cebel el-Dürzi) bölgesinde yaşıyor. Şam ve çevresinde (özellikle Cemana, Sahnaya gibi banliyölerde) yaklaşık 250 bin Dürzi var. Hermon Dağı çevresinde ve İdlib'in bazı köylerinde küçük topluluklar hâlâ mevcut.
- Lübnan: 250–420 bin civarında Dürzi nüfusu, özellikle Şuf Dağları, Aley, Hasbaya ve Beyrut'un doğusundaki dağlık alanlarda yoğunlaşmış durumda. Lübnan'ın siyasi tarihinde önemli roller üstlendiler; modern Lübnan devletinin oluşumunda kurucu unsurlardan biri oldular.
- İsrail: Yaklaşık 150 bin Dürzi; çoğunluğu Celile, Karmel Dağı ve İsrail'in işgal ettiği Golan Tepeleri'nde yaşıyor. Golan'daki 20–23 bin kadar Dürzi ise hâlâ Suriye kimliklerini koruyor ve İsrail vatandaşlığını reddediyor.
- Ürdün: Sayıları çok daha az, birkaç on bin kişi; özellikle Amman ve çevresinde küçük topluluklar halinde yaşıyorlar.
Suriye'deki Dürziler genelde dağlık bölgelerde ve izole köylerde yaşamayı tercih ederek coğrafyanın koruyucu avantajını kullandılar.
Ancak bu izolasyon aynı zamanda kolayca hedef haline gelmelerine de yol açtı.
İç savaş ve Esad sonrası dönemde Dürziler
2011'deki iç savaşta Dürziler, "pragmatik tarafsızlık" olarak tanımlanan bir duruş sergiledi: Ne rejime açıkça karşı çıktılar ne de muhalefete tam destek verdiler.
Süveyda ve Şam çevresinde yerel milisler kendi bölgelerini savundular.
Ancak 2018'de IŞİD'in Süveyda'ya saldırıp 200'den fazla Dürzi'yi öldürmesi, onları rejime daha fazla yanaşmaya itti.
2024'te Beşar Esad'ın devrilip Ahmed eş-Şara liderliğinde geçici hükümetin kurulması, Dürziler için yeni bir dönemi başlattı.
Ancak yeni hükümetin İslamcı eğilimleri ve El-Kaide geçmişi, Dürzileri endişelendirdi.
Hükümetin "azınlık haklarını koruyacağız" vaadine rağmen Süveyda ve Şam çevresinde mezhepsel saldırılar yaşandı.
Süveyda çatışmaları: Varoluşsal bir savaş
2025 baharında Suveyda'da başlayan küçük ölçekli çatışmalar, Nisan'dan itibaren hızla büyüdü.
Dürzi milisler ile Bedevi kabileler arasındaki fidye ve intikam saldırıları, hükümet güçlerinin de Bedevilerin yanında çatışmalara katılmasıyla ağırlaştı.
Evler yakıldı, siviller infaz edildi, yağmalar ve aşağılamalar rapor edildi.
16 Temmuz'a dek süren çatışmalarda yüzlerce kişi öldü; ölenlerin çoğunun Dürzi sivil olduğu söyleniyor.
Hükümet bu çatışmaları "haydutlara karşı operasyon" diye niteledi.
Ancak Dürziler, hükümetin kendilerini aşağılamak ve özerklik taleplerini bastırmak için Bedevilerle ittifak yaptığını düşünüyor.
Hükümet güçlerinin Dürzilerin sembol isimlerine ve mekânlarına saldırması, güvensizliği derinleştirdi.
16 Temmuz'da ateşkes ilan edildi ancak kırılgan bir barış sürüyor.
İç bölünmeler ve özerklik talepleri
Suveyda'daki kriz, Dürzi toplumunda da bölünmeler yarattı.
Bazı liderler hükümetle diyalogu savunuyor, bazıları ise çatışmayı ve özerklik arayışını destekliyor.
Şubat 2025'te kurulan Süveyda Askeri Konseyi, Kürt bölgesine benzer bir özerk yönetim hedeflediğini açıkladı ve gerekirse İsrail'le iş birliğine açık olduklarını ilan etti.
Dürzi dini liderlik de bölünmüş durumda: Şeyh Hikmet el-Hicri hükümete karşı çıkarken, Şeyh Yusuf Cerbu diyalogdan yana tutum aldı.
İsrail'in müdahaleleri ve Canbolat'ın uyarıları
Çatışmalar sırasında İsrail, hem içeriden hem dışarıdan gelen baskılarla Suveyda'ya müdahil oldu.
İsrail insansız hava araçlarıyla Sahnaya yakınlarında "uyarı" saldırıları düzenledi.
16 Temmuz'da ise Şam'daki Genelkurmay Başkanlığı ile Başkanlık Sarayı yakınlarını bombaladı.
İsrail bu eylemleri Dürzileri koruma ve sınır güvenliğiyle gerekçelendirdi.
Lübnanlı Dürzi lider Velid Canbolat ise İsrail'in müdahalesini sert biçimde eleştirdi: İsrail'in, Dürzileri kendi çıkarları için araçsallaştırdığını ve "cehennemi planlar" peşinde olduğunu söyledi.
Canbolat, Aralık 2024'te Ankara ve Şam'da yaptığı görüşmelerde, Dürzilerin dış müdahalelere karşı kendi kaderlerini tayin edebileceklerini, Suriye'nin birliği içinde kalmaları gerektiğini vurgulamıştı.
Gelecek senaryoları: Kırılgan bir denge
Suriye'nin geleceği, yeni hükümetin azınlıklarla güven inşa etme becerisine ve dış müdahalelere direnebilme yeteneğine bağlı.
Dürziler, laik ve birleşik bir Suriye talep ederken bir yandan özerklik ve dış destek arayışıyla güvenliklerini sağlamaya çalışıyor.
İsrail'in müdahaleleri ve Dürzilerin iç bölünmeleri, bu kadim topluluğun geleceğini belirsiz kılıyor.
Suveyda'daki çatışmalar ve İsrail'in hesapları, Dürzilerin Ortadoğu'daki jeopolitik denklemin en kırılgan halkalarından biri olmaya devam ettiğini gösteriyor.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish