Türk sporunda Obradovic etkisi

Okan Can Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Twitter

Fenerbahçe’de bir dönem belki de kapanmak üzere.

Türkiye’de basketbolu, spor haberlerinin ana gündemine sokan, futboldan sonra rekabeti tetikleyerek Türkiye’de basketbol kültürüne katkı yapan Zeljko Obradovic'in geleceği belirsizliğini koruyor.

Henüz kulüp ve Obradovic arasında yeni sözleşme konusunda bir gelişme olmadığı ortada.

Belki de kulüp, olası Obradovic ayrılığı ile futbola odaklanan camianın ve taraftarın enerjisinin bu süreçte başka yere kaymasını istemiyor. 

Obradovic’i, Aziz Yıldırım’ın getirmesi; fakat gidişin Ali Koç dönemine denk gelmesi de Ali Koç üzerinde bir baskı yaratabilir.

Ayrıca, Avrupa basınında çıkan dedikodular ve kendine koç arayan yüksek bütçeli ve başarıya aç Barcelona‘nın pusuda beklemesi de kafaları karıştırıyor.

Bir antrenörün bir takımdan ayrılması sıradan bir durum iken Obradovic’in ayrılığı sıradan bir ayrılık olmayacak ve Fenerbahçe dışında Türk basketbolunda da yokluğu hissedilecektir.

Zejko Obradoviç, en başarısız döneminde bile salonlarda adına yeni sözleşme diye tezahürat yapılan bir antrenör.

Sadece kendi camiası değil, diğer camiaların da saygısını kazanmış, basketbolu romantizm ile harmanlayarak sunmuş ve asıl hedefi izleyenlere oyun adına saygı duymayı görev edinmiş bir koç kendisi.


500 maçta 11 kupa 378 galibiyet

Obradovic’in Fenerbahçe ile yarattığı rüzgar, Türk basketbolunda rekabetin ve yatırımların artmasına katkı yaparken, oyuna bakış açısı ile taraflı tarafsız her kesimin hayranlığını kazandı.

Rakiplerine değer veren, saygı ile bakan bir spor adamı.

Fenerbahçe, Obradovic ile 2013 yılından itibaren, 1 Eurolig, 4 Türkiye Ligi, 3 Cumhurbaşkanlığı Kupası, 3 Türkiye Kupası ile 11 kupa kazanırken 5 kez de Avrupa’da Final Four’da yer aldı.

Obradovic ile Fenerbahçe, 500 maçta 378 galibiyet aldı.

Fenerbahçe basketbol takımın başarısı sadece Fenerbahçe değil, Türk sporu da kazandı.

İspanya, Almanya, İtalya ve daha birçok ülkede her hafta Türkiye adı geçerken, Türkiye’de basketbola olan ilginin artmasına da sebep oldu.

NBA’ye gitmek isteyen oyuncular önce onun tedrisatından geçtiler.

Bu ayrılık basit bir sportif karardan öte Türk basketbolunu etkileyecek. Kulüp düzeyinde yapılan yatırımlar ve gelen etkileşimler, salonlara giden seyirci sayısını, yayın gelirlerini, NBA’ye olan ihracatı ve kulüplerin basketbol rekabetini de değiştirecek.


Futbolun yarattığı borç basketbolu da esir aldı

Türkiye’de kulüpler futboldaki başarısızlık ve artan borç yükü ile beraber her yıl biraz daha içe kapanıyor ve spor kültürü daha fazla yerelleşiyor. Bu yerellik artıkça içerdeki sertlik dozajı da artıyor.

Fenerbahçe basketbol takımının küçülmesi, aslında Türk basketbolunun küçülmesine de sebep olacak.

Dönem dönem Beşiktaş, Galatasaray, Darüşşafaka, Banvit ve şimdi Anadolu Efes’in Fenerbahçe’nin dominant olduğu bu dönemde basketbol yatırımları ile hedef olarak Obradovic’li Fenerbahçe’yi seçmişti.

Obradoviç’li Fenerbahçe, içerdeki rekabetin yanı sıra Real Madrid, CSKA VE Barcelona ile de rekabet yaratmış ve Avrupa’da beklenen ve en çok izlenen maçlar ortaya çıkmıştı.

2017 Final Four’u 200 ülkede canlı yayınlanarak kulüpler düzeyinde bir Türk takımı milyonlarca kişiye ulaşmıştı.

Ve şimdi Anadolu Efes yılın en başarılı takımı ve Fenerbahçe’nin koyduğu başarı çıtasına hızla ilerliyorlar.

Aynı süreci yaşamış olan Yunan basketbolu, bir döneme damgasını vurmuş; hem kulüpler düzeyinde hem de milli takım düzeyinde Avrupa’nın en başarılı basketbol ekollerinden olmuştu.

Altyapılardan gelen Yunan oyuncular, Avrupa’nın en değerli oyuncuları haline gelmişti.

Yunanistan’ın girdiği mali kriz ile Yunan basketbolu gerilerken, altyapı üretkenlikleri de azaldı.

Her zaman takım iskeletleri Yunan oyunculardan kuran Olympiakos ve Panathinaikos her yıl yapılan transferlere ve sürekli koç değişikliklerinden ardından salonlardan seyirci kaybettiler.

Panathinaikos’un durumu Obradovic sonrası ortada, takım şimdi eski günlerini arıyor.

Türk sporunda futbolun yarattığı bataklık her branşı esir alıyor.

Yaratılan yüksek borç, kulüplerin başka branşlara yatırımlar yapmasını da engelliyor.

Türk sporunda özellikle de büyük kulüplerin yaşadığı finansal problemler domino etkisi yaratıyor.

Futbolun yarattığı borç ve kur riskinin yarattığı zararlar basketbola da sıçradı.

Bu yüzden spor ekonomisinin belki de radikal bir  politikaya ihtiyacı var artık.

 

 

* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU