Ve insan… (4)

İsmet Kanber Independent Türkçe için yazdı

İlginç ve bir o kadar da utanç verici insanlık hikayelerinden biridir…

Bugün, bir iki yarım ağız özürle geçiştirilen, kimilerinin bildiği, kimilerinin bilmediği ama aslında benzer hikayelerin bugün de farklı yöntem ve şekillerde yaşandığı hikaye Ota Benga hikayesidir.
 

Ota Benga 1904.jpg
Ota Benga, 1904 / Fotoğraf: Wikipedia


Olay şudur:

Ota Benga, Belçika Kongosu'ndan (bugünkü Kongo Demokratik Cumhuriyeti) ABD'ye getirilen bir pigme'dir.

1904 yılında Amerikalı misyoner Samuel Philips Verner tarafından Belçika Kongosu'nda yakalandı ve diğer renkdaşları gibi zincire vurularak ve çok zor şartlar altında Amerika Birleşik Devletleri'ne götürüldü.

1904 yılında St. Louis Dünya Fuarı'nda çeşitli maymun türleriyle birlikte aynı kafeste "İnsana En Yakın Ara Geçiş Formu" olarak teşhir edildi.

2 yıl sonra New York'taki Bronx Hayvanat Bahçesi'nde birkaç şempanze, bir goril ve bir orangutan ile birlikte "İnsanın Eski Ataları" adı altında sergilendi.
 

Ota Benga 'İnsanın Eski Ataları'.jpg
Ota Benga'nın, Bronx Hayvanat Bahçesi'nde bir maymunla çekilmiş fotoğrafı. Bu fotoğraf, New York'ta bulunan Bronx Hayvanat Bahçesi'nde İnsanın Eski Ataları adı altında sergilenmiştir / Fotoğraf: ABD Kongre Kütüphanesi​​​​​​​


Hayvanla insan arası geçiş aşamasını bulma iddiasındaki bilim adamları, üzerinde çeşitli deneyler yaptılar.

Daha sonra bazı Hristiyan hayır kurumlarının baskısıyla hayvanat bahçesinden çıkartıldı ve medenileştirme adı altında çeşitli uygulamalara maruz bırakıldı.

Maruz kaldığı bu uygulamaların etkisinden kurtulamadı ve 20 Mart 1916 yılında 32 yaşında iken çaldığı bir tabancayla kendisini kalbinden vurarak intihar etti.
 

Dünya Fuarı.jpg
Ota Benga (en sağda) ve diğer Afrikalı gençler 1904'teki Dünya Fuarı'nda 'pigmeler' adıyla sergilenmişti / Fotoğraf: Missori Tarih Derneği 


Afrikalı kabilelerden Chirichiri'lerin bir ferdi olan Ota Benga'nın ismi kendi dilinde "dost" demektir.

Evli ve iki çocuk babasıydı. 

Tarihin hangi dönemine bakarsanız bakın ismi ve amacı aynı olmasa da benzer hikayeler hep yaşanmıştır. Renk, cins, ırk, dinî anlayış, coğrafya fark etmeksizin…  Bunları burada sıralayacak değiliz.  

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İnsanlık serüvenini ele aldığımız bu yazılarımızda kısmen örneklerinden söz etmiştik.

Ota Benga'nın maruz kaldıkları çerçevesinde süregelen tartışmalar (evrim araştırmaları, köle ticareti, öjeni…) acı ve utancıyla bir yana, daha da acı tarafı makulmuş gibi bu tartışmaların devam ediyor olmasıdır.

Ona reva görülen insanlık dışı, utanç verici bu muameleler, hiçbir amaç, düşünce, analiz, deney bahanesi ileri sürülerek makul gösterilemez.
 

Ota Benga.jpg
Fotoğraf: Missori Tarih Derneği ​​​​​​​


Bugün modern dünyanın içinde bulunduğu durum da bunları aşmış değildir. Doğu'su Batı'sı fark etmeden aynı hikayelerin şahidiyiz. 

Neredeyse her toplum kendi "Ota Benga"sını yaratmıştır. İnsanat bahçelerinde, mühendislikle kendi yaşam biçiminden, dilinden, inanç biçiminden, giyim kuşam şeklinden utandırılan insanlar, modern kafeslerin içinden adeta evcilleşrilmeye çalışılıyor. 

Yüce (!) sistemlerin buyruklarıyla model insan takdimini yapanlar, standartlarına uymayanları ötekiler diye tanımlar. 

Çerçevesi çizilmiş insan modelinin tek tarifi vardır. Buna uymayanlar evcilleşmemiştir! 

Küresel güçlerin ve sömürücülerin kendi dışındakileri "barbarlar" diye tanımladığı bir dünyada, sizin kendi evinizde bile rahat yaşama hakkınız, kendi kaynaklarınızı kullanmanız; kültürünüzü, yaşam biçiminizi koruma hakkınız yoktur.

Çünkü insan olma aşamasında bunları hak edecek yerde değilsiniz.


İnsanın insana zulmü hep devam edegelmiştir. Savaşla, işgalle, gaspla; kültürel faşizmle, tektipleştirmeyle Beyaz'ın Siyah'a, Beyaz'ın Beyaz'a, Batılının Doğuluya; Doğulunun Güneyliye; hasılı kendi hegemonyasını kurmak isteyen her birey, toplum, devlet,  insana bu zulmü reva görmüştür. 

İnsanın dramı devam ediyor ve edecektir. Binlerce yıldır yaşanan hikayeler, galipler ve mağlupların aynı sonu paylaşmalarına engel olamadı.

Bu yeryüzü sofrasında kendini efendi yerine koyanlar, Ota Bengaları denek olarak kullananlar, insan olarak doğup nasıl vahşi birer yaratığa dönüştüklerini inceleseler asıl doğru işi yapmış olacaklardır.

Ota Benga, maruz kaldığı insanlık dışı muameleye bir kalp sahibi olduğu için kalbini parçalayarak isyanını gösterdi. Ona, bunu reva görenlerde bir kalp olsaydı Ota Benga hikayeleri hiç olmayacaktı.

Frantz Fanon'un "Siyah Deri Beyaz Maske" kitabının arka kapağında şu yazılıdır:

Biri kalkıp da bana siyah adamın en az beyaz adam kadar zeki olduğunu ıspata çalıştığı zaman ona derim ki, zeka kimseyi kurtarmamıştır şimdiye kadar.

Evet, böyle derim, çünkü zekaya ve felsefeye insanların eşitliğini ıspat etmek için başvurulacaksa eğer, onlara insanların imhasını meşrulaştırıcı silahlar olarak da sık sık başvurulduğu unutulmamalı asla.

Şu kendini yok etmeye çalışan dünyada  tek görevim Siyah gerçeği vazetmek mi olacak? Hayır! Kendimiz için ve insanlık için yeni bir başlangıç yapmalı, yeni bir düşünce tarzı geliştirmeli ve yeni bir insan yaratmaya çalışmalıyız.


Galiplerin (insana zulmedenlerin) değer örgüsüyle yoğrulmuş bir zeminde kendine ait olanın değerini bilmek ve o doğrultuda yaşamak onurlucadır.

Şairin sözüyle bitirelim:

Bakma sen, kuşlar bir uçumluktur ne de olsa
Denizler bir fırtınalık görkemli
Bizse kendimizi insan olarak
Bir tohum gibi dikmişiz sonsuzluğa                                                                                                                                 

(Edip Cansever)

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU