İran'ın Zengezur Koridoru kâbusu ve Ermenistan'a bakışı

Prof. Dr. Kemal Çiçek Independent Türkçe için yazdı

Görsel: Twitter

Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki Karabağ savaşı yüzünden dünya siyasi gündeminden düşmeyen Güney Kafkasya bugünlerde yine gündeme ağırlığını koyuyor. 

İran İslam Cumhuriyeti Devrim Muhafızları'nın 1 Ekim'de Ermenistan-Azerbaycan sınırında gerçekleştirdikleri askeri tatbikat ortamı bir hayli ısıttı.

İran İHA/SİHA'larıyla Ukrayna'da sivil hedeflere saldırılar düzenlenmesi ve rejim karşıtı gösteriler İran'ı bu tatbikatı icra etmeye ve bir nevi güç gösterisi yapmaya zorlamış gibi görünüyor. 

Ancak bu tatbikatın kendisine bir gözdağı mesajı olduğunu düşünen İlham Aliyev de Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı 20 Ekim günü İran sınırına götürerek karşılık verdi.

Türkiye her durumda Azerbaycan'ın yanında olduğunu yineledi. İran'ın bu hamlelerine karşılık Türkiye ve Azerbaycan zaten 5-8 Ekim tarihleri arasında Nahcivan'da bir ortak askeri tatbikat gerçekleştirmişti. 

Ermenistan ise Azerbaycan ile İran ilişkilerinin gerginleşmesinden memnuniyetini gizlemiyor.


İran'ın askeri tatbikatı bir güç gösterisine dönüştü

Mahsa Amini adlı genç bir kadının başörtüsü yüzünden gözaltında ölmesi sonrasında İran'da rejimi tehdit eden protestolar İran'ı bir hayli sarstı.

İran rejimi, protestoları bir yandan şiddet yoluyla bastırmaya çalışırken diğer taraftan Kuzey Irak'ı bombalıyor.

Ayrıca, Ermenistan ve Azerbaycan sınırında askeri tatbikat yaparak rejimin gücünü dış dünyaya göstermeyi amaçlıyor.

Öte yandan İran'ın Aras Nehri batısında yaptığı ve üç gün süren tatbikat da sıradan bir askeri tatbikat olarak geçiştirilemeyecek kadar önemli ve çevre ülkelere mesaj vermeyi amaçlamaktadır.

Tatbikata "İran Devrim Muhafızları'nın Gücü" adı verilmesi de bizce önemli bir mesaj içeriyor.

Her ne kadar İran bu tatbikatın İran ordusunun savaşa hazırlanmasına yönelik rutin bir tatbikat olduğunu söylese de pek inandırıcı gözükmüyor. 

Nitekim İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Amir Abdullahyan, Ermeni mevkidaşı Ararat Mirzoyan'a "Ermenistan'ın güvenliğine İran'ın güvenliği gibi bakıyoruz" dedi.

Bu açıklama adeta "İki Devlet Tek Millet" söylemine bir meydan okuma gibi değerlendirilebilir.

1064756.jpg
Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan ve İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Amir Abdullahiyan

 

Bu tatbikat çok kapsamlı ve 50 bin askerin katılımı ile gerçekleşti. Hava indirme tugayları ve binlerce tank ve iha ile İran güçlü bir ordusu olduğunu cümle âleme gösteriyor. 

Tamam da Aras Nehri üzerinde geçici köprü inşası ne demek oluyor? 

Bu açıkça Azerbaycan'a bir tehdit ve Ermenistan'a güvence vermeyi amaçlıyor olmalıdır.

Ayrıca, askeri tatbikatı izleyen gözlemciler bunun bir savunma değil; saldırı hedefli tatbikat olduğunda da hemfikirler. 

Nitekim İran, eylül başlarından itibaren İlham Aliyev ile Nikol Paşinyan arasındaki görüşmelerde Zengezur Koridoru'nun açılmasına yönelik gelişmeleri kaygı ile izlediğini gizlemiyor.

Diaspora Ermenilerinin politikalarını destekler mahiyette açıklamalar yapıyor. Koridora karşı olduğunu her fırsatta resmen ilan ediyor.

İran Ulaştırma Genel Müdürü Cevad Hidayeti, İran İşçi Haber Ajansı'na verdiği demeçte, şu ifadeleri kullandı:

Görünen o ki Azerbaycan, Nahçıvan'la olan bağlantısını herhangi bir engelle karşılaşmadan ve uzun vadeli garanti altında tutmak için Ermenistan'ın kontrolü dışında Nahçıvan'a doğru bir koridora sahip olmak istiyor. Müttefiklerinin de koordinasyonuyla Hazar Denizi'nden doğrudan Türkiye'ye uzanan bir enerji-ticaret koridoru kurmayı hedefliyor.


Hidayeti, "Mevcut durumun sürdürülmesi ve devam ettirilmesi olası olmadığı için çok dikkatli olmalıyız ve her türlü duruma hazır olmalıyız" diyerek Azerbaycan'ı tehdit etti.

Yine Karabağ savaşında tarafsız olmasına rağmen, İran sık sık Azerbaycan'ın Ermenistan topraklarından pay almasına asla müsamaha göstermeyeceği yönünde resmi açıklamalar yapıyor.

Hâlbuki uluslararası hukuka göre Azerbaycan sadece işgal altındaki topraklarını kurtarıyor. 

Buna rağmen İran'ın öfkesini anlamak mümkün değil. Ayrıca İran Azerbaycan'a karşı Ermenistan'ı açıktan desteklemeyi de sürdürüyor.

Son aylarda Zenzegur koridorunun bir sınır değiştirme hamlesi olduğunu da savunmaya başladı. İran'a göre bu koridorun açılması İran'ın Ermenistan ile ortak sınırını ortadan kaldıracaktır.

Aslında koridorun böyle bir sonuç doğurmayacağı açıktır ama İran konuya böyle bakmıyor.

Öte yandan Azerbaycan açılacak Laçin ve Zengezur koridorlarının aynı statüde olmasını da sorun ediyor. "Birisi olmazsa, diğeri de olmaz" diyor.
 

 

Zengezur Koridoru Turan'a giden yol mu?

Konuya diplomatik açıdan bakarsak İran'ın Azerbaycan ile Nahcivan'ın doğrudan bağlanmasına karşı çıkması açıklanması zor bir politikadır.

Batı dünyasının kökleri 16'ncı yüzyıla dayanan Türk fobisi yüzünden bir "Turan projesi" dediği koridora karşı çıkması anlaşılabilir.

Ama Türkiye ile Orta Asya Türk devletlerinin doğrudan bağlantı kurmasına İran'ın karşı çıkmasının hiçbir mantıklı ve tutarlı açıklaması olamaz.

Özellikle de bu koridora Turan'ın gerçekleşeceği korkusuyla karşı olması birkaç nedenden dolayı hiç anlaşılamaz: 

Birincisi; Türkiye ile Orta Asya cumhuriyetlerinin doğrudan bağlantı kurması bölgeye güven ve istikrar getirecektir.

İkincisi; Orta Asya ülkelerinin Batı ile kolay ve kesintisiz ulaşıma erişmesi transit ticareti çok fazla artıracaktır. Ticaret hacminin artması İran'ın ihracat ve ithalatına da katkı yapacaktır.

Üçüncüsü; ne Türkiye ne de Azerbaycan dostane ilişkiler kurduğu takdirde Ermenistan ile ilişkilerin gelişmesine karşıdır.

Tam tersine izolasyondan kurtulmuş bir Ermenistan ekonomik bakımdan kalkınacak, daha radikal olan diaspora ve Rusya'ya bağımlılığı azalacaktır.

Bu ise Ermenistan'ın Türkiye ve Azerbaycan ile ilişkilerinin normalleşmesine hizmet edecektir. Türkiye ve Azerbaycan bu yönde resmi açıklamalarda bulunmuşlardır.


Buna rağmen İran, Zengezur karayolu bağlantısının bir dış güvenlik sorunu doğuracağında ısrar etmektedir.

İran Devrim muhafızları komutanı Muhammed Papur da 16 Eylül'de yapmış olduğu açıklamada Azerbaycan'ı suçlamış ve koridoru bir dış güvenlik sorunu olarak gördüğünü belirtmiştir.

İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bagheri de İran-Irak Savaşı'nın yıldönümünü anmak için yapılan askeri geçit töreninde yaptığı konuşmada İran'ın Ermenistan Azerbaycan sınırında değişikliğe asla müsamaha etmeyeceğini açıkladı.

Bagheri'nin çatışma ve savaş istemiyoruz ama sınır değişirse de tepkisiz kalamayız babındaki sözleri İran'ın duruşunu sertleştirdiğini gösteriyor.

Nitekim Astana'da yapılan 7. Astana Barış Süreci Zirvesi'nde Recep Tayyip Erdoğan ile görüşen İran ruhani lideri Ayetullah Ali Hamaney de aynı görüşü yüz yüze Sayın Cumhurbaşkanı'na aktarmıştır.

İran'ın Fars Haber Ajansı da defaten "İran'ın Zengezur koridoruna karşı olduğunu, çünkü Ermenistan sınırının binlerce yıldır İran'ı Karadeniz'e ulaştırdığını" haberleştirdi. 


İran Kapan'a neden konsolosluk açtı? 

Peki, İran'ın endişelerinin kaynağı nedir ve haklılık payı var mıdır?

Yukarıda da değindiğimiz gibi İran Zengezur kodumun açılmasıyla Ermenistan ile sınırının kapanacağını iddia ediyor.

Bu koridorun inşası sonrasında İran körfezini Ermenistan üzerinden Batum'a bağlayan ulaşım koridorunun kapanacağını iddia ediyor.

Hâlbuki bu koridor bir toprak değiş tokuş anlaşması sonucu inşa edilmeyecektir.

Buna rağmen İran, koridora karşı olduğunu ilan etmek ve Ermenistan'a açık desteğini göstermek için Syunik'in idari merkezi Kapan'a konsolosluk açtı.
 

kapan.jpg
İran’ın Kapan Başkonsolosluğu, İran ve Ermenistan dışişleri bakanlarının katıldığı törenle resmen açıldı

 

Burası Zengezur bölgesinin de merkezidir. Buna karşılık Erivan da Tebriz'de bir konsolosluk açacak.

Bu vesile ile şu noktaya da dikkat çekelim: Aras Nehri İran için çok önemlidir. Bilindiği gibi Aras, Bingöl Dağlarının Erzurum il sınırları içinde kalan kuzey yamaçlarından doğarak Ermenistan'a ulaşıyor.

Türkiye-Azerbaycan, Türkiye-Ermenistan ve Azerbaycan-İran sınırının bir bölümünü oluşturduktan sonra Azerbaycan'da Kura Nehri'ne katılıyor.

Bu bakımdan nehir her üç komşu ülkeyi de yakından ilgilendiriyor. İran, Zengezur Azerbaycan'ın olursa Aras Nehri'nin kontrolünü Azerbaycan'ın ele geçireceğini iddia ediyor. 

Buraya verdiği önemi göstermek için Aras Nehri üzerinde tamamen kendi finansmanı ile hidroelektrik ve rüzgar santali inşa ediyor.


İran'ın Ermenistan'a destek bahanesi 

İran'a göre Azerbaycan'ın coğrafi bakımdan Türkiye'ye yakınlaşması onu zenginleştirecek ve bölgedeki güç dengelerini değiştirecektir.

İran bunu istemiyor. Güçlü Azerbaycan'ın milliyetçi saiklerle Güney Azerbaycan'daki Azeri nüfusla daha fazla ilgileneceğini düşünüyor.

Her ne kadar ne Haydar Aliyev ne de İlham Aliyev bu yönde bir politik söylem içinde bulunmamış olsa da; İran tarafı Elçibey'in Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı döneminde Azerbaycan irredentizminin resmi politika olduğunu öne sürüyor.

Kimi analistler bu politikanın İran'ı Ermenistan'a yaklaştırdığını hatta mecbur olduğunu iddia ediyor. 

İran'ın bu konuda samimi olmadığını da kaydetmek gerekir. Çünkü İran Azerbaycan içişlerine çok daha fazla müdahale etmektedir.

İran'ın Azerbaycan'daki Talişler başta olmak üzere bazı küçük etnik unsurları kışkırttığı sır değildir. 

Elbette İran'ın Ermenistan ile yakınlaşmasının tek sebebi bu değil. Öncelikle hatırlatmak isterim ki Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra bağımsız olan Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki çatışmalar başlangıçta İran'ı pek ilgilendirmemişti.

İddialara göre daha sonra Elçibey'in milliyetçi söylemleri ve Birleşik Azerbaycan söylemleri İran'ı alarma geçirdi. Bu arada unutamamak gerekir ki; İran nüfusunun yüzde 50'ni Fars olmayan halklar oluşturuyor.

İran'da Azeri nüfusun ise yüzde 24 olduğu söyleniyor. Ancak bu oranın çok daha fazla olduğunu iddia edenler haklı gibi görünüyor.

Bu yüksek oran İran'ı gelecek için endişelendiriyor. Bu durum Ermenistan'ın elini güçlendiriyor. İran'ı Karadeniz'e ulaşmak için Ermenistan'a muhtaç duruma düşürüyor. 

1. Karabağ Savaşı sonrası Türkiye'nin Ermenistan ile sınırlarını kapatması ve diplomatik ilişkilerini koparması ise Ermenistan'ı İran'a mecbur bıraktı ve İran'ın elini güçlendirdi.

Bu karşılıklı çıkar ilişkisi tarafları müttefik kalmaya itiyor. Şimdilik İran ile Ermenistan ilişkileri askeri bir ittifaka dönüşmedi.

Ama Ermenistan İran'ı güvenliği için stratejik bir komşu olarak gördüğü sürece bu olasılık hâlâ var. 


İsrail ile Azerbaycan'ın iyi ilişkileri İran'ı tedirgin ediyor

İsrail ile Azerbaycan arasında sıcak ve dostane ilişkilerden İran rahatsızlık duyuyor. İran bunu hiçbir zaman gizlemedi.

İsrail'in Azerbaycan'a silah satmasını ve sınırlı askeri varlığını kendi güvenliği için tehlikeli buluyor.

İddialara göre 2016-2020 yılları arasında Azerbaycan'ın ithal ettiği silahların yüzde 69'unu İsrail sağladı.

Aynı dönemde İsrail'in silah ihracatında ise Azerbaycan'ın payı yüzde 17'ye çıktı. 

İsrail ile Azerbaycan'ın ekonomik ilişkileri de güçlenerek sürüyor.

Son olarak SOCAR'ın yan kuruluşu olan Hazar Sondaj Şirketi'nin İsrail ile bir antlaşma imzalayarak İsrail'in tek işletilebilir petrol sahası olan Med Aşdot'ta yüzde 5'lik bir hisseye sahip olması kayda değer olduğu kadar sembolik bir öneme de sahiptir. 

İşte bu tablo İran'ı çok rahatsız ediyor. Öte yandan İsrail de nükleer silaha erişmek üzere olan İran'a karşı Azerbaycan'a ayrı bir stratejik anlam yüklediğini inkâr etmiyor.

İran'ın bir başka iddiası ise Azerbaycan'daki İsrail askeri varlığı. İsrailli askeri şirketlerin Azerbaycan özel kuvvetlerini eğittiği, Bakü havaalanı için özel güvenlik sistemleri kurduğu ve Azerbaycan'ın ordusunu modernleştirmesine yardımcı olduğu biliniyor. 

Öte yandan İran, İsrail ajanlarının Azerbaycan üzerinden İran'a karşı sabotajlar yapabileceğini ve etnik unsurları kışkırtabileceğini iddia ediyor.

Bu ve benzeri sebepler İran'ı 15 komşusu içerisinde en çok 40-44 km sınırı olan Ermenistan'a özel bir önem vermeye sevk ediyor.

Hâlbuki İran ile Azerbaycan arasında 750 km uzunluğunda bir sınır var. Üstelik İran'da çok sayıda Azeri yaşıyor ve bu iki ülke sırf bu sebeple daha iyi ilişkiler içerisinde olmalıdır. 

Öte yandan İran'ın da Azerbaycan ile İsrail ilişkilerini askeri ihtiyaçlara bağlaması çok yanlış olsa gerektir.

Unutmayalım ki Azerbaycan'ın hemen her şehrinde tarih boyunca Yahudiler cemaat halinde özgürce yaşamıştır.

Azerbaycan anti-semitizmin görülmediği ender coğrafyalardan birisidir. Kuba Kırmızı Kasaba Yahudilerini ziyaret etmiş bir kişi olarak bunu açık yüreklilikle söyleyebilirim. 


Bir denge unsuru olarak Ermenistan

Görüldüğü gibi İran, Ermenistan'ı, ekonomik ve siyasi bakımdan güçlenen Azerbaycan'a karşı bölgede bir denge olarak görüyor.

Bu yüzden Ermenistan ile ticaretini geliştirmek için adımlar atıyor. İki ülke arasında güney-kuzey (470 kilometre) ve doğu-batı ekseninde (556 kilometre) iki ayrı demiryolu projesi inşa ediliyor.

İki ülke arasındaki ticaret hacmi 300 milyon $'ı geçmiş durumdadır. Aslında Ermenistan'ın kaynakları çok sınırlı ve İran'a ihracatı yüzde 5,2 düzeyinde bulunuyor.

Ermenistan'ın İran'dan yaptığı ithalatın payı ise yüzde 5,7'dir. Bu oran güya sınırlarının kapalı olduğu Türkiye ile hemen hemen aynı düzeydedir.

Bununla birlikte İran ile Ermenistan arasında kurulan serbest ticaret bölgeleri Ermenistan ekonomisine büyük bir katkı yapmıştır.

Taraflar ticaret hacmini 1 milyar dolara çıkartmayı hedeflemektedir. İran'dan küçük bir ülke olması açısından Ermenistan için bu ticaret hacmi hiç de fena değildir. 

Öte yandan Ermenistan'ın ekonomik açıdan esas büyük ortağı Rusya'dır ve Ermenistan bu gerçeğin farkındadır.

Bugünlerde Ermenistan Rusya'yı Azerbaycan lehine politika izlemek ile suçlasa da durumu idare etmek zorundadır.

Zira her ne kadar İran Ermenistan'a az miktarda gaz sağlasa da Ermenistan Rus şirketi Gazprom'a muhtaç durumdadır. Savunma anlaşması da Rusya iledir. 

Bu tablodan hareketle Ermenistan'ın İran'a daha çok iyi ve dış politikalarını destekleyen bir komşu olarak ihtiyaç duyduğunu söylemek yanlış olmaz.

Nitekim ABD ile ilişkileri çok bozuk olan İran, dünya kamuoyunda politikalarını ve "davasını" anlatmakta yaşadığı sorunları güçlü bir propaganda gücüne sahip olan Ermeni diasporası sayesinde aşmayı düşünmektedir. 


Azerbaycan ve İran arasında olumlu şeyler 

Bu karamsar tablo karşısında İran ile Azerbaycan arasında hiç mi iyi bir şey yok diyebilirsiniz. Elbette var.

Birincisi İran, İslam Devriminden itibaren Orta Doğu'ya rejim ihraç etmeyi hedeflese de Azerbaycan'a yönelik olarak böyle bir hedef peşinde koştuğu söylenemez.

Azerbaycan'da İran varlığı ve nüfusu çok sınırlı bir düzeyde. Her iki ülkenin halkı büyük bir çoğunlukla Şia olsa da Azerbaycan devleti de halkı da laiklikten ödün vermiyor.

Bu yüzden İran'ın küçük çaplı Azerbaycan'a rejim ihraç girişimleri olmuşsa da taraftar bulamamıştır. 


Hazar'ın göl mü deniz mi olarak kabul edileceği ve kaynaklarının nasıl paylaşacağı kıyıdaş ülkeler arasında bir anlaşmazlık konusudur.

Bu konuda İran'ın yapıcı politikası Azerbaycan'ı memnun etmektedir. Zira İran, bu anlaşmazlığa çözüm olarak bütün komşu ülkelerin Hazar'dan yüzde 20 oranında eşit pay sahibi olmasını önermiştir.

Bu öneri ışığında -her ne kadar kesin bir anlaşma sağlanamadı ise de- Hazar'da petrol aramaları yüzünden iki ülke arasında 2001 yılında yaşanan krizin bir benzerinin yaşanması uzak bir olasılıktır. 


İran ile Azerbaycan arasında ekonomik ilişkiler karşılıklı çıkarlar doğrultusunda gelişmeye devam ediyor.

2004 yılında İran ve Azerbaycan arasında gaz değişim anlaşması imzalanmıştır. İran Nahcivan'a gaz verirken Azerbaycan da İran'ın kuzeyindeki bölgelere gaz vermiştir.

Son yıllarda da İran ve Azerbaycan arasında ticaret hacmi yüzde 30 oranında artmıştır. 


Sonuç

İran, Amerikan ambargo baskısı yüzünden dünya ticaretinden yeterince pay alamıyor. Kendisini sıkışmış durumda hissediyor ve Karadeniz'e çıkış için Ermenistan'a ihtiyacı olduğunu düşünüyor.

İsrail ile Azerbaycan arasındaki siyasi ve askeri ilişkileri bahane ederek Azerbaycan'ın işgal altındaki topraklarını geri alma savaşını desteklemiyor.

İran'daki Ermeni azınlığın baskılarına karşı Azeri nüfusun ağır başlılığını göz ardı ediyor.

Ancak İran şunu unutmamalıdır; gerek Türkiye gerekse Azerbaycan Ermenistan ile ilişkilerini normalleştirmek için ciddi adımlar atmaktadır.

Kendince mutlu bir son; mutsuz ve yapayalnız bir İran ortaya çıkartabilir. 

İran, ne Azerbaycan ne de Türkiye'nin kendine düşman olmadığını anlamalı ve bu yönde bir dış politika izlemelidir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU