"Doğunun Yıldızı", "Mısır'ın Dördüncü Piramidi" ve sanat dünyasının divası: Ümmü Gülsüm 50 yıl sonra tekrar gündemde

Faik Bulut Independent Türkçe için yazdı

"Doğunun Yıldızı", "Mısır'ın Dördüncü Piramidi" ve sanat dünyasının divası Ümmü Güslüm'ün, farklı dönemlerdeki görüntüleri / Görsel: Al Majalla

Mısır Kültür Bakanlığı, kadirşinaslık örneği göstererek kamusal hizmet ve kültür turizmi amaçlı bir organizasyon düzenledi.

Bakanlık çeşitli etkinliklerin gerçekleştirileceği "2025: ÜMMÜ GÜLSÜM YILI" duyurusunu yaptı.

Amaç, sadece meşhur sanatçının ölümsüz şarkılarını ve sesini bir kez daha duyurmak değil; Mısır'ın tarihiyle özdeşleşmiş bu kültür ve sanat simgesinin tekrar hatırlatılmasıydı. 
 


"Doğunun Yıldızı", "Mısır'ın Dördüncü Piramidi", "Mısır'ın Sesi" sloganlarıyla açılışı yapılan iki müzenin birinde anonim, yani kamuya mâl olan ve kamusal yanı ön plana çıkarılan tarihi, kültürel ve simgesel değer taşıyan eşyaları sergilendi.
 

Ümmü Gülsüm, "Doğunun Yıldızı" unvanını almıştı
Ümmü Gülsüm, "Doğunun Yıldızı" unvanını almıştı

 

"Mısır'ın Sesi Ümmü Gülsüm" sergisi Eylül 2025'te açıldı.
 

Arap Dünyası Enstitüsü'ne bağlı Divas Sergi Salonu'nda Ümmü Gülsüm'ün için ayrılmış bir özel bölüm, 2021 Paris
Arap Dünyası Enstitüsü'ne bağlı Divas Sergi Salonu'nda Ümmü Gülsüm'ün için ayrılmış bir özel bölüm, 2021 Paris

 

Başkent Kahire'nin (Beyoğlu-Taksim-İstiklal Caddesi-Tophane-Sıraselviler Caddesi-Karaköy misali) tarihi ve lüks semtlerinden sayılan Zemalik'teki Prenses Ayşe Fehmi Konağı'nda sergilenenler şöyle sıralanabilir: 

Bilgi, belge, süs eşyası, değerli taşlar, ses kayıtları, kasetler, çıktığı sahneden kalma bezeli ahşap parçaları, müzikal oyunların tanıtımı için hazırlanmış afişler, sinema duyuruları, resmi veya sivil nişanlar, madalyalar ve hayat serüvenini belgeleyen fotoğraflar ile görüntüler vs. 
 

Prenses Aişe Fehmi Konağı
Prenses Aişe Fehmi Konağı

 

Anma vesilesiyle, farklı fikirlerden 29 sanatçı (heykeltıraş, ressam, ses sanatçısı, musikar, sanat eleştirmeni vs) "Geçmiş ile şimdiki zaman arasında köprü" misyonunu üstlenmiş "Doğunun Yıldızı"nı değerlendirdiler. 
 

Ümmü Gülsüm, medyanın da parlayan yıldızıydı
Ümmü Gülsüm, medyanın da parlayan yıldızıydı

 

İkinci müzede ise "Başımız Üstüne Ümmü Gülsüm" şiarıyla sanatçının kişisel hayatının ayrıntılarına ait hemen her şeyi (yazı, hatıra defteri, giyecekler, takılar, ziynet eşyaları, beğendiği nesneler, zevk aldığı el ve gönül sanatları, vs) sergileniyor. 
 

Ümmü Gülsüm'ün sergilenen kıyafetleri
Ümmü Gülsüm'ün sergilenen kıyafetleri

 

Kişisel olarak açılan ikinci sergi esas olarak Galeri Azad salonunda açıldı.

Ünlü sanatçı Taha Qarni, "Hanımefendi Başımız Gözümüz Üstünde Yeriniz Var" veya "Başımızın Tacı" anlamına gelen bir şiarla duyurusunu yaptığı sergide Ümmü Gülsüm'ün resmedildiği birbirinden güzel tabloları ziyaretçilerine sundu. 
 

Mısırlı ressam Taha Qarni'nin fırçasıyla Ümmü Gülsüm'ün farklı portreleri
Mısırlı ressam Taha Qarni'nin fırçasıyla Ümmü Gülsüm'ün farklı portreleri

 

Taha Qarni'ye göre:

Ümmü Gülsüm, tatlı sesiyle sadece Arap sanat hafızasını değil, Arap dünyasının ortak vicdanını da on yıllar boyunca temsil etmiştir.
 

Ümmü Gülsüm sahnede
Ümmü Gülsüm sahnede

 

Ziyaretçiler Ümmü Gülsüm'ün ölümsüzleşen sesinin sadece tarihe mal oluşuna tanık olmuyorlar; aynı zamanda kişisel damgasını taşıyan özgün müziğin Arap dünyasında ortaya çıkıp on yıllar boyu kendini kabul ettirmesine tanık oluyorlar.

Gelenler ruhani, manevi ve görsel bir yolculuğa da çıkarılıyor.

Böylece onu tanıyanlar, anılarını tekrar yaşarken genç kuşak da geçmişle günümüz arasında bağ kurma fırsatını buluyor. 

Mısır'daki kübizm ekolünün öncüsü sayılan Dr. Velid Qanuş, "Anma etkinlikleri ve müzede sergilenenler Mısır'da ikon haline gelmiş Ümmü Gülsüm'ün vicdanlarda canlı kalabilmesi için çok önemli tarihi durakları belgeliyor" tespitini yapıyor. 

Kübist ressam Abdulvahab Abdulmuhsin, "Müze'deki eşyalar Ümmü Gülsüm'ün bereketli ve yaratıcı bir ağaç olduğunun ispatıdır!" diyor.
 

Ses sanatçısı Ümmü Gülsüm'ün kullandığı kişisel eşyalar
Ses sanatçısı Ümmü Gülsüm'ün kullandığı kişisel eşyalar

 

Müzenin sanat bölümü müdürü Ali Said de, "Ümmü Gülsüm'ün şahsında müstesna bir müzik ve kültür tecrübesini kamuoyu ile paylaştık" diyerek memnuniyetini dile getiriyor. 


Ümmü Gülsüm'ün rakiplerinden farkı

3 farklı devrin insanı olan Ümmü Gülsüm'ün, tanık olduğu farklı yönetimlere ek olarak sanatsal faaliyeti ve toplumdaki şöhreti açısından Osmanlı ve cumhuriyet döneminde yaşamış olan Hamiyet Yüceses (1915-1916) isimli şarkıcıyla benzer yönleri bulunuyor.

Köylü kökenli Ümmü Gülsüm, başarı ve şöhretin ilk yıllarında Mısırlı Münire'tül Mehdiye'ye karşı amansız bir rekabete girişti.

Türk tarzıyla şarkılar (Türk Sanat Müziğinin bilinen makamlarıyla) okuyan Mısırlı Münire'tül Mehdiye bu yarışta kaybeden oldu. 

Sanat dünyasının parlayan yıldızı Dürzi prensesi Esmehan Sultan'ın gölgesinde kalan Ümmü Gülsüm, zamanla herkesi gölgede bırakacak kadar ün kazandı. 

"Ümmü Gülsüm'e rakip gösterilen Esmehan Sultan 81 yıl önce hâlâ komplo teorilerine konu edilen bir trafik kazasında 1944 yılında öldü. Manisa'dan Dürzi Dağına (Suveyda'ya) göçen Esmehan Sultan, Fransız sömürgecilerin baskısı yüzünden ailesiyle birlikte kaçarak Mısır'a sığındı. Onun yaşadığı istikrarsız ve şaibeli hayat tarzı komplo teorilerine zemin hazırlıyordu. 

Öyle ki II. Dünya Savaşı sürecinde 'İrtibatta olduğu Fransız, İngiliz ve Almanlara casusluk hizmeti sunduğu' da rivayet edilmektedir. 1944 yılında Kahire'deki şüpheli trafik kazası sonucu kanala uçarak trajik hayatı sona eren Esmehan Sultan hakkındaki bu türden söylentiler bir türlü bitmemiştir. 

Ümmü Gülsüm ağır klasik Arap müziğinden ayrılmamıştır. Oysa kendisine rakip gösterilen (Midyat'tan Beyrut'a göçen Süryani bir ailenin kızı) Feyruz ile Dürzi Prensesi Esmahan'da Batı müzik altyapısı ile Arap gırtlağının muhteşem uyumunu görebiliriz. Bazı yorumları öylesine başarılıdır ki, 'Arapça sözlü Klasik Batı müziği' tanımını hak etmektedir. 1

 

Ümmü Gülsüm hatıralarını kaleme almıştı
Ümmü Gülsüm hatıralarını kaleme almıştı

 

İlahi okuyan bir köylü kızının sanat serüveni

Ümmü Gülsüm (Arapça: أم كلثوم; d. 31 Aralık 1898 veya 4 Mayıs 1904/Mısır Hidivliği- ö.3 Şubat 1975, Kahire/Mısır) doğduğu dönemde Mısır'da nüfus kaydı yapılmadığı için tam olarak ne zaman dünyaya geldiği bilinmiyor.

Çeşitli kaynaklarda 28 Aralık 1898, 31 Aralık 1898, 4 Mayıs 1904 ve 4 Mayıs 1908 tarihleri verilmektedir.

Bütün zamanların "en güzel sesli şarkıcısı" olarak anıldığı Mısır'da 20'nci yüzyılın başında doğan Ümmü Gülsüm, Dakhaliye eyaletinin Sinbillaveyn yerleşimi yakınlarındaki Tamay Zahayra köyünde yaşayan fakir bir imamın çocuğuydu.

İlk ses eğitimini 12 yaşında babasından aldı. Ondan Kur'an okumayı öğrendi ve hafız oldu.

Daha sonra babası ile birlikte çeşitli köylere giderek ilahiler, dini kasideler okudu.

Bu dönemde kızların topluluk içinde eğitim görmeleri hoş karşılanmadığından erkek kıyafetiyle okumak zorunda kaldı.

Okuduğu ilahiler ve kasideler onun ileride doğaçlama yapabilmesinde yardımcı oldu.

  • 16 yaşında, Şeyh Ebu'l Ala'dan ses eğitimi aldı ve ondan Eski Klasik Arap Müziği repertuvarını öğrendi. 
  • 1923 yılında Udî Zekeriya Ahmed tarafından davet edildiği Kahire'ye taşındı. 
  • 1924 yılında ilk şarkısını plağa doldurdu. Daha sonra sanat hayatı boyunca ona 137 şarkı yazacak olan Ahmed Rami ile tanıştı. Kahire'de sanat çevrelerine girerek ona önemli besteler yapacak ve ölümüne değin Ümmü Gülsüm'ün orkestrasında ud çalacak olan Muhammed El-Kasabci ile tanıştı. 
  • Başlangıçta Mısırlı aristokratların evlerindeki gece toplantılarında şarkılar söyleyerek seçkin çevrelerin arasına girdi ama kendisini olduğundan hiç farklı göstermedi, köylü geçmişinden asla utanmadı. Bu doğallığı daha çok sevilmesine neden oldu.
  • 1928 yılında ilk beste deneyimini yaptı.
  • 1930'lu yılların başında Mısır'da ün kazanmıştı.
  • 1934 yılında Mısır Radyosunun kurulmasıyla sesini tüm Ortadoğu'ya duyurmayı başardı. Sanatçı, radyo ile yaptığı anlaşma ile kendi konserlerini canlı yayınlatma fırsatını buldu ve hangi tabakadan olursa olsun tüm Arap dünyasına sedasını ulaştırabildi. Böylece kısa sürede Arap dünyasının en ünlü sesi oldu.
  • 1930'lar ve 1970'ler arasında her ayın ilk perşembe günü konser vermeye devam etti. 
  • 1935 yılında Mısır müzikal filmlerinde oynamaya başladı. Bu sayede geniş kitlelere ulaştı. 
  • Toplam 6 filmde oynadı. Bu dönemde her zaman görüşlerine büyük önem verdiği Riyad el Sunbati ile tanıştı. Onun kendisi için yaptığı ilk besteleri 1935 yılında okudu.
     
Sinema filmlerinde oynadığına dair bazı tasvirler
Sinema filmlerinde oynadığına dair bazı tasvirler

 

Kral devrilince milli sanatçı oldu

1940'lı yılların başında Mısır Kralı Faruk döneminde doğum gününde şarkılar okuyacak kadar saray çevresine yakındı ve el üstünde tutuluyordu.

Bu yıllarda genellikle Riyad el Sunbati tarafından bestelenen dini şarkıları okuyordu.

Kariyeri boyunca okuduğu aşk şarkılarının yanında repertuvarında her zaman dini ve milli şarkılar da bulundu. 

1948 yılında Birinci Arap-İsrail savaşının yenilgiyle sonuçlanmasından sonra milliyetçi şarkılara ağırlık verdi.

Krallık rejimi 1952'deki darbeyle sonlandırılınca, Ümmü Gülsüm'ün radyo konserleri kısa bir süre yasaklandıysa da yanlışlığın anlaşılması uzun sürmedi.

Ümmü Gülsüm hayranı Cemal Abdunnasır yasağı bizzat kaldırdı.

1956 yılında Süveyş krizi sırasında radyolardan Ümmü Gülsüm'ün "Walla Zaman Ya Selahy" şarkısı sıkça çalınıyordu.

Şarkı, Enver Sedat tarafından kaldırılana kadar milli marş ilan edilmişti.

Ümmü Gülsüm'ün Cumhuriyetçi Hür Subaylar rejimiyle de iyi ilişkileri vardı.

Cemal Abdunnasır'a çok yakın bir dost idi.

1964 yılından itibaren birlikte çalıştığı Muhammed Abdulvahab tarafından popüler olacak şarkıları bestelendi.

Birçok müzik eleştirmeni tarafından 20.'nci yüzyıl Arap müziğinin en iyi bestesi olarak gösterilen ve Riyad el-Sunbati tarafından bestelenen Al Atlal (1966) isimli şarkısını okudu. 3
 

Ümmü Gülsüm, Cemal Abdunnasır (ortada), Enver Sedat (arkada) çalgıcı Muhmadde El-Muci (sağda. 1960'ların sonu, Kahire
Ümmü Gülsüm, Cemal Abdunnasır (ortada), Enver Sedat (arkada) çalgıcı Muhmadde El-Muci (sağda. 1960'ların sonu, Kahire

 

Şarkılarıyla diplomasi yapan Ümmü Gülsüm

6 Haziran 1967 tarihinde 6 gün süren İsrail'e karşı savaşta büyük bir zafer beklenirken Mısır ordusunun hezimete uğraması ünlü sanatçıyı derinden yaraladı. 

Hayatın garip cilvesine bakın ki, Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdunnasır, pek güvendiği, samimiyetine ve milliyetperverliğine inandığı Ümmü Gülsüm'den bir ricada bulunmak zorunda kaldı.

Ümmü Gülsüm büyük maddi kayıplarla yüz yüze gelen devlet ile ordunun kendine gelebilmesi için sanatçı ülkenin önemli şehirleri ve komşu ülkelerde bir dizi konser vermeliydi. 

Mısır'ın kaybettiği maddi zarar ile çok daha önemlisi kaybedilen itibarın yeniden Ortadoğu'ya kazandırılabilmesi için ülkesi yararına Fas, Kuveyt, Libya, Lübnan, Sudan, Tunus gibi Arap ülkelerinde konserler verdi.

Sanatçı istenileni milli bir görev saydı; hemen her yere gitti.

Paris'teki Olympia Salonunda bile sahneye çıktı.

Konser sırasında Mısırlı gurbetçiler sahneye dalarak Ümmü Gülsüm'ün elini öptüler.
 

Ümmü Gülsüm Paris'teki Olimpia Salonu'nda konser veriyor
Ümmü Gülsüm, Paris'teki Olimpia Salonu'nda konser veriyor

 

O tarihten sonra Ümmü Gülsüm, Arap olmayan hiçbir ülkede konser vermedi.

Bu konserlerde diplomatik bir elçi gibi davranarak ülke liderleri ile görüştü.

Kazandığı tüm geliri ve bütün mücevherlerini, birkaç dostuyla birlikte Mısır hükûmetine bağışladı.

Bu tur içerisinde Ümmü Gülsüm, Arap ülkeleri dışında sadece Fransa'da 1967 yılında Paris Olympia Konser Salonu'nda iki konser verdi.

Çok sayıda Arap ülkesinde "savaş için himmet" başlığı altındaki konserlerinde genelde aşk-sevgi şarkıları söylüyordu.

Onu dinleyenler ise "savaş himmeti" vermek yerine Ümmü Gülsüm adına bağış yapıyorlardı. 

1970'li yılların başında Arap müziğinin modernleşmesini gördü ve eserlerinde de bunlar da gerçekleşti.

1971'de yılında Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) kurulması münasebetiyle bu ülkeye davet edildi ve bir konser verdi. 4
 

Ressam Hüseyin Emin Bikar'ın çizimleriyle Ümmü Gülsüm'ün hatıraları
Ressam Hüseyin Emin Bikar'ın çizimleriyle Ümmü Gülsüm'ün hatıraları

 

Sesi ve sanatsal mirası

Ümmü Gülsüm bir kontralto sese sahipti.

Sesiyle, yorumuyla, okuduğu bestelerle İslâm-Arap ruhunu dinleyicisine sundu.

Arap dünyasının en önemli seslerinden birisi olarak kabul ediliyordu.

Mısır hükûmeti onun anısına 2001 yılında bir müze açtı.

Eski evinin bulunduğu Zemalik'te heykeli dikildi.
 

Başkent Kahire'nin lüks semti Zemalik'te Ümmü Gülsüm heykeli
Başkent Kahire'nin lüks semti Zemalik'te Ümmü Gülsüm heykeli

 

Şarkılarında sesiyle yaptığı yorumlar eşsizdi.

Okuduğu bestenin ne kadar sürede biteceği bilinemezdi.

Değişik yerlere yaptığı farklı farklı vurgularla şekilden şekle soktuğu tekrarlar bıkmadan dinlenirdi.

Verdiği konserler olaylı olur, halk taşkınlık yapardı. 5


Bir yıldızın parlayıp sönmesi

Ümmü Gülsüm ilk evliliğini Udî Mahmud Şerif ile yaptı. Bu evlilik birkaç gün sürdü.

Mısır Kraliyet ailesinden Şerif Sabri Paşa ile aşk yaşadığı da söylendi.

1954 yılında ölene kadar nikâhlısı kalacağı Dr. Hasan el-Hifnavi ile evlendi.

Sanatçı çocukluğundan beri gözleri ile ilgili problemler yaşadı ve kalın camlı gözlükler takmak zorunda kaldı.

Guatr gibi çeşitli hastalıklarla mücadele etti.

Sahneye çıktığında elleri terlediği için ilk sahneye çıkışından itibaren bir mendili elinde tutmak zorunda kaldı.

Son konserini 4 Ocak 1973'te verdi.

Bu konserde bayılacağını hissedince sonraki konserlerini iptal etti.

Son şarkısını stüdyoda okuduktan sonra sağlığı giderek kötüleşmeye başladı.

Hastalığına rağmen, "Hastaneye gidersem ölürüm" sözüyle tedavi olmayı reddetti.

Ümmü Gülsüm'ün sağlık durumunu bildiren radyo saatleri kuruldu; insanlar onun için kanlarını bağışlamayı teklif ettiler.

3 Şubat 1975 günü kalp ve böbrek yetmezliği sebebiyle öldü.

Cenaze töreni Kahire'de gerçekleşti. Annesinin yanına defnedildi.

Törene katılanların sayısının 2-4 milyon kişi arasında olduğu; Cemal Abdunnasır'ın töreninden daha kalabalık olduğu iddia edilir. 
 

Kahire'nin Kum-ul Ğurab el-Faqir semtindeki devasa portresi
Kahire'nin Kum-ul Ğurab el-Faqir semtindeki devasa portresi

 

Ümmü Gülsüm hakkında övgüler ve eleştiriler

Ümmü Gülsüm, başlangıçtaki şarkılarıyla toplumun farklı kesimlerinin duygularına yakın bir yerde durmuştu.

Çünkü 1920'li yılların Mısır'ında ciddi bir kültürel bilinçlenme ve uyanış söz konusuydu.

Krala karşı darbe yapan (1952) Hür Subaylar Hareketi'nin iktidara gelmesiyle birlikte Ümmü Gülsüm'ün sesi ve şarkılarında işlediği temalar dönemin radikal ulusalcı siyaset ve fikir erbabı tarafından sorgulanmaya başlamıştı. 

O zamana kadar solcu ve İslamcı kesimlerin Ümmü Gülsüm'ün şarkılarına yönelik göze çarpan bir tutumu yoktu.

Ancak giderek köktendinci ve politik İslamcı fikriyatın simgesi haline gelecek olan Seyyid Kutub, "Devrik Kral için şarkı söylemesinden ötürü bu sanatçısının yargılanması gerektiğini" ilan etmişti. 

Yazar Muhammed Şoair, "Ümmü Gülsüm Hanımın Hatıraları" isimli kitabında dönemin Mısır Devlet Başkanı ve ulusal kurtuluş hareketinin lideri Cemal Abdunnasır'ın bu talebe şiddetle karşı çıktığını yazmıştı.

Bu münasebetle bir tanıklığımı anlatmış olayım:

Ortadoğu'da bulunduğum yıllarda ulusalcılar, ilericiler, demokratlar, liberaller ve solcular çalışma ve meşgalelerini Ümmü Gülsüm'ün şarkıya başlayacağı perşembe gününün akşam saatlerine göre ayarlıyorlardı. 

O dönemde genellikle radyodan naklen yayımlanan şarkı başlamadan önce herkes, koyu demli çayı, Arap kahvesi (mırra) ve sigarasını hazırlayıp yere serilmiş hasırların yanına getirirlerdi.

İftar saatini bekleyen oruçlularmış gibi, şarkı başlamaz serili hasırlara uzanır, sigarayı tüttürür, çayını-kahvesini yudumlamaya başlarlardı. 

Ümmü Gülsüm'ün konserleri 1-2 saat değil, 3-4 saat sürerdi ki, onu dinleyen kendini Orta Çağ'ın şaşaalı günlerinde hayal ederek yan yatmış ve dirseğini başının altına koymuş bir vaziyette kendinden geçmişçesine sanal semalarda dolaşırken bulurdu. 

Bir gün sormuştum:

Çoğunuz Abdunnasırcı veya solcusunuz. Nasıl oluyor da şarkılarıyla eski zaman nostalji ve fantezilerini beyinlere yerleştiren bu tür şarkıları dinleyince kendinizden geçebiliyorsunuz?


Sorduğum çok insan, şu yahut bu gerekçeyle, bana itiraz ediyordu.

En masum olanı ise, "Bir keyfimiz var, onu da bozma!" diyordu.

Sıkı Nasırcılardan bir tanıdığım kendince siyasi bir gerekçe bile hazırlamıştı:

Sen öyle diyorsun da, Mısır'daki devrimden sonra radikal solcu ulusalcılar Başkan Abdunnasır'dan onun yasaklanmasını istediler. Ancak Başkan, 'Ümmü Gülsüm'ü şarkı söylemesini yasaklarsam bu sefer geniş kitleler ayaklanıp beni devirirler!' cevabını vermişti.


Bana gelince okuduğum ilerici bir Arap fikir adamının görüşünü paylaşıyordum:

Arapların İsrail'e yenilmelerinin bir nedeni de Ümmü Gülsüm ve benzeri ses sanatçıları aracılığıyla beyinlerini uyuşturmalarıdır!


O dönemde solun farklı fikirlerini taşıyanlar, bilhassa Doğan Avcıoğlu'nun sol Kemalist tavrına benzer tutum takınan Mısırlı Nasırcı fikir insanları ise kimi zaman sınıfsal terimler kullanarak Ümmü Gülsüm'e karşı çıktılar.

Kimi aktarımlara bakılırsa radikal solcularla Nasırcılar, Ümmü Gülsüm'ü dinlememek içinde kulaklarına tıkaç yerleştiriyorlardı.

Söz gelimi Ahmed Fuad Necm isimli radikal solcu-ulusalcı şair, Ümmü Gülsüm'ün villası önünden geçen bir gencin oradaki köpek tarafından ısırıldığından bahisle, şiirsel bir dille hadiseyi aktarıp son noktayı koymuştu:

Isırılan genç Ümmü Gülsüm hakkında davacı oldu. Lakin devlet büyükleri buna müsaade etmediler!


Said El Şehat isimli yazar, "Ümmü Gülsüm ve Mısır Yöneticileri" başlıklı kitabında Cemal Abdunnasır'ın Mısır halkını 3 şeyle oyalayıp yönettiğini belirtir:

Futbol, afyon ve Ümmü Gülsüm!


Zaten Ümmü Gülsüm de kırsal kökeninden ve özellikle köyünden bir türlü kopamamıştır.

O kadar ki köylüleri, her ayın ilk perşembe akşamı başlayan konserlerine şık kıyafetlerle uzaklardan gelip kendisini saatlerce dinlemekteydi. 


Eski solcu Hazım Sağiye'nin itham edici eleştirisi

Arap gazeteci-yazar Hazım Sağıye 1991 yılında yayımlanan (الهوى دون أهله: أم كلثوم سيرة ونصا ) başlıklı kitabında (Türkçesi: Hak Edilmemiş Bir Şöhretin Sahibi) Ümmü Gülsüm'ün hayatına ve toplumsal konumuna eleştirel bir gözle bakıyor ve ilginç sorular soruyor:

Ümmü Gülsüm, sıradan biriyken olağanüstü bir insana nasıl dönüştü?

Nasıl oldu da adeta mabude (tapınılan tanrıça, ilahe) haline getirildi?

Onu vatan, dil ve din milliyetçiliğinin (pan arabizmin) ulusal simgesi haline getiren nedir?

Ümmü Gülsüm sevdası zaman ve mekândan münezzeh kutsal bir metin haline mi gelmiştir yoksa onun tutkunları kendilerine mi âşıklar? 6 

Hazım Sağiye, Ümmü Gülsüm'ün sanatsal yeteneklerini övüyor ve Cemal Abdunnasır'ın iktidara gelmesinden 30 yıl öncesinde bile sanatının Arap dünyasının dört bir yanında beğenilip takdir edildiğini belirtiyor.
 

Suudi Arabistanlı sanatçı Nura Bint Saidan'ın, Riyad duvarlarına çizdiği Ümmü Gülsüm portresi
Suudi Arabistanlı sanatçı Nura Bint Saidan'ın, Riyad duvarlarına çizdiği Ümmü Gülsüm portresi

 

Ümmü Gülsüm'ün Arap kültür ve sanat üzerindeki derin etkisiyle katkısına da "amenna" diyor.

Hazım Sağıye'nin sorgulayıp eleştirdiği noktaları şöyle sıralamak mümkün:

  • Ümmü Gülsüm, Cemal Abdunnasır'ın bölgede ve uluslararası camiadaki resmi/milli propagandasının aracı oluverdi.
  • Mısır'ın savaş dönemlerinde (özellikle 1967 bozgunu sonucu) yıpranmış ve yenilmiş ordunun hem itibarını düzeltmek hem de ona maddi katkıda bulunmak amacıyla Arap ülkelerine ilaveten diğer yabancı ülkelerde çok sayıda konser verdi. 
  • Daha önce Kral Faruk ve 1919'da sömürgecilere karşı başkaldıran Said Zağlul'un önderlik ettiği milli devrim için de sanat faaliyetleriyle katkıda bulunmuştu.
  • Ancak Abdunnasır devrinde devlet aygıtının güçlü bir parçası haline geldi. Öyle ki sanatçı 'Milli birlik beraberlik adına insanlara dayatılan tek tip sanat, tek tip istemler ve tek tip siyasetin' sembolü olarak "rol model" diye topluma sunuluyordu.

Bir not: Eski solculardan sayılan Hazım Sağiye, sivil toplumcu zihniyetiyle Ümmü Gülsüm'ü eleştirmesine rağmen, sonradan ünlü sanatçının tanımı için kullandığı sıfatların yerli yerine oturmadığını kabullenip, kitabının ikinci baskısında bunları silmiştir. 7

 
Gazeteci-yazar Sağiye'ye eski ve yeni yanıtlar

Mısır'ın tanınmış fikir ve sanat erbabı da Sağiye'nin sol çocukluk dönemindeki keskin eleştirilerine dolaylı cevap verdiler. 

Örneğin, Nobel Edebiyat Ödülü kazanan Mısır'ın ünlü yazarı Necib Mahfuz, "Miramar" isimli eserinde Ümmü Gülsüm'ün müzik şölenlerini şöyle tasvir ediyordu:

Konser akşamları her sınıfın, tabakanın, zümrenin ve bireyin şarkı dinleme akşamıydı; sesi Mısır'ın alametifarikasıydı.


Necib Mahfuz, "Ümmü Gülsüm Muamması" başlıklı çalışmasında önemli bir noktayı da bilince çıkarır:

Genelde sanatçının konser biletleri kapışılıyordu ve pahalıydı da. Bir ara fiyatlar daha da yükseldi. Bunun üzerine duruma müdahale eden Ümmü Gülsüm, parasal nedenle bizzat konser salonunda kendisini izleyemeyenler için bir jest yaptı; radyodan canlı yayınlanan sesinin kıraathanelerde de dinlenebilmesini sağladı.


Necib Mahfuz bu noktada bir tespit daha yapıyor:

Devlet Başkanı Cemal Abdunnasır, Ümmü Gülsüm'ün şarkılarına yepyeni bir anlam kazandırdı. 


Hazım Sağiye'nin muhtemelen radikal sivil toplumcu olmasından kaynaklanan sert eleştirileri, Al Majalla dergisinin 29 Ocak 2025 tarihli nüshasında muhafazakâr eğilimli Ali El Muqri tarafından şu ibarelerle eleştirilmişti:

Gramsci ile Edward Said'e uzanan bir çizgide seyrederken Gülsüm'ün icra ettiği müziğin, ritmin, makamın ve şarkının estetiğiyle güzelliğini görmezlikten geliyor.


Ümmü Gülsüm'ün evlendiği erkeklerle onlardan olan evlatlarının sır perdesinin arkasında kalmaları konusunu, yazar Musa El Şedidi "Ümmü Gülsüm'ün Cinselliği" ve "El Şeris" (Hırçın) isimli kitaplarında serinkanlı bir tarzda gerekçelendiriyor:

Onun yaşadıkları ve yaptıkları, hayatın olağan akışı içinde sıradan insani davranışlarının bir parçasıdır.


Bana göre de sanatsal yanı ve anlayışı bir yana, Ümmü Gülsüm Orta Çağ Arap dünyasının şaşaalı değerleriyle modern Mısır'ın milli değerleri arasında köprü olmaya devam ederken hep sistem içinde kalmış, bilinen resmi tutumların dışına çıkamamıştır. 

 

 

Kaynaklar:

1. https://www.gazeteduvar.com.tr/manisadan-misira-esmahan-efsanesi-makale-1528459, Musa Uğurlu, 14 Temmuz 2021)
2-3-4-5. Vikipedi Arapça ve Türkçe "Ümmü Gülsüm" maddesi.
6. https://www.almodon.com/culture/2024/03/28/
7. https://diffah.alaraby.co.uk/diffah/books/2024/7/22/

Ayrıca Ümü Gülsüm'ün 50. Ölüm yıldönümü münasebetiyle sanatçı hakkında dört farklı özel dosya hazırlayan Al Majlalla dergisinin şu yayın linklerine bakılabilir:

https://www.majalla.com/node/324107/, 27 Ocak 2025
https://www.majalla.com/node/324105/, 28 Ocak 2025
https://www.majalla.com/node/324106/, 29 Ocak 2025
https://www.majalla.com/node/324135/, 30 Ocak 2025
https://www.majalla.com/node/324148/, 31 Ocak 2025
https://www.majalla.com/node/327972/, 24 Ekim 2025

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU