Öğretmen olmak, normal olmak

Prof. Dr. Bilal Sambur Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Bilginin, fikrin ve düşüncenin hiç değer görmediği coğrafyamızda en zor iş, öğretmen olmaktır.

Herkesin öğretmenliği kutsamakta yarıştığı bir öğretmenler gününden sonra, öğretmenlik hakkında sağlıklı ve sağduyulu değerlendirmeler yapmak çok zor gözükmektedir.

Öğretmenlik hakkında söylenen duygusal, akıl ve gerçek dışı klişelerden sonra öğretmenlik hakkında somut değerlendirmeler yapma gereği vardır.


Öğretmenlik, her şeyden önce kutsal bir meslek olmadığı gibi, öğretmenler de kutsal varlıklar değildir.

Öğretmenlik mesleği, bütün boyutlarıyla insani bir faaliyettir. Öğretmen, sahte kutsallık maskeleriyle hiçbir insani faaliyetin karartılmasına izin vermeyen kişi demektir.

Öğretmen, insani tecrübe alanlarının insana öğretilmesini amaçlayan ve bu amaç için faaliyet gösteren kişidir.

Öğretmenlik, Tanrı mesleği değildir. Öğretmenliğin kutsallıkla özdeşleştirilmesi, öğretmenliği insani bir iş olmaktan çıkardığı gibi, eğitimin gerçeklikle ve akılla ilişkisinin kopmasına neden olmaktadır.

Öğretmenlik, tamamen insanın insana öğretmesi ve insandan öğrenmesi faaliyetidir. Öğretmenlik mesleğinin normalleşmesi için, öğretmenlik etrafında kurulan sahte kutsallık maskelerinden kurtulması gerekmektedir.


Öğretmen, geçmişe bakan kişi değildir. Geçmişe bakan ve geçmişi bugüne taşımakla meşgul olan bir faaliyet, eğitim olarak nitelenmeyi hak etmemektedir.

Eğitim, geleceğe bakan bir faaliyettir. Öğretmenin en önemli görevi, kişilerin geleceğe bakmalarını sağlamaktır.  

Yarınlarını planlamakla meşgul kişileri, eğitim adı altında geçmişe mahkum etmeye kalkmak insanın ve eğitimin inkar ve iptali anlamına gelmektedir.

Var olan bilgiyi öğrencilere aktaran anlamında kullanılan öğretmen kavramı, günümüzde geçerliliğini yitirmiştir.

Geleceğe yönelen ve yönelten yeni öğretmen tipine, bugün her zamankinden çok ihtiyaç vardır. Öğretmen, eğitim ve gelecek arasındaki ilişkinin yeniden kurulması, bugünün en acil ihtiyacıdır.


Bir öğretmenin savunması gereken en önemli değer, insan haklarıdır. İnsan hakları, eğitimin her aşamasının dayanması gereken temel değerlerdir.

İnsan haklarının olmadığı bir yerde, sahici anlamda bir eğitim faaliyetinin olacağını düşünmek mümkün değildir.

Eğitim, yaşam hakkının bütün hakların temeli olduğunu ve yaşama saygı değerinin içselleştirilmesi gereken asli değer olduğunu kişilere öğretmelidir.

Yaşama saygı değerinin içselleştirilmediği ve öğretilmediği toplumlarda, şiddet ve vahşet hiç eksik olmamaktadır.

Erkekler, vahşi bir şekilde her gün onlarca kadını, çocuğu ve yaşlıyı öldürebilmektedirler. Öğretmenin en önemli görevi, yaşama saygı ilkesinin öğrenilmesini ve içselleştirilmesini sağlamaktır.


Eğitim, ezberlemek ve tekrar etmek değildir. Ezberlemeye ve tekrara dayalı bir eğitim, insanı ilkelliğe, durgunluğa ve donukluğa mahkum etme anlamına gelmektedir.

Eğitim, ezber değil, düşünmektir. Eğitim, tekrar değil, yenilemek ve yenilenmektir. Ezberleten ve tekrarlatan bir öğretmen, aslında öğrencilerine en büyük kötülüğü yapmaktadır.

Öğrencileriyle birlikte düşünen, keşfeden, öğrenen, konuşan ve tartışan yeni öğretmenlik tipolojisi sayesinde, düşünen, sorgulayan ve üreten insanlardan oluşan bir sağlıklı bir toplum haline gelebiliriz.


Öğretmen, sanat, felsefe ve bilimle donanmış kişidir. Hurafeleri, bağnazlıkları ve ideolojik körlükleri hayata ve insana taşıyan kişiler, öğretmen değildirler.

Sanattan, felsefeden ve bilimden hiçbir şekilde nasibini almayan, köhnemiş kabulleri değer ve fikir diye öğrencilerine empoze eden kişilere rastlıyoruz.

Öğrencisinin bilim, sanat ve felsefe alanlarında ufkunu genişleten kişiler, gerçek öğretmenler insan hayatına katkı sunmaktadırlar.


Kendilerine mürşit veya eğitimci adını takan birçok sahtekarın ve şarlatanın insanı ve toplumu zehirlediğini görüyoruz.

Maneviyat ve inanç alanlarında insanları irşat ettiğini iddia ettiğini kişiler, toplumu bozmakta ve yozlaştırmaktadır. İnsanın, hiçbir sahte mürşide, yaşam koçuna ve eğitimciye ihtiyacı yoktur.

İnsan için en önemli şey, aklın dinamik ve verimli bir şekilde kullanılmasıdır. İnsan, hiçbir şekilde aklını kimsenin kontrolüne vermemelidir.

Öğretmen, insanlara akıllarını, duygularını, düşüncelerini ve hayatlarını hiçbir kişinin, grubun, yapının ve gücün kontrolüne vermemeyi öğreten kişi demektir.

Aklın, bilimin, felsefenin ve sanatın gerçek yol gösterici olduğunu kavrayan insan, akıl etme, düşünme, bilme ve öğrenme yolunda ilerleyebilir ve olgunlaşabilir.


Eğitim, demokrasiye, hukuka, bilime, özgürlüğe hizmet eden bir tecrübe olmalıdır.

Devletin arzuladığı makbul vatandaşlar yetiştirme şeklindeki otoriter ve devletçi eğitim anlayışının bugün hiçbir geçerliliği kalmamıştır.

Eğitim, devletin köpeği değildir. Günümüzde eğitim, insana hizmet eden demokratik, sivil, çoğulcu ve özgürlükçü bir muhtevaya ve biçime kavuşmak zorundadır.

Öğretmen, yüce otoritelere ve amaçlara hizmet eden bir misyoner değildir. Öğretmen, öğrenmeyi, bilmeyi, gelişmeyi, düşünmeyi, üretmeyi ve paylaşmayı meslek haline getirmiş kişidir.

Günümüzün öğretmeni, yüce ve kutsal kabul edilen ideolojileri ve inançları insanlara empoze eden bir misyoner değildir.

Gerçek öğretmen, insanların öğrenmelerini kişisel yeteneklerine ve gelişimlerine uygun bir şekilde kolaylaştıran ve koordine eden kişidir.

Özgür, çoğulcu ve bilimsel eğitimde hiçbir şekilde otoriteryanizme, dogmatizme ve kapalılığa yer yoktur.

Hiçbir dogmatizme ve otoriteye hizmet etmek zorunda olmayan öğretmen, sadece insana hizmet etmekle sorumludur.

Sahici anlamda insanlığa hizmet edebilmek için öğretmenin ilmi hür, irfanı hür ve fikri hür olması gerekmektedir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU