İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde sergilenen 2700 yıllık Siloam Yazıtı, son günlerde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun açıklamalarıyla yeniden gündeme geldi.
Netanyahu, 1998 yılında dönemin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Mesut Yılmaz'a yazıtın geri verilmesi talebinde bulunduklarını ancak olumsuz yanıt aldıklarını ifade etti.
↠ Peki, Netanyahu, neden şimdi Türkiye'den Siloam Yazıtı'nı talep ettiklerini gündeme getirdi?
↠ Siloam Yazıtı, İsrail açısından neden büyük bir öneme sahip?
↠ İsrail, yazıt için neden yıllardır ısrar ediyor?
↠ İsrail'in bu tarihi esere gösterdiği yoğun ilginin ardında hangi sebepler yatıyor?
Hafıza Atlası"nda bu hafta Binyamin Netanyahu'nun gündeme getirdiği Siloam Yazıtı hakkında merak edilenleri konuştuk.
Netanyahu neden yazıtı istiyor?
Netanyahu'nun talepleri modern bir devletin bilimsel ilgisinden değil, Siyonist ideolojinin tarihsel meşruiyet arayışından kaynaklanıyor.
İsrail, tarihsel ve dinsel simgeleri hem kendi yurttaşlarına hem de uluslararası kamuoyuna ideolojik bir hak iddiası oluşturmak için kullanıyor.
Siloam Yazıtı, Kudüs'teki Süleyman Mabedi'ne dair iddiaları destekleyecek en somut belgelerden biri olarak görülüyor.
Siloam Yazıtı neden önemli?
Siloam Yazıtı, yalnızca 2700 yıllık bir arkeolojik eser olmanın ötesinde, İsrail açısından hem tarihsel hem de ideolojik bir değer taşıyor.
Milattan önceki döneme ait bir kemer yazıtı ve İbranice olarak yazılmış olması, onu dönemin tarihine ışık tutan somut bir belge hâline getiriyor.
Kudüs'teki Süleyman Mabedi ile bağlantılı araştırmalarda somut bir delil niteliği taşıyor ve bu nedenle İsrail için ayrı bir önem arz ediyor.
Sadece tarihsel veya kültürel bir değer taşımıyor; aynı zamanda Siyonist ideolojinin, kendi tarih anlatısını kurmak ve meşruiyet sağlamak için kullandığı bir araç olarak görülüyor.
Bu yönleriyle Siloam Yazıtı, hem arkeoloji dünyasının hem de diplomasi ve kültürel miras tartışmalarının odağında bulunuyor.
İsrail'in tarihi eser saplantısının arkasında ne var?
İsrail'in tarihi eserler ve arkeoloji saplantısı, modern bir devletin ilgisinden ziyade ideolojik ve dini bir mantığa dayanıyor.
Siyonist ideoloji, tarihsel ve kutsal alanları hem kendi yurttaşlarına hem de uluslararası kamuoyuna meşruiyet kazandıracak bir araç olarak görüyor.
Gazze’deki katliamlar ve bölgedeki işgaller, bu ideolojik çerçevede "meşruiyet" gerekçesi olarak kullanılıyor.
© The Independentturkish