Madrid Zirvesi'nin ardından: Afrika-İspanya ilişkileri

Sare Şanlı Independent Türkçe için yazdı

Afrika, küresel güçlerin radarında yeniden yükselirken, Avrupa'nın güney ucundaki İspanya da bu yarışta geri kalmak istemiyor.

Bu yıl üçüncüsü düzenlenen Afrika-İspanya Zirvesi, 6-8 Temmuz 2025 tarihlerinde Madrid'de gerçekleşti.

Fildişi Sahili, Togo ve Somali gibi birçok Afrika ülkesinin temsilcilerini bir araya getiren zirve, sadece diplomatik bir buluşma değil; aynı zamanda İspanya'nın kıtadaki etkisini artırmaya yönelik kararlı bir hamle olarak görülüyor.

İlki 2023, ikincisi ise 2024 yılında gerçekleştirilen bu yıllık zirveler, İspanya'nın Afrika'ya olan stratejik ilgisinin giderek derinleştiğini ortaya koyuyor.

Önceki buluşmalarda altyapı projeleri, tarım alanında iş birliği, liman modernizasyonu, dijitalleşme, kadın istihdamının desteklenmesi ve Afrika Kıtası Serbest Ticaret Alanı (AfCFTA) çerçevesinde ortaklıklar gibi çok yönlü konular gündeme geldi.

2025 zirvesinin temel hedefi ise ticari ilişkileri yeni bir seviyeye taşımak.

Özellikle yılın ilk yarısında yakalanan yaklaşık 35 milyar dolarlık ikili ticaret hacmini artırmak için çeşitli mutabakatların imzalandı.

Dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olan (2024 verilerine göre ilk 15 ülke içinde) İspanya, Afrika pazarında daha görünür olmayı hedefliyor.

Bu amaçla öne çıkan sektörler arasında inşaat, yenilenebilir enerji, su arıtımı ve ilaç sanayi gibi alanlar yer alıyor.

Özellikle yenilenebilir enerji ve altyapı yatırımları, İspanya'nın Afrika'daki ekonomik ayak izini büyütmesinde kritik bir rol oynuyor.

Ticaret verileri bu büyüyen ilişkiyi açıkça ortaya koyuyor. 2024 verilerine (Trade Map) göre Afrika ülkeleri yıl boyunca 20,7 milyar dolarlık İspanyol ürünü ithal etti.

Aynı dönemde Afrika'dan İspanya'ya yapılan ihracat 35,7 milyar dolara ulaştı.

Bu rakamlar, iki yönlü bir ekonomik ilişkinin gelişmekte olduğunu ve Afrika'nın yalnızca bir pazar değil, aynı zamanda önemli bir tedarikçi olarak da görüldüğünü ortaya koyuyor.

Fas, bu ilişkide İspanya'nın Afrika'daki en büyük ticaret ortağı olmayı sürdürürken, Cezayir, Nijerya, Libya ve Güney Afrika gibi ülkeler de öne çıkan partnerler arasında yer alıyor.

Ancak ilişkiler yalnızca ekonomik düzlemde gelişmiyor.

Afrika kökenli göçmenlerin İspanya'daki varlığı da bu yakınlaşmanın sosyal boyutunu oluşturuyor.

Bugün İspanya'da yaklaşık 2 milyon Afrikalı yaşıyor.

Bu topluluklar, hem İspanyol toplumunun demografik yapısını dönüştürüyor hem de Afrika ile bağların yalnızca devletler düzeyinde değil, halklar arasında da güçlendirilmesi gerektiğini hatırlatıyor. 


Sánchez döneminde Afrika açılımı: Yeni bir ittifak arayışı

İspanya'nın Afrika'ya yönelik ilgisi yeni değil.

Lakin bu ilgi, Başbakan Pedro Sánchez'in liderliğinde daha sistematik, daha iddialı ve bölgesel bir stratejiye dönüşmüş durumda.

2024 yılında Sánchez'in gerçekleştirdiği üç günlük Batı Afrika turu, bu dönüşümün en sembolik adımlarından biri oldu.

Moritanya, Gambiya ve Senegal'i kapsayan bu gezi, yalnızca dostane temaslardan ibaret değildi; göç yönetimi, güvenlik iş birliği ve ekonomik ortaklık gibi somut meseleler gündeme alındı.

Ziyaretlerde, özellikle düzensiz göçün kaynağı olan bölgelerden gelen akışı kontrol altına almak amacıyla geri kabul anlaşmaları, sınır güvenliği iş birliği ve göçmenlere yönelik eğitim projeleri gibi konular görüşüldü.

Altyapı yatırımları, yenilenebilir enerji projeleri ve liman geliştirme gibi konular da masadaydı. 

Bu ziyaretlerin ardından 5 Aralık 2024'te, İspanya hükümeti Afrika politikalarında yeni bir dönemi başlatacak çok önemli bir adım attı: "İspanya-Afrika Stratejisi 2025–2028"

Bu belge, İspanya'nın Afrika'ya yönelik politikasını ilk kez kapsamlı ve kurumsal bir çerçeveye oturtması açısından önem taşıyor.

Strateji belgesinin ana hatları, İspanya'nın Afrika'yla ilişkilerinde uzun vadeli hedefler belirlediğini gösteriyor.

Bu strateji bilhassa Sahel ülkelerine özel bir önem atfediyor.

Zira Sahel hem göç yollarının kesiştiği bir koridor, hem de terörle mücadelede Avrupa'nın dikkatle izlediği bir coğrafya.

Fransa'nın Afrika'daki etkisinin zayıflaması, İspanya'nın bu boşluğu doldurmak için çabaladığını düşündürüyor. 

Fakat İspanya da temiz olmayan sömürge sicili ile kıta liderleri tarafından temkinli yaklaşılması muhtemel bir ülke.

Her ne kadar İspanya'nın Afrika'daki sömürgecilik geçmişi diğer Avrupa ülkelerine kıyasla çok küçük olsa da bu geçmiş aslında İspanya'nın kendi küresel düşüş süreciyle bağlantılı.

19'uncu yüzyıl sonunda Latin Amerika, Filipinler ve Karayipler'deki sömürgelerini yitiren İspanya, gücünün azalmasıyla birlikte Afrika'daki “payını” ancak gecikmeli olarak alabildi.

Bugün Latin Amerika'nın içinde bulunduğu eşitsizlik ve bağımlılık ilişkileri de İspanya'nın sömürge mirasının başka bir yüze işaret ettiğini gösteriyor.


Sessiz sömürgecilik: Latin Amerika- Afrika bağlantısı

İspanya denildiğinde akla gelen ilk sömürge coğrafyası Afrika değil, Latin Amerika'dır. 15 ve 16'ncı yüzyıllarda Atlantik ötesine yönelen İspanya, Meksika'dan Arjantin'e uzanan geniş bir coğrafyada yüzlerce yıl süren bir sömürge imparatorluğu kurdu.

ynı şekilde 19'uncu yüzyılda Filipinler ve Küba gibi Asya ve Karayip bölgelerinde de güçlü bir İspanyol varlığı söz konusuydu.

Ancak 19'uncu yüzyılın sonlarına gelindiğinde İspanya, bu geniş imparatorluğu hızla kaybetmeye başladı.

1898 yılında ABD ile yaptığı savaş (İspanyol-Amerikan Savaşı) sonrası Küba, Porto Riko ve Filipinler'i elinden çıkardı.

Bu yenilgi, İspanya'nın küresel bir güç olarak düşüşünün simgesi hâline geldi.

Latin Amerika ülkeleri ise çok daha önce, 19'uncu yüzyılın başlarında bağımsızlıklarını kazanmıştı.

Bu dramatik kayıpların ardından İspanya rotasını Afrika'ya çevirdi.

1884-1885 Berlin Konferansı'nda İngiltere, Fransa, Belçika ve Almanya arasında paylaşılan kıtada İspanya'ya yalnızca Batı Sahra ve Ekvator Ginesi gibi küçük ama sembolik bazı bölgeler kaldı. 

Ekvator Ginesi, 1778'de Portekiz ile yapılan anlaşmayla İspanya'ya geçti; ancak etkin sömürge yönetimi 19. yüzyılın ikinci yarısında başladı.

Bioko Adası ve Río Muni bölgesinde kurulan sistemde, Katolik misyonerler ve plantasyon ekonomisi öne çıktı; yerel halk sömürü ve ayrımcılıkla karşı karşıya kaldı.

1968'de bağımsızlığını kazanan ülke, bugün hâlâ İspanyolca konuşan tek Afrika ülkesi olmasıyla bu mirası taşıyor. 

Meksika veya Peru'da olduğu gibi, Ekvator Ginesi'nde de Katolik misyonerler, plantasyon ekonomisi ve dil (İspanyolca) üzerinden kurulan kontrol, “kültürel sömürgeciliğin” izlerini taşıyor.

Ancak İspanya, Latin Amerika'daki gibi açık bir ekonomik sömürü modeli yerine, Afrika'da şirketler (Repsol'ün petrol, Endesa'nın enerji yatırımları) ve kalkınma projeleri üzerinden dolaylı bir nüfuz kuruyor.

Bu durum, “sessiz sömürgecilik” terimini haklı çıkarırken, İspanya'nın iki kıtadaki tarihsel rolünü karşılaştırmak için de önemli bir fırsat sunuyor.

İspanya'nın Afrika politikasında en hassas konulardan bir diğeri de Batı Sahra meselesi.

Fas'ın 1975'te bölgeyi ilhakını tanıyan 2022 kararı, Polisario Cephesi'nin bağımsızlık mücadelesini görmezden gelirken, İspanya'yı uluslararası hukuk eleştirileriyle karşı karşıya bıraktı.

Fas'ta ise kuzeydeki bazı şehirlerde (Ceuta, Melilla, Tétouan) İspanyol himayesi kurulmuştu.

Bu statü, bugün hâlâ Ceuta ve Melilla'nın İspanya toprağı sayılması nedeniyle Fas'la arasında zaman zaman ciddi gerilimlere neden oluyor.


İspanya, Afrika'da hangi alanlara yatırım yapıyor?

İspanya, yüksek teknoloji alanında henüz Çin, Almanya ya da ABD ile rekabet edecek düzeyde olmasa da yenilenebilir enerji (özellikle güneş ve rüzgâr enerjisi), suyu tuzdan arındırma sistemleri, tarımsal sulama teknolojileri ve inşaat mühendisliği alanlarında önemli birikime sahip.

Afrika'nın kritik madenlerine (kobalt, lityum, nadir toprak elementleri) doğrudan yöneldiğine dair güçlü emareler yok; ancak bu alanda da yakın zamanda daha fazla faaliyet göstermesi muhtemel.

İspanya tarım, özellikle zeytinyağı, narenciye, tohum üretimi ve soğuk zincir teknolojisi gibi alanlarda Afrika ile iş birliği için önemli bir fırsat sunuyor.


Avrupa'nın Afrika yaklaşımları

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni de 2024'te Roma'da bir İtalya-Afrika Zirvesi düzenlemişti. Ancak bu zirve, içerikten çok tonuyla dikkat çekti.

Meloni'nin söylemleri, Afrikalı göçmenlerin Avrupa'ya gelişini engelleme hedefi etrafında şekillenmişti.

Sunulan projeler ve Mattei planı daha çok İtalyan enerji devlerinin (ENI gibi) Afrika'daki çıkarlarını korumaya yönelikti.

Gerçek kalkınma hedefi veya uzun vadeli iş birliği vizyonu zayıftı; taahhüt edilen bütçe de oldukça sınırlıydı.

Bu da zirvenin Afrikalı liderler nezdinde fazla yankı bulmamasına neden oldu. 

Buna karşılık, Madrid Zirvesinde İspanya Başbakanı Pedro Sánchez'in dili daha temkinli ve yapıcıydı.

Göç meselesine odaklanmasına rağmen, bunu sadece güvenlik eksenli değil, ekonomik kalkınma, eğitim ve iş gücü geliştirme çerçevesinde sundu.

Afrika'da güven inşa etmek için diplomatik nezakete özen gösterdi ve daha eşitlikçi bir ortaklık mesajı vermeye çalıştı.

Yine de altı çizilmesi gereken bir nokta var: Sánchez, şu ana kadar Afrika'ya yönelik büyük bir mali paket ya da yatırım bütçesi açıklamadı.

Planlar, iş birliği ve niyet bildirileri düzeyinde kaldı. Bu, bazı Afrikalı liderlerin aklında “niyet güzel ama kaynak nerede?” sorusunu da doğurmuş olabilir.

Bugün itibarıyla İspanya, Fransa gibi yoğun sömürge mirasıyla eleştirilen ya da İtalya gibi sert göç söylemleri nedeniyle tepki toplayan ülkelerle aynı kategoriye yerleştirilmiyor.

Henüz mesafeli, ama olumsuz değil. İspanya'nın geç kalmış ama daha dikkatli adımlar atması, ona Afrika'da göreceli olarak daha yumuşak bir imaj kazandırmış durumda.

Ancak bu olumlu algının kalıcı olması, önümüzdeki dönemde gerçekten kaynak aktaran, sahada etkili sonuçlar üreten projelerle mümkün olabilir.

 

 

Kaynaklar:

https://www.ecofinagency.com/news/0707-47590-madrid-hosts-new-africa-spain-summit-to-bolster-emerging-partnership
https://www.atalayar.com/en/articulo/economy-and-business/africa-and-spain-global-sustainable-and-inclusive-partnership/20250707152832216538.html 
https://www.atalayar.com/articulo/economia-y-empresas/relaciones-hispano-africanas-papel-juventud-temas-debate-primera-sesion-africa-spain-summit-madrid/20250707161448216549.html 
https://www.africanews.com/2024/08/29/spain-to-launch-new-strategy-for-its-relations-with-africa/ 
https://www.euronews.com/business/2025/07/03/spain-overtakes-japan-in-gdp-per-capita-what-is-behind-the-numbers 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU