Asimetrik tehlikeleri ile akran zorbalığı ve baş etme stratejileri

Prof. Dr. Levent Eraslan Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Okul ortamında yaşanan ve ne yazık ki çağımızın en ciddi sosyal problemlerinden biri olan akran zorbalığı, bir öğrencinin bir başkasına karşı kasıtlı ve tekrarlayıcı biçimde uyguladığı zarar verici davranışlar bütünüdür.

Akran zorbalığının çerçevesinin iyi çizilmesi ve hangi durumlarda oluştuğunun tüm paydaşlarca net olarak anlaşılması gerekir.

Çocukların koridorda itişmesi, rastgele tartışmaları, birbirilerine laf atmaları akran zorbalığa değildir.

Bu davranışlar fizikselden sözele, duygusaldan dijitale kadar geniş bir yelpazeyi kapsar ve zorbalığı uygulayan ile maruz kalan arasında belirgin bir güç dengesizliği içerir.

Zorba öğrenci; fiziksel, sosyal veya psikolojik açıdan genellikle daha avantajlı bir konumdadır.


Akran zorbalığına ilişkin yaygın örnekler:

  • Fiziksel zorbalık: İtme, tekmeleme, vurma gibi doğrudan bedensel saldırılar veya eşyaları alma, zarar verme gibi dolaylı fiziksel eylemler bu kategoriye girer.
     
  • Sözel zorbalık: Alay etme, küçümseme, hakaret etme, lakap takma, tehdit etme gibi sözlü tacizler, mağdur üzerinde derin yaralar açabilir.
     
  • Duygusal/sosyal zorbalık: Dışlama, arkadaş grubuna almama, dedikodu yayma, insanların önünde küçük düşürme gibi davranışlar, mağdurun sosyal çevresini tahrip eder.
     
  • Dijital zorbalık (siber zorbalık): Sosyal medyada hakaret veya aşağılama, özel fotoğraf/video paylaşma, internet üzerinden iftira, tehdit veya taciz mesajları gönderme gibi dijital platformlar aracılığıyla gerçekleştirilen eylemler, günümüzün en yaygın zorbalık türlerindendir.

Bu başlıkları tarafımdan geliştirilen sosyal medya saldırganlığını da ekleyebiliriz.

WhatsApp grupları, Instagram, Snapchat mesajları, doğrudan mesajlar (DM) gibi araçlarla artık sosyal medyada bir zorbalık enstrüman olarak kullanılıyor.

Yapay zeka tarafından hazırlanan video ve görüntüleri de bu tür saldırganlık araçlarına ekleyebiliriz.


Akran zorbalığının mağdurlarda ortaya çıkardığı hasarlar:

Akran zorbalığı, mağdurlar üzerinde kısa ve uzun vadede ciddi hasarlar bırakır.

Bu hasarlar psikolojik, sosyal, akademik ve davranışsal boyutlarda kendini gösterir.

  • Psikolojik hasarlar: Kaygı, korku (özellikle okula gitmek istememe), özgüven kaybı, depresyon riski, travma belirtileri (kâbuslar, uyku sorunları, dikkat dağınıklığı) en sık rastlanan sonuçlardandır.
     
  • Sosyal hasarlar: Arkadaş ilişkilerinde bozulma, kasıtlı yalnızlaştırma, sosyal izolasyon, grup aktivitelerinden çekilme ve insanlara karşı güvensizlik geliştirme gibi sorunlar ortaya çıkar. (Bu başlıkta kişisel bir deneyimimi de paylaşmak isterim. 11 yaşında olan oğlum da bir zorba tarafından böylesi bir sürece maruz bırakılmıştı. Zorba çocuk sürekli oğlumu takip ederek, onunla konuşmamaları, oyuna davet etmemelerini ve çeşitli gruplarda yer almamalarına dönük baskı ve taleplerde bulunuyordu ve sonuç olarak biz de sınıfı değiştirmek ile karşı karşıya kaldık).
     
  • Akademik hasarlar: Dikkat ve motivasyon kaybı, devamsızlıkların artması ve ders başarısında düşüş, zorbalığa maruz kalan öğrencilerin akademik hayatını olumsuz etkiler.
     
  • Davranışsal hasarlar: Agresifleşme veya aşırı pasifleşme, kendine zarar verme davranışları ve ergenlik döneminde madde kullanımına yönelme riski gibi ciddi davranışsal sorunlar gözlemlenebilir.

Uzun vadede bu tür hasarlar, çocuğun sağlıklı kişilik gelişimini, sağlam ilişkiler kurma becerisini ve genel yaşam doyumunu derinden etkileyebilir.


Akran zorbalığını önleme stratejileri ve çözüm yolları:

Akran zorbalığı ile mücadele, çok boyutlu ve iş birliğine dayalı bir yaklaşım gerektirir.

  1. Okul düzeyinde: Okul yöneticileri, güvenli bir okul iklimi oluşturmalı, rehberlik saatlerinde farkındalık etkinlikleri düzenlemeli ve "zorbalık bildirim mekanizmaları" (gizli kutu, çevrimiçi form gibi) kurmalıdır. Öğretmenlere düzenli hizmet içi eğitimler sunmak da kritik öneme sahiptir. Ayrıca yaptırım bağlamında disiplin kurullarının da eski ve etkili gücüne tekrar kavuşturulması da önemli bir adım olacaktır.  Okul Rehberlik Servislerinin de görev ve sorumluluklarının artırılması, sayılarının artırılması, okulda desteklenmesi ve önleme süreçlerinde görev alması da önemli bir adım olacaktır.
     
  2. Öğretmen düzeyinde: Öğretmenler, sınıfta olumlu iletişimi teşvik etmeli, empati, çatışma çözme ve "ben dili" kullanma becerilerini öğrencilere kazandırmalıdır. Zorbalığa tanık olan öğrencileri "seyirci" kalmamaları konusunda bilinçlendirmek ve zorbalık yapan öğrenciye sadece ceza değil, davranış değiştirme odaklı rehberlik sunmak önemlidir. Öğretmenlerin akran zorbalığına uğrayan çocuklardaki semptomları iyi bilmesi, sınıfta iyi bir gözlemci olması ve aynı zamanda çocuklar ile akran zorbalığını önleyici aktiviteler yapması gerekmektedir.
     
  3. Aile düzeyinde: Aileler, çocuklarının sosyal ilişkilerini yakından takip etmeli, duygularını rahatça paylaşabilecekleri güvenli bir ortam sağlamalıdır. Teknoloji kullanımını denetlemek ve yönlendirmek, okul ile sürekli iş birliği içinde olmak da ailelerin sorumluluğundadır. Aile içi davranışların çocuklar tarafından rol model alındığı ve günlük yaşamlarında kullandığı gerçeğini de hepimizin görmesi gerekmektedir. Evde şiddetin olumlanması ve bunun yanında kaba söz ve davranışların da varlığı çocuğu böylesi davranışlara motive etmektedir. (Yukarıda bahsettiğim kişisel deneyimimde zorba çocuğun ailesinin de evde zorbalık davranışlarını gösterdiği hatta babasının hapse girişini sosyal ortamlara çok rahat anlattığına da şahit olmuştuk).
     
  4. Bireysel düzeyde (öğrenci): Öğrenciler, kendini ifade etme ve "hayır" diyebilme becerilerini geliştirmeli, güvenilir yetişkinlerden (öğretmen, aile) yardım istemeli ve zorbalığa uğradıklarında susmayıp olayı bildirmelidir. Akan Zorbalığına uğrayan çocukların bunları saklama ve gizleme davranışları çok yaygındır bu yüzden çocuklara böylesi durumlarda mutlaka ebeveynlere ve öğretmenlerine bilgi vermeleri gerektiği de öğütlenmelidir.

Akran zorbalığı önleme birimi: Sürdürülebilir bir yapı önerisi

Okullarda akran zorbalığıyla mücadelede sürdürülebilir bir çözüm için Akran Zorbalığını Önleme Birimi (AZÖB) kurulması, birçok ülkede (örneğin Finlandiya'daki KiVa Programı-zorbalığa karşı) kanıtlanmış bir başarı modelidir.


Birimin amacı:

Bu birimin temel amacı, zorbalık olaylarını erken tespit etmek, mağdur ve zorba öğrenciye yönelik kapsamlı destek sunmak, öğretmen, veli ve öğrenciler arasında güçlü bir koordinasyon sağlamak ve okulda güvenli bir iklimi sürekli kılmaktır.


Birimde kimler yer almalı?

Etkili bir birim yapısı için şu kişilerin bir araya gelmesi önerilir:

  • Okul müdürü veya müdür yardımcısı (idari sorumlu olarak)
  • Rehber öğretmen veya psikolojik danışman (psikososyal destek sağlamak üzere)
  • Sınıf rehber öğretmenleri (takip ve uygulama süreçlerini yürütmek için)
  • Öğrenci temsilcileri (akran desteği ve farkındalık yaratmak amacıyla)
  • Veli temsilcisi (aile iş birliğini sağlamak için)
     


Görev ve işleyiş:

  1. Farkındalık çalışmaları: Eğitim seminerleri, bilgilendirici afişler, drama etkinlikleri gibi yöntemlerle öğrencilerin ve okul topluluğunun farkındalığı artırılır. "Zorbalığa karşı sıfır tolerans" mesajları okul genelinde yaygınlaştırılır.
     
  2. Erken tespit: Öğrenci ve öğretmenlerden gelen bildirimler sistemli bir şekilde toplanır. Gizlilik esaslı şikâyet mekanizmaları (dijital formlar, bildirim kutuları vb.) oluşturularak öğrencilerin rahatça yardım isteyebileceği bir ortam sağlanır.
     
  3. Müdahale ve destek: Mağdur öğrenciye yönelik psikolojik danışmanlık hizmetleri sunulurken, zorbalık yapan öğrenciye davranış değişim programları uygulanır. Gerekli durumlarda veli görüşmeleri yapılır ve disiplin süreçleri işletilir.
     
  4. İzleme ve değerlendirme: Tüm zorbalık vakaları kayıt altına alınır. Okul yönetimine ve ilgili bakanlığa (MEB) düzenli raporlamalar yapılır. Önleyici faaliyetlerin etkinliği düzenli olarak ölçülerek süreç iyileştirilir.

Böyle bir birim, sadece zorbalık olayları meydana geldikten sonra değil, önceden önleme ve sürdürülebilir güvenli okul iklimi oluşturmak için kritik bir yapı taşı görevi görür.


Sonuç ve değerlendirme 

Akran zorbalığı, çocuklarımızın ruh sağlığını, akademik başarısını ve toplumsal huzuru doğrudan etkileyen ciddi bir sorundur ve çözümü basit disiplin yönetmeliklerinin ötesinde, bütüncül ve kalıcı bir yaklaşım gerektirir.

Bu nedenle, her okulda yasal dayanağı olan ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından standart protokolleri belirlenmiş bir Akran Zorbalığını Önleme Birimi'nin (AZÖB) zorunlu kılınması büyük önem taşıyor.

Bu kurumsal yapı, zorbalık vakalarının erken tespiti ve etkili yönetimi için sistematik bir temel oluştururken, aynı zamanda eğitim müfredatına empati, sorumluluk ve saygı gibi değerlerin entegre edilmesi ve öğretmenlere yönelik düzenli hizmet içi eğitimlerle desteklenmeli. 

Akran zorbalığı yerine akran dayanışması ve akran öğreticiliği gibi kavramları da eğitim öğretim sürecinin merkezine almamız gerekir. 

Unutulmamalıdır ki, zorbalıkla mücadele sadece mağduru korumakla sınırlı kalmamalı, aynı zamanda zorba davranışları sergileyen çocuğun da topluma yeniden kazandırılması sürecini içermeli.  

Suça sürüklenen çocuk kavramının da başlangıcının böylesi akran zorbalıklarıyla başladığını da vurgulamaz gerekir.

Okul, aile ve öğrenci arasında kurulacak güçlü bir işbirliği ağı ile desteklenen bu sürdürülebilir adımlar, okulları yalnızca birer öğrenme mekânı olmaktan çıkarıp, her çocuğun kendini güvende ve değerli hissettiği yaşam alanlarına dönüştürecek ve böylece daha güvenli bir toplumun temellerini atacaktır.

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU