80. BM Genel Kurulu

Gürsel Tokmakoğlu Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Reuters

Konu, Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşmiş Milletler.

Ön sorularım var ve şöyle:

Uluslararası sistem iflasta mı?

BM'nin bu yılki zirvesi bu iflasın en büyük kanıtı mı?

ABD Başkanı Donald Trump gerçekten felaket biri mi?

Adres, Amerika Birleşik Devletleri, New York, Birleşmiş Milletler.

Sanırım bütçesinin büyük kısmını ABD'nin üstlendiğini de biliyoruz.

Hem Trump, "parasını ödediğimiz halde bakamıyorsunuz, yapamıyorsunuz…" demeye getirdiği BM hangi sorunlara gebe?

Burası uluslararası sistemin en üst noktasındaki kuruluş. 

Yıl 2025 ve BM'nin 80. Yıl Genel Kurulu toplandı.

Mars'ta koloni kurmaktan bahsediyoruz, değil mi?

Ama çözemediğimiz savaş konuları, iklim ve göç sorunlarımız da var.

Büyük çelişki!

Trump şöyle söyledi:

BM, çözmesi gereken sorunları çözmekle kalmıyor, aynı zamanda çoğu zaman yeni sorunlar yaratıyor... Birleşmiş Milletler, Batı ülkelerine ve sınırlarına yönelik bir saldırıyı finanse ediyor... BM'nin işgalleri durdurması gerekiyor; onları yaratması veya finanse etmesi değil.


Trump, Genel Kurulu'ndaki konuşmasında Birleşmiş Milletler'i, küresel çatışmaları çözmede eylemsiz kalmakla suçladı.

ABD Başkanı, BM'nin çok büyük bir potansiyele sahip olduğunu ancak örgütün şu anda aktif olmadığını ve sadece çok büyük miktarda para harcadığını söyledi.

Trump, "BM'den aldığım tek şey bozuk bir teleprompter ve yürüyen merdiven oldu" dedi.

Genel Kurul'da ülke liderlerinin bazıları mevcut, bazıları ise bu zirveye (örneğin Çin ile Rusya) dışişleri bakanı düzeyinde katılıyorlar. 

ABD Başkanı Donald Trump Washington'dan New York'ta dünyaya hitap etti.

Aslında biraz da dünyayı azarladı!

İşte bu noktada Vladimir Putin ve Şi Cinping böyle bir zirveye karılır mıydı?

Avrupa ülkeleri Genel Kurul'a katılır, çünkü çok konuda ABD ile ortaklar.

Bu yıl ülke liderleri Filistin, Suriye ve Ukrayna konularına yoğunlaştılar.

Politik ve popüler yanları fazla görülen bir Genel Kurul oluyor.

Bu BM zirvesi vesileyle diplomasi gayet hızlı.

Liderler birebirleriyle görüşüyorlar ve önemli medya organlarına demeç veriyorlar.

BM zirvesi bittiğinde ise her katılımcı ülkesine dönecek.

ABD, New York ve dolayısıyla Trump, ev sahipliğini yapmış olacak.

Uluslararası etkileşim ortamı üzerine çok yazılıp çizilenler olacak.

Trump nasıl kritik ediyor?

Birleşmiş Milletler'in amacı nedir? Çok büyük, çok büyük bir potansiyeli var ama bu potansiyele ulaşmaktan çok uzak. Yaptıkları tek şey gerçekten sert ifadelerle yazılmış bir mektup yazmak ve sonra da bu mektubun devamını getirmemek. Boş sözler savaşı çözmez. Savaşı ve savaşları çözen tek şey eylemdir.


Karar var mı?

Kararlar Güvenlik Konseyi'nde alınıyor.

Burada BM'nin daimî üyeleri var.

Daimî üye (ve aynı zamanda nükleer güce sahip) olan ABD, Rusya, Çin, Fransa ile Birleşik Krallık, alınacak kararlar için veto yetkisine sahipler.

Bundan başka her yıl 10 geçici üye seçiliyor.

Toplam 15 üyelik konsey.

Bu zirve o konsey toplantısı değil.

Bir şey beklemeyin.

Bu dönemde konuşmak için öne çıkan konular var.

Filistin, Suriye ile Ukrayna acil çözüm bekliyorlar.


Diğer konular ise ana hatlarıyla iklim ve göç.

Birleşmiş Milletler'de Trump hangi konulara değindi?

Hıristiyanlar için koruma çağrısında bulunuldu.

BM'yi ABD ve Batı ülkelerine kitlesel göçü finanse ettiği için yerden yere vurdu.

Avrupa'nın Şeriat Hukukunu benimsemeyi bırakması gerektiğini söyledi. Küreselleşmeyi sert bir şekilde eleştirdi.

BM'yi iklim felaketi konusunda yaptığı alarmlar nedeniyle eleştirdi.

Rusya'nın savaşını finanse ettikleri için bazı ülkeleri yerden yere vurdu.

Fosil yakıtların teşvik edilmesi hususunu eleştirdi.

Ülkelerin "Yeşil Dolandırıcılık" tuzağına düşmeyi bırakmaları çağrısında bulundu.

BM'nin önemli konularda sözlerini anlamlı bir eylemle desteklemediğini söyledi.

Amerikan İstisnacılığı'nı vaaz etti ve ülkelerinin hiçbirinin buna yaklaşamayacağını söyledi.

Biyolojik silahlara son verilmesini talep etti.

BM üyelerine, kitlesel göçü kontrol altına alarak ve halklarına hizmet ederek ulusal kimliklerini korumaları çağrısında bulunuldu.

Ve tabii ki, lobideki yürüyen merdivenin bozulması ve teleprompter'ın çalışmaması nedeniyle BM'yi azarladı.

Trump Avrupa'yı eleştiriyor:

Kontrolsüz göç, ülkelerinizi mahvediyor. BM, Batılı ülkelere bir saldırıyı fonluyor. Londra'nın korkunç bir Belediye Başkanı var (Sadık Han'dan söz ediyor). Londra çok değişti, başka bir ülkedeler, ama şeriata geçmek istiyorlar. Amerika, Amerikalılarındır. Tüm ülkeler, kendi vatandaşlarını savunmak için bir duruş sergilemeli. Bunu yapmak zorundasınız, ülkelerinizi mahvediyorsunuz. Avrupa'nın başı ciddi belada, yasadışı göçmenler tarafından işgal ediliyorlar. Göç ve intihara varan enerji fikirleri, bir şey yapılmadığı takdirde Batı Avrupa'nın sonu olacak.
 


Genel Sekreter Antonio Guterres zirve öncesi düzenlediği basın toplantısında, "Genel Kurul, diyalog ve arabuluculuk için her türlü imkânı sunarak, BM genel merkezine yaklaşık 150 devlet ve hükümet başkanı getirecek… Bazıları buna Dünya Diplomasi Kupası diyor, ancak bu puan almakla ilgili olamaz, sorunları çözmekle ilgili olmalı" dedi.

Guterres'in şimdiki mesajı ise şöyleydi:

BM Genel Kurulu'ndaki dünya liderlerine mesajım: Karşımıza çıkan zorluk veya saat ne olursa olsun, üstesinden gelmeliyiz ve geleceğiz. Asla vazgeçmemeliyiz. Barış için. Haysiyet için. Adalet için. İnsanlık için. Çünkü bildiğimiz dünya, hep birlikte çalıştığımızda mümkün olur. Asla, asla vazgeçmeyeceğim.


Ben bu sözleri çelişkili buluyorum doğrusu.

Örnek vereyim:

İsrail Gazze'ye 8 Ekim 2023'te ağır hava harekatıyla yıkıma başladığında demiştim ki, "BM Genel Sekreteri vakit geçirmeksizin Gazze merkeze gitmeli ve BM bayrağını orada dalgalandırmalı."

Bunu yapamadı, ama bugün "vazgeçmeyeceğiz" derken sanki biraz da Trump'ı haklı çıkartıyor, yani boş sözler sarf ediyor. Bunun yerine barış için elini taşın altına koymak zorunda değil mi?

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve heyeti ABD vizesi alamadı ve Genel Kurul'a video konferans yöntemiyle hitap eti.

Filistin Devleti'nin tanınması yönünde bazı ülke liderleri kendi kararlarını açıkladı.

Böylelikle, ABD ve İsrail gibi birkaç farklı ülke dışında, dünya bu devleti tanıdı.

Peki Filistin-İsrail konusunun kalıcı çözümü için neye ihtiyaç var?

İsrail ve ABD'nin iradelerine. 

Mahmud Abbas BM'de video bağlantısıyla şöyle dedi:

Hamas'ın (Gazze) yönetiminde hiçbir rolü olmayacak. Hamas ve diğer gruplar silahlarını Filistin Yönetimi'ne teslim etmeli.


Guterres'in Filistin için düşüncesi şöyle:

Filistinliler için devlet kurmak bir ödül değil, bir haktır. Devlet olmayı reddetmek her yerdeki aşırılıkçılar için bir armağan olacaktır. İki devletli çözüm, İsrailliler ile Filistinliler arasında adil ve kalıcı bir barışa ve Ortadoğu'da daha geniş bir barış ve güvenliğe giden tek güvenilir yoldur.


Genel Kurul'da Trump, "Gazze'de ateşkes çağrısında bulundum, ancak Hamas barış tekliflerini reddediyor. Şimdi Filistin devletini tanımak 7 Ekim gibi vahşetleri ödüllendiriyor. Barış isteyenler birleşmeli: Rehineleri hemen serbest bırakın" dedi.

Trump, Filistin'i tanıyan ülkeleri bu şekilde eleştirdi.

Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun sözleri ABD görüşünü işaret ediyor:

Filistin devleti diye bir şey yok ve böyle bir devletin kurulabileceği tek zaman İsrail ile müzakereler olacak. Şu anda bu imkânsız çünkü Hamas ile bir savaşları var... Dünyada bunu gerçekten sağlayabilecek veya bir araya getirebilecek tek lider Başkan Trump.


Bir başka konuşmasında Rubio, Erdoğan'ın, Gazze ve Ukrayna konusunda istediğini söyleyebileceğini, ancak bir şey yapılmasını istediğinde Beyaz Saray'a geleceğini ve Trump'tan yardım isteyeceğini söyledi.

Bunlar ağır sözlerdi.

Başkan Trump ayrıca, Gazze'deki durumla ilgili Suudi Arabistan, BAE, Katar, Mısır, Ürdün, Türkiye, Endonezya ve Pakistan ile bir görüşme gerçekleştirdi.

Sanırım burada Trump, katılımcıların sözlerini dinledi ve sonra, "Hamas'ın fonksiyonlarını yok edin, rehineler serbest kalsın ve Gazze halkına yardımlar başlasın…" türünden mesajlarını verdi.

Gazze toplantısı sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan şu duyuruyu yaptı:

Gazze zirvesinin sonuç bildirgesi yakında açıklanacak. Toplantı verimli geçti ve oldukça memnunuz. Umarım hayırlı olur.


Eski HTŞ lideri ve yeni Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ABD vizesi aldı ki heyetiyle Genel Kurul'da ve New York sokaklarında bulunabildi.

Hatta eski CIA Başkanı ve emekli ABD Generali David Petraeus ile ilgi çeken bir program yaptılar.

Şu an Suriye için en öne çıkan konular, bir ABD projesi olan SDG'nin merkezi yönetime entegrasyonu ve İsrail'in Suriye'deki yayılmacı girişimleri.

Bu durumda Suriye'de çözüm için neye ihtiyaç var?

İsrail ve ABD'nin iradelerine.

Ukrayna ile Rusya savaşı sürüyor.

Barış için Trump bir hamle yaptı, ancak sonuç alınamadı.

Bugünlerde Trump, Putin tarafından aldatıldığını düşünüyor.

Avrupa gittikçe geriliyor.

Yani bu cephede işler pek de parlak değil.

Üstelik geçen ay Şangay İşbirliği Teşkilatı zirvesinde Rusya ve Çin ele ele, kol kola idi.

Vladimir Putin ve Şi Cinping uluslararası sistemin değişmesini istiyor.

ABD dolarının artık bu şekilde kullanılmamasını, bunun yerine ülkelerin kendi para birimleriyle ticaret yapmalarını öneriyor.

"Tek kutuplu dünya" yerine, "çok kutuplu dünya" düzenine geçilmesi için çaba sarf ediyorlar.

Bu bakış çerçevesinde dünyada önemli bir kriz var ve Doğu ile Batı tekrar gerilmiş halde.

Doğu, yani Rusya ve Çin, uluslararası sistemi değiştirmek amaçlı girişimlerini sürdürüyor.

Batı dünyası ise mevcudu sürdürmek istiyor.

BM Genel Sekreteri Guterres ise "çözüm" arıyor.

Burada büyük fikir ayrılıklarının olduğuna işaret ettim.

Sadece Filistin konusuna bile bakılsa, BM'ye ev sahipliği yapan ABD'nin bütün diğer ülkelerden farklı bir bakış açısı var ki o da İsrail'in tezlerine yakın. 

Trump dünyaya ve olaylara üstten bakan bir lider olarak dikkatleri üzerine çekiyor.

BM'nin kurumsal yapısı ise tartışılmaya devam ediyor.

ABD'nin mevcut organizasyonu değiştirmekle ilgili bir talebi yok, "sorunları giderin" derken, aynı zamanda dünyaya "ABD'ye tabisiniz" mesajını veriyor.

Trump "patron" rolünde…

Bu da bir gerilim ve BM'nin eleştirisi konusu.

Demek ki mevcut uluslararası sistem içten içe büyüyen sorunlarla dolup taşıyor.

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU