Şili referandumu: Bay bay General!

Hüsamettin Aslan Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AFP

Güney Amerika ülkesi Şili, geçen hafta sonu referandum vardı. Şiddetli protestoların patlak vermesinden 12 ay sonra, Şililer, sosyal açıdan daha eşit ve ekonomik açıdan kapsayıcı olması gereken yeni bir anayasa taslağı hazırlamaya başlayıp-başlamayacağına karar vermek için 25 Ekim Pazar günü sandığa gitti.

Resmi olmayan sonuçlara göre, anayasanın yeniden yazılmasını kabul edenlerin oyları yaklaşık yüzde 78 karşı çıkanların oyları ise yüzde 22'de kaldı.

14 milyondan fazla seçmenin katıldığı Şili'de referanduma katılım oranı yüzde 50 olarak gerçekleşti.

Şililer, sadece anayasanın değişmesini isteyip istemedikleri değil, yeni anayasayı hangi oluşumun yazmasını istediklerini de oyladı.

Birinci tercih, 172 kişiden oluşan yarısının Kongre'den geldiği, diğer yarısının da seçmenler tarafından doğrudan seçildiği karma bir oluşumdu.

İkinci tercih ise, her biri doğrudan seçmen tarafından belirlenecek 155 kişilik bir kuruldu. Referandum sonucuna göre geçerli oyların yüzde 79,04'unu alan ikinci tercihli 155 kişilik kurul, seçmenler tarafından belirlenerek anayasayı hazırlamasına onay verdi.

Şililer daha adil sosyo-ekonomik bir model talep için 18 Ekim'de başlayan ve milyonlarca insanın katıldığı kitlesel gösteriler yaptı.

Başkent Santiago başta olmak üzere birçok şehirde aşırı şiddet olaylarına yol açan ve birkaç hafta süren protestoların ardından en az 30 ölüm ve binlerce yaralı, on binlerce gözaltı ve tutuklama gerçekleşti. 


Şili'nin muhafazakar Pinera hükümeti, toplumsal barışı sağlamak adına anayasanın yeniden yazılmasına onay veren referanduma izin verilmesi için merkez-sol muhalefetle anlaştı.

Nisan 2020'de yaşanan koronavirüs pandemisinden ötürü ertelenen referandum; 25 Ekim'de, Şililere yeni bir anayasa isteyip istemediklerini ve hangi mekanizma aracılığıyla anayasanın hazırlanmasını istediğini sordu.
 

afp1.jpg
Fotoğraf: AFP​​​​​​​


Anayasayı milletvekilleri değil, halk yazacak

Şili halkı anayasanın kimin tarafından yazılacağı konusunda da oy kullandı. Referandum sonucuna göre, vatandaşlardan oluşan bir kurul yeni anayasayı hazırlayacak.

Anayasayı hazırlaması beklenen ve 155 kişi olması öngörülen kurulun yarısını kadın üyeler oluşturacak.

Böylece Şili halkı, milletvekili ve vatandaşlardan oluşan karma bir kurulun anayasayı hazırlamasına da karşı çıkmış oldu. Şilililer pazar günü, daha kapsamlı temsil ve cinsiyet eşitliğine esnek davranacak bir anayasa sürecini başlattı.

Şililere, anayasanın değişmesini isteyip istemedikleri ve yeni anayasayı kimin yazmasını istedikleri de soruldu.

Seçilen kurul, her biri doğrudan seçmenin belirlediği 155 kişilik bir kuruldu. Üstelik bu kurulun yarısı erkek, yarısı kadın olacak ve yerli halkların temsilcilerine de sandalye ayrılacaktı.

Kurul üyeleri Nisan 2021'de seçilecek. Yeni anayasayı yazmak için 9 ay süreleri olacak, bu süre 3 ay daha uzatılabilecek.

Nihai anayasa metni ise 2022'de bir kez daha referanduma sunulacak, dolayısıyla süreç 2 yıl da tamamlanacaktı.

Şili'nin mevcut anayasası General Augusto Pinochet diktatörlüğü tarafından hazırlanmış ve siyasi partilerin yasaklandığı ve ülkenin ağır sansüre maruz kaldığı bir dönemde seçmenlere gönderilmişti.

1980 referandumunda yüzde 66-yüzde 30'luk bir sonuçla onaylandı. Bu plebisit hakkında "dolandırıcılık" başlıklı bir kitap yazan siyaset bilimci Claudio Fuentes, "Birçok insanın korkudan oy vermeye gittiğini düşünüyorum" dedi. 

Şili bu hafta sonu, bir yıl önce toplumsal protestolara yanıt olarak ortaya çıkan tarihi bu referandumda, yeni bir anayasa taslağı hazırlamak ve Augusto Pinochet diktatörlüğünden (1973-1990) miras kalan ve eşitsizliklerin kökeni olarak görülen mevcut anayasasını sandığa gömmek için karar verdi. 

Çünkü 1980'de, General Augusto Pinochet döneminde yapılan neo-liberal anayasa, ülkede büyük bir ekonomik kalkınma sağlamış ancak sosyal hizmetlerin (su, elektrik, sağlık, eğitim, sigorta...vb) özelleştirilmesi sebebiyle ülkede derin sınıfsal farklılıklar meydana gelmiş.

Söz konusu anayasa, diktatörlüğün sona erdiği 1990 yılından bu yana defalarca kez reforme edilip demokratikleştirilse de neoliberal karakterini korumaya devam etmişti.


Her şey bir 'metro bileti' ile başladı

Referandum, toplu taşıma ücretlerine yapılan zammın ateşlediği Ekim 2019 protestolarının bir ürünü.

2019 Ekim ayından kasım sonlarına kadar milyonlarca Şilili, sosyal ve ekonomik eşitsizliği protesto etmek için Santiago'da sokaklara döküldü.

2019 yılında protestoları tetikleyen unsur, metro bilet fiyatındaki sembolik artış oldu. Genç protestocular sosyal medyada organize oldular ve ulaşıma çok para harcayan anne ve babaları adına hükümeti protesto ettiklerini söylediler.

Organize olan genç Şililer, Santiago'nun tren istasyonlarındaki turnikelerden kaçak geçtiler; yani bilete ödeme yapmaktan kaçındılar.

Başkan Pinera, halkın ekonomik sorunlarını anlayamadığı için özür diledi. Hatta kabinesinden 8 bakanı değiştirmesine rağmen gösteriler devam etmişti.

Hükümet, geri adımlarına rağmen durmayan göstericiler; Pinochet'in 1990'da devrilmesinden sonra ilk kez, ülke de doğal afet söz konusu olmamasına rağmen "acil durum" ilan edilmiş ve güvenliği sağlama görevi orduya verilmişti.

Referandum, Şili toplumunda neoliberalizmin sürdürdüğü muazzam adaletsizlik ve eşitsizlik karşısında; tüm sabrı tükenmiş görünen ülkenin gidişatını değiştirebilir.

Çünkü 2019 yılında yaşanan "sosyal patlama"nın semeresini bugün yani 2020 referandumu sayesinde alınmış görüyor. Dolayısıyla gençler, elindeki kazanımları elit Şili sermayesi ve statükosuyla paylaşmayacaktır.

Zira sosyal baskı, muhafazakar siyasi partilerin konumunu da kırdı. Geçen yıl gördüğümüz sosyal patlama bir uyarı oldu.

Şili'de adaletsizliğe tolerans sona erdi ve belki de bu kanayan yarayı ancak yeni demokratik ve kapsayıcı bir anayasa iyileştirebilir.

Geçen yıl, Birleşmiş Milletler Latin Amerika Ekonomik Komisyonu, toplam gelirin yaklaşık dörtte birinin Şili nüfusunun yüzde 1'ine gittiğini tahmin etti.

Yüksek yaşam masraflarını karşılamak için Şilililer büyük ölçüde borçludur. Merkez Bankası geçen yıl hane gelirinin ortalama dörtte üçünün borç ödemek için kullanıldığını tespit etti.

Halk sağlığı ve eğitim sistemleri darmadağın ve yetersiz emekli maaşları , emeklilik yaşındaki çoğu insanı çalışmaya devam etmeye zorluyor.

Bu sadece eğitim ve sağlıkla ilgili değil, aynı zamanda elektrik faturalarının, pahalı yakıtın ve toplu taşımanın yüksek maliyetiyle ilgili. Şili, suyun tamamen özelleştirildiği dünyadaki tek ülkedir.
 

afp2.jpg
Fotoğraf: AFP


Darbe anayasasının sonu

Anayasa değişikliğini destekleyenler, 2006'da ölen diktatör Augusto Pinochet'nin 1973-1990 rejimi sırasında yürürlüğe girdiği göz önüne alındığında, mevcut yasanın demokratik olmayan kökenleri olduğuna işaret ediyorlar.

Eğitim, sağlık, emekli maaşları ve maaşlar gibi konuları ele almak için daha fazla söz sahibi olmak istiyorlar.

Mevcut anayasa, özel kurumları devlet kontrolü üzerinde tutuyor ve protestocuların artan eğitim maliyetlerine ve düşük emekli maaşlarına katkıda bulunuyor. Çünkü Şili özelleştirilmiş sosyal hizmetleri hayal kırıklığına neden oluyor.

Pinochet Anayasası, son 30 yılında birçok kez reforme edildi, otoriter ve anti-demokratik yönlerinden sıyrıldı, ancak Şili neoliberal modelinin desteği olmaya devam etti ve vatandaşların sağlık, eğitim ve emekli aylıkları konusunda mağdur etti.

Yeni Magna Carta demokraside doğacak ve Pinochet döneminin son kalelerinden birini kesin olarak sona erdirecek, sosyo-ekonomik modeldeki değişiklik ise seçmenlerin ulaştığı fikir birliğine bağlı olacak.

Yeni anayasa, seçmenlerin üçte ikisi tarafından onaylanması gerekecek, bu da büyük anlaşmalara ve radikal pozisyonları bir kenara bırakmaya zorlayacak. 

Eski anayasayı savunanlar yani referanduma karşı çıkanlar ise anayasa metni içinde belgenin değiştirilmesine ve devletin rolünün genişletilmesinin, kişi başına gelirin Latin Amerika ortalamasının iki katı olması da dahil olmak üzere Şili'nin ekonomik başarı öyküsüne  zarar vereceğine inanıyor .

Yeni bir anayasa yazmadan da, zorlukların üstesinden gelinebileceğini inanıyorlar.

Geçen yıl ülke çapında yaşanan ayaklanma sırasında, Şililer, yeni bir anayasa hazırlamanın çıkış yolu olabileceği konusunda ısrar ettiler.

Çünkü 1980 anayasası sosyal ve kolektif haklar açısından birçok sosyal hizmetin özelleştirilmesine dayanan bir sistemdi.

Örneğin, sağlık tamamen özelleştirildi. Eğitim, emekli aylıkları, su hizmeti özel bir sisteme devredilmişti. 

Şili, Latin Amerika'da genellikle bir ekonomik başarı modeli olarak algılanıyor. Ancak sosyal huzursuzluk gerçekte aksini gösteriyor.

Yani, nüfusun bir kısmı daha iyi durumda ama pek çok insanın temel hizmetlere erişimi yok. 

Şili Anayasası, doğası gereği neoliberaldir ve temel rolü, eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik gibi geleneksel sosyal alanlarda bile serbest piyasa koşullarını garanti etmektir.

Şili'nin ihtiyacı olan şey, sosyal hakları piyasa koşullarından daha fazla garanti eden bir anayasadır.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU