Artık Hindistan-Pakistan Savaşı (#IndiaPakistanWar) tanımını kullanmaya başlayabiliriz.
Jeopolitik tespiti doğru yapamazsak ve stratejik hamleleri göremezsek savaşın güzergahında kaybolabiliriz.
Ben de böyle başladım, jeopolitiği ve stratejiyi incelemekle.
Daha sonra bugüne dek nelerin değiştiğini askeri-stratejik bakımdan açıklayacağım.
Jeopolitik tespit
22 Nisan’da Keşmir’deki saldırıyla başlayan yeni bir sürece girmiştik.
Ancak bu Keşmir konusu sürekli patlamaya hazır bir bombaydı, dünyada bilmeyen yoktu.
Bu kıvılcımdan yükselebilecek büyük tehlikeyi bugünkü dünya şartlarına koyarak yeniden gözden geçirmek gerekmekteydi.
Ben de böyle yaptım.
Önce bu savaş çıkar mı diye düşünerek küresel şartları inceledim.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bu maksatla 26 Nisan tarihinde “Pakistan ve Hindistan Savaş Durumu” başlıklı makalemde durum tespiti yaptım.
Bu analizde, “Jeopolitik sıkışmanın Hint-Pasifik ve Güney Asya bölgesinde olduğu görülüyor” sonucuna ulaştım.
Bana göre artık bu bölge Keşmir çatışmasını da aşabilecek potansiyeldeydi.
Yine de savaş olmasın istedim ve “itidal” bahsini sürekli tekrarladım.
2 Mayıs’ta “Trump, Bölgesel Gelişmeler ve Yeni Jeopolitik Denge Arayışı” başlıklı makalemde çeşitli gergin coğrafyaları analiz ettim ve Arap Denizi sektöründe “İran, Pakistan ve Hindistan’ın kritik noktalarda” olduklarını ileri sürdüm.
Aşağıdaki harita (Yeni Jeopolitik Denge) bize Çin-Gwadar arasındaki fayın kırılmaya başladığını göstermekteydi.
Her iki ülke 6 Mayıs’ta ciddi şekilde karşı karşıya geldiler.
Benim gibi bu konuya stratejik çerçevede ele alanlar için artık soru şuydu, “savaş” olacak mı, yoksa bu halen bir “çatışma” olarak mı kalacaktı?
Çoğu analist buna henüz “tırmanma” tabiri ile yaklaştı.
İşte bu noktada “Hindistan Pakistan Çatışması (Başlangıç)” başlıklı makaleyi yazdım.
Benim için bu bir savaşın başlangıcı idi.
Bütün bu gelişmeleri belli bir tablo içine yerleştirdim.
Hatta 9 Mayıs itibarıyla son yaşanan gelişmeleri de ilave edince bu tablo bir adım ileri tırmandı, onun için bu makalenin adını “savaş” koydum.
(Aşağıda: Hindistan-Pakistan savaşında şimdi neredeyiz?)
Ne değişti?
Hindistan 6 Mayıs’ta “Sindoor Operasyonu” koyduğu isim ile saldırılarını gerçekleştirdi.
Bu arada herkesin dikkatini çeken bir hava savaşı gerçekleşti.
Üstelik abartılı bazı cümleleri de duymadık değil. Harp tarihini, hatta hava savaşları tarihini iyi bilmeyenler için yaşananlar ilginç gelmiş olmalıydı.
Hava muharebeleri önemlidir. Atılan hava-hava füzeleri de.
Bu yönde silah sanayii çalışanları kendileriyle ilgili gelişmeleri uygulama sahasında takip ederler.
Ancak 3-5 uçak düşmesi hava üstünlüğü için her şey demek değildir.
Hava üstünlüğü bir tarafın, diğer tarafa ait hava gücünü kullanamayacağı hale getirmesidir ki bu neredeyse aylarca sürecek karşılıklı taarruzlarla ve tedafüi harekât türleriyle gerçekleştirilir.
Hava savunma sistemleri çok karmaşıktır ve içinde çok fazla unsur vardır.
İşin başlarında buna hava üstünlüğü mücadelesi başladı denir, nerede biteceğini kestirmek zordur.
Her yeni öğrenen yaşadığı zamanı önemsetmek ister ki kendisini de bu önemli yere koymak istediğinden!
6 Mayıs’tan bugüne gerçekleşen hava savaşı sırasıyla; drone, füze/roket (balistik füzeler ve MRLS’ler dahil) ve savaş uçakları ile yapıldı.
Keşmir bölgesinde topçu ateşi çatışmaları desteklemeye devam etti.
Sektör olarak kuzeyden güneye; Keşmir, genel ülke sınırı ve Arap Denizi olarak bölmek gerekirse, henüz büyük ölçüde karşılıklı saldırılar Keşmir sektöründe gerçekleşmekteydi.
Önümüzdeki günlerde denizde yoğunluk görülebilir diye düşündüm.
Hava sahaları notamlandı, en azından 15 Mayıs’a kadar sivil trafik bölgeye giremeyecek.
Çatışmanın bizce görülmeyen kısmında bilgi harbi, elektronik harp, propaganda ve dezenformasyon ile siber savaş da vardı.
Bir haberde yer aldı, Hindistan’ın bazı eyaletlerinde (ülkenin yüzde 70’i) elektrikler kesildi ve bunun siber saldırılarla ilgisinin olduğu söylendi.
Elbette büyük bir istihbarat savaşı da bu sürece eklenmeliydi.
Hava üstünlüğü mücadelesinde Hindistan 9 Mayıs’ta ciddi taarruzlar gerçekleştirdi.
Önemli olan hasar derecesiydi, ancak bu taarruz bir “tam ölçekli savaş” için süreçte bir adım daha ileri gidildi demek oluyordu.
Hindistan, Ravalpindi’deki Nur Han Hava Üssü'ne füze saldırısı yaptı.
Nur Han, Pakistan'ın AWACS uçaklarının, L-78 tanker uçaklarının ve kargo uçaklarının konuşlandığı önemli bir hava üssüydü.
Balistik füze olduğu tahmin edilen 2 füzenin hedefe ulaşmasının ardından büyük patlamalar yaşandığı bildirildi.
Ayrıca Pakistan'ın başkenti İslamabad'a 10 kilometre uzaklıktaki Rawalpindi'de (Pakistan Ordusu Karargâhı bölgesi) önemli bir konumdaydı.
Hindistan’ın taarruz ettiği diğer hava üsleri Şorkot ve Mürid.
Pakistan bu saldırılara karşılık vereceğini duyurdu.
Sonra açıklama geldi. Pakistan’ın başlatacağı harekatının adı, (Arapça) “Bunyan ul Marsoos” yani "Kırılmaz Duvar" idi.
Artık iki tarafın da operasyon isimleri belli olmuştu.
Hemen peşi sıra haberler gelmeye başladı, Pakistan mukabelede bulunuyordu.
Artık her iki taraf da birbirlerinin ülke içlerindeki stratejik değerdeki askeri hedeflerine taarruzlar gerçekleştiriyorlardı.
Bu artık bir savaştı!
Şu da bir konu, günümüz savaşlarında drone ve roketler fazlaca kullanılmaktaydı.
Burada da görüldü, sınır boyunca kuzeyden güneye her iki taraf da birbirlerine drone ve füze saldırısı gerçekleştirdiler.
Buna roket atarlar ve topçular da eşlik etmekteydi.
Bu itibarla savaşın gelişimi bakımından şunu söylemek mümkündü, kara birlikleri sınırı aşarak diğer tarafa geçmemişlerdi, henüz savunma cephesi ve taarruz hattı oluşturarak kendi saflarında beklemekteydiler.
Biri diğerine bir girme harekâtı yapacak mı, bunu daha sonra görmek mümkün olacaktı.
Başka ifadeyle cephe hattı halen ülke sınırlarıydı.
Toprak alma şeklinde bir ileri harekât yoktu, bu tarz bir gelişme olsa olsa Keşmir bölgesi için daha tercih edilebilir görünüyordu.
9 Mayıs’ta Pakistan Delhi uluslararası Havaalanı dahil toplam 3 stratejik merkeze 6 adet balistik füzelerle taarruz etti (Delhi, Haryana ve Sirsa).
Daha sonraki saatlerde Hindistan'ın Udhampur Hava Üssü'nde ve Uri depo sahasında şiddetli patlamalar duyuldu.
Öyleyse şimdi "neredeyiz" diye sorabiliriz.
Yukarıdaki görsele bakalım:
3 gün içinde çatışmalar tırmandı ve bir savaşa dönüştü.
Şimdiki dileğimiz, taraflar kendi topraklarında (ve denizlerinde) kalsınlar, bu noktada bir anlaşmaya varsınlar, şeklindedir.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish