Ukrayna neden kazanmalı?

Adil Zozani Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AP

Rusya'nın Ukrayna işgali farklı boyutlarıyla her kesin ilgi odağı durumuna geldi.

Geride kalan işgal süreci şunu kanıtladı ki dünyanın neresinde olursa olsun meydana gelen savaşlardan herkes öyle ya da böyle etkilenmektedir. Ateş düştüğü yeri yakmakla kalmıyor, her yeri kavuruyor.

Canlı yayımlanan savaşın anlık olarak insanların içinden bir şeyler koparıp götürdüğüne tanıklık ediyoruz.

Şurası gerçek ki savaş giderek insanlığın kabuk bağlamış merhamet duygusunu depreştiriyor. İnsanlık savaşın yıkıcılığını anlık olarak içinde hisseder oldu.

Bu nedendir ki güçsüzün mazlum olarak görüldüğü ve de kazanmasını isteyenlerin sayısı fark edilebilir düzeyde bir kitleselliği tekabül etmektedir. 


Bir savaşın insanlığın merhamet duygularına bu denli etki ettiğine ilk kez tanıklık ediyoruz, dersek; abartılı bir ifade kullanmış olmayız.

Zira Körfez Savaşı'ndan bu yana, dünyanın değişik bölgelerinde farklı boyutlarda savaşlar oldu; ancak hiçbiri Rusya-Ukrayna savaşı kadar ilgi odağı olmadı.

Rusya'nın Ukrayna işgaliyle başlayan süreçte farklı bir atmosfer oluşmaya başladı.

Dünyanın değişik yerlerinden insanların ortak duyguda birleşmelerine tanıklık etmekteyiz.

Söz konusu ortak duygu salt bir "savaşa hayır" duygu birliğinin ötesindedir. Hissedilen duygu güçlünün kaybetmesini arzulayan yönündedir.

Güçler dengesi bakımından Rusya devasa askeri gücüyle Ukrayna'yı kısa sürede yerle bir etse kimse açısından sürpriz olmayacaktır.

Ukrayna'nın direnmesi ve Rusya'ya geri adım attırması en çok arzu edilen sonuç gibi gözüküyor. 


Sonuçlanmamış bir savaşın sonuçları üzerine çıkarsamalar yapmanın mümkün olabileceğini bize kanıtlayan bir örnek var karşımızda.

Ukrayna'da ortaya çıkan durum güçler dengesizliğinde insanlığın karşı karşıya olduğu büyük tehlikenin boyutlarını gösteriyor.

Elinde güç bulunduranın gücünü kanıtlama arzusu insanlığın içini ürpertti. Bu ürperti duygusu aynı zamanda bir tepkiselliğe de işaret etmektedir.

Karşı karşıya kalınan tehlike insanlığı otorite-egemenlik kabullerinin sorgulanmasına yöneltecektir. 


Bir savaş figürü olarak Putin'e karşı oluşan antipatinin; aynı zamanda "Putinler"e karşı bir antipati olduğu görülmektedir.

Neden böyle olduğunun güçlü dayanakları var:

  1. Silahlanma yarışı evrensel düzeyde insanlığın en büyük tehdidi durumuna geldi. Elinde güçlü savaş enstrümanları bulunduranların günün birinde bu gücün etkisinden yararlanarak egemenlik alanını genişletmek arzusu içinde olacağını herkes görüyor ve bu durum evrensel düzlemde herkesin güvenliğini sarsmaktadır.
     
  2. Güçlü olanın ayakta kalmasını arzulayan egemenlik savaşında aktörlerin kendi egemenlik pozisyonlarını güçlendirmek adına neden oldukları tahribatları umursamazlar.

    Egemenlik yarışında temel koşul ayakta kalmak ve mümkün olduğunca egemenlik alanının genişletilmesi esas alınmaktadır. Bu da insanlık adına büyük yıkımlar demektir.

    Hiç şüphesiz Putin'in umut ettiği hedefler kendisiyle aynı duygu dünyasında yaşayan tüm egemenlerin ortak hedefleridir.

    Dolayısıyla Rusya'nın Ukrayna işgalinin başarıya ulaşması durumunda aynı duygu dünyası içinde olanlar açısından da feyz kaynağı olacaktır. 
     
  3. Otoriter eğilimler üzerine şekillenen yönetim modellerinin insanlık için oluşturduğu tehlikenin boyutlarını da göstermektedir.

    Putin (otoriter liderlik için bunu çoğul olarak okumak doğru ifade olacaktır) Mart 2020'de Rusya parlamentosunun alt kanadı olan Duma'nın gündemine 2036 yılına kadar başkanlık yapmasını olanaklı kılacak bir Anayasa değişikliği teklifi sundu.

    Gerçekleşen oylamada 382 evet 44 çekimser oy çıktı. Bir tek Duma üyesinin ret oyu kullanamadığı bir oylama oldu. Normal koşullarda 2024'te görev süresi bitecek olan Putin, 2036 yılına kadar başkan kalabilecektir.

    Muhalefetsiz güçlü otoriter liderliğin güçlü savaş enstrümanlarıyla birleşmesi durumunda ortaya çıkan tehlikeyi Ukrayna işgaliyle fark etmiş olduk. Bu maddedeki çoğul ifadenin nedeni otoriter liderlik eğiliminin evrensel düzeydeki yaygınlığıdır.

    Düşünün ki Rusya ve Putin ifadelerinin yerine daha kaç ülke ve kişi ismi ekleyebilirsiniz? Parantezi tamamlamak açısından bu maddeye ilişkin şunu da ilave etmek gerekir: Siyaset tarihi otoriter liderliğin toplumsal muhalefetsizlik halinden doğduğu örnekleriyle doludur. 
     
  4. Evrensel düzlemde insanlık için tehdit boyutuna gelen silahlanma yarışında kitlesel imha potansiyeli olan nükleer silahların "güçlü" olanların elinde bulunmasının dünya açısından güvence olmayacağı anlaşılmış oldu.

    Hatta "güçlü" olanın dünyayı yakarım umurumda olmaz havasında olduğunu herkes gördü ve işitti. Böylelikle "güçlülerin" yıllar yılı dünyanın başka yerlerindeki nükleer silahlanma girişimlerine karşı yürüttükleri politikaların anlamsızlığı ortaya çıktı. 
     
  5. Yer kürenin güçler dengesinin terazisine göre taksim edilmesinin imkânsızlığını da anlamış olduk. Kolektif tercihlerin güçler dengesinin oluşturduğu düzleme göre gerçekleşmemesi durumunda nasıl bir akıbetle karşılaşılacağını da gösterme niyetindeler.

    Ukrayna'nın kolektif tercihinin Rusya'yı işgal boyutunda ilgilendiriyor olmasının insanlık açısından anlaşılır bir tarafı yoktur. Ancak Ukrayna'nın kendisini dengeler arasında bir tercih yapma mecburiyetinde hissetmesi de en az yapılan tercihin sonuçları kadar vahimdir. 
     
  6. Ukrayna işgaliyle birlikte demografik yapıların da ne şekilde istikrarsızlık nedenine dönüştürülebileceği görüldü.

    Ülke demografyasının istikrarsızlık nedenine dönüşmemesi için yapılması gerekenlerin olduğunu bilince çıkarması açısından tarihi bir deneyim yaşıyoruz. Teritoryal esaslara dayalı yönetişimin kapsayıcılığının önemi anlaşılmaktadır.
     
  7. Ukrayna örneğinin insanlığın merhamet duygusuna daha çok hitap ediyor olmasının liderlik tipolojisiyle yakından ilişkisi vardır. Aynı durumun Irak'ta Saddam, Suriye'de Beşar Esad örnekleri açısından söz konusu olamamasının nedenleri de bununla ilişkilidir.

    Zelenski lider tipolojisi itibarıyla sosyal bilimlerin -özellikle de Max Weber'in- genel kabul gören tipolojileriyle tanımlanamayan yanları söz konusudur.

    Zelenski, geleneksel, otoriter veya yasal-ussal egemenlik teorilerin dışında sıradanlık ifade ediyor olmasına rağmen geniş kitleleri etkileme becerisi gösterdi. Koşul adaptasyonu içinde kendini var eden bu yeni tipoloji toplumun sıradan katmanları içinden doğdu.

    Bu nedenle yaygın bir kitle desteğine kavuştu. Koşul adaptasyonu Saddam veya Beşar Esad için söz konusu olamazdı çünkü onlar güç teorisine göre oyun kurmayı tercih ediyorlardı.

    Ve en önemlisi kendi hinterlantlarında güce dayalı egemenlik kurmayı esas alıyorlardı. Bu farkla Zelenski örneği sosyal bilimlerin önüne yeni bir liderlik figürü olarak doğu verdi.  

Bunlara devamla başka nedenler de sıralamak mümkündür.

Putin(lerin) evrensel düzeyde oluşturduğu tehdidin boyutlarını kavramak boyutuyla sıralanacak çokça neden vardır.

Ancak işin aslı toplumsal yapının tüm dinamiklerine hükmeden otoriter yönetimlerin insanlık için nasıl bir tehdit oluşturduğunu fark etmektir.

Herkesin kıssadan hisse çıkarabileceği bir tablo ile karşı karşıyayız. Otoriter liderliğin kapsam alanına göre oluşturduğu risk durumu Putin örneğinde görülmüş oldu. 


Rusya-Ukrayna savaşında kazananın Ukrayna olması otoriter liderliğin sonunu hazırlayabilir diye kazananın Ukrayna olmasını arzulayan büyük kitleler var.

Merhamet duygusundan arınmış, soğuk-buz gibi yüz ifadesiyle insanlığın kaderiyle oynamada beis görmeyen otoriter lider(ler)den kurtulmak insanlığın belki de en önemli görevi durumuna geldi.

Bu nedenle Ukrayna kazanmalı; çünkü yukarıda sıralanan nedenler insanlık için hayatidir. 


Kazananın kim olacağını belirleyen insanlığın merhamet duygusu değil elbette.

Verili koşullarda kazananı belirleyen güç dengesidir, maalesef.  

Bir savaşın sonucu itibarıyla bunu söylemek olanaklıdır. Ancak bu savaşın kabuk bağlamış insanlığın merhamet duygusunu depreştirdiği de bir gerçektir.

Öyle görünüyor ki insanlığın depreşen merhamet duygusu evrensel düzlemde "EVRENSEL MAZLUMLAR PLATFORMU" kurmaya kadar yol alacaktır. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU