Şangay İşbirliği Teşkilatı 25. Zirvesi

Gürsel Tokmakoğlu Independent Türkçe için yazdı

Aile fotoğrafı - Tianjin

Şangay İşbirliği Teşkilatı (ŞİÖ) 25. zirvesi Çin'in Tianjin kentinde geniş katılımla gerçekleşiyor.

Burada zirvenin açılışına bakarak bazı konulara değinelim isterim. 
 

Genel

Aylardır ABD, Trump ve Beyaz Saray merkezli haber bombardımanı ve politik şov izledik ve aslında doyduk. 

Dünya sadece Batı'dan ibaret değil, Doğu da var elbette. Doğu'yu unutanlar yanılırlar. 

Şangay İşbirliği Teşkilatı vesilesiyle dengeyi sağlamanın zamanındayız.

Biraz da Çin Halk Cumhuriyeti ve Şi Cinping merkezli konuşulsa yanlış olmaz kanısındayım.

Bu en azından sağlıklı düşünmek için gerekli bir yöntemdir.

Çin, bilindiği şekilde, sessiz ve derinden gelmeye devam ediyor.

Şi Cinping planlı-programlı kalkınmanın çabası içindedir.

Bu bakımda 2049 yılına kadar Çin'in yapacakları belli sayılır.

ABD'nin Çin ekonomisine yönelik saldırıları, özellikle Trump politikaları ciddiyetini koruyor.

Her iki büyük gücün Tayvan meselesindeki tutumları bellidir.

Çin ile ABD arasında çözülmeyi bekleyen bir büyük sürtüşme sahası Hint-Pasifik'tir.

Putin, ŞİÖ'ya güçlü şekilde gitti.

Ukrayna savaşının son durumu, Trump ile Alaska'da yaptığı zirve Putin'e güç verdi. 

Trump, Putin'i kontrolünde tutabileceğini düşündü, hatası da buydu.

Rusya, Asya jeopolitiğindeki avantajı asla terk etmez, ki bu onun asıl gücünü oluşturan sermayedir.

Rusya, Çin ve Hindistan üçlüsünün ilişkileri geliştikçe bu ABD için güçlük yaratacaktır.

Hint-Pasifik, Arap Denizi, Ortadoğu ve Arktik bölgelerin jeolojik açılardan çözüm bekleyen taraflarına bu üçlü etki sağlayabilir.

ŞİÖ bu güç birliğinin önemli bir platformudur.

Asya ülkeleri Atlantik'e karşı dayanışma içindedir.

Burada nüfusa, kültüre, rejime, ideolojiye değil, sadece Asya jeopolitiğinin getirdiği sinerjiye bakılmaktadır. 

Böyle olunca da Batı dünyası veya Atlantik ile Doğu arasında kalın bir çizgi halinde ŞİÖ'yu görmek mümkündür.


Şangay Ruhu

Şanghay İşbirliği Örgütü, 26 ülkenin katılımı, 50'den fazla alanı kapsayan işbirliği ve yaklaşık 30 trilyon ABD doları tutarındaki toplam ekonomik çıktısıyla, dünyanın en büyük bölgesel örgütü haline gelmiştir.

Uluslararası etkisi ve cazibesi her geçen gün artmaktadır.

Şi Cinping şöyle açıklıyor: 

İleriye baktığımızda, zorluklar ve değişimlerle dolu bir dünyada Şanghay Ruhu'nu ileriye taşımalı, sağlam adımlarla ilerlemeli ve Örgütün potansiyelinden daha iyi yararlanmalıyız. Şanghay İşbirliği Örgütü, kurulduğu 24 yıl kadar önce, karşılıklı güven, karşılıklı fayda, eşitlik, istişare, medeniyet çeşitliliğine saygı ve ortak kalkınma arayışını temel alan Şanghay Ruhu'nu oluşturmuştu. Öncelikle farklılıkları bir kenara bırakıp ortak noktalarda buluşmamız gerekiyor. İkincisi, karşılıklı yarar ve kazan-kazan sonuçlarının peşinde olmalıyız. Üçüncüsü, açıklığı ve kapsayıcılığı savunmalıyız. Dördüncüsü, adalet ve hakkaniyeti savunmalıyız. Beşincisi, gerçek sonuçlara ve yüksek verimliliğe ulaşmaya çalışmalıyız.


Çinliler ne kadar samimiler tartışılır.

Ama şunu görüyorum, Batı'ya, ABD'ye, Trump'a kızanlar alternatif aramaya çalışıyor ve Batı'ya bir rakip gibi ortaya çıkan Çinlilerin söylediklerine de sarılmak istiyorlar. 

Şöyle bir faraziye ile sorsam olur herhalde:

ABD değil de hegemon ülke Çin olsa, mesela 2050'de, ne göreceksiniz?

Bugün söylenenlerin, adalet ve hak-hukuk yönüyle o tarihte nasıl gerçekleşeceğinden emin misiniz? 

Bilinemez elbette. 

Ancak söylenenlerden ipucu çıkarın kendinize.

Bugün ŞİÖ zirvesinde kullanılan kelimelere bakın: Küresel, yönetmek, üretim… 

Üstelik bugünün Çin'i için hukuksal yönden iyi bir bakış açısına sahip olmalısınız ki ileri tarihlerde neler beklenmeli, bu düşünülmesi gereken bir konudur.

Bundan dolayı ortadan konuşmak gerekir.

Yine de gelişmeleri incelemek ve dış-politik çıkar için belli yönleriyle durumu iyi takip etmek ve varsa imkân gelişmek adına belli hususlardan faydalanmak gerekir.

Bunu kavga etmeden yapmak ise önemlidir.

Elbette bir Şangay Ruhu var, ama bu tek çözüm mü, başka bir oluşuma alternatif olabilir mi, siz düşünün isterim.

Şimdilik gelişme içerisinde olan bir örgüt var.

Gelişmekte olan ülkelerden kurulu.

Gelişmiş ülkeler değiller. Bu çok önemli.

Gelişmiş ülkeler, G-7 ülkeleri olarak bakın, bunların özelliklerini inceleyin; üyelerini (ABD, Kanada, Birleşik Krallık, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya), hukukunu, ticaretini, sigortasını, bankalarını, para gücünü, borsalarını… 

Şu cümleyi BRICS için de kullandım;

G-7 ülkeleri işveren, BRISC üretici ve tüketici konumunda.


ŞİÖ için de benzer değerlendirme yapılabilir. 

Ancak yine de ŞİÖ bir Avrasya jeopolitiğini esas alan projedir, haritaya bakmadan bir fikir ileri sürmek yanlış olur.

Çin ve Rusya ne amaç güdüyor?

Kendilerine yakın olacakları sisteme bağlamak, ABD hegemonyasını kırmak, ABD dolarının gücüne karşılık başka bir para birimini (mesela yuan'ı) büyütmek…

Açık olan noktalar bunlar. Bütün çabalar buna yönelik. 

25. ŞİÖ zirvesi de bu merkez etrafında kalıyor ve çeşitli önerilerle kendine cazibe yaratmak istiyor.

Peki yaratılan cazibe, fiilen olmasa bile, vaatle, yeterince ikna edici mi?

İşte bu nedenle bir "ruh" konusu gündemde ve buna bir "dava" olarak bakanlar da mevcut.

Bugünkü tabloya bakalım, ŞİÖ ülkeleri ve diğer katılımcıları şunlar oldu.
 

Şangay İşbirliği Teşkilatı (ŞİÖ)
Şangay İşbirliği Teşkilatı (ŞİÖ)

 

Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan. Buna eklenen üyeler, Hindistan, Pakistan, İran ve Belarus. 

Gözlemciler; Moğolistan ve Afganistan. 

Diyalogdakiler; Azerbaycan, Ermenistan, Kamboçya, Nepal, Türkiye, Sri Lanka, Suudi Arabistan, Mısır, Katar, Bahreyn, Maldivler, Myanmar, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Laos.

Şangay İşbirliği Teşkilatı zirvesinde ülkeler kendi meselelerini, açılımlarını ve beklentilerini konu ediyorlar.


Çin

Şi, açış konuşmasında özellikle "küresel zorbalık davranışlarını" kınadığını ve "Soğuk Savaş zihniyetini" reddettiğini ifade etti.

Bu elbette ABD'yi hedef alan sözler olarak değerlendirildi.

Şi, dünyanın giderek daha "kaotik ve iç içe geçmiş" hale geldiği uyarısında bulunarak, "Şanghay Ruhu"nu korumayı ve küresel türbülans ortamında bu ruhun rolünü güçlendirmeyi işaret etti.

Şi Cinping şunları söyledi:

Şanghay İşbirliği Örgütü, kurulduğu günden bu yana 24 yıl geçmiş olmasına rağmen, karşılıklı güven, karşılıklı yarar, eşitlik, istişare, medeniyetlerin çeşitliliğine saygı ve ortak kalkınma arayışını temel alan Şanghay Ruhu'nu oluşturmuştur. Sınır bölgelerimizde askeri güven inşa mekanizmasını ilk kuran biz olduk, geniş sınırlarımızı dostluk, karşılıklı güven ve işbirliği bağına dönüştürdük.

Kuşak ve Yol işbirliğini başlatan ilk ülke biz olduk. Çok sayıda önemli proje ve 'küçük ve güzel' geçim kaynağı projesi başarıyla hayata geçirildi ve endüstriyel yatırım işbirliği aktif olarak ilerletilerek bölge genelinde kalkınma ve refah için güçlü itici güçler sağlandı.

Uzun vadeli iyi komşuluk, dostluk ve işbirliğine dayalı bir anlaşmayı imzalayan ilk ülke biz olduk; kalıcı dostluk kurma ve düşmanlıklardan kaçınma taahhüdümüzü ilan ettik.

Gerçek çok taraflılığı uygulama çabası olarak, ortak fayda için kapsamlı istişare ve ortak katkı içeren küresel yönetişim vizyonunu ortaya koyan ilk kişiler bizdik.


Çin, gelecekte bu tür ihtiyaçlara sahip üye ülkelerde 100 adet "küçük ve güzel" geçim kaynağı projesini hayata geçirmeyi planlıyor.

Bu yıl içerisinde ŞİÖ üye ülkelerine 2 milyar yuan hibe sağlayacak ve önümüzdeki 3 yıl içerisinde ŞİÖ Bankalararası Konsorsiyum üyelerine ek olarak 10 milyar yuan kredi verecek.

Çin, gelecek yıldan itibaren ŞİÖ'ya özgü bursların sayısını 2 katına çıkaracak ve akademik, bilimsel ve teknolojik araştırmalarda yüksek vasıflı yetenekleri ortaklaşa eğitmek amacıyla ŞİÖ'nun yenilikçi doktora programını başlatacak. 

Şi, dünyada yüzyılda bir gerçekleşen dönüşümlerin daha hızlı gerçekleştiği bir ortamda, ŞİÖ'nun öncü rol üstlenmesi ve Küresel Yönetişim İnisiyatifi Girişimi'ni (GGI) hayata geçirmede örnek teşkil etmesi gerektiğini vurguladı.

Şi şöyle söyledi: 

Egemen eşitliğe bağlı kalmalıyız. Uluslararası ilişkilerde daha fazla demokrasiyi teşvik etmeli ve gelişmekte olan ülkelerin temsiliyetini ve sesini yükseltmeliyiz. Uluslararası hukukun üstünlüğüne uymalıyız. BM Şartı'nın amaç ve ilkeleri kapsamlı, eksiksiz ve eksiksiz bir şekilde gözetilmelidir. Uluslararası hukuk ve kurallar eşit ve tekdüze bir şekilde uygulanmalıdır. Çifte standart uygulanmamalı ve birkaç ülkenin iç kuralları diğerlerine dayatılmamalıdır. Çok taraflılığı benimsemeliyiz. Ortak fayda için kapsamlı istişare ve ortak katkı içeren küresel yönetişim vizyonunu savunmalı, dayanışma ve koordinasyonu güçlendirmeli ve tek taraflılığa karşı çıkmalıyız.

BM'nin statüsünü ve otoritesini kararlılıkla korumalı ve küresel yönetişimdeki yeri doldurulamaz, kilit rolünü güvence altına almalıyız. İnsan odaklı yaklaşımı savunmalıyız. Kuzey-Güney uçurumunu daha iyi daraltmak ve tüm ülkelerin ortak çıkarlarını daha iyi korumak için küresel yönetişim sistemini yeniden düzenlemeli ve iyileştirmeliyiz. Gerçek eylemlere odaklanmalıyız. Küresel eylemleri koordine etmeli, çeşitli kaynakları tam olarak harekete geçirmeli ve daha görünür sonuçlar elde etmeye çalışmalıyız.

Öncelikle, dünya barışını ve istikrarını korumaya katkıda bulunmalıyız. İttifak kurmama, çatışmama ve herhangi bir üçüncü tarafı hedef almama ilkelerini sürdürmeliyiz. Çeşitli tehdit ve zorluklarla mücadelede çabalarımızı birleştirmeli ve bölgede ortak bir güvenlik topluluğu inşa etmeliyiz.

İkinci olarak, dünya çapında açık işbirliğinin sorumluluğunu üstlenmeliyiz. Çin, enerji, yeşil endüstri ve dijital ekonomi alanlarında Çin-ŞİÖ işbirliği için üç büyük platform oluşturacak, bilimsel ve teknolojik inovasyon, yükseköğretim, mesleki ve teknik eğitim için işbirliği merkezi kuracaktır.

Üçüncüsü, insanlığın ortak değerlerini savunmada örnek olmalıyız. Dördüncüsü, uluslararası adalet ve hakkaniyeti savunmak için harekete geçmeliyiz.

Hegemonyacılığa ve güç siyasetine açıkça karşı çıkmaya, gerçek çok taraflılığı uygulamaya ve ‘çok kutuplu' bir dünyanın ve uluslararası ilişkilerde daha fazla demokrasinin teşvikinde bir sütun olarak durmaya devam etmeliyiz.


Rusya

Putin; Ukrayna, Avrupa, ABD, Alaska zirvesi, vs. anlatıyor, Çin ve Hindistan ile ilişkileri güçlendirmeye ve enerji meselesine eğiliyor. 

Putin şöyle söyledi:

Ukrayna krizi Rusya'nın eylemlerinden değil, Batı destekli Kiev darbesinden kaynaklandı. Alaska'da varılan ‘anlaşmanın' Ukrayna'da barışın yolunu açmasını umuyorum. Ukrayna krizinin temel nedenleri ortadan kaldırılmalı ve güvenlik dengesi yeniden sağlanmalıdır.


Çin-Hindistan

Çin ve Hindistan; kendi aralarındaki sorunların çözümüne ve dünya çapındaki kendi düşüncelerine, planlarına değiniyorlar.

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Hindistan Başbakan Narendra Modi'ye şunları söyledi: 

Çin ve Hindistan rakip değil, işbirliği ortaklarıdır ve iki ülke birbirlerinin tehdidi değil, kalkınma fırsatlarıdır. Çin ve Hindistan, Doğu'nun iki büyük antik medeniyeti, dünyanın en kalabalık iki ülkesi ve Küresel Güney'in önemli üyeleridir. İki ülke, halklarının refahını iyileştirme, gelişmekte olan ülkelerin dayanışmasını ve gençleşmesini teşvik etme ve insan toplumunun ilerlemesini sağlama konusunda önemli bir sorumluluk üstlenmektedir.

Çin ve Hindistan'ın birbirlerinin başarısına yardımcı olan, ejderha ile filin birlikte dans ettiği iyi komşuluk ilişkileri kuran dostlar ve ortaklar olması doğru bir tercih olacaktır.

Bu yıl Çin-Hindistan diplomatik ilişkilerinin 75. yıldönümü. İki taraf, ilişkiye stratejik ve uzun vadeli bir bakış açısıyla bakmalı ve ele almalı, Tianjin görüşmesinden bu yana ilişkilerin daha da geliştirilmesini hedeflemeli ve ilişkilerin sürdürülebilir, sağlam ve istikrarlı bir şekilde gelişmesi için çalışmalıdır.


Türkiye

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önce Gazze meselesini hatırlattı. 

Gazze'deki vahşeti durduramamanın izahı yok!


Sonra Türkiye'nin projelerini açıkladı. Erdoğan,şunları söyledi:

En Batı'daki Asyalı, en Doğu'daki Avrupalı olarak; Asya, Avrupa ve Ortadoğu'nun tam merkezindeki jeostratejik konumumuzla ulaşım ve iletişimin kesintisiz ve güvenli şekilde sürmesine katkı sunmaya devam ediyoruz. Bir yandan, Hazar Geçişli Doğu-Batı ‘Orta Koridor Girişimi' ile tarihi İpek Yolu'nu canlandırmayı hedeflerken, diğer yandan bu girişimi ‘Kuşak ve Yol Girişimi' ile uyumlaştırmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Kuzey-Güney-Doğu istikametinde hayata geçirdiğimiz ‘Kalkınma Yolu' projesiyle de geniş bir coğrafyayı birbirine bağlamayı hedefliyoruz. ‘Yeniden Asya Girişimimiz' çerçevesinde Asya ülkeleriyle ilişkilerimizi geliştiriyor; bölgesel kuruluşlarla angajmanımızı artırıyoruz.

Hiç şüphesiz, Şangay İşbirliği Teşkilatı, bu kuruluşlar arasında müstesna bir konuma sahiptir. Küresel çapta öngörülebilirliğin azaldığı, sınamaların arttığı bir dönemde Teşkilatın ‘Şangay Ruhu' ilkelerini son derece kıymetli buluyorum.


Ön değerlendirme

Henüz zirve için asıl sonuçları ileri sürmek için erken.

Ancak bazı noktaları vurgulamak isterim.

Şöyle:

Küresel Yönetişim Girişimi'ni daha sonra tekrar incelemekte yarar olacak kanısındayım. İncelemek isteyenleri için ise şimdiden referans vereyim. (Erişim: https://www.mfa.gov.cn/eng/xw/wjbxw/202509/t20250901_11699912.html )

Şi'nin üstü örtülü söylemleri aslında bir uluslararası huzursuzluğu teyit ediyor.

Özellikle ABD politikalarından rahatsız olan sadece Çin değil, Rusya da rahatsız.

İşte bu iki ülke bir noktada birleşmiş haldeler.

En azından bunu teyit etmiş olduk.

Bu ortak hareket etme isteği gösterir ki karşılarındakilere bakarak bundan sonra yaşanabilecekler için daha dikkatli olmakta yarar olacaktır.

Bahsettiğimiz ABD, Çin ve Rusya gibi ülkeler.

Eğer Hindistan ve Çin ortak değerlerde birleşecek olurlar ise bu dünyada yeni bir durum olur.

Olumlu sonuçlar çıkarabilmek adına takip etmekte yarar vardır.

Türkiye, ŞİÖ'ya girecek mi?

Göreceğiz. 

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU