Gazze’de öğretim yılının başlangıcı: Eğitim sistemi darmadağın oldu

Akademisyen Ahmed Kamal Junina’nın üç çocuğuna okul malzemesi alması gerekirdi ancak bunun yerine, öğrenecek yeri olmayan öğrenciler için WhatsApp’ın, internet kafelerin ve sesli mesajların öğrenim boşluğunu nasıl doldurduğunu anlatıyor

Makalenin yazarı internet kafede çalışıyor. "Öğrenciler, internet ne zaman kısa süreliğine de olsa çalışsa hemen bana ulaşıyor. WhatsApp mesajları, aceleyle kaydedilmiş sesli mesajlar ve bağlantının sağlandığı kısa anlarda çekilmiş, elle yazılmış ödevlerin fotoğrafları geliyor" (Fotoğraflar: Ahmed Kamal Junina/The Independent)

Geçtiğimiz ay, Gazze'deki El Aksa Üniversitesi'nde öğrencileri karşılamam gerekirdi. Bunun yerine Birleşik Krallık, Filistin devletini tanımaya hazırlanırken kendimi kalabalık bir internet kafede, internetin müsaade ettiği anlarda çevrimiçi ders verirken buldum. Bu dersler bazen jeneratörün uğultusu ve klavye sesleri eşliğinde kısa, sakin anlarda yapılıyordu. Bazen de uyarıların ardından kısa sürede alanı tahliye etmem gerektiği, aralıklı elektrik kesintileriyle uğraştığım ya da üzerimde drone’ların vızıldadığı ve uzaktan ambulans sirenlerinin duyulduğu ani kaos anlarında gerçekleşiyordu.

Üniversite kampüsü yıkıldı, kütüphane enkaza dönüştü, derslikler yerle bir oldu. Sevdiklerimin öldüğüne veya yaralandığına dair sürekli haberler alıyorum, şimdiye dek geniş ailemden 41 kişi öldürüldü. Yine de İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği kara harekatı etrafımızda sürerken bile hayat ve işler durmuyor. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Birkaç gün önce 17 yaşındaki yeğenim Muhammed, bir kuadkopter drone tarafından boynundan vurulduğunda dünyam başıma yıkıldı. Olaydan bir proje toplantısından hemen önce ve Oxford'daki Eğitim ve Kalkınma Forumu'nda (UKFIET) yapacağım açılış konuşmasının arifesinde haberdar oldum. Ellerim titriyordu ve oda etrafımda dağılıp gidiyor gibiydi.

O geceyi hastanede geçirdim ve diğer yeğenim hemşire Tamer'in, kuzeninin hayatını kurtarmak için sağlık ekibiyle çılgınca çalışmasını izledim. Bu manzara çok etkileyiciydi: Aile ve kan bağıyla birbirine bağlı iki genç adam; biri hayatta kalmak için, diğeri de onu hayatta tutmak için mücadele ediyordu. Bu, yıkımın ortasında bir birlik anıydı.

Bundan saatler sonra duygularımı belli etmeden çevrimiçi açılış konuşmamı yaptım ancak aklımda sürekli Muhammed vardı. Ben bunu yazarken Muhammed, Gazze şehrindeki sahra hastanesinin yoğun bakım ünitesinde hayat mücadelesi veriyor; oysa sınıfta derse girmesi, büyümesi, gelecek hayalleri kurması gerekirdi. Yaşanabileceklerin ağırlığı her geçen saat üzerimde baskı yaratıyor. 

Ancak Gazze'de hayal edilemeyecek koşullara rağmen eğitim sürüyor. Keder ve korku içinde bile öğrenme arzusu dinmiyor. Gelgelelim her gün, bunun için yürek parçalayıcı şekilde gerçek bir bedel ödeniyor. 

Öğrenciler, internet ne zaman kısa süreliğine de olsa çalışsa hemen bana ulaşıyor. WhatsApp mesajları, aceleyle kaydedilmiş sesli mesajlar ve bağlantının sağlandığı kısa anlarda çekilmiş, elle yazılmış ödevlerin fotoğrafları geliyor. Gazze'de akademik yılın başlangıcı artık böyle: Eğitim, elektrik kesintileri arasında veya gökyüzünden gelişigüzel yağan kurşunların altında bir araya getirilen parçalara indirgenmiş durumda. 

Ahmed Kamal Junina 3
Muhammed'in tedavi gördüğü sahra hastanesinin yoğun bakım ünitesi. "Sınıfta derse girmesi, büyümesi, gelecek hayalleri kurması gerekirdi" ​​​​


Bu durum, eylülün Gazze’de bir zamanlar ifade ettiği anlamla tam bir tezat oluşturuyor. Çocukken, okulun açıldığı dönem nefes kesici bir heyecan ve beklenti dolu bir merasimdi. Okulun açılmasına birkaç hafta kala babam beni Gazze'nin en eski pazarı olan Zaviye Çarşısı’na götürür, okul malzemeleri alırdı; kalemler, defterler, şeker kokulu silgiler ve yeni bir sırt çantası. Eve döndüğümüzde, kardeşlerim ve ben yeni defterlerimizi özenli şekilde koruyucu kaplarla sarardık. 

İlk gün, annem şafak sökmeden uyanır ve okulda yiyeceğimiz öğle yemeğimizi (sıfırdan yaptığı falafel sandviçlerini) hazırlardı, biz de tatlı çayımızı yudumlarken onu izlerdik. Aynı gün akşam yemeğinde, bizi hayretler içinde dinleyen ebeveynlerimize öğrendiğimiz yeni hikayeleri, fikirleri veya bilgileri anlatırdık. Sonra okul çantalarımız açılır, ders programlarımız çıkarılır ve ödevler başlardı.

Bu ritüeller her ne kadar keyifli olsa da hep elektrik kesintileri yaşanır, kaynak kıtlığı çekilir ve sınıflar kalabalık olurdu. Bunlar, Filistinlilerin eğitime bağlılığının uzun zamandır işgal altında yaşamanın ve buna rağmen azimli davranmanın gerçekliğinden ayrı düşünülemeyeceğini hatırlatıyordu. 

Ancak artık Gazze'deki yaşamın gerçekleri akıl almaz hale geldiğinden, bu ritüeller uzak bir anıya dönüştü. Eylülde okula dönmesi gereken üç çocuğun ebeveyni olarak, halihazırda kaybedilenlerin ve bunun onların geleceği için ne anlama geldiğinin dayanılmaz ağırlığını hissediyorum. Tıpkı benim yaptığım gibi, ilk günlerin tedirgin heyecanıyla erken uyanmalı, temiz üniformalarını giymeli, yeni sırt çantalarını toplamalı ve arkadaşlarıyla buluşmak için okul bahçesine koşmalıydılar. Bunun yerine açacak kitapları, takip edecek ders programları ve girecek sınıfları olmadan huzursuz şekilde evde kalıyorlar. 

Fakat sadece kendi çocuklarım için endişelenmiyorum. Bütün bir nesil için endişeleniyorum. Gazze'de 650 binden fazla öğrenci üç yıldır eğitimden mahrum çünkü okulların yüzde 97'si hasar gördü (432'si doğrudan vuruldu) ve çoğu halihazırda aşırı kalabalık barınaklar olarak kullanılıyor. Üniversiteler de kısmen veya tamamen yıkıldı; onbinlerce öğrenci, ulaşmak için çok çalıştıkları yüksek öğrenimden mahrum kaldı. Tıpkı bir zamanlar okul alışverişinin renkleri ve sesleriyle dolup taşarken sessiz bir enkaza dönüşen Zaviye Çarşısı gibi, bu öğrencilerin geleceği de belirsiz. 
 

Ahmed Kamal Junina 2
Ahmed Kamal Junina, El Aksa Üniversitesi'ndeki eski ofisinin önünde duruyor. "Gazze'de akademik yılın başlangıcı artık böyle: Eğitim darmadağın olmuş durumda"​​​​​​


Bu yıkım okulların çok ötesine uzanıyor. Birçok öğrenci okullarına asla geri dönemeyecek, bir zamanlar günlerini şekillendiren tanıdık koridorlarda asla yürüyemeyecek. 7 Ekim 2023'te savaş başladığından bu yana, Gazze'de çoğu ilkokul ve ortaokul öğrencisi 18 binden fazla öğrenci öldürüldü. Bu sarsıcı sayı, Londra'daki O2 Arena, New York'taki Madison Square Garden veya Paris'teki Accor Arena'yı neredeyse tamamen doldurabilecek kadar yüksek.

Yılın bu zamanında, bir üniversite bölüm başkanı olarak görevim normalde Filistin'in lise bitirme sınavı Tevcihi’yi geçen mezunların umutla üniversite hayatına adım atmalarını takip etmek olurdu. Ancak bu sınavlar üç yıl üst üste ertelendi ve yaklaşık 39 bin öğrenci bunlara girme fırsatından mahrum kaldı.

Gazze'deki öğrenciler, Filistin'in diğer bölgelerindeki ve dünyadaki akranlarının daha da gerisinde kalıyor, bunun sonucunda da eğitim fırsatları ve kazanımlarındaki eşitsizlikler derinleşiyor. Bunun yerine öğrenciler aşevlerinde sıraya giriyor, yemek pişirmek için odun topluyor veya hayatta kalmak için ellerindeki az miktardaki eşyayı satıyor. Ve çok sayıda öğrenci bunu yaparken öldürülüyor. 

Yaşadıkları koşullar, uluslararası toplumu durup düşünmeye çağırıyor: Ne tür bir dünya, bir neslin, çocukluğu belirleyen en temel öğrenme ritüellerinden ve neredeyse hepimizin kimliğinin oluşmasını sağlayan okula erişimden mahrum büyümesine izin verir?

Gazze'deki gençlerin zamanı azalıyor. Ateşkesin hemen uygulanması lazım. Bu, risk altındaki bir neslin eğitim ve haysiyetini geri kazanması için temel bir gerekliliktir. Uluslararası toplum, eğitimciler ve siyasetçiler bu imkanı değerlendirerek harekete geçmelidir: Acil eğitim kaynakları sağlanmalı, çevrimiçi öğrenme desteklenmeli ve Gazze'deki her öğrencinin eğitime güvenli erişimi garanti altına alınmalıdır. 

İnsani yardımların serbestçe ulaştırılabilmesi, eğitim girişimlerinin ihtiyaç duydukları acil desteği alabilmesi ve Gazze'nin eğitim sektörünü yeniden inşası gibi zorlu bir görevi başlayabilmesi sadece ateşkesle mümkün ateşkesle mümkün. Ancak bu şekilde savaşın çocuklardan ve gençlerden çaldığı gelecek onlara geri verilebilir. 

Ahmed Kamal Junina, Gazze'deki El Aksa Üniversitesi'nde uygulamalı dilbilim alanında yardımcı doçent ve İngiliz Edebiyatı bölüm başkanıdır. Ayrıca Bristol Üniversitesi'nin Eğitimde Karşılaştırmalı ve Uluslararası Araştırma Merkezi'nde araştırma görevlisidir.


independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Yasin Sofuoğlu

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU