Jeopolitik gerilimlerin arttığı ve ticaret savaşlarının derinleştiği bir dünyada uluslararası iş birliği mekanizmalarına olan ihtiyaç daha da belirginleşti.
Bundan dolayı Çin'in Tianjin kentinde düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Zirvesi bölgesel ve küresel anlamda stratejik bir öneme sahip.
ŞİÖ'nün tarihçesi ve kuruluş amacı
Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından ortaya çıkan Avrasya bölgesindeki istikrarsızlık, sınır anlaşmazlıkları, terörizm, aşırıcılık ve ayrılıkçılık gibi sorunlar bölgesel işbirliği mekanizmalarının gerekliliğini artırdı.
Şanghay İşbirliği Örgütü'nün temelleri 1996-1997 yıllarında Çin öncülüğünde Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan tarafından oluşturulan "Şanghay Beşlisi"ne dayanıyor.
Bu yapı Sovyetler Birliği sonrası ortaya çıkan sınır sorunları ve bölgesel güvenlik kaygılarına yanıt olarak şekillendi.
2001 yılında Özbekistan'ın katılımıyla resmiyet kazanan örgüt öncelikli olarak terörizm, aşırıcılık ve ayrılıkçılıkla mücadele etmek üzere oluşturuldu.
Ancak, zamanla ŞİÖ'nün faaliyet alanları genişlemiş; ekonomik, diplomatik, teknolojik ve kültürel işbirliği ekseninde kapsamlı bir bölgesel platforma dönüştü.
ŞİÖ'nün genişleyen yapısı ve artan etkisi
ŞİÖ kuruluşundan bu yana bölgesel istikrar, barış ve kalkınmaya yönelik katkılarıyla cazibesini artırdı.
ABD'nin Orta Asya'daki askeri üslerinin kapatılması ve Batı merkezli renkli devrimlere karşı oluşturulan koruma kalkanı örgütün bölgedeki etkisinin örnekleri arasında yer alıyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Asya'nın iki nükleer gücü olan Hindistan ve Pakistan'ın 2017 yılında üyeliğiyle başlayan genişleme süreci 2021'de İran ve 2024'te Belarus'un katılımıyla devam etti.
Bugün ŞİÖ 10 tam üye, 14 diyalog ortağı ve 2 gözlemci ülkeyle geniş bir coğrafyayı kapsayan çok uluslu bir yapıya dönüştü.
Örgüt üyesi ülkelerin yüz ölçümlerinin toplamı Avrasya kıta parçasının yaklaşık yüzde 65'ini kapsıyor.
Ayrıca, ŞİÖ dünya nüfusunun yüzde 40'ını ve küresel gayrisafi hasılanın yüzde 30'unu temsil eden bir yapı.
Enerji, tarım, madencilik ve imalat gibi stratejik sektörlerde büyük paya sahip olan örgütün nükleer güç kapasitesi de dikkat çekici.
Üye ülkeler arasında hem ticari hem de güvenlik alanlarında artan işbirliği örgütün Avrasya bölgesindeki etkisini derinleştiriyor.
Güvenlikten çok boyutlu iş birliğine
Örgütün kuruluş amacında öne çıkan "üç kötü" (terörizm, aşırıcılık ve ayrılıkçılık) ile mücadele ŞİÖ'nün güvenlik politikalarının temelini oluşturdu.
Şanghay İşbirliği Örgütü, Soğuk Savaş sonrası Avrasya coğrafyasındaki istikrarsızlık ve güvenlik açığını gidermek üzere ortaya çıkarak, zamanla ekonomik, diplomatik ve teknolojik işbirliği alanlarını kapsayan çok boyutlu bir platforma dönüştü.
Hem bölgesel hem de küresel ölçekte barış, istikrar ve çok kutuplu dünya düzenine katkı sağlayan ŞİÖ, Batı merkezli uluslararası sistemin dışında eşit temsil ve konsensüs ilkelerine dayanan demokratik bir uluslararası yapı olarak dikkat çekiyor.
Örgüt içinde zaman zaman sınır sorunları yaşayan ülkeler bulunmasına rağmen ortak askeri tatbikatlar ve ortak kararlarda bir araya gelmeleri ŞİÖ'nün önemli bir diyalog platformu olduğunu gösteriyor.
2025 Tianjin Zirvesi ve stratejik kararlar
ŞİÖ Devlet Başkanları Zirvesi'nde kabul edilen bildirgede ABD ve İsrail'in İran'a yönelik saldırıları sert bir şekilde kınandı.
Ayrıca, Gazze Şeridi'nde can kayıplarına yol açan eylemler insanlık felaketi olarak nitelendi.
Bildiride, Ortadoğu'da barışın ancak Filistin sorununun adil çözümüyle mümkün olacağı vurgulandı.
2025 Tianjin Zirvesinde ŞİÖ'nün stratejik vizyonunun güncellenmesi açısından 24 belgeye imza atıldı.
Ayrıca, Laos ŞİÖ'nün yeni diyalog ortağı olarak kabul edildi.
Önemli bir kararda ŞİÖ Kalkınma Bankasının kurulması oldu.
Yine Uyuşturucuyla Mücadele Merkezi ve Üye Devletlere Yönelik Güvenlik Zorlukları Merkezinin hayata geçirilmesi kararlaştırıldı.
Bu kararlar ile birlikte ŞİÖ'yü bölgesel güvenlik örgütünün ötesinde küresel sistemin yeniden şekillendirilmesinde aktif rol alacak bir platform haline getirme girişimi olduğunu görmek gerekiyor.
Tianjin Deklarasyonu ve 2035 ŞİÖ Kalkınma Stratejisi örgütün güvenlik, ekonomik entegrasyon, kültürel değişim ve küresel yönetişim alanlarındaki ortak hedeflerini ortaya koyuyor.
Örgütün 10 yıllık kalkınma stratejisinde altyapı yatırımları, teknoloji geliştirme, enerji ve dijital ekonomi gibi alanlarda işbirliğinin artırılması hedefleniyor.
Ayrıca, "Sürdürülebilir Kalkınma Yılı" temasıyla yeşil enerji ve yapay zekâ teknolojileri gibi yenilikçi alanlarda bölgesel entegrasyonun güçlendirilmesi amaçlanıyor.
ŞİÖ'nün benzersiz yapısı ve Batı'dan farklılığı
ŞİÖ, Batı merkezli uluslararası sistemin dışında çok kültürlü, çok dinli ve eşit temsil ilkeleriyle çalışan demokratik bir uluslararası platform olarak öne çıkıyor.
Ne ortak bir savunma örgütü ne de ortak bir saldırı örgütü olan ŞİÖ sınır sorunları, terör, aşırılık ve ayrılıkçılıkla mücadelede ortak vizyon geliştiren özgün bir oluşumdur.
ŞİÖ bölgesel güvenlik, ortak askeri tatbikatlar ve ticari işbirliği alanlarında işlevselliğini artırarak bölge ve ötesinde olumlu etkiler yaratıyor.
Batı medyasının "Batı karşıtı" olarak tanımladığı örgüt aslında herhangi bir bloklaşma veya ötekileştirme siyaseti gütmüyor.
Türkiye'nin ŞİÖ ile ilişkisi ve stratejik hedefleri
Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) üyelerinin ŞİÖ bünyesinde bulunması ve Türkiye'nin diyalog ortağı olarak aktif katılımı örgütün Avrasya'daki etki alanını daha da genişletiyor.
Türkiye'nin ŞİÖ'ye tam üyelik hedefi NATO üyeliği ile ŞİÖ üyeliği arasında yeni bir denge arayışının göstergesi olarak değerlendirilebilir.
Bu durum küresel güç dengelerinin çok kutuplu veya çok merkezli bir yapıya evrildiğinin kanıtıdır.
Erdoğan'ın zirve katılımı ve tam üyelik hedefi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2025 Tianjin Zirvesi'ne şeref konuğu olarak katılımı Türkiye'nin Şanghay İşbirliği Örgütü ile olan ilişkilerine verdiği stratejik önemi açık bir şekilde ortaya koyuyor.
Türkiye, 2012 yılından itibaren örgütün diyalog ortağı statüsünde bulunmakla birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından daha önce dile getirilen tam üyelik hedefi Türkiye'nin ŞİÖ çerçevesinde çok boyutlu dış politika hedeflerinden vazgeçmediğini gösteriyor.
Türkiye için ŞİÖ üyeliğinin olası kazanımları
Türkiye açısından ŞİÖ üyeliği mevcut küresel güç dengelerinin giderek karmaşıklaştığı bir ortamda dış politikasını daha bağımsız ve esnek bir zemine oturtma imkânı sunuyor.
Bu üyelik Türkiye'nin sadece Batı eksenli ittifaklara bağımlılığını azaltmakla kalmayacağı gibi Asya ve Avrasya coğrafyasında etkin bir aktör olarak diplomatik ve ekonomik ilişkilerini çeşitlendirmesine olanak tanıyacaktır.
Ayrıca, finansal entegrasyon süreçlerine katılım, teknolojik iş birliklerinin derinleşmesi ve ekonomik fırsatların genişlemesi Türkiye'nin uluslararası arenadaki rekabet gücünü artıracaktır.
Türkiye'nin ŞİÖ masasındaki yeri ve küresel dengeler
Bir NATO üyesi olarak Türkiye'nin ŞİÖ masasında yer alması bölgesel ve küresel düzeyde önemli jeopolitik sonuçlar doğurabilir.
Bu durum geleneksel Batı merkezli güvenlik ve diplomasi anlayışlarının ötesinde çok merkezli ve daha dengeli bir küresel güç yapısının oluşumuna katkı sağlama potansiyelini taşıyor.
Stratejik esneklik ve dış politikada yeni açılımlar
ŞİÖ üyeliği Türkiye için daha aktif, esnek ve stratejik bir politika izlemek adına önemli bir fırsattır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın zirveye katılımı Türkiye'nin dış politika stratejisinde ulusal çıkarlarının çeşitlendirilmesi ve küresel sahnedeki konumunun güçlendirilmesi açısından oldukça kritik.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish