Birçokları için Rusya ve Ukrayna arasında İstanbul'da yapılması planlanan barış görüşmeleriyle ilgili en büyük soru Vladimir Putin'in gelip gelmeyeceğiydi. Artık cevabı biliyoruz: Gelmedi.
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, Rusya'yı "dublör" göndermekle suçladı. Ancak gelmemek Putin'in nihai cevabı olmayabilir.
Görüşmeler bir hafta önce Donald Trump tarafından ilk kez duyurulduğunda, "önkoşulsuz doğrudan görüşmeler" çağrısında bulunan Rusya Devlet Başkanı'na Zelenski doğrudan meydan okumuş ve Putin'in bizzat orada olması halinde görüşmelere katılmaya hazır olduğunu söylemişti.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Putin ise bu konuda herhangi bir taahhütte bulunmamıştı. Bazı haberlerin aksine, hiçbir zaman gideceğini söylemedi ama gitmeyeceğini de söylemedi. Fakat bir önceki akşam Rus heyeti açıklandığında evde kalacağı kesinleşti.
Burada iki husustan bahsetmek gerekiyor.
Putin'in bu kadar kısa bir süre kala duyurulan görüşmelere katılması hiçbir zaman pek olası değildi. Tüm ulusal liderler (muhtemelen Trump hariç) özellikle kendi ülkeleri dışında katılacakları görüşmeler için protokol ve içerik açısından belirli bir hazırlık bekler. Putin ve Kremlin her zaman alt düzey hazırlık görüşmeleri de dahil (son aşamalarda dışişleri bakanı düzeyinde olması olağan) büyük oranda temel hazırlığın yapılmış olmasını bekler. Bu şekilde, istenmeyen sürprizlerden kaçınmak için tüm gündem önceden büyük ölçüde belirlenmiş olur.
Putin, Zelenski'nin halkla ilişkilerdeki yeteneğinin ve yurtdışında sahip olduğu yaygın sempatinin farkında. Tüm bunlar onu olası tuzaklara karşı iki kat dikkatli kılacaktır. Zelenski'nin gönülsüzce benimsediği, Trump'ın tüm cephelerde 30 günlük ateşkes çağrısı bunlardan biriydi.
Bu bir sürprizdi ve Kremlin sürprizlerden hiç hoşlanmaz. Putin, Ukrayna'nın herhangi bir duraksamayı kendi konumunu güçlendirmek için kullanacağından korktuğundan, Ukrayna'ya yabancı silah sevkıyatının durdurulacağına dair bir taahhüt olmadan bunu asla kabul etmeyecekti. Öte yandan, karşılıklı bir şüphe sözkonusu.
Tüm bunlarla birlikte, Rusya-Ukrayna görüşmelerinin daha düşük bir düzeyde de olsa gerçekleşmesi planlandı ve bu görüşmelerde ilerleme kaydedilebilirdi.
Bir önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşen NATO Genel Sekreteri'nin de onayını alan bu görüşmelerde, savaşın sonuna yaklaşıldığına dair genel kabul daha önce olduğundan daha fazla görünüyor. İstanbul'da iyi bir ilerleme kaydedilmesi halinde, Zelenski-Putin-Trump'ın birlikte sahneye çıkmasıyla Trump'ın umduğu başarı gelebilir. Bu pek mümkün görünmese de ihtimal dışı bırakılamaz.
İkinci husus da İstanbul'a gelen Rus heyetinin düzeyiyle ilgili; bu heyet, Zelenski'yi küçük düşürdüğü gerekçesiyle Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı David Lammy dahil eleştirildi. Bu tamamen adil değil. Zelenski'nin tüm ihtimallere karşı hazırlık yaptığı açık; Erdoğan'la görüşmek üzere Ankara'da ve Moskova'dan kimin geldiğine bağlı olarak İstanbul'a geçip geçmeme seçeneği de mevcut.
Rus heyetinin bileşimi çoğunlukla bakan yardımcısı düzeyinde. Ancak bu, Rus istilasının üzerinden iki aydan az süre geçtiği ve Rus birliklerinin Kiev'i hâlâ tehdit ettiği Nisan 2022'den bu yana ilk doğrudan Rusya-Ukrayna görüşmeleri için beklenebilecek bir düzey.
Bu doğrudan görüşmelerin (her ne düzeyde olursa olsun) Rusya'dan ziyade Ukrayna açısından bir taviz niteliği taşıdığı da kaydedilmeli. Zira Kiev son aylarda Rusya'yla herhangi bir koşulda doğrudan görüşmeyi kesinlikle reddederken Zelenski'nin İstanbul'da Putin'le görüşmeye istekli olduğunu ifade etmesine yol açmıştır.
Ancak Rus ekibinin anahtarı ve Rusya'nın görüşme ihtimalini ciddiye aldığının kanıtı, ekibin başında Vladimir Medinski'nin olması.
Medinski, esasen kültür alanında sorumluluklara sahip bir başkanlık yardımcısı diye tanımlanıyor. Ancak Medinski, Mart-Nisan 2022'de, savaşı sona erdirmek için bir anlaşmanın başlatıldığının yaygın olarak bildirildiği ancak son anda başarısızlığa uğrayan müzakerede Rus tarafının lideriydi.
Bunun neden olduğu büyük bir tartışma konusu. Sebep ne olursa olsun, savaş devam etti, Rusya üstünlüğü ele geçirmeye başladı ve her iki tarafın da kan dökmesi de dahil ilave kayıpları nedeniyle savaşın sona erdirilmesini müzakere etmek artık çok ama çok daha zor.
Rusya'nın heyetinin yapısıyla işaret ettiği şey, geçen haftaki İstanbul görüşmelerini Nisan 2022'de durdurulan süreci yeniden başlatmak için bir fırsat olarak gördüğü. Bu da Ukrayna için kötü bir haber olmasa gerek.
Rusya o zamandan bu yana (bazı) toprak kazanımları elde etmiş olsa da savaşın sona ermesi için öne sürdüğü şartlar neredeyse hiç değişmedi. Bunlar arasında Ukrayna'da Rusça konuşanların korunması (Rusya'nın II. Dünya Savaşı penceresinden Nazizm olarak gördüğü şeye bir son verilmesi olarak kodlanıyor), Ukrayna'nın 4 güneydoğu bölgesinin Rusya'ya dahil edilmesi, Rusya'nın Kırım'ı fiilen ilhak etmesinin kabul edilmesi ve (her zaman müzakere edilemez bir koşul gibi görünen) Ukrayna'nın NATO üyeliğinin veto edilmesi ancak nihai AB üyeliğinin kabul edilebilmesi var.
Şu açık ki bu tür koşulları Ukrayna'nın kabul etmesi zor olacaktır ve Rusya'yı yasadışı savaşının toprak bakımından lehtarı olarak bırakacaktır. Ancak bu koşullar iki yıl önce Ukrayna için kabul edilebilir bir barış bedeliyse, belki de Rusya'nın eskisinden daha güçlü bir konumda olduğu şu anda savaşa son vermenin temelini oluşturabilir.
Rusya'nın, Ukrayna'nın kaçırdığını söylediği birkaç bin çocuğu (ki bu suçlama Putin ve Rusya'nın çocuk komiseri hakkındaki UCM tutuklama kararlarının temelini oluşturuyor) iade etmeyi kabul etmesi de eklendiğinde, Ukrayna'yı bağımsız, egemen ve eğer isterse Batı'ya dönük bir devlet olarak koruyacak bir anlaşmanın tohumları atılmış olabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Çağatay Koparal
© The Independent