Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nin doğusunda, Ruanda destekli M23 isyancıları ile hükümet güçleri arasında yaşanan çatışmalar nedeniyle yüzbinlerce insan yerinden edildi, binlerce masum Kongolu hayatını kaybetti.
1994 Ruanda Soykırımı'ndan bu yana bölge, 30 yılı aşkın süredir aralıksız bir şiddet döngüsünün içinde.
M23 isyancıları, 2024 yılı başından itibaren doğuda hızla ilerleyerek birçok stratejik şehir ve kasabayı ele geçirdi.
Bazı Afrika ülkeleri arabuluculuk girişimlerinde bulunsa da kalıcı bir çözüm sağlanamadı.
Çatışmalar sürerken mart ayı başında Demokratik Kongo Cumhuriyeti lideri Félix Tshisekedi, ülkesinin zengin maden kaynaklarından pay verilmesi karşılığında ABD'den güvenlik ve stratejik koruma talep etti.
Bu teklifin ardından ABD, Kongo ve Ruanda'yı ilk kez aynı masa etrafında bir araya getirdi.
Washington'da 25 Nisan'da taraflar birbirlerinin egemenliğine saygı gösterme ve bir barış anlaşması taslağı hazırlama konusunda bir anlaşma imzaladı.
(Anlaşmaya rağmen çatışmaların devam ettiği ve M23'ün Güney Kivu eyaletinde daha fazla köyü ele geçirdiği yönünde haberler var.)
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bu gelişme şaşırtıcı olmadı. Kritik madenlere ilgisi bilinen Trump'ın, 24 milyar dolar değerinde rezerv barındıran Kongo'nun teklifini kabul edeceği tahmin ediliyordu.
Teklifin hemen ardından Trump, kıdemli danışmanı ve aynı zamanda kızının kayınpederi olan Massad Boulos'u Afrika'ya atadı.
ABD ile Kongo Demokratik Cumhuriyeti, madenler konusunda iş birliğini geliştirmek üzere görüştü ve “ileriye dönük bir yol haritası” belirledi.
1961 yılında Kongo'nun bağımsızlık lideri Patrice Lumumba'nın suikastını gizlice destekleyen ABD, bu kez ülkenin mevcut lideri tarafından “barış getirmesi” için resmen davet edildi.
Blackwater'dan Frontier'a: Güvenlik maskesi altında madencilik
Sesleri pek fazla duyulmasa da Kongolu aktivistler çatışmaların başladığı tarihten bu yana yaşanan olayların arkasında ABD'nin olduğunu söylüyor.
Tüm küresel güçlerin en çok rağbet gösterdiği nadir minerallerin önemli bir kısmı çatışmaların yaşandığı bölgede bulunuyor. (Dünya kobalt rezervlerinin yüzde 70'e yakını Kongo topraklarında.)
Kritik mineraller konusunda Çin'e olan bağımlılığı dengelemek, havacılık ve savunma sahası başta olmak üzere, teknoloji alanında daha da ilerlemek için dünyanın her yerindeki maden kaynaklarına göz diken Amerika yönetiminin, Kongo'nun milyarlarca dolar değerindeki maden rezervlerini çatışmalar başlayınca ya da Tshisekedi'nin davetiyle fark etmiş olması elbette inandırıcı değil.
Nitekim maden çıkarma işlemlerinin güvenliğini ve vergilendirmesini kötü şöhreti ile nam salan özel askeri şirket Blackwater'ın kurucusu ve eski deniz komandosu Erik Prince'in denetleyecek olması, Amerika'nın Kongo madenlerini çok önceden hedeflediği iddiasını daha da güçlendiriyor.
Trump'a yakınlığıyla bilinen Prince'in kurduğu Blackwater'ın çalışanları, 11 Eylül sonrasında Afganistan ve Irak'ta sivillere karşı işledikleri savaş suçlarıyla gündeme gelmiş, daha sonra bu kişiler Trump tarafından affedilmişti.
Prince, ayrıca Birleşik Arap Emirlikleri ordusuna yabancı birlik sağlamaya yardımcı olmuş, Güney Sudan'ın baskıcı hükümeti için özel bir hava kuvveti kurma girişiminde bulunmuştu.
Erik Prince, daha sonra Çin hükümetine bağlı Citic Group'un kontrolündeki Hong Kong merkezli Frontier Services Group'un başına geçti. Bu şirket, lojistik, havacılık ve güvenlik hizmetleri sunuyor.
Bir programda yaptığı açıklamada, Afrika ve Güney Amerika ülkelerinin yeniden koloni hâline getirilmesi gerektiğini savunan Prince, Afrikalı liderlerin kendi ülkelerini yönetme becerisine sahip olmadıklarını söyleyerek Batı'ya adeta emperyal bir çağrıda bulunmuştu.
Söz konusu olan Afrika'nın değerli madenlerini sömürmek olduğunda, paralı asker tecrübesine sahip Amerika ile kıtada dev bir altyapı inşa eden Çin'in zaman zaman pragmatik iş birliği yapabildiği görülüyor.
Prince bu iş birliğini şu sözlerle dile getirmişti:
Afrika şu ana kadar dünyanın en keşfedilmemiş bölgesi ve bence Çin Afrika'da çok şey vaat ediyor. Ancak sorun şu ki, tek başınıza giderseniz ülke riskini tek başınıza üstlenirsiniz. Orada destek ve bakım almak zorundasınız.
Frontier Services Group, Somali'de güvenlik sözleşmesi kazanmış, Gine'de bir boksit madenine yatırım yapmış ve 2020 yılında Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nden lisans alarak ülkede hem madencilik hem güvenlik faaliyetlerinde bulunma hakkı elde etmişti.
Erik Prince, 2019'da Financial Times'a verdiği röportajda, elektrikli araçlar için gereken minerallerin keşfi, işletilmesi ve teslimatına yatırım yapmak amacıyla 500 milyon dolar toplamayı hedeflediğini açıklamıştı.
Ayrıca Africa Intelligence haberine göre Prince 2015 yılında, Kongo'daki bir bakır projesini araştıran West River adlı şirketin hissedarı olmuştu.
Erik Prince yıllardır Kongo'da yerli ve Çinli girişimcilerle kurduğu ortak girişimler ve paravan şirketler aracılığıyla faaliyet gösteriyordu.
Peki şimdi ne değişti?
Amerika'nın yeni stratejisi: Çin'den uzak, doğrudan müdahale
Bugün Kongo'da madenlerin yüzde 70'ine yakını Çin tarafından çıkartılıyor.
Ülkenin en büyük müşterisi olan Çin, bu şekilde madenlerin fiyatını da belirliyor. 2008 yılında imzalanan ve "Sicomines" olarak bilinen "madenler karşılığı altyapı" anlaşması kapsamında Çinli şirketler, yol ve hastane gibi altyapı projeleri karşılığında maden hakları elde etti.
Ancak bu anlaşma, Kongo'nun yeterince fayda sağlamadığı gerekçesiyle eleştirildi.
Çin'in uzun süredir devam eden madencilik hâkimiyetine karşı denge arayışında olan Kongo nihayet Çin'den uzaklaşarak Amerika'ya yaklaştı.
Amerika ise bu defa Çin etkisinden bağımsız bir madencilik tedarik zinciri sağlamayı hedefledi.
Zira ABD artık BM misyonlarına, STK'lara ve Afrika ordularına güvenmiyor ve Amerikan'ın teknolojik üstünlüğü için hammadde tedarikini güvence altına almak istiyor.
Öte yandan Rusya da bu kaynak savaşında aktif rol oynuyor, Orta Afrika Cumhuriyeti'nde Wagner'in maden karşılığında rejime askeri destek sağlıyor.
Yani, ABD'nin Kongo hamlesi yalnızca Çin'e karşı değil, Rusya'nın bölgedeki artan etkisine karşı da konumlanıyor.
Kritik minerallerin güvenliği sadece ticari değil, doğrudan jeopolitik bir yarış alanı haline geldiği için kaynakların kontrolü küresel teknoloji ve savunma sahasında avantaj sağlamak anlamına geliyor.
Erik Prince gibi Bill Gates ve Jeff Bezos gibi isimler de Kongo ve civarı ile daha evvelden ilgilenmeye başlamıştı.
Gates ve Bezos tarafından desteklenen KoBold Metals, geçtiğimiz yıl yapay zeka kullanarak Zambiya'nın tam da Kongo sınırına yakın bölgesi Mingomba'da devasa bir bakır yatağı keşfetmiş ve bu alanın ülkenin son yüzyıldaki en büyük bakır yatağı olduğunu belirtmişti.
Ne tesadüftür ki, KoBold tam da Amerika ve Kongo arasında madenler karşılığı güvenliği koruma anlaşmasının yapıldığı günlerde Kongo madenlerine milyarca dolar değerinde yatırım yapma kararı aldı.
Washington'ın "kritik mineraller" stratejisinin özel sektör ayağını oluşturuldu.
Küresel rekabet ve yerel sonuçlar
Evet, anlaşmaya göre Amerika Kongo'nun doğusunda güvenliğini sağlayacak ancak tam olarak sağlamayı hedeflediği şey Kongo madenlerinin ABD'ye akışını güvenli kılmak.
Bugün madenleri kontrol eden dünyayı kontrol ediyor.
Peki, çıplak elleriyle, maskesiz ve korumasız bir şekilde toprağı kazarak çalışan milyonlarca Kongolu için ne değişecek?
Maden ocaklarında büyüyen çocuklara, ağır metallere maruz kaldığı için karnındaki bebeği düşüren annelere ne olacak?
Daha önceki projelerinde güvenlik şirketlerinin yerel işçilerin haklarını korumak yerine şirket çıkarlarını öncelediği bilinen Erik Prince'in “yasallık” vurgusu Kongo halkı için neyi daha iyi hale getirecek?
Çetelerin silahları sustuğunda, Kongo halkı bu kez farklı maskelerle gelen yeni efendilerin “güvenlik” sağladığı maden ocaklarında, daha "hukuki" ama bir o kadar acımasız bir sömürü düzenine mahkûm olmayacak mı?
Kongo 150 yıldır aynı senaryoyu yaşıyor: Aktörler değişiyor lakin sömürü düzeni ve halkın kaderi hep aynı kalıyor.
Kaynaklar:
https://www.lankaweb.com/news/items/2025/04/22/congolese-activists-decry-us-congo-mineral-deal-black-water-mercenaries-and-blackrock-financial-criminals/
https://foreignpolicy.com/2019/01/25/from-blackwater-to-batteries-erik-prince-congo-drc-minerals-cobalt-afghanistan-mercenaries/
https://www.businessinsider.com/erik-prince-frontier-resource-group-2012-11
https://www.africaintelligence.com/central-africa/2020/02/11/how-erik-prince-is-building-his-niche-on-the-continent,108393280-eve
https://www.indyturk.com/node/756495/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/k%C3%BCreselle%C5%9Fme-%C3%A7%C3%B6k%C3%BCyor-mu-trump%C4%B1n-tarifeleri-ekonomik-g%C3%BCvenlik-ve
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish