Destansı aşklar: Mem û Zin ve Romeo Juliet

Şeyhmus Çakırtaş Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Mezopotamya'da yaşayıp, Memê Alan (Mem û Zin) destanını bilmeyen yoktur diye düşünüyorum. Şu ya da bu şekilde duymuş, okumuştur.

Başta Cizre ve Serhat olmak üzere, Orta Toroslardan Zagros Dağları'na, Karacadağ'dan Bin Xette1, Van Gölü'nden Ağrı'ya, Mahabad'a, Revanduz'a, Amediye'ye kadar yediden yetmişe çoğu insan bilir.

Ortadoğu'nun çöllerine, Karadeniz yaylalarına, Ege'nin zeytin kokan dağlarına, Akdeniz'in tuzlu sularına, Endülüs kıyılarına kadar Mem û Zin az da olsa bilinir, anlatılır.  

Asırlar önce yaşanan bir aşk hikâyesinin halen dile gelmesi, zamana inat yaşaması ilginçtir.

Artık şimdiki zamanlarda insanların hayatlarında aşka yer olduğunu söylemek çok zor.  

Sevginin giderek maddi temellere bürünmesinin insan ilişkilerinde büyük bir yara açtığı görülüyor.

Oysa zamanın eskiyen sayfalarında aşkın büyülü dünyası Mem û Zin gibi destanlarla dile gelirdi.
 

Mem û Zin.jpg
Mem ile Zin temsili

 

Mem ile Zin'in destansı aşkları, birbirlerine ölümüne bağlılıkları ve o dönemin ruhunu en iyi şekilde anlatması eseri tartışmasız benzersiz kılıyor.

Bu nedenle, benim gözümde bir klasik olan Mem û Zin, dünya edebiyatında aşk teması işlendiğinde Romeo ve Juliet ile birlikte anılır.

Her iki destanın yaşandığı coğrafya farklı da olsa aşkın dramatik acısında ortaklaştıkları açıktır.

Her iki destan da aşkın efsunlu halini işlemiş, dönemin sosyal hayatı, idari yapısı ve kültürel yaşamı dile getirilmiştir. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Mem û Zin, Cizre Botan dolaylarında 14'üncü yüzyıl ortalarında yaşanmış gerçek bir olaydan esinlenerek, 17'nci yüzyılda Ahmedê Xanî tarafından Kürtçe olarak kaleme alınmıştır.

Romeo ve Juliet ise, William Sheakespeare tarafından İngiliz şair Arthur Brooke'in, 1562'de yayımlanan Romeus ve Juliet'in Trajik Öyküsü adlı uzun şiiri kaynak alınarak, 1591-96 yılları arasında oyunlaştırılarak yazılmıştır.

Sheakespeare, hikâyeye eklediği pek çok yardımcı karakterle oyunu geliştirmiş; konunun işlenişi ve üslubu ile özgün bir eser hâline getirmiştir. 2

Bu iki aşk destanı arasında benzerlik kurmaktan ziyade, eserlerin zamanı aşan bir üslupla yazılması, dünya edebiyatına mal olması dikkate alınması gereken bir olgudur.

Tıpkı, Leyla Mecnun, Kerem ile Aslı, Siyabend û Xecê gibi klasik destanlar gibidir. Ama Mem û Zin, Kürt destanları arasından bir başyapıt olma rolünü yakalamıştır.

Keza aşkın efsunlu acısını dile getiren Mem û Zin destanı, Kürtler arasında Memê Alan destanı olarak 600 yıldır biliniyor.
 

Mem û Zin Türbesi.jpg
Mem û Zin Türbesi

 

Halk arasında konuşulan, dilden dile dolaşan, dengbejlerin sesinde hayat bulan destan, 17'nci yüzyılda Ahmedê Xanî tarafından, Kürtçenin Kurmanci lehçesinde yazılarak ölümsüz bir eser haline gelmiştir.

Eserin Kürtçe yazılması, Kürt dilinin edebiyat dili olması açısından da önemliydi.

Ahmedê Xani bu eseriyle, asırlar sonrasına Kürt dili açısından önemli bir miras bırakmıştır.

Destan, bir aşk öyküsüdür ama anlatılanlar aynı zamanda o dönemin sosyopolitik tasviridir.

O dönemin idari yapısı, yaşanılan adaletsizlikler ve Kürt kültürü en yalın haliyle ortaya konulmuştur.
 

 

Newroz geleneği, Mirlik kültürü eserin satırları arasında tarihe not olarak düşen önemli bilgilerdir.

Ahmedê Xanî'nin, 2 bin 650 beyitten oluşan şiirsel mesnevisi Mem û Zin, 20'yi aşkın dile çevrilerek dünya edebiyatındaki yerini almış olsa da, eserin gereken ilgiyi bulduğunu söyleyemeyiz.

Destan kimi zaman yasaklanmış, kimi zaman zararlı yayın arasına alınarak gözden düşürülmeye çalışılmıştır.

Oysa yazıldığı dönem dikkate alındığında oldukça zengin bir kelime hazinesine sahip olduğu açıktır.

O dönemin yazar ve şairleri Farsça, Arapça ve Osmanlıca yazmayı daha uygun görürken, Ahmedê Xani Kürtçe yazarak Kürt dili ve toplumu açısından yeni bir perde açmıştır.

Kürtlerin binlerce yıllık sözlü kültürünün önemli bir destanını Kürtçe yazılı hale getirerek önemli bir kaynağın ortaya çıkmasını sağlamıştır. 
 

 

Ahmedê Xanî'nin eserlerinin tümü el yazma metinlerdir. Bu metinlerin asılları bir arada olmasa da bazı kütüphane ve müzelerde bulundukları biliniyor.

Mem û Zin'in bilinen en eski nüshası, Bağdat El Yazması Eserler Müzesi'nde bulunmaktadır.

Osmanlı döneminde Ahmedê Xanî'nin eserlerinin basılıp basılmadığı konusu biraz karanlıktır.

Eldeki bilgilere göre Mem û Zin, ilk defa 1919 yılında Müküslü Hamza tarafından aslına bağlı kalınarak Arap alfabesiyle İstanbul'da basıldı.

Yine 1958 yılında Şam'da Arap alfabesiyle, 1962 yılında ise Moskova'da Latin harfleriyle basılan kitap okuyucusuyla buluştu.
 

 

1968 yılına gelindiğinde ise yazar, çevirmen Mehmet Emin Bozarslan, eseri aynı kitapta bir sayfası Kürtçe, bir sayfası Türkçe olarak İstanbul'da yayına hazırladı ve kitap bir süre sonra soruşturuldu.

Uzun süre Mem û Zin ve Ahmedê Xanî üzerinde çalışan yazarlar olsa da kamuoyuna pek yansımadı.

Mem û Zin ile ilgili çalışmalar uzun süre uykuya yatar gibi görünür.

Sonra Hüseyin Şemerhî adlı yazar, Bağdat'ta bulunan nüshalarına bağlı kalarak Mem û Zin'i yayına hazırladı, 2009 yılında Nubihar Yayınları'nca İstanbul'da kitap olarak basıldı.
 

 

Bir yıl sonra yani 2010 yılında ise, Mem û Zin serüveni yeni bir aşamaya gelir.

Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı, Mehmet Emin Bozarslan'ın kitabını esas aldığı Mem û Zin'in Kürtçe baskısını yaparak, süreci yeni bir evreye taşır.

Birçok eleştiri ve övgü alan Kültür Bakanlığının yayını hiç kuşku yok ki önemlidir.

Yok sayılan bir dilde bakanlığın kitap basması kayda değer bir girişimdir ama kitabın aslına uygunluğu tartışmalıdır.

Ayrıca, bakanlığın Kürtçe eserler yayımlamasının devamının gelmemesi de ayrı bir paradokstur. 3 
 

 

Kürtçe diline hâkim olan merhum Prof. Kadri Yıldırım, Kültür Bakanlığı'nca yazılan kitabı inceleyerek konu hakkında 2011 yılında bir çalışma yayınlar ve eleştirel bakış açısını ortaya koyar.

Kültür Bakanlığı, 2010 yılının sonlarına doğru Ehmedê Xanî'nin Kürtlerin elkitabı konumundaki ünlü eseri Mem û Zîn'in elyazması, transkripsiyon ve Türkçe çevirisini bir arada yayımladı. Şüphesiz devletin bir bakanlığının klasik Kürt edebiyatının başyapıtlarından birini çevirtmesi ve böylece şimdiye kadar inkâr ve asimilasyon yoluyla hayat hakkı tanınmayan Kürt dilinin resmi bir çeviriyle yeni bir mecraya girmesi önemli bir adımdı.

Ancak kitabı eline alıp inceleyen bir okur, önsözünden başlayıp çevirisine kadar birçok tuhaflıkla, çeviri hataları ve ciddi yanlışlarla karşılaşır. Zira söz konusu eserin çevirisi büyük ölçüde, 60'ların sonlarında Mehmed Emin Bozarslan tarafından yapılan ve sansür edilmesine rağmen yasaklanan çevirinin üzerine kurulmuş.

Üstelik bu da yetmemiş, tek bir Kürtçe cümle kuramayan 'çevirmen', kendisiyle yapılan söyleşilerde, en yapılmaması gereken şeyi yaparak, Ehmedê Xanî üzerinden Kürt dilini küçümsemeye çalışmıştır. Başka bir Kürt klasiğinin başka bir resmi kurum eliyle aynı akıbete uğramaması, bu kitabın yazılışının başlıca amaçlarındandır. 4


Ben, Mem u Zin destanını çocukluğumda anlatılanlardan hatırlıyorum. Çok sonraları artık üniversiteyi bitirdikten sonra bize anlatılan destanın kitabını görünce, kaleme alan kişinin Ahmedê Xanî olduğunu öğrenecektim.
 

Wikipedia.jpg
Görsel: Wikipedia

 

Aradan 600 yıl geçmesine rağmen bir söylencenin hem yazılı, hem de sözlü olarak yaşaması, anlatılması, yazılması önemlidir.

Hem edebiyat dünyası açısından, hem de dil bilim açısından ele alınması gereken önemli bir olgudur. Bu eser,

Kürtçenin edebiyat ve sanat dili olduğunu ortaya koyuyor. Ahmedê Xanî bunu 300 yıl önce düşünmüş, eserlerini bu çerçevede yazmıştır.

Bu açıdan Kürtçe hem edebiyat, hem siyaset, hem de pazar dilidir. Ne eksiktir, ne fazladır. Bütün diller gibi kendine has bir yeterliliktedir.

Ahmedê Xanî'nin ölümsüz eseri Mem û Zin de bunun açık ispatıdır.

 

 

Kaynaklar:

1.  Suriye'nin Kuzeyi 
2.  Wikipedia 
3.  İslam Ansiklopedisi, Münif Yüksel Rudav, 
4.  Kadri Yıldırım Kültür Bakanlığınca yayınlanan Mem u Zin'e eleştirel bir bakış. Avesta Yayınları…

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU