Etin, medya tarafından saklanan ölümcül karnesi

Mine Ataman Independent Türkçe için yazdı

Görsel: Anabel 

Medya etin yüksek karbon ayak izini saklamış, ete pozitif ayrımcılık yapılmış.

Sentient Media'ya göre, "iklim haberlerinin sadece yüzde 4'ü eti, karbon emisyonlarının kaynağı olarak gösteriyor, kalan yüzde 96'ısı masallarla örülü."

Tablo, yaşadığımız dünyanın kimler tarafından yazıldığını açıkça ortaya koyuyor.


Et lobisinin sinsi planı

Gıda kaynaklı emisyonların yüzde 70'inin hayvancılık kaynaklı olmasına rağmen. Guardian'ın da içinde bulunduğu 11 yayın kuruluşundaki iklim haberlerinin sadece yüzde 25'i suçlu olarak kırmızı etten bahsediyor. Analiz edilen 940 makalenin yalnızca 36'sında gıda kaynaklı emisyonların ana kaynağı olarak hayvancılık gösteriliyor. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Tüketiciler etin gezegene zararlı olduğunu bilmiyor 

Veriler, iklim krizinin temel itici güçlerinden birini gizleyen bir medya ortamı olduğunu ortaya çıktı. Maryland Üniversitesi'nin yaptığı bir ankete göre, "ABD'li tüketicilerin yüzde 74'ü daha az et tüketmenin iklim krizi üzerinde çok az etkisi olduğuna inanıyor." Tüketiciler, "etin karbon ayak izinin yüksek olduğunu, toplam tarım emisyonlarının çoğuna neden olduğunu bilmiyor."


Haberler, iklim felaketinin suçlularından eti yok sayıyor

Sentient Media, CNN, Reuters, Wall Street Journal gibi 11 medya kuruluşunun makalelerini analiz etti. 940 haber, yapay zekâ kullanılarak toplandı, doğruluk açısından incelendi. Rapora göre iklimin bozulmasına ve karbon ayak izine etkisi en yüksek nedenler arasında, "madencilik, imalat, enerji üretimi yüzde 55,9 fosil yakıtlar yüzde 47,9 ulaşım yüzde 34 gösterilirken, hayvancılık ve et tüketimi yüzde 3,9 olarak gösterildi." 


Et lobisi medyayı manipüle ediyor 

Medya eti aklamaya çalışırken yeni bir araştırma bunun mümkün olmadığını ortaya koydu. Medya sadece kırmızı eti korumuyor, aynı zamanda yapay gıdalarla ilgili de dezenformatik bilgilerle süreci baltalamaya çalışıyor. Dünyanın en önemli hücresel et üreticilerinden Beyond Meat'in iflas haberi de gıda medyasındaki yanlılığın göstergesi. Medyada şirket iflas haberleri çıkarken gerçekte öyle bir durum yoktu. Şirketin kurucusu Ethan Brown'un dediği gibi, "çıkar gruplarının yönlendirmesiyle yapılan algı operasyonları bitki bazlı ürünlerin satışını düşürüyor."

Et lobisi "Tüketici Özgürlüğü Merkezi" gibi STK'larla iş birliği yaparak bitki bazlı protein ve gıdalara yönelik olumsuz iletişim çalışmaları yapıyor. Et yiyen fenomenler, veteriner hekim destekli yanlış bilgiler sosyal medyayı arşınlarken Trump hükümeti de "Amerika'yı Yeniden Sağlıklı Hale getir" MAHA programıyla sürece destek veriyor, insanları daha çok hayvancılık ürünü yemeye teşvik ediyor.


Et kültürü gezegeni ele geçirmiş 

Bize keyif veren et çevreye zarar veriyor, sera gazı emisyonlarının yüzde 11 ile 20'sinden sorumlu. 2021'e kadar bir kişinin yıllık et tüketimi 22 kilo iken 2024'de 44 kilograma çıktı. Et tüketimindeki artış meralarda, tarım alanlarında, biyoçeşitlilik üzerinde baskı yaratıyor. Dünyada yaşanılabilir arazilerin yarısı tarım için onun da, yüzde 85'i olan hayvancılık için kullanılıyor. 


Et dünyayı yok ediyor 

Et iştahımızın bedeli çok ağır, son 10 bin yılda gezegendeki ormanların yüzde 35'i yok edildi. Tropikal ormansızlaştırmanın yüzde 75'i hayvancılık için yok edildi. 2021 tarihli bir araştırmaya göre, "Amazon'da 10 binden fazla bitki ve hayvan türü hayvancılık için yok oldu."

Küresel ısınmaya, çevresel kirliliğe etkisi yanında içilebilir suları da olumsuz etkiliyor. 2014 yılında Ohio'da hayvan tesisleri kaynaklı meydana gelen su kirliliği 400 bin kişinin üç gün boyunca susuz kalmasına neden oldu. 


"Etsiz beslenme olmaz" algısı 

Etin gezegene verdiği zararlara karşın et lobisi eti "sağlıklı beslenmenin temeli olarak pazarlıyor. Soya gibi bitkileri kötülüyor. Bitkisel beslenmenin pahalı olduğuna dair raporlar yayınlıyor." Etin pek çok yıkıcı etkisi ya gizleniyor veya etin rakibi olan alternatif gıdalar, bitki bazlı beslenme kültürü çeşitli iletişim stratejileriyle kötüleniyor.  


Yediğimiz her lokma dünyayı yok ediyor 

Etle ilgili algı lobi savaşları devam ederken yeni bir rapor et de dahil olmak üzere beslenme şeklimizin gezegene verdiği zararı inceledi. LANCET'in raporu, "tarımın bölgelerdeki türlerin yok olma riski üzerine etkisini" ortaya koydu.

" Bilim insanları 300 bin kara omurgalı türün yok oluş riskini analiz etmek için LIFE (land use ımpact on future extinctions" ölçeğini geliştirdi. 140 temel gıda ürünü, 174 ülke ve FAO'nun üretim, tüketim, ticaret verileri modellendi, mega analizi yapıldı. Kırımızı et, yumurta, baklagil, meyve ve sebze gibi ürünlerin habitat bozulmasına etkilerine bakıldı. 


Geviş getiren hayvanların 1 kilo eti, türlerin yok olma riskini tahıllardan 340 kat, baklagillerden 100 kat fazla artırıyor

Hayvansal Ürünler Gıdaların Yüzde 17'sini sağlarken küresel tarım arazilerinin yüzde 75'ini kullanıyor. Bir parça et için binlerce tür yok oluyor. Yarım kilo sığır eti 2400 galon suya ihtiyaç duyuyor. 


1 kilo et, yüzlerce kilo tahıla eşdeğer

Kümes hayvanlarının etini tüketmenin yıkıcı etkisi kırmızı ete göre düşük olsa da, yumurta yemek baklagillerden 5 ila 10 kat arasında daha yıkıcı etki yaratıyor. Gezegenin kaderi ellerimizde. Tahıllar, pirinç, kök bitkiler, yağlı tohumlar, sebze ve meyvelerin çevresel etkisi görece düşük. Su ayak izi yüksek olmasına rağmen şeker pancarının yok etme etkisi oldukça düşük. 


Kahve, kakao, çay gibi "keyif ürünleri" dünyayı yok ediyor 

Benzer ürünler üretildiği bölgeye göre etkisi 10 kat artabiliyor. Güney Afrika ve Amerika'da üretilen kahve Güneydoğu Asya'daki Robusta üretiminden çok daha yıkıcı etkiye sahip. Tropik bölgelerde yetişen ürünler, ılıman iklimdekilerden daha yüksek etkiye sahip. 


Et yiyen ülkelerin hayat izi yüksek 

Et tüketimi yüksek olması nedeniyle ABD, Japonya, İngiltere gibi ülkelerdeki tüketicilerin kişi başı çevresel etkisi daha yüksek. Brezilya kişi başı 36 kilogram sığır eti tüketerek ülkedeki biyoçeşitlilik kaybının yarısına neden oluyor. Hindistan'ın üçte biri vejetaryen olsa da koyun ve keçi eti yemelerinden kaynaklı etkinin yüzde 40'ını oluşturuyor. Uganda yoksul olmasına rağmen hayvansal ağırlıklı beslendiği için çevresel etkisi çok yüksek. 


Japonya ve İngiltere tüketilen gıdaların zararı başka ülkelere

Gelişmiş ülkelerin ithalat ağırlıklı beslenme kültürü başka ülkelerde yıkıcı etkilere yol açıyor. Sığır, soya ve koyun ithalatı nedeniyle İngiltere halkının beslenmesi kaynaklı biyoçeşitlilik zararının yüzde 90'ı başka ülkelerde yaşanıyor. Brezilya, Hindistan ve Uganda gibi kendi kendine yeten ülkelerin kendi ülkelerine zararı çok daha fazla. ABD yüzde 10 gibi düşük bir ithalatla yıkıcı etkisini daha çok ülke içinde yaşıyor. Türkiye'de düşük tarım ithalatıyla daha çok kendi kaynaklarını tüketen ülkeler arasında. 


Tropik bölgelerdeki tarımsal genişleme, küresel biyoçeşitlilik kaybını hızlandırıyor

Ticaret politikaları, ülkeler arası tarım ticareti anlaşmaları, İngiltere gibi çok uzak coğrafyalardaki Yeni Zelanda ve Avustralya gibi ülkelerle olan uzun vadeli tarım ticareti anlaşmaları biyoçeşitlilik kaybını hızlandırıyor. Hayvansal ürünler sofrada az yer kaplıyor ancak gezegenin büyük kısmını tüketiyor.


Bitki bazlı beslenirsek 15 milyon kişi kurtarılabilir 

Beslenme alışkanlıklarımızın biyoçeşitlilik üzerindeki yıkıcı etkileri yanında kendi sağlığımıza da olumsuz etkileri var. Lancet'in başka bir raporuna göre bitki bazlı beslenmeye geçilirse her yıl 15 milyon önlenebilir ölüm yaşanmayabilir. Tarımsal emisyonlar yüzde 15 azaltılabilir. Tahıllar, meyveler, sebzeler, kuruyemişer ve baklagillere odaklanan "gezegensel sağlık diyeti" ile dünya iyileştirilebilir. Günde bir porsiyon hayvansal protein/ süt ürünü ve haftada sadece bir defa et yemek Rusya'nın yıllık toplam miktarına eşit emisyon azaltımı sağlayabilir. 


Postsdam İklim Enstitüsü: Gıda tercihlerimizi değiştirmezsek gıda güvenliği sorunları yaşamamız kaçınılmaz

Lancet Beslenme Komisyonu, dünya çapındaki birçok bilim insanını bir araya getirerek "gıdanın insan sağlığı, iklim değişikliği, biyoçeşitlilik ve insanların çalışma ve yaşam koşulları üzerindeki rolüne ilişkin en son verileri" inceletti. Mega analiz sonucuna göre, gıda sistemlerinde önemli değişiklikler yapılmadığı takdirde, yenilenebilir enerjiye geçilse bile dünya iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerine maruz kalacak.


Hem sağlıklı hem çevresel etkisi düşük, bitki bazlı beslenme 

Bitki bazlı beslenmenin çevresel etkisi üzerine pek çok rapor ve araştırma var. Son 30 yılı kapsayan kapsamlı bir araştırma, bitki bazlı beslenmenin sağlık ve çevre üzerindeki etkilerinin homojen olmadığını ortaya koydu. Araştırma, 90 binden fazla Amerikalı hemşirenin beslenme alışkanlıklarını ve sağlık sonuçlarını takip ederek, diyetleri hem sağlık hem de çevresel etkiler açısından değerlendirdi.

Araştırmaya göre, sağlıklı diyetler, koroner kalp hastalığı ve tip 2 diyabet risklerini düşürürken, sera gazı emisyonu, su kullanımı ve gübre ihtiyacı da düşük çıktı. Sağlıksız beslenme şekli hem insan hem de çevreye zararlı olduğu saptandı. 


Sebze ve meyvelerin hepsi masum değil 

Çarpıcı bir tespit meyve ve sebzelerden geldi. İnsan sağlığı için iyi olan meyve ve sebzeler, çok su ve gübre gereksinimi nedeniyle çevresel yük oluşturduğu ortaya çıktı. Meyve suları, şekerli içecekler ve bazı tam tahıllar beklenenden yüksek sera gazı ve gübre ayak izine sahip çıktı. İşlenmiş bitki bazlı gıdalar ve şeker açısından zengin diyetler, hem sağlık açısından daha düşük puan aldı hem de çevresel etkileri yüksek çıktı.
 


Bilim etsiz beslenme öneriyor, et lobisi karşı çıkıyor 

Kar amacı gütmeyen çevreci EAT ve Lancet'in 2019'da 37 araştırmacıyla "gezegene zarar v ermeden dünya nasıl beslenebilir" sorusunun cevabı arandı. Rapora göre mevcut alışkanlıklar değişmezse sera gazı emisyonlarının 2050 yılı sonuna kadar 2 katına çıkacağı, bitki bazlı beslenmenin emisyonları yüzde 80 düşüreceği ortaya çıktı.

Uzmanlara göre, meyve, sebze ve kuruyemiş, baklagil tüketimi iki katına çıkarılmalı, kırmızı et, şeker gibi gıdalar yüzde 50 azaltılmalı. Rapor yayınladıktan sonra et lobisi tarafından finanse edilen fenomenler yeni beslenme düzenine tepki gösterdi, beslenme şeklimiz zorla değiştiriliyor gibi iddialarda bulunuldu. Benzeri Türkiye'de İklim ve Madencilik Kanunu sürecinde yaşandı. Sosyal medya "hayvanlar yasaklanacak, herkese yapay et yedirilecek" gibi asılsız paylaşımlarla kirletildi.


Bitki bazlı beslenme modeline planlı muhalefet

Rapor yayımlandıktan sonra sosyal medyada etkili isimlerin raporu planlı bir şekilde eleştirdiği ortaya çıkarıldı. Hatta gıda bilimci Frederic Leroy isimli bir fenomen çevre aktivisti Greta Rhunberg'in et yiyen bir fotoğrafını paylaşarak süreci baltalamaya çalıştı. ABD'de bit bazlı beslenmeye muhalif yazarların pek çoğunun et lobileri tarafından finanse edildiği biliniyor. 


Amerika Beslenme Kılavuzu fasulye, mercimek istemiyor

Sadece sosyal medya değil, Trump hükümeti de var gücüyle kırmızı ete sahip çıkıyor çeşitli yasa, yasak ve yaptırımlarla bitki bazlı beslenme modeline muhalefet ediyor. Trump'ın Sağlık Bakanı Robert F. Kennedy, her yıl milyarlarca dolarlık tüketim harcamalarını yönlendiren "Amerika Beslenme Kılavuzundaki" "daha fazla fasulye ve diğer bitkisel proteinleri tüketme önerisini" değiştirmek istiyor.

Kılavuz okul yemeği gibi programlara rehberlik ediyor, yıllık 40 milyar dolarlık harcamayı etkileyecek bir güce sahip. 2024'teki raporda, "kırmızı etin bitki bazlı proteinle değiştirilmesi, baklagil, fasulye, bezelye ve mercimeğin daha çok tüketilmesi gerekliliği yazıyordu."

Et lobisi tarafından desteklenen Kennedy, Kılavuzun eski raporunu dikkate almayacağını açıkladı. 134 doktor baklagiller konusundaki önerilerin dikkate alınması gerektiğine dair bir mektup yazdı. 


Gizlenen hakikat, etin insan ve gezegen faturası

Velhasıl, bilim etin gerektiğinden fazla tüketildiğinde hem insan hem de gezgen için sağlıksız olduğunu raporlarla ortaya koyarken gerçekler, et lobisinin kontrolündeki medya ve sosyal ağlarda ters yüz edilip "masumlaştırılıyor."

Uzmanlara göre nasıl ki sigaranın sağlıksız olduğu konusunda herkes hemfikir, etin çevresel etkisi konusunda da benzer bir süreç yaşanacak. Ancak o güne kadar, trilyon dolarlık hayvancılık endüstrisinin eli kolu bağlı oturmayacağı, gerçeği perdelemek için tüm kozlarını kullanacağı kesin.

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU