Çin, Kovid-19 ile ilgili suçlamalar hakkında ne düşünüyor?

Nurettin Akçay Independent Türkçe için yazdı

Çin Devlet Konseyi Bilgilendirme Ofisi, Çin’in salgınla mücadelesini anlatan ve kendisine yönelik bazı suçlamalara cevap veren bir “Beyaz Kitap” (hükümet belgesi) yayımladı / Fotoğraf: cnsphoto

Ocak ayının son günlerinden itibaren tüm dünya küresel bir salgınla mücadele ederken, salgının başlangıç noktası olan Çin’e yönelik suçlamalar birçok ülke ve kişi tarafından sürekli gündemde tutuluyor.

Eleştiriler Çin’in bilgi sakladığı ve dünya kamuoyunu zamanında bilgilendirmediği noktasında ağırlık kazanırken, özellikle ABD yönetimi, Çin’in ihmali nedeniyle yüzbinlerce kişinin hayatını kaybettiğini ifade ediyor. 

Salgın nedeniyle şimdiye kadar gördüğü en büyük yumuşak güç zedelenmelerinden birini yaşayan Pekin yönetimi, tüm açıklamalarına rağmen dünyayı kendi tezlerine ikna edemiyor.

Özellikle batılı medya kaynakları tarafından oluşturulan algıya dünya halklarının ikna olduğu görülüyor.

Neredeyse herkes salgından dolayı doğrudan Çin’i sorumlu tutuyor ve neredeyse her yerde Çin’in bedel ödemesi gerektiği konuşuluyor.

Tüm bunlara rağmen Çin yönetimi sorumluluğunu en asgariye indirmek için açıklamalarına ve enformasyon paylaşımına da devam ediyor.

Pekin yönetimi, son olarak 7 Haziran tarihinde geniş bir basın toplantısı ile Çin’in salgınla mücadelesini anlatan ve kendisine yönelik bazı suçlamalara cevap veren bir “Beyaz Kitap” (hükümet belgesi) yayımladı. 

Çin’in suçlamalara yönelik cevapları

Beyaz Kitap, Çin’in salgın öncesi ve sonrasında aldığı önlemleri detaylı bir şekilde açıklarken, son dönemde oluşan olumsuz algıyla ilgili de Çin’in tezlerini sıralıyor.

Belgede, Çin’e yönelik suçlamalara verilen cevaplar özetle şu şekilde:

  • Vuhan’da vakalar tespit edilir edilmez Çin, DSÖ ve ABD dahil diğer ülkeleri, gelişmekte olan durum hakkında zamanında bilgilendirdi ve virüsün genom dizisini kamuoyuna açtı. 
     
  • Çin 5 Ocak’ta ilk kez DSÖ’yü, bir gün sonra ise ABD’yi bilgilendirdi. (Çin’in bilgi sakladığı iddialarına cevap)
     
  • 19 Ocak’ta virüsün insandan insana geçtiği onaylandı. 19 Ocak'tan önce ise virüsün insandan insana bulaşabileceğini gösteren yeterli kanıt yoktu. 
     
  • 16 Şubat’ta WHO, ABD, Almanya ve diğer ülkelerden 25 uzman Vuhan, Pekin, Chengdu ve diğer Çin şehirlerinde saha araştırmaları yapmaları için davet edildi. (Çin’in salgın konusunda şeffaf olduğu ve uluslararası bağımsız bir araştırmaya açık olduğu ifade edilmiş.)

Yayımlanan belge 1 Ocak’tan itibaren gün gün Çin’in aldığı önlemleri açıklayıp, gerekli kurum ve ülkelerin aslında zamanında bilgilendirildiğini kanıtlamaya çalışıyor.

Fakat Çin’in cevapları uluslararası toplumun ilgisini yine çekmedi ve genel olarak Beyaz Kitap’ın propaganda amaçlı olduğu yorumları yapıldı. 

Öte yandan Batılı haber kaynakları Amerikalı liderlerin söylemleri üzerinden Çin’e yönelik suçlamaları sürekli sıcak tutarken, eleştiriler genellikle şu başlıklar altında toplanıyor:

  • Doktor Li Wenliang’ın başına gelenler ve konuyu duyurmak isteyen 8 doktorun gözaltına alınması. (Bu konu Çin’in ilk günlerde olayı örtbas etmek istediğine kanıt olarak gösteriliyor.)
     
  • 18 Aralık’ta ilk kez ortaya çıkan vakalara rağmen 20 Ocak’a kadar önlemlerin alınmaması ve bu nedenle yaklaşık 5 milyon Vuhanlının başka şehirlere gitmesi.
     
  • Yerel yöneticilerin ihmalkarlık nedeniyle görevlerinden alınması. (Çin yönetimi salgının ortaya çıktığı Vuhan şehri ve Hubei Eyaleti yetkililerini olaydan kısa bir süre sonra görevden alarak salgının yayılmasında yöneticilerin ihmalkarlığı olduğunu dolaylı yoldan kabul etmişti. Çin’den Dr. Zhong Nanshan da yerel yetkililerin bilgi sakladığını söylemiş ve sorumluluğu merkezi yönetimden yerel yönetime yönlendirmişti.)

Çin’in ve uluslararası medyanın konuya bakışları bu şekilde.

Çin “Ben dünyayı elimden geldiği kadar çabuk bilgilendirdim” derken, ABD’nin başını çektiği bazı ülkeler ise “Hayır, Çin olayı saklamaya çalıştı. İşin ciddiyeti anlaşıldıktan sonra bilgilendirmeye başladılar” diyor. 

Çin, Beyaz Kitap’la bu eleştirilere tekrar cevap vermeye çalıştı; fakat bu açıklamalar insanlar üzerinde etkili olur mu? Açıkçası biraz zor görünüyor.

Zira Çin’in yumuşak güç araçlarının kısıtlılığı ve kendini kamuoyuna anlatmak için güçlü enstrümanlarının bulunmaması karşı tarafın argümanlarının daha etkili olmasına neden oluyor. 

Tüm dünyanın hep bir ağızdan Çin’i suçlaması yeni bir durumu daha ortaya çıkardı. Çin’in yumuşak gücünün tahmin edilenden de zayıf olduğu gerçekliği.

Salgın sonrası yaşanan imaj kaybı, Çin için tamir edilmesi zor bir durum oluşturdu. Bunun kısa sürede düzelmesi beklenmiyor; fakat yıllarca yumuşak güç yatırımı yapan Çin’in bu durumdan bir ders çıkaracağı ve kamu diplomasisi alanında büyük bir politika değişikliğine gideceğini de beklemek gerekiyor.

Zira Çin’e yönelik algı tüm dünyada tarihinin en olumsuz dönemlerini yaşıyor. 

Çin ve yumuşak güç konusunu başka bir yazıya bırakarak, Beyaz Kitap’ta yer alan diğer konulara da kısaca değinmekte fayda var. 

Çin salgınla mücadelede başarılı mı?

Çin’in salgının boyutlarını gizlediği ile ilgili spekülasyonlar bu dönemin en çok konuşulan bir başka konusu; fakat Çin’i yakından takip eden biri olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki salgınla mücadelede Çin gerçekten başarılıydı.

Zira Çin özellikle 20 Ocak’tan sonra yayılımı önlemek için çok sert tedbirler aldı ve yayılımı durdurdu.

Şimdi de ikinci bir dalganın önüne geçmek için ciddi bir çaba sarf ediyor.

Şunu da özellikle belirtmek gerekiyor ki Çin’in 20 Ocak öncesi ve sonrası uygulamalarını birbirinden ayırmak gerekiyor.

Zira Çin bu tarihten sonra işi gerçekten sıkı tuttu ve kendi ülkesinde salgının önüne geçmek için ince eleyip sıkı dokudu.

Örneğin, son zamanlarda kuzeydoğudaki bazı şehirlerde 10-15 gibi yeni vakalar ortaya çıktığında dahi şehirlere giriş çıkışları tamamen durdurup sosyal hayatı tamamen kısıtladılar.

Çok küçük rakamlarda bile bir şehri tamamen izole ediyordular. Ve vakalar tekrar görülmeyene kadar da bu durumu sürdürüyordular. 

Beyaz Kitap’a dönersek, Çin salgınla mücadelede neler yapıldığını kısaca şu başlıklarla açıklıyordu:

  • Kovid-19 hastalarının  yüzde 94'ünden fazlası başarıyla tedavi edildi.
     
  • Geçici tedavi merkezleri önemli birer araç oldu. Bu, merkezler sayesinde yayılım azaldı ve hafif vakaların kötüleşmesinin önüne geçildi.
     
  • Geleneksel Çin tıbbı, Çin'deki onaylanmış Kovid-19 vakalarının yüzde 92'sinin tedavisinde kullanıldı.
     
  • Hubei'de 80 yaş üstü 3 binden fazla Kovid-19 hastası tedavi edildi.
     
  • Bilimsel araştırmalar, big data ve yapay zeka gibi yeni teknolojiler ile entegre edilerek klinik tedavi ve salgın kontrolü için kullanıldı.
     
  • Çinli Yardım Kuruluşları ve Çin Kızılhaç Derneği de 31 Mayıs tarihine kadar Kovid-19’la mücadele için toplam 38,93 milyar yuan (yaklaşık 5,49 milyar ABD doları) ve 990 milyon farklı materyal bağışında bulundu.

Özetle Çin, yayımladığı son hükümet belgesi ile kendisine yönelik eleştirilere bu şekilde cevaplar veriyor ve salgınla mücadelede neler yaptığını bu sözlerle anlatıyordu.

Çin’in sorumluluğu ve Çin’le ilgili spekülasyonlar daha uzun süre konuşulmaya devam edecek.

Fakat şöyle bir gerçek var ki korona sonrası dönemde Çin’de de önemli değişiklikler göreceğiz.

Bunların en başında ise Çin’in yumuşak güç kullanımı ve kamu diplomasi faaliyetlerinin yetersizliğinin doğuracağı yeni politikalar yer alacak.

Ve çok kısa sürede bu konuyla ilgili Çin’in yeni adımlar atacağına şahit olacağız.  

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU