Irak yönetimi, sürekli ertelenen ve üstü örtülen derin bir krizle karşı karşıya.
Seçimler yaklaştığı için dışarıdan çok fark edilmeyen sorunlar açığa çıkarsa tüm taraflar zarar görür.
O yüzden kapalı kapılar ardında esen fırtına dışarı yansıtılmıyor.
Oysaki Irak'ın askeriyesi, ekonomi sektörü ve siyaset sahası patlamaya hazır bir bomba gibi.
Bağdat yönetimi Suriye'de Esad rejiminin devrilmesinden bu yana ciddi sorunlar yaşıyor fakat Muhammed Şiya es-Sudani, siyasi geleceğini koruyabilmek için şu ana kadar ülkesini bu krizin dışında tutmayı başardı ve önemli bir badire atlattı.
Daha sonra İsrail ile İran savaşında Irak yine ciddi bir sınav verdi ve oradan da yara almadan çıkmayı bildi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Fakat biriken enerjiyi dağıtacak kalıcı bir çözüm de bulamadı.
Yaptığı şeyler krizi ertelemekten ibaretti.
İran ve ABD'nin Sudani'den beklentileri başbakanlığı süresince karşılanmadı.
Bu Sudani'nin zaaf noktası olarak görülebilceği gibi esasında en güçlü dayanağı olarak da görülebilir.
Zira ibreyi birinden yana çevirmiş olsaydı koltuğunu koruyamayabilirdi.
En çok da İran'a karşı gösterdiği direnç sayesinde yerini korudu.
Çünkü kendi ifadesiyle Tahran, Esad düşerken Irak'ın aksiyon alması için çok baskı yaptı fakat Sudani buna yanaşmadı ve itidal politikası ile ülkesini selamet limanında tutmayı bildi.
ABD'nin Sudani'den beklentileri ise Şii milis gruplarının kontrol altına alınması, ülke üzerindeki etkilerinin kırılması ve başıboşluğun ortadan kalkmasıydı.
Fakat bu da gerçekleşmedi. Sudani, Haşdi Şabi'ye karşı yeterince inisiyatif alamadı ve karşı karşıya gelmekten kaçındı.
Haşdi Şabi'nin yerini sağlamlaştıracak yasa tasarısını da Meclis'e sundu fakat vehameti farkedince bundan geri adım attı ve ABD'yi daha fazla öfkelendirmekten geri durdu.
Irak'ta siyasi aktörler etkisiz fakat milis güçler belirleyici konumda
Irak'ın derin bir siyasi krizin tam ortasında olduğunu anlamak için uzman olmaya gerek yok.
Ülkenin en büyük toplumsal ve siyasi gücü Sadr Hareketi seçimlere katılmıyor ve devletin herhangi bir kademesinde de yer almıyor.
Sadr, istediğinde hükümetleri düşürecek ve ülkedeki dengeleri sarsacak siyasi ve toplumsal güce sahip.
Sokaklar onun elinde. Unutmayalım ki 2019'daki Ekim ayaklanmalarıyla Abdulmehdi hükümetini düşüren gösterilerin arkasında da Sadr vardı.
Hâlihazırda Sadr siyasetin dışında ve seçimleri boykot ediyor.
Siyasi krizle karşı karşıya çünkü Sadr dışarıda fakat Haşdi Şabi siyasi güç olarak da etkin ve Meclis'te hükümette belirleyici güce sahip.
Şii milis güçlerinin siyaseten bu kadar etkili olması ülkenin siyasetinin de çaresizliğini de gösteriyor.
Irak'ın siyasi krizin içinde olduğunun bir diğer göstergesi ise Kürtler ile hala kalıcı bir çözüm bulunamaması ve KDP'nin seçimleri boykot ihtimalidir.
Böyle bir senaryoda seçimlerin gerçekleşmesi çok zordur.
Diğer Kürt partileri de özellikle KYB boykot yoluna gidebilir.
Irak'ta ordunun yerini milis güçler aldı ve bu yasal güvence altına alınmak isteniyor
Irak askeri krizle karşı karşıya çünkü Haşdi Şabi hâlâ etkin ve kurumsal olarak Ordu'nun gücü ve kapasitesi Haşdi Şabi ile kıyaslanamayacak kadar zayıf.
Mesela 27 Temmuz'da hükümet Haşdi Şabi'den izinsiz olarak Bağdat Tarım Dairesine bir yönetici atamak istedi.
Haşdi Şabi'nin Hizbullah örgütü buna karşı binaya saldırı düzenledi ve 2 kişi öldürdü.
Ordu ile Haşdi Şabi arasında çatışmalar çıktı fakat hükümet ölüleri vermekten ısrarla kaçındı.
Bu Haşdi Şabi'nin ne kadar başına buyruk ve güçlü olduğunu gösteriyor.
ABD de bu olaya ilişkin açıklama yaptı ve hükümetten failleri adalete teslim etmesini istedi ve Washington yönetimi açıkça Haşdi Şabi'yi işaret etti.
Bunun ardından yine Şii milislerin 2023'te casusluk suçlamasıyla kaçırdığı Rus-İsrailli akademisyen Truskov, Trump'ın Irak'ı tehdit etmesinin ardından Sudani'nin girişimiyle 10 Eylül'de serbest bırakıldı.
Trump, yaptığı paylaşımla Truskov'un serbest kaldığını duyurdu ve Irak Hizbullahı'nın adını verdi.
Sudani de olaya dair açıklama yaptı ve ülkesinin adını kötüye çıkaranları cezalandıracağını söyledi fakat isim vermedi.
Bu olay bile başlı başına Haşdi Şabi'nin ne kadar etkin ve belirleyici olduğunu ortaya koyuyor.
Haşdi Şabi, İran'da Devrim Muhafızları Ordusu'nun yaptığı şeyi Irak'ta yaptı ve koz olarak kullanmak için kaçırma olayları gerçekleştirdi. Tehdit gelince de serbest bıraktı.
Ekonomik kriz artık kontrol edilemez ve saklanamaz boyutlarda
Irak'ta siyasi ve askeri krizin yanı sıra şu an en yakıcı sorun ekonomik kriz ve ertelenen bu sorun çok yakında patlayacak.
Zira bu şekilde daha fazla devam edilemez ve daha önceki yazılarda da işaret ettiğimiz üzere Haşdi Şabi meselesi çözülmezse ABD yaptırımları kaçınılmaz olur.
Bağdat'ta para yok aslında ve derin bir parasal darboğaz var. Merkez Bankası, bu konuya ilişkin nakit sorunları olmadığını ve para akışının sorunsuz olduğunu açıkladı.
Fakat bu mevcut durumun tersini ifade ediyordu.
Çünkü para yok ve Bağdat esasında biraz da bu yüzden Kürdistan Bölgesi'ndeki memurların maaşlarının çözümünü sürekli erteliyor.
Irak'ta yolsuzluk çok başlılık nedeniyle yüksek seviyelerde ve her grup kendi derdine düştüğü için ülke krizin içinde debeleniyor.
Basit bir örnek verelim:
Ülkenin tek deniz limanı olan Umm Kasr'da gündem olmayan çok ciddi bir kriz var.
Binlerce kamyon limanda mahsur kalmış durumda ve firmaların milyonlarca dolarlık malı bozuldu.
Nedeni ise Bağdat'ın aldığı yeni kararlar, müdürü değiştirmesi, belgelerin onayının Bağdat'a gönderilmesi ve sıkı durum en önemlisi de liman işletmesinin Ürdünlü bir şirketten alınıp Iraklı bir şirkete devredilmesi.
Ürdünlü şirket işi biliyordu ve gelen malların bekletilmeden, içindekilerin de bozulmadan nakledilmesini sağlıyordu.
Fakat işin devredildiği Iraklı firma herhangi bir tecrübeye sahip olmadığı için ve keyfi uygulamalara başvurduğu için mağduriyetlere yol açıyor.
Bu değişikliğin arkasındaki neden ise profesyonellik falan değil ülke içindeki odaklara yeni rant imkanlarının sunulmasıdır.
Çünkü gümrüklerde tüm grupların ve cemaatlerin bir hissesi oluyor ve herkes payını alıyor.
Irak hükümeti kriz karşısında çaresizce adımlar atıyor
Sudani hükümeti ülkede yaşanan askeri, siyasi ve ekonomik krizler karşısında çaresiz kalıyor ve attığı adımlar da zevali kurtarmaktan ibaret kalıyor.
Mesela Rus-İsrail vatandaşı Truskov'un serbest kalması ABD baskısını azaltmak içindi.
Haşdi Şabi tasarısının Meclis'ten çekilmesi muhtemel gerginliği önlemek için atılan bir adımdı.
Bağdat Havalimanı'nda 11 Eylül gibi sembolik bir tarihte Haşdi Şabi'nin sembol isimlerinden Ebu Mehdi Mühendis'in fotoğrafının kaldırılması ülkeyi çatışmadan uzak tutmak için atılmış bir adımdı.
ABD baskıyı artırdıkça Bağdat geri adım attı.
Çünkü tehlikeyi görüyor ve kaçınılmaz sonun da farkında.
Nedir o kaçınılmaz son?
Haşdi Şabi'ye saldırı.
ABD, 17 Eylül'de Nüceba, Seyid eş-Şuheda Karargahı, Ensarullah Tugayları, İmam Ali Tugayları ve Vefiyyün Tugaylarını terörist ilan etti.
Geçmişteki tecrübelerden biliyoruz ki ABD bir grubu terör örgütü listesine aldıysa ardından mutlaka saldırı geldi.
Haşdi Şabi hem İsrail hem de ABD'nin hedefinde. Sudani de bu yüzden Washington'un tüm baskılarına boyun eğdi.
Tasarıyı geri çekti, Truskov'un serbest kalmasını sağladı vs. Son olarak terörist ilan edilmesine de ses çıkarmadı.
Sudani'nin bu çabaları sonuç verir mi sorusuna benim cevabım "hayır" olacaktır.
Bu kaçınılmaz son Haşdi Şabi'yi beklemekte ve geç olmayan bir tarihte bunun gerçekleşeceğini söylemek kehanet olmayacaktır.
Irak'ın krizleri de Haşdi Şabi'nin zayıflaması ve etkisinin kırılmasıyla mümkün olabilir fakat bunun için güçlü bir irade ve dış destek lazım.
O da şimdilik ufukta görülmüyor.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish