Isaac Asimov'un robotları ve Üç Robot Yasası

Behçet Darğın Independent Türkçe için yazdı

Boston Üniversitesi'nde biyokimya profesörlüğü yapmış Amerikalı yazar ve biyokimyager Isaac Asimov (1920-1992). Daha çok bilimkurgu ve popüler bilim yazarlığı yapması ile tanındı. Hayatı boyunca 500'den fazla kitap, 90 bin kartpostal yazdı ve üretkenliği ile bilinirdi

Amerikalı yazar Isaac Asimov, geleceğe sihirli kalemiyle dokunup, bizlere farklı dünyaların olduğunu gösteren, hiçbir övgünün tam anlamıyla tarif edemeyeceği hünerli bir isim.

Yazar, teorisyen, hümanist, Dewey Onlu Sınıflama Sistemi'nde felsefe hariç tüm ana dallarda eserler vermiş, yaratıcı, hayalci, şimdinin gerçekleri bir zamanın ütopyalarının mimarı apayrı bir insandı.

"Robot Serisi", "Vakıf Serisi", "Dolu Dolu Yaşadım","Sonsuzluğun Sonu", "Bilim ve Buluşlar Tarihi" gibi buraya sığdıramayacamız yüzlerce eserin yazarı.

Tek bildiğim, yazmam gerektiğiydi… 1
 

 

Asimov'un hikâyeleri

Joseph Gold şöyle demişti:

İncinin bir istiridye için önemi neyse, hikâyenin de insan için önemi odur.


Bireyin inançları, birikimi, sevinçleri, hayal kırıklıkları ve hayalleri zamanla bir hikâyeye dönüşür.

Bu nedenle hikâyeler, bireyin kimliğidir.

Dolu Dolu Yaşadım

Asimov da Dolu Dolu Yaşadım adlı otobiyografisinde yazarlığa yönelmesinin temel nedenini "kendi hikâyesini yaratma arzusu" olduğunu yazar.

Yazmak, onun yaşamının tam merkezinde yer alır.

Bu tutkunun kökleri ise 1927 yılına, hikâye anlatmayı seven bir arkadaşına dayanır.

O zamana dek, hikâyelerin yalnızca kitaplarda hazır bulunduğunu ve hiç değişmeden kaldıklarını sanıyordu Asimov.

Ancak arkadaşının anlattıklarıyla, hikâyelerin insanın hayal gücüyle yaratıldığını ilk kez kavradı.

Bu "kırılma anı"nı günlüğüne hayatımda aldığım en müthiş derslerden biri olarak not düşer.

Bilimkurgu dergileri ve kitaplarını elinden düşürmeyen genç Asimov, heybesinde türlü türlü öyküler taşıyarak çevresindekilere hikâyeler anlatır.

Bazen okuduklarından, bazen yaşadıklarından, kimi zaman da duyduklarından esinlenir.

Gerçeklere hayal gücü katar, onları süsler; böylece gerçeklikten uzaklaşıp kendi hikâyelerini yaratır.

Ancak hikâye anlatıcılığı bazı eleştirileri de beraberinde getirir.

Öykülerinin özgün olmadığı, başka kaynaklardan devşirildiği yönünde söylentiler kulağına çalınır.

O da her fırsatta, hikâyelerin bir kısmını dergilerden okuduğunu fakat her birine kendisinden ufak tefek şeyler kattığını açık bir şekilde ifade eder.

Yine de insanların onu dinlemesi ve anlattıklarına kulak vermesi, Asimov'un yazar olma isteğini güçlendirir.

Bu süreç, onu Pulp Edebiyatı'na giden yola sevk eder.

Bu nedenle, metinlerini genellikle kısa öyküler şeklinde, masal tadında kaleme almıştır ünlü yazar.

Kendi ifadesiyle:

Hikâye anlatıcılığı, bilimkurgudan daha çok zevk almamı sağladı.
 

 

Yazar olmaya kesin karar verir, kendisini bilimkurgu türüyle ifade etmeyi seçer.

Bu tercihini belirleyen bir diğer etken de bilimkurgunun gençlerin hayal gücüne hitap etmesidir.

Asimov'u evren, gezegenler ve güneş sistemiyle tanıştıran da yine bu tür olur.

"Fen kitaplarında önceden karşılaştığım konulardı bunlar ama sonsuza dek kafama kazınmasını sağlayan yine bilimkurgu olmuştur" der.

Ben, Robot (I, Robot)

1942'de yayımlanan Ben, Robot (I, Robot), Asimov'un en önemli robot hikâyelerini bir araya getirdiği, robot kavramının tartışıldığı ve robot-insan ilişkisinin ele alındığı eseridir.

Kitabın ilk öyküsü olan Robbie'de, Robbie adındaki bir robotun, Gloria adlı küçük bir kız çocuğuyla kurduğu dostluk anlatılır.

Gloria'nın babası, robotları faydalı bulan bir karakterken, annesi onları tehlikeli gören biridir.

Asimov bu öyküde, bir makinenin sevgi, korunma ve aidiyet gibi insana özgü duygulara sahip olup olamayacağını sorgularken, aynı zamanda insanların teknolojik yeniliklere karşı gösterdikleri dirence de ayna tutar.

Hikâyede Gloria'nın annesi şöyle der:

Kızımı bir makineye emanet edemem. Ne kadar akıllı olduğu umrumda değil. Ruhu yok, aklından ne geçtiğini kimse bilemez. Koca bir metal yığını tarafından yetiştirilmek çocukların yaratılışına aykırıdır. 2
 

 

Robotların patent sahibi: Asimov

Asimov'un robotbilimine yaptığı katkılar önemlidir.

1939 yılında ilk robot öykülerini kaleme alır.

Onun hikâyelerindeki robotlar, dönemin diğer robot anlatılarından farklı olarak, insanlığa tehdit oluşturan korku metaforları değildi.

Aksine, Asimov'un robotları insanlık sınırlarını aşmaz, isyan etmez; insanlarla uyum içinde çalışırdı.

Bu makineler, insanlara hizmet etmek üzere programlanmış ve etik ilkelere bağlı kılınmıştır.

Özellikle Asimov'un geliştirdiği robot yasaları sayesinde, sahiplerine (yani insanlara)zarar veremeyecek şekilde güvence altına alınmışlardır.

Bunlar robot, dolayısıyla mantık yürütebilen varlıklar. Kendilerine gerçekleri vaaz ettim. Şimdi onlar da Efendimiz'in emrine girdiler. İstasyondaki robotların hepsi aynı durumda. Beni peygamberleri olarak görüyorlar. 3


Yazar, insanların güvenliğini robotlara karşı koruduğu gibi robotların da insanlara karşı itibarını korumuş ve zarar görmemesini güvence altına almıştır.

Ona göre robotlar; itaatkâr hizmetkârlar, korku nesneleri, insanların yıkıcı arzularını gerçekleştiren araçlar ya da cezalandırılması gereken suçlular değildir.

Aksine, bilinçli, sorumluluk sahibi ve bireysel varlıklar olarak kurgulanmıştır.
 

Rowena Morrill'in "Isaac Asimov on Throne" adlı eseri
Rowena Morrill'in "Isaac Asimov on Throne" adlı eseri

 

Ayrıca; robotlarına kazandırdığı akıl yürütme yetisi sayesinde onları çoğu zaman insanlardan daha akılcı, daha tutarlı ve daha faydalı varlıklar olarak tasvir eder.

Asimov, robotlarını tasarlarken bazı teknolojik gelişmeleri öngörmeyi başarmış, bazılarını ise tahmin edememiştir.

Bu öngörü eksiklerinden biri, robotlar ile bilgisayarlar arasındaki bağlantıdır.

Erken dönem öykülerinde, robotlarla bilgisayarlar arasında doğrudan bir ilişki bulunmaz.

Yıllar sonra bu eksikliği açıklarken, o dönemde bilgisayarların henüz icat edilmediğini ve gelecekte hayatın her alanına sirayet edeceğini öngöremediğini itiraf eder.

Ancak, robotların beyninin elektronik bir yapıya sahip olması gerektiği öngörüsü tam isabetlidir. 

Yazar, robotlarının zihinsel işleyişini kurgularken kendisine bilimkurguyu çağrıştıran "pozitron" terimini kullanır.

Bilmeyenler için açıklayalım:

Pozitron, 1932 yılında keşfedilen ve elektrona zıt kutuplu yüke sahip bir atomaltı parçacıktır. Bu keşiften yola çıkarak "pozitronik beyin" kavramını geliştirir.

Robotlarını pozitronik beyinlerle donatır, onların düşüncelerinin tıpkı bir elektrik akımı gibi aniden oluşup kaybolabileceğini varsayar.

Böylece robotlarına hızlı karar alma ve gelişmiş düşünme becerileri kazandırır.

Yazarın bu kuramsal buluşu, günümüzde giderek yaygınlaşan yapay zekâ teknolojilerinin -örneğin ChatGPT, DeepSeek gibi araçların- kavramsal temellerinden biri olarak kabul edilebilir.

Bu nedenle robot öykülerinden oluşan dizisine "Pozitronik Robot Serisi" adını verir.
 

Ralph McQuarrie'nin "Robot Visions" adlı eseri, Isaac Asimov koleksiyonunun kapak resmi, 1989
Ralph McQuarrie'nin "Robot Visions" adlı eseri, Isaac Asimov koleksiyonunun kapak resmi, 1989

 

Robotbiliminin Yasaları

Asimov, robotlarını insanlara tehlike arz etmeyen makineler olarak tasarlamıştır.

Ona göre zararlı bir davranış, robotların pozitronik beyninin doğasına aykırıdır.

Bu yüzden başlangıçta robotlara yönelik güvenlik önlemlerini yazılı kurallar hâlinde formüle etmeye gerek duymamıştı.

İnsanların zihinlerini okuma yeteneği kazanan bir robotu konu alan bir öykü fikrini Astounding Science Fiction dergisinin sahibi ve editörü John W. Campbell'a açar.

Campbell ise robotların, her ne kadar güvenli makineler olarak tasarlansa da, yanlış değerlendirmelerin, yadırgamaların ve suçlamaların önüne geçmek için güvenlik ilkelerinin "açık" ve "yalın" bir şekilde ifade edilmesi gerektiğini belirtir.

Bu yaklaşım, aynı zamanda hikâyelerin büyüsünü de artırır:

Ama bir arıza çıkabilir. Bazı şeyler şey olsa…Ufak bir çark gevşese, makine kafayı yese, sonra da… 4
 

 

Campbell, Asimov'a robotların uyması gereken üç temel kural belirlemesini önerir.

Campbell, kaba hatlarıyla "robotlar insanlara zarar vermemeli, emirlere uymalı ve varlıklarını korumalı" gibi öneriler sıralar.

Asimov ise bu görüşleri sistematik bir yapıya oturtarak, kendi özgün kurallarını oluşturur:

  1. Birinci Yasa: Bir robot, bir insana zarar veremez ya da bir insanın zarar görmesine seyirci kalamaz. Robotların öncelikli görevi insan güvenliğini korumaktır.
     
  2. İkinci Yasa: Bir robot, birinci yasayla çelişmediği sürece bir insanın emirlerine uymak zorundadır. Ancak robotlar, insanlardan gelen her emri sorgulamadan uygulamaz; emirler bir insana zarar verme yasağıyla çelişmemelidir. Özellikle çocukların verebileceği bilinçsiz emirler ya da suçluların ve delilerin zarar verici buyrukları bu sınırlamayla engellenmiştir.
     
  3. Üçüncü Yasa: Bir robot, birinci ve ikinci yasalarla çelişmediği sürece kendi varlığını korumak zorundadır. Robotların pahalı ve değerli makineler olduğunu göz önünde bulunduran yazar, onların kendi varlıklarını da korumalarını sağlamış, ancak bu, insan güvenliğini riske atmamalıdır.

Bu kuram sayesinde, robotların yaratabileceği tehlikelerin önü kesilmiş ve insanların endişeleri büyük ölçüde gideriliyor.

1942'de yayımlanan "Runaround" (Kovalamaca) adlı öyküsünde, "Üç Robot Yasası" ilk kez kurgusal bir sistem içinde ele alınır, hiyerarşik ve mantıklı bir yapıya oturtulur.

Bak şimdi ise robotbiliminin üç temel kanunuyla başlayalım; robotların pozitronik beyinlerine kazınmış üç kanunla. 5
 

Runaround

Runaround, yapay zeka araştırmalarında da önemli bir ilham kaynağı oldu.

Öyle ki, Massachusetts Institute of Technology (MIT) Yapay Zeka Laboratuvarı'nın kuruluşunda bu öyküden etkilenildi.

Hem bilimkurgu edebiyatının hem de robotik etiğin temel taşlarını oluşturan bu yasalar, onlarca öykü, makale ve 3 romanında işlenerek kavramsal temeli sağlamlaştırılır.

Okur kitlesi tarafından büyük kabul gören bu yasalar, diğer yazarların da radarına takılır.

Bundan büyük mutluluk duyan Asimov, kendisini adeta bir "hayırsever" gibi hissettiğini söyler.

Üç Robot Yasası'nın gücüne dair şöyle der:

Üç Robot Yasası'nı kullanan birinin aptal bir robot öyküsü yazma ihtimali yoktu. Öykü başka yönlerden başarısız olabilirdi ama aptal olmayacağı kesindi. 6


Buna ek olarak; bilim dünyasına "robotbilim" kavramı ım en önemli katkı, Robotbilim ve Üç Robot Yasası'dır der.

"Endüstriyel Robotbilim El Kitabı"nın editörü Shimilk kez burada geçer.

Böylece, bir bilim dalının adı edebiyat aracılığıyla teknoloji literatürüne girmiş olur.

Bilimkurguya yaptığın Y. Nof, Üç Robot Yasası üzerine açıklayıcı bir yazı yazmasını ister.

Asimov bu isteğe şöyle karşılık verir:

Bilimkurgu yazarları, herkesin içinde yüzebileceği bir havuz yarattılar. Ancak Üç Kanun'un kelimesi kelimesine alıntılanmasına şiddetle karşıyım. Konseptler herkesindir, fakat o kelimeler yalnızca bana aittir.                                                                                                                                                     

 

Değişen dünyanın genişleyen ihtiyaçları: "Sıfırıncı Yasa"

Teknolojik gelişmeler durmaksızın ilerliyor ve büyüme trendini sürdürüyor.

Bu dönüşümün en çarpıcı örneklerini, ABD, Çin ve Rusya gibi gelişmiş ülkelerin robotlardan müteşekkil ordularında ve robotik iş gücünde görmek mümkün.

Asimov da 40 yılı aşkın bir süre boyunca robotlar üzerine pek çok metin kaleme almış, sayısız konferansa katılmış ve tüm eserlerinde robotların davranışlarını yönlendiren ünlü "Üç Robot Yasası"nı esas almıştır.

Bu yasaları değiştirme gereği duymamıştır.                                                                                                      

Ancak; teknolojinin gelişmesi, robotların daha karmaşık ve çok işlevli hâle gelmesi, öngörülen tehlikelerin bireysel düzeyden küresel boyuta ulaşabileceği endişelerini doğurdu.

Bu durum, daha kapsamlı ve evrensel bir kanuna ihtiyaç olduğunu gösterdi.

Yazar da bu yeni ihtiyaçlara yanıt verecek bir paradigma değişikliğine gitti.

Gelişmiş robotların sadece bireylere değil, tüm insanlığa karşı sorumluluk taşıması gerektiğini savunmaya başladı.

Bunun için mevcut üç yasayı aşan ve onları yönlendiren yeni bir ilke geliştirdi:

Birinci Yasa'daki "insan" kavramını "insanlık" kavramıyla değiştirdi ve yeni bir yasa formüle etti:

Bir robot, insanlığa zarar veremez ya da hareketsiz kalarak insanlığın zarar görmesine seyirci kalamaz.
 

Robotlar ve İmparatorluk

Asimov, bu yeni ilkeyi "Robotbilimin Sıfırıncı Yasası" olarak adlandırdı.

"Sıfırıncı Yasa", Asimov'un 1985 yılında yayımlanan Robotlar ve İmparatorluk (Robots and Empire) adlı romanında ayrıntılı bir şekilde ele alır.

Bu romanda, robot karakterlerin insanlık adına bireysel çıkarlara karşı nasıl kararlar aldıkları ve etik ikilemlerle nasıl başa çıktıkları çarpıcı biçimde işlenmiştir.

Yeni yasayla birlikte, robotlar, insanlığın refahı için de sorumluluk üstlenmiştir.
 

Başka dünyalar yaratmak

Isaac Asimov, edebiyatta bir yıldız gibi parladı ve yazdığı bilimkurgusal metinlerle estirdiği heyecanı aralıksız sürdürdü.

Bilimkurgu Edebiyatı'na yeni kahramanlar, yeni hakikatler ve yeni tatlar kazandırdı.

Öykü, antoloji, roman, ders kitapları ve bilim tarihi eserleriyle okurun belleğinde ayrıcalıklı bir yer edindi. 

Yeni dünyalar kurdu ve onun evreninde her şey mümkündü.

Kurgusu, çoğulculuğun ve olasılıklar evreninin kapılarını araladı.

Onun dünyasında; umutsuzluk barınmaz. Zira; onun evreninde hayaller ertelenmez, ivedilikle hayata geçirilir.

Hayal gücüne yaslanır, düşlere inanır ve yarattığı karakterlerle bizleri de bu düşlere inandırır.

Gün boyu mahallede kendi kendime dolaşırdım. İleri yıllarda bu hayalleri bilimkurgu öykülerine aktararak bir gerçeklik kazanmalarını sağlayacaktım… 7


Bugün yapay zeka ve teknoloji alanında tanık olduğumuz gelişmeler, Asimov'un ne kadar vizyoner bir yazar olduğunu ve ona atfedilen "Her şeyi bilen adam", "çok yönlü bilimci" ile "iyi doktor" unvanlarını sonuna kadar hak ettiğini açıkça gösteriyor.

Robotların beşeri nitelikler kazanarak insanileşmesi ya da insanların giderek makineleşmesi gibi meseleler, hâlâ zihinleri meşgul etmeye devam ediyor.

Onun öngörüleri ve eserleri ise bu alanda hâlâ temel başvuru kaynakları olmayı sürdürüyor.

Asimov'un robot öykülerini yazdığı yıllarda, bir robotun insan duygularını anlayabileceği, insanlarla sportif müsabakalara katılabileceği ya da başka bir robotu işten kaçmaya ikna edebileceği söylenseydi, çoğumuz gerçekdışı gibi görürdük.

Oysa bugün, geçmişte hayalden ibaret sayılan birçok şey, günlük hayatımızın olağan parçası hâline geldi.

Bilime, bilimsel çalışmalara önem verdi. Bilimkurgucu yönünü hep ön planda tuttu.

Eserlerinde iyi kahramanlar "bilim", kötüler ise "cehalet"i simgeler.

Asimov, bilimkurgu edebiyatında adeta kendi edebiyatını inşa etti. 

Tüm bunlar, Asimov'u "bilimkurgunun babası" yaptı.

Asimov ile başladık onun sözüyle noktalayalım:

Elimi her attığım şey bana yeni bir kapı açıyordu. 8


Keyifli okumalar!

 

 

1.  Age,s,36
2.  Age,s,21
3.  Age,s,67
4.  İsaac Asimov; Ben, Robot; çeviri:Ekin Odabaşı, ithaki yayınları, 22.baskı, İstanbul,2023, s,21
5.  Age,s,49
6.  Age.s,65
7.  Age,s,17
8.  Age,s,145

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU