Kitap Şifahanesi yeni evinde

Ömercan Kaçar Independent Türkçe için yazdı

Kitap kurtları, rutubet ve yangınlar...

El yazmaları binlerce yıldan beri bu ve benzeri azılı düşmanlarıyla mücadele ediyor.

Öyle ki günümüzde bulunan eserler, tarih boyunca yitip gidenlerin çok az bir parçası.

Bu sebeple yazma eserler, insanlık mirasının geleceğe aktarılmasında çok önemli bir rol oynuyor.

Nadir bulunan bir yazma eseri keşfeden uzmanın yüzündeki mutluluğu görmeniz lazım. Ben buna birkaç kez şahit oldum. Size bu mutluluğu şöyle tarif edebilirim: 

Gobi çölünde dinozor yumurtası bulan bir paleontolog gibi.


Kitap tedavisi hangi süreçlerden geçerek belirli bir noktaya geliyor? Bununla ilgili bize bilgi verebilir misiniz? 

Nil Baydar:

Merhabalar hoş geldiniz yeni yerimize diyelim. Bu geçtiğimiz ayın (ocak) 13'ünden beri Rami Kütüphanesi'ndeyiz. Kitap Şifahanesi'nde yazma eserlerin korunması çalışmalarını yürüteceğiz.

Yürütmeye devam edeceğiz. Burada öncelikle Türkiye yazma eserler kurumu başkanlığına bağlı kütüphanelerdeki kitapların koruma ve onarım çalışmalarını yapıyoruz.

Onun dışında bakanlığımıza bağlı diğer kütüphane ve müzelerdeki kıymetli yazmaların da korunması için hizmet veriyoruz.

Dolayısıyla yaklaşık böyle iki yüz elli bin (250.000)-üç yüz yüz bin (300.000) civarında yazmanın korunması ve onarımı çalışmalarıyla uğraşıyoruz. Onları yeniden hayata döndürmeye çalışıyoruz diyebiliriz. 


Restoratör Ülkü Eskin:

Yaklaşık iki yıldır burada çalışıyorum. Süleymaniye Yazma Eserler Kütüphanesi, Antalya Tekeoğlu koleksiyonuna kayıtlı bir eseri çalışıyorum. Metin kısmını tamamlamış olduğum eserin cilt kısmında oluşan tozlanmadan kaynaklı bir tabaka oluşmuş. Bu kısmı yumuşak darbelerle temizliyorum.


Bir kişinin bir kitabı tedavi etmesi ne kadar sürüyor? 

Nil Baydar:

Sanıyorum dünyada İslam yazmaları koruması konusunda en geniş personel sayısına sahip; ekibe sahip kurumu olduk. Oluyoruz hatta 75 restoratörle birlikte çalışacağız. İşte uzmanlar, uzman yardımcıları, kimyagerler, biyologlar...

Bir kişi tabii ki kitabın durumuna bağlı olarak, sonuçta bunları hasta gibi düşünürseniz, ne kadar ağır hastaysa tedavi süreci de o kadar uzun sürüyor.

Yılda ağır hastaysa 4,5-5 kitap yapabiliyorlar. Yani 2,5-3 ayda bir kitabın konservasyonu tamamlanabiliyor. Ama daha hafif bozulmaları varsa bir ay, iki ay gibi sürede de tedavisi tamamlanabiliyor. Ya da çok fazla sayfaya sahipse ve çok ağır hasarlıysa bu kez de bir yıla kadar onarımı sürüyor.

Şimdi bir eser diyoruz ama; bir kitap diyoruz ama her bir kitabın üç yüz (300)-dört yüz (400) sayfası var. Dolayısıyla her bir sayfa ayrı ayrı ele alınıyor. Her ne kadar hepsini her zaman dağıtmasak da sayfalarını yine de bütün sayfaları tek tek ele almak durumundayız. O yüzden tabii ki uzun ve meşakkatli bir iş. 


Restoratör Fulya:

İki yıldır bu kurumda çalışıyorum. Restoratör ve konservatör olarak. Yaptığımız iş bize gelen el yazması eserler, bunlar çeşitli hasarları olan eserler ve tedaviye muhtaç eserler.

Şu an elimde 11'inci yüzyıldan kalma bir el yazması var. Bu el yazması yapılırken kullanılan mürekkebin etkisinden dolayı bakırın oluşturduğu bazı hasarlar var ve cetvel kırığı dediğimiz hastalığa sebep olmuş. Bu hasarı uygun malzemeyle onararak tedavi ediyoruz.

Günümüzde güzel, sağlıklı bir kondisyona kavuşturuyoruz. 

Bir kitabın tedavisinde hangi aşamalardan geçtiğini bize aktarabilir misiniz? Yani tedavi olurken yanma durumu ya da rutubet durumu ya da böcekler tarafından yenilmesi... hangi aşamalardan bir kitap geçerek tedavi ediliyor? Bunlarla ilgili kısaca bilgi verebilir misiniz?


Nil Baydar:

Tabii ki. Şöyle bir kere konservasyona başlamadan önce kitapların iyi koşullarda yani standart ve daha fazla bozulmayacağı koşullarda depolanması gerekiyor. O yüzden öncelikle depo koşullarını iyileştirdik biz.

Bu işlere hiç başlamadan, bundan on sene önce işte belirli bir sıcaklık ve belirli bir nem değerine getirdik ve sürekli periyodik kontroller yapıyoruz.

Şimdi periyodik kontrollerde de böcekler ya da zararlılar diyelim mikroorganizmalar. Kitaplar gibi organik malzemeye zarar verebiliyorlar. Onlar için bir besin kaynağı çünkü.

E siz de o böcekleri iyi yetişebileceği böyle iyi beslenebileceği, rahat edebileceği ortamda bırakırsanız o zaman kontrolsüz biçimde çoğalıp çok fazla zarar verebiliyorlar. O yüzden zararlıların, kitap zararlılarının yetişemeyeceği koşullara getirmeye çalışıyoruz depo düzenlemelerini. 

Sonrasında bizim depolarımızda ise eğer kitaplar, bunlara ilişkin bir durum tespit çalışması yapılır. İşte sergi gibi önceliklerle birlikte acil korumaya ihtiyacı olan kitapları Şifahane'ye seçerek alıyoruz.

Sonra bir fotoğraflama süreci var. Yani bir işte öncesi-sonrası fotoğrafları için bir fotoğraf stüdyomuz var. Dijital fotoğrafı çekildikten sonra konservatuara teslim ediliyor. 

Sonra uzmanlarla konuşuyorlar arkadaşlar eğer analiz yapılması gerekiyorsa işte hasar tespitini tam olarak biz çıplak gözle göremiyorsak bir takım kimyasal ya da spektroskopik analizler yapılıyor.

Sonrasında da tedavi yöntemine karar veriyoruz. Sonra konservasyon süreci artık ne gerekiyorsa, nasıl bir tahribatı varsa konservasyonu biten eserlerin tamamı tekrar konservasyon sonrası fotoğraflanıyor ve belgeleniyor.

Ve yeniden depolara gitmek üzere kutuların içine yerleştiriliyor. Bu bütün bu şeylerde, süreçlerde en önemli aşamanın yani en önemli aşama bizim için belgeleme aşaması.

Çünkü siz öncelikle kitabın hani neden ve nasıl bozulduğunu ve teknik olarak nasıl bir yapıya sahip olduğunu o belgeleme sayesinde anlayabiliyorsunuz. Ve bunu da sonrasında belgelemeyi tamamlayıp ilgili kütüphaneye ya da müzeye teslim ediyoruz.


Konservatör Melek Büşra Erken:

İki yıldır Türkiye Yazma Eserler Kurumunda konservatör olarak çalışıyorum. Yeni aldığım eserin konservasyon işlemleri öncesi biz detaylı bir belgelendirme çalışması yapıyoruz. Ve şu an ben onu gerçekleştiriyorum.

Hangi aşamada olduğumu soracak olursanız eğer, bozulmalara geldim. Metin ve cilt kısmında görülen bozulmaları not alıyorum. 


Konservatör Meryem Çakar:

Altı yıldır burada konservatör olarak çalışıyorum. Birçok el yazmasının konservasyon çalışmasını gerçekleştirdik burada. Şu anda da elimdeki eser Memlük Dönemi'ne ait 14. yüzyıla ait bir Kur'an-ı Kerim. Sergiye çıkmış bir eserdi.

Fakat sergi sayfasının dışındaki sayfalarında da çok gereksiz yapılmış onarımlar vardı uygun olmayan malzemelerle yapılmış onarımlar vardı. Hatta burada gösterecek olursam şu sayfada tezhibi kapatan yazıyı kapatan onarımlar mevcuttu.

Biz bunları eserden uzaklaştırdık uygun yöntemlerle. Diğer sayfalarda da yine bu şekilde dikkati dağıtacak, yanlış malzemelerle yapılmış eski onarımlar mevcut.

Bunları eserden uzaklaştırıyoruz. Sonrasında uygun renkte renklendirilmiş bu iş için özel üretilmiş malzemelerle, uygun malzemelerle tekrar tamamlamasını yapacağız.

Bu eserde yapılmış olana eski onarımlar yazıyı ve tezhibi kapatıyordu yer yer. Ve uygun olmayan renkte yapılmıştı. Mesela bu tezhipli sayfada şöyle çerçeve şeklinde bir onarım yapılmış. Fakat yapılan onarım rengi itibariyle tezhibin çok önüne geçiyor ve dikkati dağıtıyordu.

Biz bunu eserden uygun yöntemlerle uzaklaştırdık, ayırdık. Ayırdığımızda da eser şu şekilde oldu. Sayfa bu şekilde oldu (sayfayı gösteriyor). 

Şimdi eksik kalan kısımları uygun renkte renklendirdiğimiz Japon kağıtlarıyla tamamlayacağız burada. Şuradaki gibi eserin üzerini örtmemiş olacağız yani. Çerçeve şeklinde bir şey değil de eksik kısımlarda yalnızca tamamlamalar yapacağız.


Kitap şifahanesinin diğer faaliyetleri hakkında bize bilgi verebilir misiniz? 

Nil Baydar:

Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı, Rami Kütüphanesi içinde böyle sanki üç ayrı hizmet verecek. O şekilde söyleyebiliriz bunu. Bunun bir tanesi Kitap Şifahanesi. Diğeri okuma salonu. Diğeri de sergi salonu.

Yazma eserlerin ilk defa böyle bir sergi salonu oldu kurum olarak. Dolayısıyla burada geçici sergiler, böyle iki aylık, üç aylık, geçici sergiler düzenlemeyi düşünüyoruz peşi sıra. Bunu da yazma eserleri ilk defa bu kadar fazla sayıda gün yüzüne çıkarmış olacağız. Bu çok önemli bir hizmet bizim için. 

Bir diğeri de okuma salonumuz. Burada da nadir matbu kitaplarımız var. Yazma Eserler Kurumu Başkanlığının çeşitli koleksiyonlarındaki matbu kitapları, okuyucuya randevu usulüyle işte araştırmacıya hatta lisans-lisansüstü gibi düşünüyoruz şimdilik, hocalarımıza açmayı planlıyoruz. Onun için de çok güzel bir okuma salonumuz oldu. Araştırmacılar buradan da faydalanabilecekler.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU