Türkiye kamuoyu uzun bir süredir haksız suçlamalar, gözaltılar ve tutuklamalarla meşgul.
Ne yargılama süreçlerinde ne de yargılama sonrasında yasalara uyulmuyor.
Yargılama sürecinde olsun, sonrasında olsun yasa tanımazlığa, haksızlığa ve hukuksuzluğa açık emsal olarak İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu Üyesi Hatice Onaran'ı gösterebiliriz.
Nitekim, İnsan Hakları Derneği 11 Ekim Cumartesi günü Hatice Onaran'ın Uğradığı haksızlığı kaçtır Kamuoyu ile paylaşma zorunluluğu duyuyor.
Sadece Hatice Onaran mı, haksızlığa uğrayan, mağdur edilen...
Hatice Onaran'ın yanı sıra binlerce ve binlerce insanımız adalet duygusundan yoksun, vicdanları buz kesmiş hak tanımazların marifeti sonucu hapishanelerde tutuluyor...
Bu kadar mı?
Yasadışı tutum mahpusluk sürecinde de devam ediyor.
Özellikle hasta mahpuslara karşı giderek doğrudan yaşam hakklarını tehdit edecek düzeyde fütursuzlaşıyor.
Gebze Kadın kapalı Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutulan, hasta-engelli İHD'li çalışan Hatice Onaran'ın durumu giderek daha bir ağırlaşıyor...
Paylaşalım...
Hatice Onaran 61 yaşında, yüzde 79 engelli ve kanser hastası.
Düzenli tedavi altında ve sağlıklı bir ortamda stresten uzak yaşaması gerekiyor ama serbest bırakılmamakta, sağlığını ve yaşamını tehlikeye atmaktan sakınmıyorlar...
Hatice Onaran, 365 gündür, yani tam bir yıldır haksız bir suçlama üzerinden verilen haksız bir mahkûmiyet cezası nedeniyle hapiste tutuluyor.
Uzun yıllardır İHD İstanbul Şubesi'nin Hapishane Komisyonu'nda gönüllü olarak faaliyet yürüten Hatice Onaran, bu süre zarfında mahpus siyasi tutsaklara dönük çalışmalarında üst düzeyde bir çaba bir fedakârlık gösterdi.
Siyasi mahpusların yaşamlarının ve yaşadıklarının ileri gelen tanıklarındandı.
Sorunlu bir ortamın anlaşılır sorunlarının ortadan kaldırılması için akıllarda kalan bir mücadelenin yürütücülerindendi.
Hasta mahpuslara iyileşmesi, yaşamlarının normalleşmesi ve iyileşmesi için gösterdiği çaba denebilir ki özeldi...
Hele hasta mahpuslarla her anlamda dayanışmayı hayatının temel bir misyonu olarak görmesi ve buna uygun bir yaşam tarzını ve ilişki biçimini adeta varlık nedeni olarak benimsemesi ve içselleştirmesi başkaydı...
Nitekim Hatice Onaran, hasta mahpusların derneğimize mektup yoluyla yaptıkları başvurular veya ailelerinin derneğimize bizzat gelerek yaptıkları başvurular üzerine, mahpusların yaşadığı derin yoksulluğa kayıtsız kalamadı.
Kendi dar imkanları doğrultusunda, aralarında eski eşi Menderes Leyla'nın da olduğu 8 hasta mahpus adına cüzi miktarda bir parayı hapishane idaresi hesabına yatırdı.
Dahası devletin resmi kurumu olan PTT aracılığıyla, devletin kasasında tutulmak ve hapishane idaresi tarafından harcanmak üzere yatırılan bu paralarla, ekonomik destek talep eden yoksul ve hasta mahpusların temel insani ihtiyaçlarının giderilmesi için insani bir dayanışma sunmak istedi.
Ancak, yaptığı insani dayanışma hiçbir suç teşkil etmemesine, yasada bu yönlü hiçbir açık bir hüküm olmamasına rağmen suçlama konusu yapıldı.
Hatice Onaran tam da kolon kanseri tedavisi gördüğü bir dönemde, "Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Kanuna Muhalefet" suçlaması ile karşı karşıya kalarak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandı ve sonuç olarak 4 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Hatice Onaran'a verilen mahkûmiyet cezasına karşı avukatları istinaf yoluna başvurduysa da istinaf mahkemesi birkaç ay gibi kısa bir süre içinde alelacele bu kararı onaylayınca karar kesinleşti.
TEM şube polisleri Hatice Onaran'ın evine giderek onu tutuklamak istediler, ancak evinde olmayan Onaran, 10 Ekim 2024 tarihinde avukatları ile birlikte bizzat kendisi gidip savcılığa teslim oldu ve o aynı gün tutuklandı.
Netice olarak Hatice Onaran bir yıldır, Gebze Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutulmaktadır.
Mahpuslara para göndermek suç değildir!
Mahpuslara para yatırmak ve mahpusların hesabına yatırılan paranın nasıl harcanacağını düzenleyen "Hükümlü ve Tutukluların Emanete Alınan Kişisel Paralarının Kullanımına Dair Yönetmelik" açıktır.
Buna göre;
- Birincisi: Mahpuslara elden para verilmez, mahpus adına cezaevi idaresine yatırılır. Yönetmeliğin 5'inci maddesinde, "Banka ve posta aracılığıyla gelen veya ziyaretçiler tarafından hükümlü ve tutukluların nam ve hesabına yatırılan paralar, idarece görevlendirilecek bir personel tarafından alınarak kaydedilir. Müdürü bulunan kurumlarda, hükümlü ve tutuklular hiçbir şekilde yanlarında nakit para bulunduramaz" yazar.
- İkincisi: Mahpus adına cezaevi idaresi hesabına yatırılan para da mahpuslara elden verilmez. Bakanlıkça belirlenen haftalık limit dahilinde elektronik para ödeme sistemi ya da cezaevi idaresi hesabından doğrudan kantin hesabına aktarılır.
Yönetmeliğin 8'inci maddesine göre:
Müdürü bulunan kurumlarda kalmakta olan hükümlü ve tutukluların yapacakları harcamalar, nakit hareketi olmaksızın tutulan kayıtlar üzerinden gerçekleştirilir.
Hükümlü ve tutuklular, Bakanlıkça belirlenen haftalık limit dâhilinde, nakit hareketi olmaksızın, elektronik para ödeme sistemi bulunan kurumlarda bu sistem aracılığıyla, diğer kurumlarda doğrudan emanet para hesabından kantin hesabına aktarılan para üzerinden harcama yaparlar.
Emanet para hesabında para bulunmaması ya da mevcut paradan daha fazla tutarda alışveriş yapılmak istenmesi veya Bakanlıkça belirlenen haftalık limitin aşılması durumunda ihtiyaç istem formu işleme konulmayacak kendisine bilgi verilir.Böylece mahpuslar adına kimler tarafından para yatırıldığına dair herhangi bir kısıtlamanın olmadığı, hapishaneye yatırılan paranın kullanım tasarrufu tamamen idarenin yetkisinde olduğu, açıkça ortadadır. Kullanımı doğrudan yönetmelikle belirlenmiş bu hususun hiçbir surette 'Terör Örgütünün Finansmanı' olamayacağı tartışılacak bir mesele dahi değildir.
Ancak buna rağmen, Hatice Onaran, hukuka ve vicdana aykırı bir biçimde cezaevinde tutulmaya devam ediliyor.
Yüzde 79 oranında yaşamsal engeli bulunan Hatice Onaran, tutuklandığı dönemde kolon kanseri tedavisi görmekteydi.
Tutuklama ile birlikte tüm tedavi süreci ve tedavi hakkı ortadan kalktı.
Eğer tutuklanmasaydı, 16 Ekim 2024 tarihinde Kartal Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde 3 ayrı vücut bölgesinden tomografi çekilecek ve detaylı biyokimyasal analiz yapılacaktı.
Ancak bunların hepsi yarım kaldı.
Hapiste olduğu süreç boyunca sadece birkaç kere hastaneye götürüldü ve onlarda da kelepçeli muayene dayatıldı.
Etkin bir tedavi göremedi ve hala göremiyor.
Hatice Onaran'ın özel beslenmesi ve sağlıklı bir ortamda yaşaması gerekiyor.
Hapishanede bu koşullar sağlanamıyor!
Hatice Onaran, Kanser hastalığının nüks etmesi ve hızla yayılması gibi telafisi imkânsız yaşamsal tehlike altında!
Yaşamsal tehlike geri dönülmez biçimde ağırlaşmadan, Hatice Onaran, hakkında verilen (zaten hukuka aykırı ağırlaşmadan, düzeltilmesi, derhal serbest bırakılması gerekiyor!..
***
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu:
Hasta mahpus Hatice Onaran ve bütün hasta mahpusların sağlık ve yaşam haklarının korunması için tüm ilgili yetkilileri kamuoyu önünde göreve ve duyarlılığa çağırıyor!
İnsani dayanışma suç değildir!
Hatice Onaran serbest bırakılsın!
Tedavi haktır engellenemez!
Tecrit öldürür dayanışma yaşatır!
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish