Amerika kıtasının en yoğun göç aldığı dönem 1821-80 yılları arasıdır.
Söz konusu dönemde çoğunluğunu Avrupalıların oluşturduğu yaklaşık 12 milyon insan Amerika kıtasının farklı bölgelerine yerleşmiştir.
Güney Amerika ülkelerine gidenlerin arasında ise bölgeyi fethetmeleri nedeniyle sadece İspanyollar ve Portekizliler yoktur.
Hollandalı, Fransız, İngiliz, İtalyan ve Japonlar da günümüzde Latin Amerika olarak da bilinen bölge ülkelerine göç etmiştir.
Amerika kıtası Osmanlı topraklarından da yoğun göç almıştır.
Osmanlı Devleti vatandaşı olan yaklaşık 1 milyon 250 bin kişi, 1860-1914 yılları arasında Amerika'ya göçmüştür.
Bunların önemli bir bölümünü ise Osmanlı'nın Ortadoğu'daki topraklarından gidenler oluşturmuştur.
Osmanlı vatandaşlarının Latin Amerika'ya kitlesel göçlerinde 1870'li yıllar önemlidir.
Bu yıllarda önce Arjantin'e, ardından da Brezilya, Kolombiya, Küba, Haiti ve Meksika'ya Ortadoğu'dan göçmen akını olmuştur.
Bu göçmenlerin bir kısmı daha sonra, Ekvador, Şili, Venezuela, Paraguay, Uruguay gibi ülkelere gitmiştir.
Çoğunluğunu Suriye, Lübnan, Filistin, Ürdün, Mısır'dan Arap asıllıların oluşturduğu, ama aralarında önemli sayıda Ermeni ve Yahudi'nin de bulunduğu bu insanlar Güney Amerika'ya Osmanlı pasaportu ile giriş yapmışlardır.
İşte bu nedenle, gittikleri ülkelerin sınır kapılarında, limanlarında etnik ve dini kökenlerine bakılmadan Türk, Türkler anlamına gelen "El Turco", "Los Turcos" adıyla kaydedildiler.
Bugün de hala bu isimle anılmaktadırlar.
Burada dikkat çekilmesi gereken önemli bir ayrıntı ise bu insanların ilk yıllarda yerliler ve siyahîler gibi görülmemeleri, ama "beyaz" olarak da kabul edilmemeleri gerçeğidir.
Bugüne kadar az da olsa konuya ilişkin yapılan araştırmalar, Ortadoğu'daki Osmanlı vatandaşlarının, Latin Amerika ülkelerine ekonomik nedenlerle gittiğini ve çalışıp, para kazanıp geri dönmeyi planladığını ortaya koymuştur.
Günümüzde dilimize yerleşmiş bir ifade ile ‘Gurbetçi' diyebileceğimiz bu insanlar, zamanla bulundukları ülkelerin ekonomik, sosyal ve siyasi yaşamında söz sahibi olmaya başlamışlardır.
Bu insanlar bir yandan giderek Latinleşmiş, ama bir yandan da kültürlerinin önemli bir bölümünü korumayı, kuşaktan kuşağa taşımayı başarmıştır.
Bazı somut örnekler verdiğimizde "Los Turcos" denilen Türklerin Latin Amerika'daki başarıları daha iyi anlaşılacaktır.
Lakabı "El Turco" olan Carlos Menem, Arjantin devlet başkanı olarak tam 10 yıl (1989-1999) görev yapmıştır.
Menem'in dedeleri Suriye'den Arjantin'e göç etmiştir.
Kolombiya'da, 1978-1982 yılları arasında devlet başkanlığı görevinde bulunan Julio Cesar Turbay Ayala da bir "El Turco" olarak tanınır.
2019'da seçilen ve halen görevde olan El Salvador Devlet Başkanı Nayib Bukele de Osmanlı torunudur.
Bukele'nin dedesinin Osmanlı pasaportuyla Filistin'den Latin Amerika'ya göç ettiği biliniyor.
Bukele'nin babası Armando Bukele Kattán ise sonradan İslamiyet'i seçerek ülkede Müslüman cemaatin kurulmasına öncülük etmiştir.
Ayrıca yaptırdığı camilerin imamlığını üstlenmiştir.
Latin Amerika'nın en büyük ve en kalabalık ülkesi Brezilya'da, 2016-2018 döneminde cumhurbaşkanlığı görevini yürüten Michel Miguel Elias Temer Lulia da bir "El Turco".
Temer'in dedeleri Lübnan'dan gelerek Brezilya'ya yerleşen Osmanlı vatandaşları olarak kayıtlara geçmiş.
Paraguay'da, 2018 yılındaki seçimleri kazanarak devlet başkanı olan Mario Abdo Benitez de "El Turco".
Benitez, dedelerinin Güney Amerika'ya Lübnan'dan gelen Hristiyan Araplar olduğunu açıklamıştır.
Dominik Cumhurbaşkanı Luis Rodolfo Abinader, "El Turco" olarak bilinen devlet adamlarından biri ve 2020 yılından beri ülkeyi yönetiyor.
Kökenleri konusunda farklı bilgiler olan Abinader, dedelerinin Ürdün ya da Filistin'den geldiğini söylemekte, ama Osmanlı pasaportu konusuna da özellikle vurgu yapmaktadır.
Dünyaca ünlü Kolombiyalı şarkıcı Shakira'nın kökenleri de Osmanlı topraklarına dayanıyor.
Tam adı "Shakira Isabel Mebarak Ripoll" olan Shakira'nın dedeleri Lübnan ve Suriye asıllı "El Turco" grubundan.
Shakira'nın soy isimlerinden birinin Mebarak (Mübarek) olduğunu da ayrıca hatırlatmakta yarar var.
"El Turco" olarak anılanlar arasında Latin Amerika'nın ünlü iş adamları ve sporcuları da var.
Latin Amerika ülkelerindeki Osmanlı torunlarının sayısının günümüzde 20 milyonu aştığı biliniyor.
"Los Turcos" nüfusunun en yoğun olduğu ülke ise yaklaşık 10 milyon kişi ile Brezilya.
Bu ülkeyi 4 milyon "El Turco"nun bulunduğu Arjantin, 1,5 milyon ile Venezuela ve 1'er milyon ile Meksika, Şili ve Kolombiya izliyor.
Bazı kaynaklar, "Los Turcos" topluluğunun yaklaşık 40 milyon olarak verse de bunu tam olarak kanıtlamak mümkün değildir.
9 Temmuz 1816'da bağımsızlığını ilan eden Arjantin, çok geniş topraklarında, tarım ve hayvancılık potansiyeline sahipti.
Ayrıca yeni kurulan bu ülkede kentlerin, limanların, yolların, demiryollarının inşası, kısacası imar faaliyetleri önemli bir iş gücü gerektiriyordu.
İşte bu nedenlerle Arjantin, ülkeye göçleri kolaylaştıracak yasalar çıkardı, gelen göçmenlere hemen vatandaşlık verdi.
Osmanlı pasaportlu göçmenlerin önemli bir bölümü Arjantin'i sağlanan kolaylıklardan ötürü tercih etmiştir.
Diğer Latin Amerika ülkeleri de Arjantin örneğini takip etmişlerdir.
Arjantin'deki "Los Turcos" grubu arasında sayılan Ermenilerden de bahsetmek gerekiyor.
Günümüzde yaklaşık 70 bin civarında bir nüfusa sahip olan Ermenilerden ilk grup 1800'lü yılların ortalarında Arjantin'e gitmiştir.
Ermenilerin Arjantin'e yoğun göçünün ilk dalgası ise 1910-1923 yılları arasında gerçekleşmiştir.
İkinci büyük göç dalgası 1923-1940 döneminde olmuştur.
Yoğunlukla Başkent Buenos Aires'de yaşayan Ermenilerin büyük bölümünün Adana ve çevre bölgelerden geldiği kayıtlara geçmiştir.
Brezilya Kralı II. Pedro'nun 1876 yılında İstanbul'a gelerek Sultan Abdülhamit'i ziyaret etmesi ise bu ülkeye yönelik göçün önünü açmıştır.
Yerinde gidip gördüğümüz Güney Amerika'nın Osmanlı kökenli El Turco toplumunu anlatmayı sürdüreceğiz.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish