Afrika'nın fillerini kurtarmakta ciddiysek yaratıcı olmalıyız

Yalnızca Afrika'daki fil sayısı 1800 yılında 26 milyonu bulabilirdi. Bugünse sadece 415 bini kaldı

Kent'teki Howletts Yaban Hayatı Parkı'nda yer alan fillerden üçü (David Rolfee/Howletts)

Afrika fillerinden oluşan bir sürüyü bulmayı bekleyeceğiniz ilk yer İngiliz kırsalı değildir. Oysa Kent'teki Canterbury'nin hemen dışındaki Howletts Yaban Hayatı Parkı, 1975'ten beri 13 file ev sahipliği yaparak Britanya halkının dünyanın en büyük kara memelisini yakından görmesini sağlamıştır. Çitlerinin içi geniş ve bakımlıyken derin bir göleti de barındırıyor. Bununla birlikte Kent onların ana vatanı değil ve biri hariç tüm fillerin bildiği tek hayat esaret hayatı oldu.

Neyse ki filler orada fazla kalmayacak. Aspinall Vakfı, türünün en büyük yeniden yabanlaştırma projesi kapsamında, fil sürüsünü Kenya savanlarına doğru yaklaşık 7 bin 250 kilometre uçurma planlarını duyurdu. Bazıları, hayvanları yeniden yerleştirerek rehabilite etmenin zorluğuna dair endişelerini dile getirse de Aspinall Vakfı, zaman içinde fillerin torunları binleri bulacağı için risklerin alınmaya değer olduğunu savunuyor. Dünyanın fil nüfusu kritik bir noktaya yaklaşırken bu tür yaratıcı girişimler, ihtiyaçlarını karşılama koşuluyla teşvik edilmeli.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Yalnızca Afrika'daki fil sayısı 1800'de 26 milyonu buluyordu. Bugünse sadece 415 bini kaldı. Bu kayda değer azalmanın temel nedeni, her yıl 20 bine yakın filin dişleri için kaçak avlanmayla öldürülmesi. Ancak fillere yönelik tek tehdit kaçak avcıların silahı değil. İnsanın yaşam alanı gaspının neden olduğu habitat kaybı, fillerin hayatta kalmasına karşı ek bir tehdit oluşturuyor.

Filler, tarihsel olarak, Ümit Burnu'ndan Akdeniz kıyılarına kadar Afrika kıtasında dolaşırdı. Fakat bugün menzilleri çok daha sınırlı. Filler, daha önce bulunabildikleri alanların yaklaşık yüzde 85'inden kayboldu. Bu eğilim ne yazık ki devam edecek. Sadece birkaç hafta önce, Namibya ve Botsvana'yı kapsayan, bölgesel ekosistemi mahvedecek ve 130 bin filin hayatını tehlikeye sokacak bir petrol sahasına dair planların haberleri çıktı.

Bugün fillere yönelik tehdidin ciddiyeti göz önüne alındığında, bu hafta Aspinall Vakfı'nın üstlendiği gibi cüretkar bir eyleme duyulan ihtiyaç açık.

En yüksek etki için çözümlerimiz iki yönlü olmalı. İlk olarak kaçak avlanma tehdidi altındaki filleri korumak için, yasadışı yaban hayatı ticaretinin her aşamasına müdahale gereklidir; fillerin öldürülmesini önleyecek kaçak avlanma devriyelerinden, fildişi kaçakçılığını önlemek için sınır kontrollerini sıkılaştırmaya, hedef ülkelerdeki talebi azaltmak için bilinçlendirme kampanyalarına kadar.

Afrika genelinde doğanın daha fazla korunmasını amaçlayan yardım kuruluşu Tusk'ın bir bağışçısı olarak, bu önlemleri uygulamanın önemini doğrudan gördüm. Koruma altındaki 15 alanda yasadışı avlanmayla mücadele için uzmanlık eğitimi veren Tusk, Malavi'nin Liwonde Ulusal Parkı'nda kaçak avcılığın etkin bir şekilde önlenmesine de katkıda bulunuyor. Tusk, Güney Afrika'nın Kruger Ulusal Parkı'nda da başarı elde etti. Eğitimden hemen sonraki ay, burada daha önce olmayan oldu ve 48 kaçak avcı tutuklandı. Benzer girişimlerle kaçak avcılar üzerindeki baskıyı yüksek seviyede tutmaya devam etmek, gelecek nesillerin gezegeni fillerle paylaşmayı sürdürmesini sağlamak için hayati önem taşıyacak.

İkinci olarak, doğal yaşam alanını kaybetme tehdidi altındaki filleri korumak için yenilikçi çözümler geliştirmeliyiz. Bir yöntem, ülkelere yağmur ormanlarını korumaları için ödeme yapmak: Gabon kısa süre önce BM destekli Orta Afrika Orman Girişimi (Cafi) aracılığıyla koruma çabaları için ödeme alan ilk ülke oldu.10 yıllık tarihi anlaşmayla Gabon, yağmur ormanlarının yüzde 98'ini koruması için 150 milyon dolarla (yaklaşık 1 milyar 285 milyon TL) ödüllendirilecek. İlk ödeme, Gabon'un yıllık GSYİH'sinin yalnızca yüzde 0,1'ine karşılık gelse de bu, fillerin hayatta kalması için hayati önem taşıyan habitatlarını korumaya yönelik kayda değer bir ilk adım.

Fillerin habitatlarını koruma mücadelesinde teknoloji de önemli bir değer olabilir. Örneğin Birleşik Krallık (BK) merkezli Bicocarbon Engineering şirketi, doğada biyolojik çözünüme uğrayabilen tohum kabuklarını toprağa atmak için yüzeyden iki ila üç metre yüksekte uçacak bir insansız hava aracı geliştirdi. Bicocarbon Engineering, bu teknolojiyi kullanarak yeniden ormanlaştırmanın 10 kat daha hızlı ve yüzde 85 daha az maliyetli olacağını iddia ediyor.

Yasadışı tomrukçulukla mücadele için teknoloji kullanımında da başarı görüldü. Örneğin Rainforest Connection şirketi, geri dönüştürülmüş akıllı telefonları yıkıcı faaliyet belirtilerinin tam yerini tespit ederek korucuları o anda uyarabilen, otonom, güneş enerjisiyle çalışan dinleme cihazlarına dönüştürmek için bir yol buldu.

Tusk ve koruma projelerinde etkili diğer kuruluşlara bağışta bulunmaya ve politika değişikliği için fon kampanyalarına devam ederek bu çalışmaları Nick Maughan Vakfı'nda (NMF) geliştirmeye çalışıyoruz. Bu çalışma giderek daha elzem hale geliyor çünkü şimdi harekete geçememek gelecek yıllarda vahim sonuçlara yol açacak.

Şahsen fillerin olmadığı bir dünya hayal edemiyorum ama gelecek için mücadele vermemiz gerekecek. Hayatta kalmalarını sağlamak için fillere yönelik en büyük iki tehditle mücadeleye öncelik vermemiz gerekiyor: Kaçak avlanma ve habitat kaybı. Bunu başarmak için yaratıcılığa olduğu kadar adanmışlığa da ihtiyacımız var.

Bir yatırımcı ve hayırsever olan Nick Maughan, Nick Maughan Vakfı'nın da kurucusudur


 

https://www.independent.co.uk/climate-change

Independent Türkçe için çeviren: Onur Bayrakçeken

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU