Cumhuriyetin ilk 10 yılı (1924-1934), Türkiye'de din-devlet ilişkilerinin ve toplumsal din algısının radikal biçimde dönüştüğü bir dönemdir.
Bu dönüşüm yalnızca siyasi ve hukuki düzenlemeler yoluyla değil, aynı zamanda kamuoyuna yön veren basın aracılığıyla da gerçekleştirilmiştir.
Özellikle Cumhuriyet gazetesi, kurucu kadroların siyasal vizyonunu yansıtan, yeni ulus-devlet ideolojisinin kitlelere aktarılmasında başat rol oynayan bir organ olarak, dönemin din algısındaki değişimi takip edebilmek açısından benzersiz bir kaynaktır.
Şeyma Turan'ın doktora tezi bu döneme odaklanarak, Cumhuriyet gazetesindeki haberler, makaleler ve yorum yazıları üzerinden Türkiye'de dinin nasıl algılandığını ve bu algının hangi reformlar, olaylar ve toplumsal süreçlerle değiştiğini kapsamlı biçimde incelemektedir.
Çalışma, içerik analizi ve söylem analizi yöntemlerini kullanarak, hem devletin dinle kurduğu ilişkiyi hem de toplumun dinî kimlik üzerinden yeniden inşa edilen değerler dünyasını ortaya koymayı amaçlamaktadır.1
Yöntem ve kuramsal çerçeve
Tezde kullanılan yöntem, klasik tarih yazımının ötesine geçerek "psikotarihsel" bir yaklaşımı benimser.
Psikotarih, toplumsal olayları yalnızca kronolojik bir dizge içinde değil, aynı zamanda bireylerin ve kitlelerin bilinç dünyasındaki yansımaları, algıları ve sembolik anlam üretimleri üzerinden okur.
Turan, bu bağlamda Cumhuriyet gazetesinde yer alan metinleri yalnızca bilgi aktaran yazılar olarak değil, zihniyet inşasının birer parçası olarak değerlendirmiştir.2
Çalışmanın anahtar kavramları "din algısı" ve "değişim"dir. Din algısı, bireylerin ve toplumun dini nasıl tanımladıkları, hangi yönleriyle önemsedikleri, hangi boyutlarını geri plana attıkları sorularına cevap arar.
Değişim ise bu algının reformlarla, siyasi krizlerle ve modernleşme süreçleriyle nasıl dönüştüğünü açıklar.3
Reformlar ve dönemin siyasal arka planı
Hilafetin kaldırılması ve Şer'iyye-Evkâf Vekâleti'nin lağvı
1924 yılında hilafetin kaldırılması, Cumhuriyet gazetesinde geniş yer bulmuş ve çoğunlukla olumlu bir gelişme olarak sunulmuştur. Hilafetin kaldırılışı, "din ve siyasetin ayrılması" olarak değil, daha çok "millet egemenliğinin tahkimi" olarak meşrulaştırılmıştır.4 Aynı yıl Şer'iyye ve Evkâf Vekâleti'nin kaldırılması da benzer söylemlerle savunulmuş, dini kurumların devletin dışında, sınırlı bir alana çekilmesi reformist bir hamle olarak gösterilmiştir.5
Tevhid-i Tedrisat ve eğitimde laikleşme
Tevhid-i Tedrisat Kanunu, eğitimde dinin konumunu kökten değiştirmiştir. Cumhuriyet gazetesinde bu reform "millî birlik" ve "çağdaşlaşma" kavramlarıyla temellendirilmiş, medreselerin kapatılması ise "gerilikten kurtuluş" retoriğiyle sunulmuştur. Turan, gazetede din eğitiminin tamamen kaldırılmadığını, ancak yeni sistemin dinin toplumsal rolünü sınırlamaya yönelik bir çerçeve sunduğunu göstermektedir.6
Türkçe ibadet ve din dili tartışmaları
Dönemin en tartışmalı meselelerinden biri Türkçe ibadet olmuştur. Gazetede sık sık "Türkçe Kur'an" ve "Türkçe dua" tartışmalarına yer verilmiş, Arapça duaların anlaşılmazlığı eleştirilmiştir. Bu söylemler, dinin "millîleştirilmesi" ve "halkın anlayacağı bir dile taşınması" fikriyle temellendirilmiştir.7
Tekke ve zaviyelerin kapatılması
1925'te çıkarılan kanunla tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması, Cumhuriyet gazetesinde "irticayla mücadele" ve "hurafelerden arınma" çerçevesinde savunulmuştur. Bu süreçte tarikat mensupları çoğunlukla "mürteci" olarak etiketlenmiş, dini otoritelerin toplumsal etkisi sınırlandırılmıştır.8
Cumhuriyet gazetesinde din algısının söylemsel inşası; "irtica" söylemi
Gazetede dinî muhalefet ya da dinî referanslı toplumsal olaylar sık sık "irtica" kavramıyla damgalanmıştır. Şeyh Sait İsyanı (1925) ve Menemen Olayı (1930) haberleri, bu retoriğin en belirgin örnekleridir. Gazete, bu tür hareketleri "din kisvesi altında gericilik" olarak tanımlayarak, dinin siyasetteki meşruiyet iddiasını zayıflatmaya çalışmıştır.9
Dinî kimlik ve modernleşme
Cumhuriyet gazetesi, dinin modernleşmeyle uyumlu hale getirilebileceği fikrini savunmuştur. "Teceddüd" (yenilenme) kavramı, hem dini yorumlarda hem de toplumsal yaşamda sıkça kullanılmıştır. Bu söylemde din, ilerlemeye engel değil; aksine doğru yorumlandığında modernleşmeye katkı sağlayabilecek bir unsur olarak görülmüştür.10
Din dışı sembollerle algı yönetimi
Gazetede kullanılan görseller ve dilsel tercihler de din algısının dönüşümünde önemli bir araçtır. Sarıklı, sakallı tipler çoğunlukla "gerilik" sembolü olarak resmedilmiş, buna karşılık şapkalı ve modern giyimli tipler "ilerleme"nin görsel temsilcileri olmuştur.11
Din ve bireysel anlatılar
Turan'ın çalışmasının özgün yönlerinden biri, yalnızca resmi söyleme değil, bireysel anlatılara da yer vermesidir. Cumhuriyet gazetesinde yer alan röportajlarda ve haberlerde insanların dini duygu ve düşünceleri aktarılmış, bu sayede bireylerin "içsel dindarlık"larının nasıl değiştiği incelenmiştir. Örneğin, bazı yazılarda Türkçe dua eden bir imamın halk tarafından alkışlandığı, bazılarında ise geleneksel duaların terk edilmesine karşı hüzünlü ifadelerin yer aldığı görülmektedir.12
Bulgular ve yorum
- Çift kutuplu algı: Dönemde din, hem "milli birlik ve ilerleme aracı" hem de "geriliğin kaynağı" olarak çelişkili biçimlerde temsil edilmiştir.13
- Devlet merkezli söylem: Gazete, dinin devlet otoritesine bağlı olarak yeniden tanımlanmasını savunmuş, bağımsız dini otoriteleri sürekli eleştirmiştir.14
- Sembolik dönüşüm: Din, toplumsal yaşamın görünür yüzünden kademeli olarak çekilmiş, daha çok bireysel vicdan ve içsel inanç alanına yönlendirilmiştir.15
- Günümüze etkiler: Turan, bu dönemde oluşan din algısının bugünkü tartışmaların temelinde hâlâ etkili olduğunu vurgular. Özellikle laiklik, ibadet dili ve dini kimlik gibi meselelerde 1924-1934'ün mirası devam etmektedir.16
Sonuç
Şeyma Turan'ın tezi, 1924-1934 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde dinin temsillerini inceleyerek, erken Cumhuriyet dönemindeki din algısının dönüşümünü ortaya koymaktadır.
Bulgular, bu dönemde dinin toplumdan bütünüyle silinmek istenmediğini, ancak kamusal görünürlüğünün sınırlandırıldığını ve devletin modernleşme hedeflerine uygun yeni bir çerçeveye oturtulmaya çalışıldığını göstermektedir.
Cumhuriyet ideolojisinin kurucu kadroları açısından mesele, İslam'ı tamamen inkâr ederek "dinsiz bir toplum" yaratmak değil; İslam'ın millîlik, çağdaşlık ve ilerleme ilkeleriyle uyumlu yeni bir yorumunu hayata geçirmektir.
Bu nedenle dini kurumların (tekke, zaviye, Şer'iyye Vekâleti) tasfiyesi, yalnızca din karşıtlığının değil, dinin devlet denetimine alınarak yeniden tanımlanmasının bir parçası olarak görülmelidir.
Cumhuriyet gazetesinde "Türkçe ibadet" tartışmaları, "teceddüd" (yenilenme) vurguları ve dini değerlerin "ahlaki zemin" olarak korunması, bu yaklaşımın açık göstergeleridir.
Dolayısıyla Cumhuriyet ideolojisi, dine yönelik radikal reformlarını yeni bir toplumsal düzen ve kimlik inşasının parçası olarak gerçekleştirmiş; dini tamamen yok saymak yerine, onu ulus-devletin ihtiyaçlarına uyarlanmış biçimde dönüştürmeye çalışmıştır.17,18
Bu durum, günümüz Türkiye'sinde de süregelen laiklik-dindarlık tartışmalarının tarihsel köklerini anlamak açısından önemlidir.
Zira bugünkü tartışmalarda da dinin kamusal alandaki sınırları ile bireysel vicdan alanındaki konumu arasındaki gerilim, büyük ölçüde bu dönemde şekillenmiş söylem ve uygulamaların mirasıdır.
Dipnotlar:
1. Şeyma Turan, 1924-1934 Yılları Arasında Cumhuriyet Gazetesi Örneği Üzerinden Türkiye'deki Din Algısı ve Değişimi (Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi, 2022), s. 15.
2. Turan, a.g.e., s. 28.
3. Turan, a.g.e., s. 35.
4. Cumhuriyet, 4 Mart 1924; Turan, a.g.e., s. 67.
5. Turan, a.g.e., s. 72.
6. Turan, a.g.e., s. 103.
7. Cumhuriyet, 3 Şubat 1928; Turan, a.g.e., s. 145.
8. Cumhuriyet, 1 Eylül 1925; Turan, a.g.e., s. 182.
9. Cumhuriyet, 25 Şubat 1925; Turan, a.g.e., s. 211.
10. Turan, a.g.e., s. 237.
11. Turan, a.g.e., s. 264.
12. Turan, a.g.e., s. 288.
13. Turan, a.g.e., s. 301.
14. Turan, a.g.e., s. 312.
15. Turan, a.g.e., s. 328.
16. Turan, a.g.e., s. 341.
17. Turan, a.g.e., s. 340.
18. Cumhuriyet, 5 Şubat 1928; Turan, a.g.e., s. 237-245.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish