II. Dünya Savaşı sırasında İngilizlerin Rodos'taki Alman varlığına karşı mücadelesinde, Datça Yarımadası'na yönelik planlar da önemli bir yer tutmaktadır.
9 Eylül 1943 tarihi İngilizler için tam bir hayal kırıklığıdır.
Rodos'ta bulunan yaklaşık 40 bin kişilik İtalyan askeri gücüne güvenen İngilizler, adaya havadan komando birlikleri indirdiler.
Ancak 2 ay önce iktidardan uzaklaştırılan Mussoli'den sonra İtalyan askerlerinin yanlarında yer alacağını düşünen İngilizler yanıldılar.
Almanlar, İngiliz askerlerinin bir bölümünü yok ederken, kalanları da esir aldılar.
Türkiye'den gönderilen balıkçı tekneleri, süngerci kayıkları ise Rodos ile çevredeki bazı adalarda kalan yaralı, hasta İngiliz ve İtalyan askerleri Kasım ortalarına kadar seferler yaparak, Türk kıyılarına taşıdılar.
Konuya ilişkin İngiliz arşivlerinde bulunan birkaç belge, konuyu özetler niteliktedir.
İngiltere Kraliyet Donanması'nın Kıbrıs'taki üssünde görevli Binbaşı Georges Reacher bir süredir geçici görev ile geldiği Türkiye kıyılarındadır.
Kuzey Afrika'da, Çöl Tilkisi lakabı ile tanınan Alman General Rommel'in emrindeki birliklere karşı da savaşan Reacher, 27 Ekim 1943 tarihli TKY43RJ112/2 sayılı belgede, şöyle demektedir:
Rodos yakınlarındaki adacık ve kayalıklara sığınabilmiş yaralı askerlerimizi, bölgeyi iyi bilen balıkçılık ya da süngercilik yapan Türk denizcilerinin yardımıyla toplayabildik. Havanın kararmasıyla birlikte Türk kıyılarından hareket eden 12 balıkçı kayığı ile gizlice ulaştığımız adacıklarda 1 hafta içinde 97 askeri topladık. Bunlardan 15'i uzun süre yaralı kaldıkları için hayatını kaybetti. Tilos adası yakınlarındaki bir kayalığa çıkmayı başarmış 9 İngiliz askerinin tamamının ise bölgeye bizden önce gelen bir Alman savaş botu tarafından makineli tüfek ateşi açılarak öldürüldüğünü bir Yunan direnişçiden öğrendik. Adı Stello Mavriodis olan bu Yunan'ı da Türk kıyılarına götürdük.
İngiliz Binbaşı Reacher'in genel bir ifade ile "Türk kıyıları" dediği bölge, büyük bir ihtimalle bugünkü Datça ilçe merkezi yakınlarındaki Burgaz olabilir.
Bu düşünceme neden ise Binbaşı Reacher'in imzasını taşıyan belgede, "Türk kıyılarına getirilen yaralı askerlerimiz, doğal limana demirleyen 2 savaş gemisine nakledildi" ifadesidir.
Bölgeyi kapsayan askeri deniz haritalarında "Doğal liman" tanımlaması, Burgaz'daki alan için kullanılmaktadır.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Diğer yandan Rodos, Osmanlı döneminde, imparatorluğun farklı bölgelerinden gelerek, adaya yerleşen önemli bir Yahudi nüfusa sahipti.
Almanlar, 1944 yılının başlarından itibaren, Rodos'taki Yahudileri Auschwitz kampına göndermek için harekete geçti.
Bu süreç, 1944'ün yaz aylarına gelindiğinde ise hızlandı.
Auschwitz kampının ölüm demek olduğunu bilen birçok Yahudi için tek kurtuluş yolu Rodos'tan Türkiye kıyılarına kaçmaktı.
Ancak bölgede devriye gezen Alman denizaltı ve gemileri, Yahudilerin kaçış planlarının önündeki en büyük engeldi.
Buna rağmen ilk grup, 19 Temmuz 1944 tarihinde harekete geçti.
Gece yarısı Rodos'tan sessizce ayrılan 3 sandalda, 11 Yahudi vardır.
Havanın da güzel olması sayesinde hızlı hareket edebilen kaçaklar, ertesi gün Türkiye kıyılarındaki Bozukkale'ye ulaşırlar.
Burada karaya çıkan Yahudileri, bölgede avlanan balıkçılar bulacak, onları jandarmaya teslim edecektir.
Ancak Rodos'tan kaçan diğer Yahudiler bu kadar şanslı değildi.
Yine temmuzun son haftasında Türkiye kıyılarına doğru hareket eden 8 Yahudi, sandalın alabora olması sonucu boğulur.
Aldıkları ihbar üzerine kaçakların peşine düşen ve öldüklerinden haberdar olmayan Almanlar ise bir savaş gemisi ve uçakla Türkiye kıyılarında arama çalışması başlatırlar.
Bu faaliyetler İngilizlerin dikkatini çekmiştir.
İngiliz Kraliyet Donanması'ndan istihbarat Albay James Bishop, Milas ve Çömeş'teki havaalanlarını teftiş için gizlice geldiği Türkiye'den Rodos'taki gelişmeleri takip etmektedir.
Bishop'un imzasını taşıyan, 25 Temmuz 1944 tarihli ve "Escape" kodlu (TR44RSDJU-21/1) belgede, "Alman keşif uçağı ve bir savaş gemisi, Resadıye Yarımadası'nın Akdeniz'e bakan kıyılarında, antik kent Knidos'tan başlayarak Simi'yi çevreleyen alanda birçok kez arama-tarama amaçlı dolaşmıştır" ifadelerinden de anlaşılacağı üzere bölge, savaşan tarafların sıkı kontrolü altındadır.
Almanların bu son Yahudi kaçak grubuna önem vererek, ciddi bir şekilde aramalarının nedeni ise yine Albay Bishop'un imzasını taşıyan bir başka İngiliz gizli belgesinden anlaşılacaktır.
Bishop, 30 Temmuz 1944 tarihli ve "Break" kodlu (TR44RSJU23/1) belgede, şu ifadeler kullanmıştır:
Rodos'taki Yahudi cemaatinden Türkiye'ye kaçmaya çalışanlar sıkı Alman denetiminden kurtulamıyor. Türklerden aldığımız bilgiye göre son olarak 11 Yahudi Loryma (Bozukkale) antik alanı civarında karaya çıkmıştır. Ancak Temmuz'un sonlarına doğru büyükçe bir sandalla denize açılan Yahudi grubundan ise haber yoktur. Bu grubun adadaki Yahudi cemaatinin kutsal emanetlerinden olan 800 yıllık bir Tevrat'ı da yanlarında götürdükleri düşünülmektedir. Birimlerimiz, Reşadiye Yarımadası kıyılarında Alman gemi ve uçaklarının dolaşmasının, bu grubu bulma amaçlı olduğu tahmin etmektedir.
Hemen hatırlatalım, Albay James Bishop, Çanakkale savaşlarında Teğmen rütbesiyle Anafartalar'da, Mustafa Kemal karşısında bozguna uğrayan Anzak ve İngiliz askerleri arasındadır.
Çanakkale'de yaşadıklarını daha sonra hatıralarında da yazmıştır.
Albay Bishop, İsrail'in 1948'deki kuruluşu öncesi bölgede çok aktif çalışan bir İngiliz İstihbarat yetkilisi olarak da görev yapmıştır.
Yahudilerin 800 yıllık Tevrat'ına dönecek olursak, kitap Alman işgali sırasında adadaki Yahudi cemaatinin hahamları tarafından Rodos Müftüsü Süleyman Bey'e, saklayıp koruması için emanet edilmiştir.
Müftü de bu kutsal emaneti Murad Reis Cami'sinin minberinde saklamış, savaşın bitiminde Rodos'a dönebilen az sayıdaki Yahudi'ye teslim etmiştir.
Bu arada, Türkiye'nin Rodos Konsolosu Selahattin Ülkümen'in, Türk vatandaşı olan Yahudileri Almanların elinden kurtarmak için verdiği mücadeleyi, kayıtlara geçmiş kahramanca girişimlerini de söylemeden geçmeyelim.
Ülkümen'in girişimleri sayesinde sayıları 20 civarında olan Türkiye vatandaşı Yahudi'nin yanı sıra başka ülke vatandaşı birçok Yahudi'nin de ölümden kurtulduğunu hatırlatmakta yarar var.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish