Endonezya'da eğitim ve teknoloji seferberliği

Dr. Ufuk S. Yüksel Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Freepik

Bu metinde, Endonezya'da bir proje nedeniyle geçirdiğim süre boyunca tanık olduğum eğitim ve teknoloji seferberliğine ilişkin gözlemlerimi aktaracağım.

Bu gözlemlerimi, çalışmalarına katıldığım bazı eğitim ve sivil toplum kuruluşlarının pratikleri üzerinden derinleştirmeye çalışacağım.

Bugüne dek farklı geleneklerin temsilcisi olan birçok devletin akademik açıdan kurumsal yapısını ve eğitim sistemini inceleme şansım oldu. 

Singapur'dan Los Angeles'a uzanan hatta birçok siyasi partiyi, sivil organizasyonu, kültürel hareketi ve uluslararası şirketi yakından takip ettim. 

Bununla birlikte "komünite olmadan, yaşam anlamsızdır" tezini Endonezya kadar eğitim anlayışının merkezine yerleştiren başka bir ülkeyle karşılaşmadım.


Malang

Nüfus yoğunluğunun çok yüksek olduğu Java adasında yer alan, Jakarta ve Bandung ile Endonezya'nın önde gelen eğitim merkezlerinden olan Malang, okyanus kıyısında olmamasına karşın Pasifik'in dokusunun doğrudan hissedildiği şehirlerin başında geliyor. 

Burada geçirdiğim süre boyunca, bölgenin eğitim alanında önde gelen sivil organizasyonlarından olan RBA aracılığıyla Endonezya'nın eğitim vizyonuna yakından tanık oldum.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Endonezya'nın komünite temelli organik eğitim anlayışının kavranmasında, RBA'in organizasyon şemasına, pratiklerine ve kitleyle kurduğu ilişki biçimlerine yoğunlaşmak önemli veriler sunuyor.

RBA'in Malang'da konumlanan genel merkezi, interaktif bir kütüphanenin yanında çeşitli atölyelere ve eğitimlere ev sahipliği yapıyor. 

Gün doğumuyla birlikte hareketlenmeye başlayan bu üretim alanında inisiyatif alan gönüllülerin ve organizasyonun takipçilerinin RBA'e yönelik güçlü bir aidiyet geliştirdikleri görülüyor.

Organizasyonun genel merkezindeki yoğun etkinlik takvimi, üniversitelerle ve diğer kurumlarla entegrasyona yönelik adımlar ve farklı demografik gruplara hitap eden atölyeler, RBA'i geleneksel eğitim anlayışını aşan modern bir örnek haline getiriyor. 

Yerelde kalabalık bir ekibi mobilize etme kabiliyetine sahip olan RBA, Malang'daki devlet kurumları ve sivil inisiyatiflerle kurduğu organik iş birliği temelinde farklı yelpazedeki projeleri eş zamanlı olarak yürütebiliyor.

RBA'in organik demokrasi anlayışıyla yönetilmesi, tabanla idari kademeler arasındaki duvarı yıkarak inisiyatifin destekçileri arasındaki komünal bağları güçlendiriyor.

Sonuç olarak ortaya geniş bir sahada bileşenlerini hızla harekete geçirebilen ve mobilizasyon kapasitesi güçlü bir organizasyon çıkıyor.

Avrupa'daki benzer organizasyonların güçlü bir komüniteye dayanmamaları nedeniyle hareket alanlarının kısıtlı kalması ve prototipleşmiş belirli etkinlik modellerinin ötesine geçememeleri, takipçileriyle RBA düzeyinde organik bir ilişki kurmakta zorlanmalarından kaynaklanıyor.


Teknoloji ve inovasyon

Bu süreçte katılımda bulunduğum Universitas Negeri Malang (UM) ile RBA arasında iş birliği kurulmasına yönelik temaslarda, Endonezya'daki üniversitelerin arşivleme ve kütüphanecilik alanında bulut bilişim hizmetlerini ve blockhain teknolojilerini kullanma vizyonuna hazır olduğunu gözlemledim. 

Batı'daki bazı emsalleriyle karşılaştırıldığında Endonezya'da akademik kurumlar, gelişmekte olan teknolojilere vizyoner bir tavırla ve açık görüşlülükle yaklaşıyorlar. 

Bu amaca yönelik, öğrencilerin erken dönemlerden itibaren atölyeler aracılığıyla güncel teknoloji uygulamalarına erişim sağlamalarına, bu alanda projeler geliştirmelerine zemin hazırlanıyor. 

Dünyanın en kalabalık metropollerinden olan Jakarta, gelişmekte olan teknolojilere yoğunlaşan henüz kurumsallaşmamış çok sayıda inovasyon girişimine ve bu alandaki etkinliklere ev sahipliği yapan bir şehir. 

Bu etkinliklere özellikle üniversite öğrencileri yoğun biçimde katılım gösteriyorlar ve etkinliklerin organizasyonunda aktif rol üstleniyorlar.


Sukabumi

Bu dönemde ziyarette bulunduğum bir diğer şehir ise yatılı okulların yoğun olarak bulunduğu Sukabumi oldu.

Bu şehirde yer alan Al Umanaa'nın kampüsünde gerçekleştirdiğim gezintilerde, bu eğitim modelinin pratiklerini yakından gözlemledim. 

Al Umanaa, gün doğumundan önce harekete geçen, kütüphaneler, komünal bölgeler ve atölyelerle enerjinin hiç düşmediği canlı bir yaşam alanı.

Al Umanaa'dan birçok öğrenciyle ve eğitmenle konuşma fırsatım oldu. İlk dikkatimi çeken, yabancı dil öğretimi konusunda bu okulun gösterdiği başarıydı. 

İngilizcenin yanında Arapça, Çince ve diğer birçok dilin etkin bir şekilde öğretiminin gerçekleştirildiği bir okul burası. 

Al Umanaa'nın öğrencileriyle gerçekleştirdiğim sohbetlerde, çoğu zaman yaşlarını tahmin etmekte zorlandım.

Çünkü teknolojiden kültürel çalışmalara, felsefeden sosyolojiye sorduğum sorulara, ileri düzeyde cevaplar aldım.

Al Umanaa, çok genç yaşta sorumluluk duygusu geliştirerek öğrencilerine inisiyatif veriyor.

Öğrencilerden eğitmenlere kurumun bütün bileşenleri, okulun operasyonlarına ilişkin söz hakkına sahipler. 

Bu etkin organizasyon şemasıyla Al Umanaa, çok farklı alanlarda kaynaklarını ve bileşenlerini seferber edebiliyor.

Okulun gündelik operasyonlarından uzun vadeli eğitim projelerine, her alanda bu ruh hissediliyor.


Komünite temelli eğitim

Bu dünyada bireyin tek başına ayakta kalamayacağını, zorlu zamanlarda en çok birbirimize destek olarak ve büyük ideallere sahip bir komünitenin parçası olarak insanlığa fayda sağlayabileceğimizi Endonezya'da her gün tekrar gözlemliyorsunuz.

Endonezya halkı, "bir komünitenin parçası olmadan yaşam anlamsızdır" tezini organik biçimde çok erken yaşlardan beri duyumsayan bir halk. Ve bu iş birliği ve dayanışma duygusunu gündelik yaşamın her alanında yaşatıyorlar. 

Bilişim teknolojilerinin tabana yayılmasıyla siber alanda küresel boyutta etkileşimin görülmedik düzeyde yoğunlaştığı bir çağda, "komünite temelli" eğitim anlayışını benimseyen devletler teknoloji yarışında büyük bir avantaj yakalayacaklar.
 


Terima kasih

Endonezya'da geçirdiğim süre boyunca daha önce görülmedik düzeyde samimiyet ve içtenlikle karşılaştım. 
Endonezyalılar özellikle ülkemize büyük bir sevgiyle yaklaşıyorlar. 

Türkiye ve Endonezya arasında kültürel entegrasyonun, teknoloji transferinin ve diplomatik iş birliğinin artırılmasından iki tarafın da çok kazançlı çıkacağı açık. 

Coğrafi açıdan birbirlerinden çok uzakta konumlansalar da bu iki ulusun 20'nci yüzyıldaki ilham veren bağımsızlık mücadelesi ve yeniden inşa süreci, ilk bakışta fark edilenden çok daha fazla ortak noktaları olduğunu gösteriyor.

Endonezyalıların günlük dilde sıkça kullandıkları, yalın bir ifadeyle yaşama minnettarlıklarının ifadesi olan "teşekkür ederim" anlamındaki "terima kasih" ifadesiyle yazıyı sonlandırmak istiyorum:

Terima kasih Endonezya!

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU