Tehditler ve liderler

Gürsel Tokmakoğlu Independent Türkçe için yazdı

İllüstrasyon: Vision

Birleşmiş Milletler 80. Genel Kurulu vesilesiyle dünya meselelerini konuşma fırsatı buluyoruz.

Bu yılki zirvede en çok savaş konularını tartışıyoruz.

Elbette dış politika deyince öne çıkan kavram çıkarlar oluyor.

Bunun dışında BM’de liderlerin şovuna tanıklık ediyoruz.

Liderler "benim dediğim daha önemli" dercesine çıkışlar yapıyorlar.

Benim dikkatimde olan husus ise artan tehdit ortamı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Tehdit nedir?

Yaşama hakkımıza, refahımıza ve güvenliğimize kasteden ne varsa tehdittir.

Tehdit oluşturulur. Tehdide maruz kalınır.

Tehdit bazen düşman olur, bazen engel, ilerlemenin önünde set olur.

Eğer tehditler büyüdü, organize olan tehdit durumu belli tecavüzkar fiillere girişti, o halde düşmanlık durumu ortaya çıkar ve bunun tedbirleri de vardır, alınır.

Alınan tedbirler yetmez ise gerekirse savaş edilir, durup dururken olmaz bunlar.

Savaş olmadı diye düşman da yok, yapılan bir şey de yok denir mi?

Tehdit bir doğal olay da olabilir, sel tehdidi, deprem tehdidi, gibi.

Hatta salgın hastalıklar bile tehdittir.

Şimdi dünyayı kapsayan (küresel) ve stratejik bakışla, tehditler konusunda neleri düşünüyorum, bunları sizinle paylaşmak isterim.

İlk sıradaki tehditler: 

  • Çok belirgin, dünyamızda bugün Rusya ve İsrail gibi işgalci ülkeler ve bunların liderleri var. Ukrayna ve Filistin konuları halen devam eden savaşlar listesinin en üstünde yer alıyor.
     
  • Çin sinsice geliyor… Hatta öneriler de sunuyor. Halbuki bu ileri sürülenler (fikirler, ürünler, mal ve hizmetler…) pek de çözüm getirecek türden değil, aksine kutuplaşma, gerilim ve büyük savaş tehlikesini çağırıyor. Çin, şimdiden çok ülke ve lideri kendi potasına çekti ve eritmeye başladı bile.
     
  • İklim krizi ve güçler konusu sinsi tehditlerden. Bunlar temelleri zayıflatıyor.
     
  • Enerjinin kendisi tehdit; varken de yokken de…
     
  • Küresel ekonomik sorun var ve ekonomik sistem kendine yeni bir çıkış arar noktada. Kaynak, formül ve yeni bir düzen için düşünceler var, ancak bunlar insanlığın vaziyetini zorluyor… 
     
  • Bugüne kadar öyle veya böyle kurulu bir dünya düzeni var, buna uluslararası sistem diyoruz. Bu, yapılan savaşlar dahil, pek çok yaşananların tecrübelerine dayalı olarak insanlık halinde inşa edilmiş bir düzen. Bu düzeni kuran ülkelerin temsilcileri bugün fazlasıyla çıkarcılar, otoriterler, kibirliler ve sistemi onarmak yerine daha da bozabilecek hamleleri yapıyorlar. En başta ABD gibi ülkeler ile bunların içindeki sermaye ve diğer kurumsal güçleri iyi takip etmek gerekiyor.
     


İkinci sıradaki tehditler:

  • Bitik ülkeler var, Suriye, Libya, Yemen, Afganistan, gibi… Var olup olmadığı tartışılan bir Filistin var. Ne olacak bu ülkelerin ve halklarının hali? Bu tür ülkelerin ve toplumların çoğu Ortadoğu coğrafyasında.
     
  • Taşeron ülke ve liderleri var, tehditler ile sorunlu liderleri görmezden geliyorlar… Bunlar ya tartışmaları köpürterek ya da çıkmaza sokarak işlerin içinde yer alıyorlar. Halbuki tehditler net görülmeli, sağlam bir duruş sergilenmeli. Bu duruş önce ilk sıradaki tehditleri dikkate alarak gösterilmeli. Eğer bu yapılmıyor ise o zaman karşımıza çıkan şudur, taşeronluk.
     
  • Vekil örgütler var, terör ve suç örgütleri gibi… Bunlar imal edilenler ve kendiliğinden ortaya çıkanlar şeklinde karşımıza çıkıyor. Ama bilemeyebilirsiniz, kim ne zaman ne amaçla bir vekil örgüt veya lider imal etti diye.
     
  • Gizli kapaklı işleri yapabilecek güçlü istihbarat örgütleri var. Bunlar geri planı düzenliyorlar. Sonra sıradan insanlar zannediyorlar ki, her gelişme normal seyrinde ortaya çıkıyor… İnsanlar, başa gelen çekilir, noktasında tutuluyor.
     
  • Başat güçler her şeyi kendi haline bırakmazlar, kontrolü elden bırakmazlar… Eğer ilgilenilmez ise güç ilgilenin eline geçer. Ya da ortam öyle bir bozulur ki kaos, muhtemel kontrolü bile zorlaştırır. O halde başat güçler; bitik olanları, taşeronları ve vekilleri kendine göre düzenlemek isterler. Bunu yaparken de bazı yan etkiler doğar, her biri yeni bir sorun demektir.

Sonra diğerleri, üçüncü sıradaki tehditler diyebileceklerimiz gelecektir.

Örneğin, günümüzde yapay zekâ gibi tehditler ortaya çıktı.

Siber uzayın kendisi bir tehdit alanı oldu.

Dördüncü Sanayi Devrimi kendi içinde geliştirdiği imkanlarla bir yandan bilinci artırıyor, diğer yandan insana rağmen bir başka evreni (sanal alemi) ortaya çıkarıyor.

Tehditler ve liderler, demokrasi anlayışını, insan haklarını, çevre konularını bozuyor.

Bozguncu bir düzen ortaya çıkıyor.

Popülizm, kleptokrasi gibi konulardan bahsediyoruz.

Liderlerin bir kısmı narsist kişilikteler…

Belki de başat güçler, bu bahsettiklerimin üzerinden kendi çıkarcı hamlelerini yapabiliyorlar.

Endişe verici bir tablo ve belirsizlik dolu…

Hemen her lider, kontrol bende, bana güvenin, der gibi…

Fakat durum hiç de öyle değil.

Bu bile bir tehdit!

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU