Anayasanın temel haklar ve özgürlükler rejimi, demokratik, özgürlükçü ve eşitlikçi bir bakış açısıyla belirlenme durumundadır.
Türkiye Cumhuriyeti son 20 yıldır gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin öngördüğü uluslar üstü insan haklarını koruma sistemini yurttaşların tam erişimine sunma bakımından olsun, gerekse diğer önemli uluslararası insan hakları belgelerinde taraf olma yoluyla uluslararası insan hakları standartlarının ülke içinde sağlanması konusunda olsun, eksiklikleriyle birlikte birtakım adımlar attı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Ne var ki uluslararası belgelerde tanımlandığı biçimiyle insan hakları standartlarının, ülkeler arası uzlaşma adına, asgari ölçülerin ötesine geçemediği de bir gerçek.
12 Eylül'ün süren anti-demokratik mirasının asgari ölçüleri dahi ülkemiz açısından halen ileri bir nokta olarak görülmesi sonucunu doğurduğuna tanığız.
Öte yandan gerçekten özgürlükçü, sivil-demokratik bir anayasa talep ediliyorsa, hangi gerekçeyle olursa olsun asgari ölçülerle yetinme çelişkidir.
Yeni anayasada temel hak ve özgürlükler rejimi, uluslararası ölçüleri başlangıç noktası olarak kabul etmeli ve her alanda bununda ötesine geçecek düzenlemelere somut olarak yer verilmelidir.
Anayasanın kurucu felsefesinin ilkeleri
İfade özgürlüğü demokratik rejimin “olmazsa olmazı”dır.
İfade özgürlüğü esas olarak toplumdaki genel geçer kabulleri sarsacak, toplumun geneli tarafından benimsenen değerleri karşısına alan bir bakış açısından “aykırı”, dolayısıyla çoğu kez azınlıkta kalan sesleri korumak için vardır.
İfade özgürlüğü yeni anayasada bu yönlü yaklaşımlar ve fikirlerden doğru yer almalıdır.
İfade özgürlüğünün savaş, şiddet, ırkçılık propagandası istisnaları dışında, mutlak özgürlük çerçevesinde düzenlenmesi meselenin esası dair yanı olduğu akılda tutmalıdır.
Yeni anayasada ifade özgürlüğüne dönük düzenlemeler, Türkiye Cumhuriyeti hukuk sisteminde halen bir biçimde varlığını koruyan düşünce suçu oluşturan antidemokratik düzenlemelere bir bütün olarak son verecek etkinlikte olmalıdır.
Bilim ve sanat özgürlüğü
Bilim ve sanat insanlarının yürüttükleri bilimsel ve sanatsal çalışmaların içeriği ve kapsamı nedeniyle baskı görmelerinin önüne geçecek düzenlemeler zorunludur.
Aksi takdirde özgür akademi, özgür sanat ve sanatsal faaliyetlerin gereklerini yerine getirmek denebilir ki imkânsızdır.
Bilim ve sanat özgürlüğü, ifade özgürlüğünün özel ve özgün rafine edilmiş biçimidir.
Sınırlanması, hatta mutlak bir özgürlük alanı olarak düzenlenmesi zorunludur.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish