Ukrayna savaşı: Stratejik körlük, taktik beceriksizlik ve lojistik felâket

Prof. Dr. Mesut Uyar Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Marko Djurica/Reuters

Türkiye'de televizyon yorumcuları yüzünden ciddi bir kafa karışıklığı olduğu için yazımın başında Ukrayna'da bir savaşın cereyan etmekte olduğunu belirtmek isterim.

Rusya, uluslararası hukuk kuralları ve Birleşmiş Milletler Şartı'na aykırı bir şekilde haksız bir savaş başlatmıştır.

Bir kurban konumundaki Ukrayna'yı suçlamak yanlıştır. Geçmişte başka ülkelerin mesela ABD'nin 2003'te Irak'ta haksız bir savaş başlatmış olması Rusya'nın bu saldırısını mazur göstermez.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Öncelikli olarak Ukrayna savaşı, Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin'in şahsi savaşıdır.

Savaşa giden kriz süreci, savaş kararının verilmesi ve uygulanması büyük ölçüde başta parlamento olmak üzere mevcut kurumlar dışlanarak Putin tarafından yürütülmüştür ve halen yürütülmektedir.

Savaşın şahsi olması önemlidir çünkü mutlak zafer dışındaki sonuçlar Putin'e fatura edilecektir.

Savaş nedeniyle şu an Putin'e olan halk desteğinin yüksek gözükmesi savaşın gerçek bilançosu ortaya çıktığında tamamen değişecektir.


İkinci olarak Putin, savaşı Rusya güçlü olduğu için değil tam tersine zayıf olduğundan dolayı başlatmıştır.

2014'ten beri Ukrayna'nın batıya kayması ve kendi kendine yeterli hale gelişi Putin ve kurmaylarını endişeye düşürmüştür.

Çünkü Beyaz Rusya'da yaşananların gösterdiği gibi batı bloğunda yer alacak Ukrayna Rusya'nın çözülüşünü hızlandıracaktır.

Korku, panik ve zayıflığın ülkeleri savaşa sürüklemesine yönelik tarihte çok örnek bulunmaktadır.


Rusya, Sovyetler Birliği'nin askeri gücüne sahip olmadığı gibi onun teknoloji ve endüstriyel gücüne de sahip değildir.

İhracatı ağırlıklı doğalgaz ve petrole dayanmaktadır. Batıdan yüksek teknoloji ve lüks tüketim ürünleri ithal etmektedir.

Bu göstergeler Suudi Arabistan ve Körfez şeyhliklerine benzer bir ekonomik yapıya sahip olduğunu ortaya koymaktadır. 


Üçüncü olarak bu savaş Rusya için sınırlı bir savaştır. Ordusunun yüzde 80'nini Ukrayna'ya sevk etmiş olsa da savaş doğrudan Rusya'yı etkilememektedir.

Savaşın ekonomik etkisini herkes yaşasa da Ukrayna sınırındaki şehirlerde bile günlük hayat normal bir şekilde devam etmektedir.

Ruslar için bu savaş zorunlu bir savaş değildir. Emperyalist bir genişleme dışında bir anlamı yoktur.

Oysa Ukrayna için topyekûn bir savaş söz konusudur. Ukrayna hükümeti savaş için bütün insan gücü ve maddi kaynaklarını seferber etmiştir.

Hatta ülke dışında yaşayan Ukraynalılar bile savaşa iştirak etmek için ülkeye dönmektedir. Çünkü bu savaş Ukrayna milleti için bir var olma mücadelesidir.

Yenilecek olurlarsa bağımsızlıklarını büyük ölçüde kaybedeceklerdir. Bu yüzden Ukraynalılar cansiperane bir şekilde savaşmaktadırlar.

Rus ordusu ülke içlerine girdikçe daha sert bir direnişle karşılaşmaktadır.


Peki, Putin neden başka bir tarihte değil de şimdi savaşı başlattı?

Putin kendi yönetimi ve Rusya'nın geleceğinden endişe duymaktadır. Batının uyguladığı ekonomik yaptırımların etrafından dolaşmanın yolları bulunmuştur.

Ama bu yolları işletmenin yüksek bir maliyeti vardır. Doğalgaz ve petrol gelirlerinden yeteri kadar pay alamayan halk içinde bütün baskı ve kovuşturmalara rağmen muhalif hareketler güç kazanmaktadır.

Sadık müttefik Beyaz Rusya'da halk hareketi zorlukla durdurulabilmiştir. 


Putin ülke içinde ve etrafında bu zorlukları yaşarken bazı olumlu gelişmeler de yaşanmıştır.

ABD siyasi ve askeri olarak Avrupa'yı terk ederek Uzak Doğu'da Çin'e yönelik yığınak yapmaya başlamıştır.

AB ise doğan siyasi ve askeri boşluğu dolduramamaktadır. Özellikle Almanya askeri yatırımları arttırmadığı ve destek vermediği için ortak Avrupa ordusu planı işletilememektedir.

Üstelik Avrupa, Rusya'dan gelen doğal gaza bağımlıdır. Covid salgın hastalığı ise Putin ve kurmayları tarafından bir fırsat penceresi yarattığı değerlendirilmiştir.

Hesapları 2014'te Kırım'da olduğu gibi iki ilâ üç günlük bir askeri harekât ile Ukrayna'ya hakim olmaktı.


Savaşın Türk yorumcularının çoğunluğu Putin'in siyasi hedefini doğru bir şekilde tahmin etmiştir. Putin, Ukrayna'yı tamamen Rusya'nın denetiminde uydu bir devlete dönüştürmek istemektedir.

Savaş öncesi ve esnasında Ukrayna'ya yönelik yapılan suçlamalar ve Rus kamuoyuna verilen mutlak zafer sözü bu hedefi kesinleştirmiştir.

Arzulanan zafer dışındaki bütün sonuçlar bir yenilgi olarak algılanacaktır.


Türk yorumcuların ihmal ettiği veya görmediği konu Putin'in stratejisi veya daha doğru bir stratejisinin olmamasıdır.

Kısaca özetleyecek olursam strateji siyasi hedeflere ulaşmak için eldeki askeri gücün nasıl kullanılacağına karar verip uygulamaktır.

Yani bir köprü gibi sizi hedefe götürür. Strateji inşa sürecinin önemli bir faydası da eldeki askeri güç ile siyasi hedeflere ulaşmanın mümkün olup olmadığını göstermesidir.

Yani aynı zamanda bir fizibilite çalışmasıdır. Eğer askeri güç yetersizse ya vazgeçmeniz gerekir ya da ulaşabileceğiniz siyasi hedefleri seçmelisiniz.


Putin savaşı strateji olmadan başlattı. Rus birlikleri hududu geçip özel kuvvetler kritik hedefleri ele geçirince Ukraynalılar teslim olacaktır düşüncesi bir strateji değil; sadece bir beklenti veya temennidir.

Rus ordusu Ukrayna'ya direniş olmayacak her şey iki veya üç günde bitecek beklentisiyle stratejik açıdan kör bir şekilde taarruz etti.

Özellikle çok güvenilen özel kuvvetler, hava indirme birlikleri ve yerel işbirlikçiler Ukrayna liderlerini yok etme ve kritik hedefleri ele geçirme görevlerinde tam bir başarısızlığa uğrayınca bu durum daha net bir şekilde ortaya çıktı.

Çünkü stratejik kör Rus ordusunun alternatif planları da bulunmamaktaydı.


Ruslar için daha kötüsü kör bir şekilde Ukrayna'ya dört koldan giren Rus silahlı kuvvetleri beklenenin aksine ciddi ve başarılı bir direnişle karşılaşınca ne yapacağını şaşırıp her seviyede büyük taktik hatalar yapmaya başladı.

Ukraynalılar kendilerini çiçeklerle karşılamadığı gibi klasik mevzii savunması da uygulamamıştı. Onun yerine yollara bağımlı ilerleyen Rus birliklerini ve onlara yakın hava desteği sağlayan uçak ve helikopterleri her yer ve istikametten portatif tanksavar ve uçaksavarlarla karşılaştılar.

Gayrinizami tarzda savaşan Ukrayna ordusu şaşırtıcı sayıda tank, zırhlı araç, helikopter ve uçağı imha etmeyi başardı. Türk imali silahlı insansız hava araçlarının (SİHA) da devreye girmesi şoku artırdı.


İşin ilginç tarafı imha edilen silah ve araç sayısından daha fazlası kullanıcıları tarafından terk edilmiş ve sağlam bir şekilde Ukraynalıların eline geçmiştir.

Bağımsız kaynaklara göre son beş haftada Rusların kaybettiği 2.000'den fazla askeri aracın en az yarısı terk edilmiştir. Bu bir ordu için büyük bir utanç kaynağıdır.


Son dönemde Rus medyasında çok propagandası yapılan Rus savaş robotları, SİHA'lar, elektronik savaş cihazları kısacası Rusların mucizevi modern silah, araç ve gereçleri bir türlü kendilerini gösteremedi.

Türk İHA ve SİHA'ları Suriye, Libya ve Karadağ'da büyük başarılar kazandığında bunlar Rus ordusu karşısında tutunamazlar, Rus askeri teknolojisi kısa süre içinde bunları etkisiz hale getirir denmekteydi.

Ancak nedense bu çok övülen kabiliyetlerini Ruslar beş haftadır kullanamamıştır.


Putin ve kurmayları Ukraynalıların 2014'ten beri Rus ayrılıkçılara karşı savaştıklarını dikkate almadılar. Oysa onlar bu süreçte ciddi muharebe deneyimi kazanmışlardı.

Ayrıca batıdan sadece silah ve teçhizat değil aynı zamanda askeri eğitim ve bilgi desteği temin etmişlerdi.

Ülkenin idari ve ekonomik sistemi bu savaş koşullarında hayatta kalacak ve destek verecek tarzda dönüşüm geçirmişti.

Bu savaşta pişmiş Ukraynalı askerler karşısında Ruslar takımdan ordu seviyesine kadar savaşmayı beceremeyip hata üstüne hata yaptılar.

Çünkü şimdiye kadar Ruslar Çeçenistan, Suriye ve Libya'da zayıf yerel halka karşı savaşmışlardı. Konvansiyonel harp becerileri bulunmamaktaydı.


Stratejik körlük ve taktik beceriksizlik Rus ordusunun yegâne sorunları değildi. Bütün hesap iki veya üç günlük bir savaş üzerine yapıldığından ordunun lojistiği tamamen ihmal edilmişti.

Gereken lojistik yığınak önceden yapılmadığı ve cephedeki birliklere ulaştırılmadığı için araçlar yakıtsız, silahlar cephanesiz ve askerler aç kaldı.

Aç askerler köyleri ve marketleri yağmalarken yakıtı biten veya çamura saplanan araçlar terk edildi. Çünkü ikmalin yanı sıra bakım desteği de bulunmamaktaydı.

Arızalanan veya çamura saplanan aracı kurtaracak ne tamirci vardı ne de araç kurtarıcı. Örneğin savaşın başından bu yana Rusların kaybettiği 320 tanktan 170'i yakıtı bittiği, çamura saplandığı veya arıza yaptığı için sağlam olarak Ukraynalılara terk edildi.


Lojistik felâket sadece ikmal ve bakım yokluğu ile sınırlı değildi. Barınma ve sıhhi destek de eksikti. Birlikler ağırlıklarını getirmediğinden askerler kış soğuğunda barınaksız kaldı.

Yüzlerce asker donma ve hastalıklar nedeniyle savaş dışı kaldığı söylenmektedir. Sıhhi destek zayıf olduğu için yaralı ve hastalara ilk müdahale gecikmekte tahliye ise çok daha geç yapılmaktadır.

Bu yüzden normal koşullarda kurtarılabilecek yaralı ve hastalar ölmektedir. Ölen askerlerin cenazeleri de büyük ölçüde tahliye edilmemekte arazide gömülmeden terk edilmektedir.

Ukrayna hükümetinin elindeki 750'den fazla Rus cenazesinin alınması için yaptığı çağrılara cevap bile verilmemiştir.


Bütün bu gelişmeler iki önemli olguyu işaret etmemektedir. Birincisi Rus silahlı kuvvetleri genelinde yolsuzluk, rüşvet ve adam kayırma yaygın olduğu için birlik ve askerler kâğıt üzerinde gözüken yüksek teknoloji, eğitim ve muharebe kabiliyetine sahip değildir.

Her seviyede yolsuzluk olduğundan araçlar teknik şartnamelere göre üretilmemiş, kötü kalitede malzeme kullanılmış ve bu yüzden zor koşullarda yolda kalmaktadır.

Zaten birlik ve kullanıcı bakımları da yapılmamıştır. Askerlere ulaşan kumanyaların kullanım süresi yıllar önce dolmuştur.

Yani yenilebilecek evsafta değildir. Mühimmatların kayda değer bir kısmı patlamamaktadır.


İkinci olgu ise komuta-kontrol ve haberleşme sistemlerinin işlememesidir. Zaten taktik beceriksizliklerin önemli sebeplerinden biri de budur.

Her seviyedeki komutanlar emirlerindeki birlik ve askerlere komuta edememektedir. Senelerdir yapılan propagandanın aksine "üstün" Rus muhabere cihazları kullanılamadığı için sivil telsiz ve cep telefonları temel haberleşme araçları haline gelmiştir. 

Birliklerine ulaşamayan, rapor alamayan ve emirlerini yaptırtamayan komutanlar ise çaresiz kalıp en ön saflardan harekâtı yönetmeye çalışmaktadır. Neticede gereksiz bir şekilde subay zayiatı artmıştır.

Bilindiği kadarıyla cephedeki 20 generalden yedisi öldürülmüştür. Yüz civarı üst rütbeli subay ölü, yaralı veya hasta olarak zayi olmuştur.


Rusya ordusunun barış kadrosunun yüzde 80'nini Ukrayna'ya sevk etmiştir. Şimdiye kadar 10 binden fazla ölü, 30 binden fazla yaralı ve en az bu kadar da hastalanarak savaş dışı kalmış askeri bulunmaktadır.

Yani seferi kuvvetinin en az dörtte biri savaş dışıdır. Daha da kötüsü savaş zayiatının önemli kısmı Rusya'nın en iyi eğitimli ve teçhiz edilmiş elit birliklerinden olmasıdır. 

Harekât uzadıkça durum daha da kötüleşecektir. Yerel milisler, paralı askerler ve emniyet güçlerinin cepheye sürülmesi yama işlevinden öteye gidemez.

İhtiyatların seferber edilip cepheye sürülmesi hem çok zaman alacaktır hem de subay sayısı yetersiz, profesyonel astsubay sınıfı olmadığı için disiplin ve eğitimi seviyesi düşük eski silah ve cihazlarla teçhiz edilecek ihtiyatların muharebe değeri de düşük olacaktır.

İyi eğitimli ve tam kadrolu elit birliklerin başarısız olduğu bir savaşta ihtiyatlardan mucize beklememek lazımdır.


Kısacası Rusya askeri açıdan çok kötü bir durumdadır. Ukrayna ise ilk şaşkınlık sonrasında başarılı bir savunma icra etmeye başlamıştır.

Rus özel kuvvetleri ve yerel işbirlikçilerinin Kiev ve diğer önemli şehirlerde savaşın ilk günü düzenlemeye çalıştıkları askeri darbe ve diğer cerrahi operasyonlarının nasıl önlenebildiğini ise herhalde savaş bittikten sonra öğrenebileceğiz.

Bu süreçte Ukraynalılar da ciddi hatalar yapmıştır. Örneğin savaş başladıktan sonra kışla ve askeri üs tesislerinin hâlâ kullanılması yüzünden yüzlerce Ukrayna askeri Rus füze ve hava saldırıları sonucu öldürülmüştür.

Fakat hata ve kayıplara rağmen Ukraynalıların moralleri yüksek ve savaş azimleri artarak devam etmektedir.

Bu koşullar altında Rusların hedef gözetmeden yerleşim merkezlerini topçu ve füze bombardımanına tutması şaşırtıcı değildir.


Başından itibaren Rusya'nın ne yapmayı planladığını bilen ve bunu duyuran ABD'nin sadece silah, teçhizat ve mali yardım ile yetindiğini düşünmek hatalıdır.

Amerika şu an casus uydu ve uçakları da dahil elinde mevcut bütün imkânları seferber ederek taktik, operatif ve stratejik seviyelerde Rus silahlı kuvvetleri ve siyasi liderlerinin bütün hareket ve haberleşmesini takip etmektedir.

Elde ettiği istihbaratı Ukrayna ile paylaşmakla kalmayıp askeri konularda tavsiyeler verdiği de aşikârdır.

Muhtemelen Amerikan askeri, danışman ve teknisyenleri şu an Ukrayna ordusuna başta istihbarat olmak üzere her konuda destek vermektedir.

Savaş uzadıkça Amerika'nın Ukrayna'daki gizli askeri varlığı daha da artacaktır.


Sonuç olarak Putin aşırı hırs, korku ve stratejik beceriksizlik sonucunda köşeye sıkışmıştır.

Maksimalist hedeflerden vazgeçip daha azı ile yetinmeye hem siyasi hem de askeri durum müsait değildir.

Nükleer silahlardan sık sık bahsedilmesi ve Ukrayna'da şehirlerin bombardımanı bu köşeye sıkışmadan kaynaklıdır.

Kendi kendini köşeye sıkıştıran Putin'e Ukrayna, ABD ve Avrupa yardımcı olmayacağına göre çözümsüzlük hali biraz daha devam edecektir.

Çünkü Putin'in elinde kendisini en az zararla köşeden kurtaracak mucizevi bir çözüm bulunmamaktadır. İşin kötüsü her geçen gün askeri açmaz daha da artmaktadır.

Çünkü kendine güveni artan Ukrayna birlikleri bölgesel karşı taarruzlara başlayarak Rus birliklerini geri itmeye çekilemeyenleri imha etmeye başlamıştır.


Son günlerdeki diplomatik ve askeri gelişmeler dikkate alındığında Rusların kuzeyden doğuya birlik kaydırarak Donetsk ve Luhansk ayrılıkçı bölgelerinde kazanımlarını arttırmaya çalışacakları izlenimini vermektedir.

Muhtemel plan doğu ve güneyde Rus denetiminde yeni ayrılıkçı bölgeler ilan ederek Ukrayna'yı taviz vermeye zorlamaktır.

Böylelikle elde edilen toprak kazanımları Rus kamuoyuna zafer diye sunulacaktır. Ancak şu ana kadar başarıyla vatanlarını savunan ve umulmadık taktik zaferlere imza atan Ukrayna'nın stratejik yenilgiyi kabul edip toprak tavizi vermesini beklemek hayalciliktir.

Ayrıca Rus kamuoyunun ülkeyi 1994 öncesine geri götüren 30 yıllık ekonomik gelişmeyi sıfırlayan bir ekonomik çöküntüyü hele hele askeri zayiatın boyutunu öğrendikten sonra kabul etmesini sağlamak mümkün gözükmemektedir.


Baştan beri yaptığı değerlendirmeler hatalı çıkan Türk yorumcular şimdi ilginç bir şekilde Putin'in şapkasından yeni bir tavşan çıkarıp sıkıştığı köşeden kendini kurtarmasını beklemektedir.

Ancak Putin'in şapkasında yeni bir tavşan bulunmamaktadır. Ukrayna toprak tavizi vermeye razı edilse bile Rusya'da hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Putin ve Rusya'yı çok kötü günler beklemektedir.

Şu an korkulması gereken Rusya'nın nükleer silah kullanma olasılığı veya Putin'in şapkasından olmayan bir tavşan çıkarması değildir.

Ukrayna savaşı zaten zayıf olan Rusya'yı daha da zayıflatmıştır. Asıl korkulması gereken Rusya'nın aniden çökmesidir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU