Avrupa, Rusya karşısında Ukrayna'yı güçlendirmeye çalışıyor

Dr. Osman Gazi Kandemir Independent Türkçe için yazdı

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, Élysée Sarayı'nda düzenlenen "Gönüllüler Koalisyonu" zirvesi kapsamında yapılan üçlü toplantıda konuşuyor / Fotoğraf: Ludovic Marin-AFP

Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı savaş üçüncü yılını geride bırakırken, Avrupa'nın desteği artık silah sevkiyatlarının ötesine geçmiş durumda.

NATO'nun resmi mekanizmaları ve onun yanı sıra daha esnek ve hızlı hareket edebilen Gönüllüler Koalisyonu, Kiev'i Moskova karşısında güçlendirmek için eş zamanlı olarak devreye sokuldu.

Avrupa'nın bu çabası, bir işgalin püskürtülmesi yanında, aynı zamanda kendi güvenlik mimarisini yeniden tanımlama arayışının bir parçası.

Ancak şu soru hâlâ masada: Batı'nın Ukrayna'ya verdiği destek gerçekten yeterli mi ve bu çabalar geleceğe yönelik kalıcı bir istikrar sağlayabilir mi?


NATO: Uzun vadeli bir entegrasyon projesi

Ukrayna'ya destek stratejisinin ilk ayağını NATO'nun resmi yapıları oluşturuyor.

Özellikle 2023'te Vilnius Zirvesi'nde ilan edilen NATO-Ukrayna Konseyi, Kiev'e "eşit ortak" statüsü vererek siyasi bağları derinleştirdi.

Bu adım, Ukrayna'nın uzun vadede İttifak'a entegrasyonuna yönelik güçlü bir sinyal olarak görülüyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

NATO'nun Almanya'daki Wiesbaden üssünde kurduğu NATO Güvenlik Yardımı ve Eğitimi merkezi (NSATU), Ukrayna'ya sağlanacak yardımların planlanması, koordine edilmesi ve teslimatından sorumlu.

Yaklaşık 700 kişilik personel ile faaliyet gösteren merkez, Ukrayna ordusunu NATO standartlarına uyarlamak için yoğun çalışıyor.

Polonya'nın Bydgoszcz kentinde açılan Müşterek Analiz, Eğitim ve Tatbikat Merkezi (JATEC) ise Ukrayna ordusunun savaş alanındaki tecrübelerini analiz ediyor, NATO ile uyumlu ortak operasyon kabiliyeti kazandırmayı hedefliyor.

Bu merkez, NATO ve Ukrayna tarafından ortaklaşa yönetilen ilk sivil-askeri yapı olması açısından önemli.

Bunlara ek olarak, 2016'dan bu yana süren ve 2023'te güçlendirilerek çok yıllı bir programa dönüştürülen Kapsamlı Yardım Paketi (CAP) de Ukrayna'nın savunma ve güvenlik sektörünü yeniden inşa etmeye odaklanıyor.

NATO'nun tüm bu girişimleri, Ukrayna'yı uzun vadede NATO uyumlu, modern bir orduya dönüştürmeyi amaçlıyor.

Ancak NATO'nun 32 üyesinin oybirliğiyle karar alma mekanizması, özellikle acil durumlarda yavaş kalabiliyor.

Bu durum, savaşın gerektirdiği esnekliği sağlayacak başka mekanizmaların devreye girmesini zorunlu kıldı.


Gönüllüler Koalisyonu: NATO'nun yanında ama ondan bağımsız

İşte bu noktada, başını Birleşik Krallık ve Fransa'nın çektiği yaklaşık 30 ülkeden oluşan Gönüllüler Koalisyonu devreye girdi.

Koalisyonun siyasi eş başkanlığını Fransa Cumhurbaşkanı ve İngiltere Başbakanı yürütüyor.

Temmuz 2025'te Paris'te daimî karargâhı ilan edilen bu yapı, NATO'nun resmi mekanizmalarına kıyasla daha çevik ve esnek bir işleyişe sahip.

Koalisyon, Ukrayna'ya hem savaş sırasında hem de olası bir ateşkesten sonra güvenlik sağlamayı amaçlıyor.

Koalisyonun odak noktası, yalnızca acil silah ve mühimmat yardımı değil, aynı zamanda ateşkesten sonra Ukrayna'da konuşlandırılacak bir "güvence gücü" kurmak.

Böylece Ukrayna'nın güvenliği yalnızca savaş zamanı için değil, uzun vadeli istikrar için de desteklenmiş olacak.

Yaklaşık 20 bin askerden oluşması öngörülen bu gücün, cephe hattında değil, kritik altyapıyı ve ticaret yollarını korumak üzere geride konuşlandırılması planlanıyor.

Hava savunmasını desteklemek, Ukrayna Hava Kuvvetleri ile birlikte hava polisliği yapmak, deniz yollarını emniyete almak ve kara üzerinde barışı korumak, gücün temel görevleri arasında yer alıyor.

Koalisyonun karargâhı ilk etapta 12 ay Paris'te bulunacak, ardından Londra'ya taşınacak. Üç yıldızlı bir general/amiral tarafından yönetilecek.

Kiev'de de bir koordinasyon hücresi kurulacak ve bu hücre, doğrudan Ukrayna makamlarıyla iş birliği içinde çalışacak.

Kiev'deki karargâh, iki yıldızlı bir general tarafından idare edilecek.

Bu karargâh, sahadaki Ukrayna kuvvetleri ile doğrudan temasta olacak. 


Avrupa'nın liderliği, ABD'nin desteği

Gönüllüler Koalisyonu, özellikle Avrupa'nın liderliğini öne çıkaran bir yapı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, koalisyona eş başkanlık ediyor.

Koalisyon toplantılarına İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ve diğer Avrupalı liderlerin yanı sıra, ABD'den de senatör düzeyinde temsilciler katılıyor.

Amerika Birleşik Devletleri, doğrudan asker göndermese de, koalisyona siyasi ağırlık koyarak destek veriyor.

ABD'nin temkinli tavrı, özellikle kamuoyundaki savaş yorgunluğu ve silah stoklarının tükenmesi gibi nedenlerle açıklanıyor.

Yine de ABD heyetlerinin Roma'daki ve Londra'daki toplantılarda hazır bulunması, Batı ittifakının Ukrayna konusunda hâlâ koordineli hareket etmeye çalıştığını gösteriyor.

Bu durum, Avrupa'nın kendi bölgesel güvenliği için daha fazla sorumluluk almaya başladığını ve liderliği ABD'den daha fazla devralmaya istekli olduğunu ortaya koyuyor.


Çabaların sınırları ve riskler

Bugüne kadar kaydedilen önemli ilerlemelere rağmen, hem Gönüllüler Koalisyonu'nun hem de NATO'nun girişimleri ciddi zorluklarla karşı karşıya.

Savaşın gidişatına doğrudan etki edebilecek kararlı bir askerî konuşlandırma konusunda Batı hâlâ temkinli davranıyor.

ABD'li senatörler Lindsey Graham ve Richard Blumenthal'in sahaya birlik gönderilmesine dair açık bir taahhüt vermemesi, Washington'un ihtiyatlı tavrını teyit ediyor.

Pentagon'un, ABD silah stoklarının kritik seviyelere düşmesi nedeniyle Ukrayna'ya hava savunma füzesi sevkiyatını durdurması ise desteğin sürdürülebilirliğine yönelik kaygıları artırdı.

Ukraynalı yetkililer, bu tür gecikme ve kısıtlamaların Rusya'yı cesaretlendireceği uyarısında bulunuyor.

Avrupa tarafında ise, Hırvatistan Cumhurbaşkanı Zoran Milanović'in "NATO, Ukrayna'daki varlığıyla çatışmanın içine çekiliyor" sözleri dikkat çekti.

Milanović ayrıca, halkın Ukrayna'da gerçekten NATO askerleri bulunup bulunmadığını bilmeye hakkı olduğunu ifade ederek, şeffaflık eksikliğine işaret etti.

Gönüllüler Koalisyonu'nun planladığı 20 bin kişilik güç ise Ukrayna'nın beklentilerine kıyasla "ılımlı" kalıyor.

Bu kuvvetin öncelikle cephe gerisinde görev yapması ve çatışmaya doğrudan müdahil olmaması, Moskova'ya karşı güçlü bir caydırıcılık yaratıp yaratamayacağı konusunda soru işaretleri doğuruyor.

Özellikle bir ateşkes sonrası Rusya'nın yeni bir saldırıya girişmesi halinde, koalisyonun nasıl bir tepki vereceği hâlâ belirsiz.

Batı'nın bu temkinli tavrı, Ukrayna'ya verilen desteğin sınırlarını da gösteriyor.

Özellikle "sahadaki botlar" (yani Batılı askerlerin fiilen sahada var olması) konusu, siyasi olarak oldukça hassas. Kamuoyunda ve karar alma mekanizmalarında bu ihtimalin tırmanışa yol açabileceği endişesi baskın görünüyor.

ABD'deki silah stoklarının erimesi ve kamuoyunda yükselen savaş yorgunluğu da uzun vadeli taahhütlerin kırılganlığına işaret ediyor.

Yardımın sürekliliği, yalnızca stratejik planlamalara değil; müttefik ülkelerin siyasi iradesine, halk desteğine ve savunma sanayilerinin üretim kapasitesini artırabilme becerisine de bağlı.

Ukrayna'ya güçlü destek ile Rusya ile doğrudan çatışmadan kaçınma arasındaki bu kırılgan denge, Avrupa ve ABD için hâlâ en büyük meydan okumayı oluşturuyor.


Avrupa'nın stratejik sınavı

Sonuç olarak Avrupa, Ukrayna'yı terk etmiyor.

NATO ve Gönüllüler Koalisyonu aracılığıyla, savaş sırasında ve sonrasında Ukrayna'nın istikrarını desteklemeyi amaçlayan çok katmanlı bir güvenlik mimarisi inşa ediliyor.

Ancak bu mimarinin başarısı, iyi tasarlanmış planlardan öte, siyasi iradenin sürekliliği ve ekonomik kapasitenin korunmasıyla mümkün olacak.

Bugün atılan adımlar, Ukrayna'nın yanı sıra Avrupa'nın kendi gelecekteki güvenlik düzenini de şekillendiriyor.

Avrupa, Ukrayna'daki savaşın aslında kendi varlığı ve güvenliği için bir sınav olduğunun farkında.

Bu sınavdan başarıyla çıkmak ise stratejik vizyon kadar, kararlılık ve toplumsal dayanıklılık gerektirecek.

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU