Obama için duyduğum umudu Biden için hissetmiyorum ama son 4 yıl büyük zarar verdi

Bir şey beni 2008'de hissettiğim dizginlenemez sevinci yaşamaktan alıkoyuyor. Belki de iyimserliğimi kontrol altında tutan şey siyasetin son zamanlarda yaşattığı hayal kırıklığıdır

Joe Biden, ABD'nin 46. başkanı olarak yemin etti (Reuters)

The West Wing'i hiç izlemedim. Anlaşılan bunu Twitter'da itiraf etmek bir hataydı ve insanların anladığı şey asla oksijen solumadığım veya su içmediğimdi.

Siyasetle çok ilgili kişilerin aklında bu dizinin o kadar temel bir yeri var ki televizyonda gösterildiği dönemde önce fazlasıyla yoğun çalışıyor, sonra da çocuk yetiştiriyor olmam, dolayısıyla da bol bol CBeebies'teki (İngiliz çocuk televizyon kanalı- çn.) The Night Garden'ı (Gece Bahçesi) izlemem bazıları için akıl sır erdirilemez bir durum. Twitter'daki öfke beni diziyi izlemeye zorladı, dolayısıyla kendimi kötü hissedip yatağa düşmüş halde bulunca bütün aklı başında insanlar gibi dedim ki, bırak Twitter öfkesi kılavuzun olsun.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Şu anda The West Wing'in ikinci sezonundayım ve iyi ki daha önce izlememişim. Eğer diziyi Donald Trump'ın başkanlığının ortasında izleseydim imkansız görünenin gerçekliğine inanmak benim tahayyülüm için bile fazla büyük olurdu. Siyasetin her aşamasında umutla inanma imkanı olduğu telkiniyle karışık, kusurlu ama temelde iyi niyetli, âlicenap bir ABD yönetimi temsili zorlama görünürdü.

The West Wing gibi bir dizinin aşırı duygusallığı ve katıksız umudunun gerçek bir hikayeyi en azından yansıtması zayıf bir ihtimalken dün (20 Ocak'ta) yeni bir sayfa açıldığına inanmak zor.

Barack Obama'nın başkan seçildiği gün ikinci oğlumun doğumunun ardından hastanedeydim. Yatağımın etrafındaki ince perdeyi çekmiş, duvara metal bir kolla tutturulmuş başımın üzerindeki televizyonu açmış, bebeğimi göğsüme yaslayıp dünyaya umut duyma ihtimaliyle ağlamıştım. Ebe perdeyi geri çekip "Doğum sonrası depresyonu mu canım?" diye sormuştu. Sıcak tutan kışlık paltosu içindeki bu adamın Washington'daki koca kalabalığa hitabını izlerken duyduğum sevinç dolu inanamama halini açıklayamadan sadece başımı sallamıştım.

Şimdi de böyle hissetmeliyim ama hissetmiyorum. Bir şey, 2008'de içimden fırlayan dizginlenemez sevinci yaşamaktan alıkoyuyor beni. O zamanki hislerimin bir kısmını belki hormonlara ve neredeyse 5 kiloluk bir bebek doğurmanın adrenaline bağlayabiliriz. Bence, umudumu kontrol altında tutan şeyin siyasetin son birkaç yılda yaşattığı hayal kırıklıklarının yakıcı, dağlayıcı acısı olması daha muhtemel.
 


Her şeyin ne kadar çabuk çirkinleşebileceği korkusu umutla yarışıyor. İnsanların iyi adamlarla ilgili ustaca yazılmış dramalarda değil, korku ve nefrette huzur bulduğu bir dünya var. ABD siyasetindeki son birkaç yıl ve kesinlikle son birkaç hafta, nefretin alıcısı olduğunu gösterdi.

Burada ve yurtdışında pek çok kişi bu nefrete göz yumdu ve neyin iyi, neyin uygun olduğuna dair anlaşılmış normların neredeyse bir gecede geçersiz kılınmasına izin verdi. Bu ilgisizlik, bu adaletsizlik karşısında diz çökme hali Trump Florida'ya giden uçağa bindiği anda, bir gecede ortadan kalkmadı. Bu temizliğe devam etmeliyiz çünkü umudumun tekrar kırılmasını istemiyorum. Bunların hepsi emek isteyecek.

Belki de Başkan Biden ve Başkan Yardımcısı Kamala Harris kontrolden çıkan bir dümenin kontrolünü sakin ama sağlam bir şekilde ele aldığı için umut daha önce yaptığı gibi içimden fışkırmak yerine bu hafta sadece içimde yanıyordur. Pensilvanya Bulvarı'ndaki yeni görevlilerin sergilediği sakin, düşünülmüş, akla uygun yaklaşım sadece sistematik ve duygudan yoksun bir yaklaşım değil. Aslında empatiyle dolular ve insanların tekrar istikrarlı hissetmek istediğini, güvertenin sallandığını ve insanların tekrar ayakta durabilmeyi arzuladığını anlıyorlar. Doğru düzgün ayakta durabildiklerinde dans etmeye başlayacaklar; fakat henüz o noktaya gelmedik.

Evet, Biden ve Harris mutluluk verici bir eşleşme. Evet, umudu temsil ediyorlar ve sahne değişimi öyle çarpıcı ki izlediğimizin aynı oyun olduğuna inanmak epey zor. Bütün bunları soğukkanlılıkla, vakarla ve dünyanın büyük ölçüde yas tuttuğunu kabul ederek yapıyorlar. Amerikan siyasetinin bu bir sonraki aşamasına sükunet içinde ve her şeyi dengede tutmak için gereken çabayı harcamaya istekli girmemiz doğru.

Haftalardır nefesini tutmuş, ince buz üzerinde yürüyormuş gibi hisseden, bir kıvılcım yakmaya fazlasıyla korkan bir ülke ve bir dünya için gereken şey istikrar ve dikkat. Sadece nefesimizi boşaltmak bile benzersiz bir sevinç dalgası yaratıyor.

İstikrar ve sakinlik, The West Wing için muhteşem bir sezon finali olmayabilir. Benim normal tarzım da bu değil. Coşkulu duyguları olan ve onları gösteren biriyim. Ama sırada sakince rahatlamak ve kararlılık var. Umutlarımızın bir daha asla bu kadar çarpıcı bir şekilde kırılmayacağından emin olmak için gerekeni yapalım; çünkü ne yazık ki gerçek hayatta senaryoyu yeniden yazamayız veya en sevdiğimiz eski dizilerin yeniden gösterimleriyle avunamayız.

Jess Phillips, aile içi şiddet ve koruma alanında gölge bakandır ve İşçi Partisi'nin Birmingham Yardley Parlamenteridir



* Jess Phillips’in makalesinin tasarımdan kaynaklanan nedenlerle kısalttığımız başlığının tamamı şöyledir: Gariptir ki Obama için hissettiğim umudu Biden için hissetmiyorum; ama son 4 yılın korkunç zararları oldu

independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: İrem Oral

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU