Yeni dünya düzeni tartışmaları (2)

Altan Tan Independent Türkçe için yazdı

İllüstrasyon: Sarah Grillo/Axios

Geçen haftaki yazımda Joe Biden'in seçilmesinden sonra netleşerek pekişen ABD-AB ortaklığı, kısaca Biden-Merkel birlikteliğinin muhtemel sonuçlarına değinmiş; pekişen bu ABD-AB ortaklığı ile karşılarındaki İngiltere, Çin, Rusya ekseninin son dönemlerde Türkiye'yi de yanlarına alan stratejilerinden bahsetmiştim.

Dünya Mısır firavunlarından, Hitit krallarına; Roma'dan Pers İmparatorluğu'na kadar binlerce yıldır belli bloklar ve ittifaklar arası savaşlara sahne oluyor.

Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında da İtilaf ve İttifak devletleri arası kamplaşma, İkinci Dünya Savaşı sonrasında ise ABD ile Sovyetler Birliği liderliğinde süren kapitalizm-sosyalizm çatışması yaşandı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bugünkü ABD-Avrupa Birliği; İngiltere-Rusya-Çin ayrışmasının ne kadar gerçek ve sürdürülebilir olduğu, Türkiye'nin bu yapılanmadaki yerinin ne olması gerektiği ayrı bir tartışma konusu.

Üstelik bazı analistler Küresel sermayenin beyni İngiltere'nin daha şimdiden Çin'i 'satma' hazırlığı içinde olduğunu veya en azından Çin'in misyonunun önemli bir bölümünü Hindistan'a devretme çalışması yaptığını söylüyorlar.

Bu görüşlerin hepsi tartışıla bilinir, birçoğu doğru da olmayabilir veya komplo teorileri olarak da değerlendirilebilir.

Üstelik dünya tarihinin bize öğrettiği bir gerçek de var ki; hiçbir dostluk ve düşmanlık ebedi değil. Bugün dost olanlar yarın düşman, bugün düşman olanlar yarın dost olabilirler.

Bizim için önemli olan her şeyden önce yaşadığımız dünyayı doğru analiz etmek ve doğru bir yerde durabilmek olmalı. 

Türkiye'nin özellikle son 20 yılda 'Büyük Ortadoğu Projesi'nin ilk günlerinden beri farklı arayışlar içinde olduğu herkesin malumu.

Hatırlarsanız AK Parti daha iktidara gelemeden önce Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç o meşhur konuşmasında 'Türkiye AB ve ABD'ye mahkum değil, Rusya ve İran'la yeni bir dünya kurulabilir' cümlelerini kurmuştu.

Bu konuşmasından sonra ABD-AB ittifakını açık bir şekilde destekleyen ve ABD-AB tarafından da desteklenen AK Parti iktidara geldi ve Kılınç dahil TSK'nın 68 generali tutuklanarak cezaevine konuldu.

Tarihin acı bir cilvesidir ki dün Orgeneral Kılınç'a meydan okuyan ABD-AB destekli AK Parti bugün Tuncer Kılınç'ın 20 yıl önceki noktasına geldi ve rotasını o yöne çevirdi.

Amacım uzun uzadıya bir Türkiye ve dünya siyasi tarihi anlatmak değil. Kısa hatırlatmalardan sonra bugüne gelmek istiyorum.

Her zaman olduğu gibi sözü fazla uzatmadan meramımı birkaç başlık altında anlatmak istiyorum.

  1. Dünyadaki dengeler belli aralıklarla sürekli olarak değişir. Çatışan bloklar arasında bile çoğu kez kesişen ortak noktalar olabilir. Onun içindir ki siyasette ezeli ve ebedi dostluklar, birliktelikler söz konusu değildir.
  2. Türkiye, kuracağı taktik ve stratejik ortaklıklar ne olursa olsun öncelikle kendi iç rejimini mutlaka demokratik bir hukuk devleti olarak düzenlemelidir. Bu nedenledir ki totaliter ve otoriter hevesler halka da, uygulayıcılarına da zarardan başka bir şey vermez.
  3. ABD-AB ile İngiltere-Rusya-Çin bloklarının hangisinin tercih edilmesi gerektiği tartışmalarında bunlardan herhangi birine duyulan platonik aşk veya nefret değil; bunların Türkiye ve bölgeye yaklaşımları ve politikalarının ne olduğu olmalıdır.

Türkiye'yi ve bölgeyi (Ortadoğu, Balkanlar, Kafkaslar) ilgilendiren esas konu budur.

Daha açık bir ifade ile ABD-Avrupa Birliği Ortadoğu'da ne yapmak istiyor?

Nasıl bir Suriye tasarlıyor?

Kürtlerle ilgili Türkiye, Irak, Suriye ve İran'da nasıl bir çözüm planlıyor?

Türkiye, Mısır, Suriye… başta olmak üzere İslam ülkelerinde İslam ve Müslümanlarla ilgili düşünceleri ne?

İsrail-Arap; Siyonist-Müslüman çatışmasını nasıl çözmek istiyorlar?

Demokrasi anlayışları ne?

Neden Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn gibi diktatörlükleri desteklemeye devam ediyorlar?

Makro küresel rekabetlerinde bize biçtikleri misyon ne?

Bölge için ekonomik kalkınma projeleri, böyle bir 'dertleri' var mı? 

Kaos ve çatışma mı, yoksa barış ve anlaşma mı hedefliyorlar?

Ve cevaplandırılması gereken daha birçok soru!

Aynı sorular İngiltere, Rusya, Çin bloğuna da sorulmalı ve kendimizi kandırmadan doğru cevaplar bulunduktan sonra bir rota belirlenmeli. 

Günü kurtarmak ve 3-5 yıllık iktidarlar uğruna ülkeyi allak bullak edecek şaşkın politikalar ne iktidara ne de muhalefete bir yarar sağlar.

3-5 yılı belki kurtarabilir ama ülkenin ve halkın en az 100 yılını berhava eder.

Suriye, Irak, Yemen, Mısır, Sudan, Filistin… halklarının perişanlığı gözler önünde.

Ayakları yere basan gerçekçi ve aklı başında değerlendirmeler yapamazsak daha sittin sene Erkin Koray'ın;

Şaşkın sana ne dedim sen ne yaptın,
Dün gece gördüm seni ters yola saptın
Bir o yana bir bu yana yatma şaşkın, 
Tenhalarda menhalarda bitmiş aşkın

şarkısını söyler dururuz.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU