İstanbul, Boğaz’ın sularında martıların süzüldüğü, tarihin bugüne karıştığı bir şehir.
Camilerin silüeti, vapurların sesi değil sadece; dünya diplomasisinin kalbi burada atıyor.
16 Mayıs 2025’te, Dolmabahçe’de Ukrayna-Rusya savaşına dair görüşmeler bunu kanıtladı.
Hakan Fidan’ın liderliğindeki Türk Dışişleri, Zelenski ile Rus tarafını masaya oturttu.
Esir takası anlaşması imzalandı, barış için yol haritası konuşuldu.
Dünya basını “İstanbul farkı” dedi.
Bu şehir, tarafsızlığı ve güvenilirliğiyle kriz anlarında muhataplarını çekiyor.
Peki, Keşmir meselesi için de İstanbul’da bir çözüm aranamaz mı?
İlerleyen günlerde Boğaz’ın kıyısında, mesela Çırağan Sarayı’nda bir “Keşmir Zirvesi” düşünelim.
Türkiye Cumhuriyeti, kadim Hariciyemizin arabuluculuk geleneğiyle masayı kuruyor.
Hindistan ve Pakistan liderleri, Indus Nehri’nin su paylaşımı, Keşmir’in statüsü, sınır güvenliği için bir araya geliyor.
Dışişleri, güven artırıcı adımlar öneriyor: Sınırda ortak devriyeler, su kaynakları için bir denetim komisyonu, hatta Keşmir halkının sesini duyuracak BM destekli bir platform.
Fidan’ın soğukkanlı diplomasisi tarafları masada tutar. İstanbul’un tarih kokan havası, gerginliği yumuşatır.
Bu şehir, asırlardır kavgalı tarafları barıştırmış; Keşmir için de bir başlangıç olabilir.
Önce küçük adımlar: Esir değişimi, yerel ateşkesler.
Sonra, plebisit ya da ortak yönetim gibi fikirler gündeme gelir.
Türkiye’nin İİT ve BM’deki ağırlığı, zirveyi dünya sahnesine taşır.
Dünya, “İstanbul, Keşmir’e umut oldu” diye yazar.
Ya bu konsept, ilerleyen süreçte Bilderberg ve Davos tarzı bir kurumsallığa dönüşse fena mı olur?
İstanbul’da bir “Global Barış ve İstikrar Zirvesi” düzenli olarak yapılsa ve devlet liderleri, iş insanları, düşünce kuruluşları, sivil toplum temsilcileri her yıl Boğaz’ın kıyısında buluşsalar.
Ukrayna-Rusya ve Keşmir gibi krizlere çözüm aranırken, iklim, enerji, göç gibi küresel sorunlar da masaya yatırılsa.
İstanbul, Davos’un elitizmi veya Bilderberg’in gizemli havasından farklı bir çizgide, daha kapsayıcı, vicdanlı bir platform olur.
Türk Dışişleri’nin tarafsızlığı ve stratejik vizyonu, bu zirveyi dünyanın en saygın diplomasi sahnesi yapar.
Boğaz’ın moderatörlüğü, İstanbul’un birleştirici ruhu, tarafları ortak zeminde buluşturur.
Mesela, bir yıl Keşmir konuşulur, diğer yıl Filistin; bir yıl siber güvenlik, diğer yıl su paylaşımı.
Dünya liderleri, “İstanbul’da buluşalım” der, çünkü burası güvenin adresi.
Bu başarılar, Türkiye’nin AB hedefi için de kilit.
İstanbul’un diplomasi merkezi oluşu, Türkiye’nin küresel sorunlara çözüm bulan bir aktör olduğunu gösteriyor.
AB, Ukrayna-Rusya krizinde Türkiye’nin arabuluculuğunu alkışladı; Keşmir’de benzer bir rol, Türkiye’nin stratejik değerini katlar.
Türk Dışişleri’nin Fidan yönetimindeki etkinliği, AB’ye “Türkiye, vazgeçilmez ortak” mesajı verebilir.
AB üyelik sürecinde, bu hamleler Türkiye’nin jeopolitik gücünü ve istikrar sağlayıcı rolünü öne çıkarır.
Keşmir Zirvesi, Türkiye’nin AB yolunda attığı adımların değerini ölçen bir mihenk taşı olur.
Neden mihenk taşı?
Çünkü bu zirve, Türkiye’nin küresel krizlerde çözüm üreten, demokratik ve uzlaştırıcı imajını pekiştirir.
AB’ye “Türkiye’siz olmaz” dedirtir; müzakerelerde elini güçlendirir, üyelik sürecinde aranan değerlerle uyumu artırır.
İstanbul’un barış masaları, AB’nin Türkiye’ye sadece komşu değil, küresel lider gözüyle bakmasını sağlar.
İstanbul’un gücü, sadece Dışişleri’nin becerisi ya da Fidan’ın vizyonu değil.
Şehrin ruhu da işin içinde.
Taksim’in telaşı, Kadıköy’ün sıcaklığı, Sultanahmet’in ağırlığı…
İstanbul, insanları buluşturur. Türk Dışişleri, bu enerjiyi diplomasiye yansıtabilir.
Ukrayna-Rusya bunun örneği, Keşmir bunun hedefi.
Şehir, İpek Yolu’ndan beri krizlerin çözüm merkezi; bugün BM’den G20’ye, Türkiye’nin hamlelerinin üssü.
Dünya kaosta, ama İstanbul, bizim rehberliğimizde bir barış ve istikrar kenti olamaz mı?
Neden olmasın?
Burası İstanbul.
Moskova, Washington ya da Pekin değil; burası vicdanlı diplomasinin adresi.
Keşmir Zirvesi, bir hayal değil; İstanbul’un gerçeği. AB yolunda da bir dönüm noktası.
Barış isteyen, gününde ve saatinde bu şehirde buluşur.
İstanbul, buna hazır.
Aslında hep hazırdı.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish