Her ressamda kendisinden öte, çağının ilerisinde sezgiler vardır.
Bazen ressamın tekniği, derinliği, yeteneği bunları açığa vururken bazen de ressamın yalnızca konusu ve hissiyatı bunların hiçbirine teyit geçmeksizin onun taşıdığı, fakat farkında olmadığı, farkında olsa da işle(ye)mediği yüce bir fikri ortaya çıkartır.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Onun ufku, çağındaki bir noktayla öylesine temasa girer ki Zeitgeist'ı kanıtlarcasına kişisel ilgilerinin arasında çağ insanının durumunu yalınca uç noktasına taşır.
Biraz tesadüftür böyle bir sanatçı olmak. Zira insan kendini ne kadar yontarsa yontsun, yapraklarını ne kadar açarsa açsın bir arıya bakar ve yağmura bakar tomurcuklanması.
Bir ömür bekleyip sola da bilir yeğen Paul Wittgenstein gibi, yapraklarının tüm boğumlarına rağmen çiçek de açabilir Agatha Christie gibi.
Her ne kadar ne ilkinden ne ikincisinden tamamıyla mülhem olsa da Kızılderililerin ressamı George Catlin, onun büyük bir yetenek taşımadığını söylememizde bir mahzur olmayacaktır.
Ne resim sanatı için ne pre-antropoloji için hiçbir zaman bir deha olmasa da Kızılderililerin bu ressamı, Amerikan yerlilerinin topraklarını ve kültürlerini kaybedeceklerini sezinlemiş olacak ki hiçbir şey yok olmadan bir kez dahi olsa o toprakları keşfe çıkmış, 8 yıl onlarla yaşamış ve onların gelenek ve göreneklerini, günlük hayatlarını resmetmenin de ötesinde "Letters and Notes on the Manners, Customs and Conditions of The North American Indians" (1832-1839) kitabıyla kaleme almıştır.
Fırçasının ve kaleminin yardımıyla yerlilerin yaşamlarını ebediyen unutulmaktan kurtarmak ve en azından onları geleneklerini, yaşamlarını sûnî bir biçimde de olsa geleceğe taşımak için hiç durmaksızın beyaz-adamın henüz gitmediği topraklara 1830'larda kano ve atlarla ulaşmış, 50'den fazla kabileyle beraber yaşamış, 500'den fazla resimle onları ölümsüzleştirmeye uğraşmıştır.
Yine de Catlin'in ilk bakışta Kızılderililere karşı Chateaubriand'ın Atala'sını, Rousseau'nun soylu vahşisini hatırlatır bu romantik eğilimi, modernitenin kucağına döndükten sonraki sergileriyle, Vahşi Batı gösterileriyle kirlenmiş, hatta Kızılderililerin modern dünyada bu defa başka bir formda kalıplaşmasına ve istismar edilmesine yol açmamış da değildir.
Ancak öyle ya da böyle Catlin'i anakronik bir şekilde günümüz bakış açısıyla Kızılderilileri ticarileştirmekle suçlamak da ne kadar doğru bir yaklaşım olur tartışılır.
Catlin, 1830'da Kızılderilileri Yerinden Etme Yasası çıktığında onların yanına gitti. Başlarına gelecekleri seziyordu.
Bu yerinden etme sırasında ölen ve ölecek binlerce Kızılderili'yi anlamak, onları beyaz-adama anlatmak istiyordu.
Bir nevi onların önderi olmayı kafaya koymuştu. Elbette bu fikirden bile kendini onlardan üstün gördüğü açığa çıkıyordu.
Ancak buruk bir kibirle onları değiştirmeye uğraşmamıştı. Onlar gibi giyindi, onlar gibi yaşadı, onların batıl inançlarını paylaştı.
Kölelik karşıtı Lincoln'un Yosemite Ulusal Parkı'ndan demiryolu planlarıyla belki bazı gruplar haklara ve işe kavuşsa da yasalarla göç etmeye zorlanan Kızılderililerin yurtları bir kez daha yok oldu.
Kolonicilerin bu topraklara daha rahat girişiyle sayıları daha da azaldı. Artık bir kültür canlı canlı yok olup gidiyordu. Catlin haricinde de kimse -Catlin'de bunu bir galeri yoluyla ticarete dönüştürmüş olsa da- bu yok olup giden kültürden çarpık da olsa bir parça korumaya çalışmadı.
Resimlerinin yanında Kızılderililerin yok olmasını açıkça beyaz adamın açgözlülüğüne bağlamaktan da çekinmemişti.
Tabiatın efendisi olarak andığı yerlilerin yerinden edilmesine bir nevi ağıttı Catlin'in resimleri. Tüm soğukluğu, tüm nötralitesi içerisinde.
Elbette bir tarihçi, antropolog (ki antropoloji yahut etnoloji o dönemde yoktu bile) yahut yüksek bir ressam değildi Georges Catlin.
Elbette Kızılderililerin miraslarını korumaktan yalnızca müzeciliği anlamış, Thoreauvari bir siyasi mücadeleye girişmemişti Georges Catlin.
8 yıl birçok farklı kabileyle beraber onlar gibi yaşamış olsa da elbette hâlen önyargılarından arınmamış bir ilkellik atfediyordu onlara… onları yüceltirken bile.
Hatta yer yer resimleri Letters and Notes, on the Manners, Customs and the Condition of the Indian American'daki fikirlerini tam olarak yansıtmasa da öyle ya da böyle 19'uncu yüzyılda yok edilmiş bir halkı romantikleştirerek bize aktarmayı seçmesi dahi en azından ondan ve eserlerinden haberdar olmak için yeter bir sebep değildir de nedir?
Böylesine bir soruya cevap vermek size kalmış. Ancak bildiğimiz bir şey varsa o da Catlin'in ufkunun her türlü cevapta çağının ufkuyla bütünleşerek kişisel hazlarını bize taşıdığıdır. İster salt romantik ve naif olsun, ister ütiliteryen ve ticari olsun.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish